Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Siirt ve Şahinbey Belediyelerince düzenlenen Gönül Köprüsü iftarına katıldı. İftar sonrası konuşan Bozdağ, önemli açıklamalarda bulundu.
Bozdağ’ın açıklamalarından başlıklar şöyle:
BU MİLLETİN EVLATLARINI BİRBİRİNE DÜŞÜRMEYİ BAŞARAMAYACAKSINIZ
Hamdolsun bugün Siirt’imizde huzur içerisinde, güven içerisinde Ramazan orucunu tutuyor, iftarımızı yapıyor, teravihleri sahurları yerine getiriyoruz. Gönlümüz arzu ediyor ki sadece Siirt’te Türkiye’mizin 81 ilinde değil, Müslümanların yaşadığı bütün coğrafyalarda insanların olduğu her yerde, huzur, barış, güven ve istikrar olsun. İnsanlar gönül rahatlığıyla işlerini gördükleri gibi hayatlarını idame ettirdikleri gibi ibadetlerini ve dualarını da yapabilsinler. Ama ne yazıktır ki yanı başımızda Suriye’de, Irak’ta ve uzak diyarlarda pek çok yerde Müslümanların yaşadığı yerlerde Ramazan ayı huzur, güven ve barış içerisinde idrak edilemiyor. Müslümanları birbirine kırdıran ve birbirine vurduran bir kör zihniyet dünyanın her tarafında görebiliyoruz, görüyoruz. Bir yanda elinde silah karşısındakini öldürmeye kalkanlar, diğer yanda Kelime-i Şahadet getirerek gözünü yumanlar var. Bakıyorsunuz, vuran Müslüman, vurulan Müslüman, ağlayan Müslüman, ağlatan Müslüman. Bütün bu acıyı dramı görmeyen yine Müslüman. O nedenle değerli Siirtli dostlarım dünyanın neresinde olursa olsun bilmemiz lazımdır ki akan bir kan varsa, akan bir gözyaşı varsa bundan nemalananlar var, bundan beslenenler var. Terör örgütleri, gerek DEAŞ terör örgütü, gerek PKK terör örgütü, gerek FETÖ terör örgütü, gerekse DHKP-C terör örgütü dahil bilumum terör örgütleri taşerondur. Onlara silahı verenleri, parayı verenleri, sırtını sıvazlayanların emrinde amadedir ve onlar kullanırlar, hedefleri için onları bir yöne doğru hep sevk ederler. DEAŞ için ve diğer dini istismar eden terör örgütleri için din ölecek ve öldürecek insanları devşirmek için bir araç olarak kullanılmaktadır. Öte yandan PKK gibi ırkçı terör örgütleri için Kürtçülük ise ölecek ve öldürecek Kürt çocuklarını devşirmek için kullanılmaktadır. Onları motive etmek biri dini kullanıyor, biri ırkçılığı kullanıyor, öbürü sermaye düşmanlığını kullanıyor. Ama bilmemiz lazım ki dini kullanma talimatı veren güç de aynı, ırkçılığı kullanma talimatı veren güç de aynı, sermaye düşmanlığını tavsiye eden ve bunu kullanarak hareket ettiren güç de aynı. Birbirine zıt olan bütün bu yapıların ağa babaları aynı güçlerdir. O yüzden bugün Türkiye bölgesinde huzur ve güven adası olarak varlığını devam ettirirken sadece adını saydığım terör örgütleriyle değil, bunları besleyen yularını elinde tutan ülkelerle istihbarat örgütleriyle uluslararası güçlerle de mücadele etmektedir.
Aziz milletimiz kendi arasında bin yıldır devam eden kardeşlik hukukunun gereği her zaman yek vücut oldu. Her zaman Türkiye’yi milletimizin evlatlarını birbirinin karşısına dikmek isteyenler amaçlarına bugüne kadar ulaşamadılar. Bin yıldır yapamadıklarını bin yıl geçse dahi yapamayacaklar. Kıyamete kadar kardeşlik hukukunu bombalamayı bu milletin evlatlarını birbirine düşürmeyi başaramayacaklardır. Allah’ın izniyle Siirtlilerin ve 80 milyon aziz vatan evladının duası ve desteğiyle milletimiz de devletimiz de bugünden daha güçlü bir şekilde geleceğe yürüyecektir. Bundan hiç ama hiç kimsenin endişesi olmasın. Türkiye’miz son 15 yılda yaklaşık ekonomik olarak 3.5 kat büyüdüğü gibi eğitimde, sağlıkta, ulaşımda hayatın her alanında büyüdü. Büyümeye ve değişmeye devam edecektir. Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini durdurmak isteyenler kurdukları tuzaklarda hep boğuldular. Bundan sonra da boğulacaklardır. Rabbimin yardımı, milletimizin duası ve desteğiyle Türkiye’de huzur, barış ve güven ve istikrar hakim olduğu gibi inşallah bölgemizde de komşularımızda da huzur, güven, barış ve istikrar önünde sonunda kazanacak ve bölgemiz bugünkünden daha iyi günleri elbette görecektir. Türkiye sadece ülkesi içinde değil, komşuları arasında huzur, güven ve barış olsun diye uğraşan emek veren risk alan bu noktada hakkın ve haklının yanında duran politikasını bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir. Değerli dostlarım, ülkemizin büyümesinden gelişmesinden istikrarından rahatsız olan çevreler, Gezi hadiseleri, 17-25 Aralık olayları ve en nihayetinde darbe teşebbüsüyle Türkiye’nin ve Türk milletinin yürüyüşünü büyümesini, gelişmesini durdurmak istediler. Ama başaramadılar. Çünkü milletimiz bunlara geçit vermedi.
15 TEMMUZ'U UNUTMAYACAĞIZ
İnanıyorum ki bundan sonraki süreçte de milletimiz, hiçbir olumsuzluğa, hiçbir yanlışa geçit vermeyecektir. Bugüne kadar hayırda ve iyilikte yarışanlar birlikte olduğu gibi bundan sonra da hayırda ve iyilikte yarışanlarla birlikte olacaktır. Türkiye’nin gündemi sadece terör değil. Onun dışında da ülkemizin yoğun gündemi var. Hükümet olarak, Türkiye’nin yoğun gündemini bir yandan milletimizin ve devletimizin lehine çözüme kavuşturmak, sorunları bir bir gidermek, milletimizin, hükümetimizden beklediği hizmetleri yerine getirmek için gayret ederken, öte yandan da Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerle mücadelemiz kararlı bir şekilde devam edecektir. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü hep beraber yaşadık. Yıl dönümüne az kaldı. 15 Temmuz’u yıl dönümüne sadece Ankara’da değil, Siirt’te de ülkemizin dört bir yanında da milletin demokrasi, hukuk, milli irade, cumhuriyet anlayışıyla ayağa kalktığı o günü, iradesine sahip çıktığı o günü inşallah büyük bir coşkuyla bir kez daha kutlayacağız. 15 Temmuz’u, 15 Temmuz’da yaşananları unutmayacağız, unutturmayacağız. Çünkü bu millete ve bu devlete kurulan bu büyük tuzak, milletimizin sağ duyusuyla birlikte hareket etmesiyle ortadan kaldırılmıştır. Fethullahçı terör örgütü Türkiye’nin dört bir yanında sadece devletin organlarına sızmak değil, devletin tamamına hakim olup Türkiye’de istediği bir düzeni kurmak için kurgulanmış bir taşeron örgüt. Bu örgütle de mücadelemizi kararlı bir şekilde devam edecektir.
FETÖ SORUŞTURMALARI
Fethullahçı terör örgütünün diğer terör örgütlerinden bir farkı var. Net olarak ortaya çıkmıyor. Kendini gizliyor, sizin istediğiniz gibi gösteriyor, olduğu gibi görünmüyor, göründüğü gibi olmuyor. Görünmek, göründüğü gibi olmak ahlaklı medeni insanların işidir. Darbe teşebbüsünü yaptılar. Başaramadılar. Şu anda milletin yargısında, millete hesap veriyorlar. Duruşmalarda savunmaları takip ediyorsunuz. Biri çıkıp da yiğitçe şunu söylemiyor. Evet bu darbe teşebbüsünde biz bulunduk ama başaramadık. Adam gibi yaptıkları işe dahi sahip çıkamıyorlar. Neden çünkü bu terör örgütünün kurucusu ve yöneticisi terörist başı Gülen, onlara yaptıkları her şeyi inkar etmeleri talimatını verdi. Bakarsanız Türkiye’nin dört bir yanında FETÖ terör örgütü ve darbe teşebbüsü davalarında sanıkların savunmaları sanki herkes tek sanıkmış gibi aynı elde, aynı dilden, aynı üsluptan yapılmaya devam ediyor. Bir kontrollü savunma yapılıyor. Bir tiyatro oynanıyor mahkemede. FETÖ’nün senaryosunu yazdığı bir tiyatro oynanıyor. Buradan çok net olarak ifade etmek istiyorum. Bu darbe teşebbüsü, 80 milyon aziz milletimizin gözü önünde yaşanmış bir teşebbüstür. Bu teşebbüsün şahidi, 90 milyon aziz milletimizdir. Bu teröristler darbe teşebbüsü yaparken suç üstü yakalandılar. Elinde silah bir vatandaşımızı şehit ediyor terörist, ben yapmadım diyor. Görüntüler gösteriliyor, silah elinde vurulma anı gösteriliyor. Ama buna rağmen bu gerçekliği utanmadan inkar edip reddediyorlar. Milletin aklıyla alay ediyorlar. Mahkemelerimizle, hakimlerimizle, savcılarımızla, aziz milletimizle adeta dalga geçmek istiyorlar. Buradan sesleniyorum. Hangi tiyatroyu oynarsanız oynayın, ne yaparsanız yapın, yaptığınız ortada. Bu büyük suçun şahidi aziz milletimizdir ve suç üstü yakalananların yapacağı yorumların kendilerine de bir faydası yoktur. Hiç olmazsa adam gibi yaptığınız işe sahip çıkın sahip. Ama maalesef onu da yapmıyorlar, yaptırmıyorlar. Neden? Buradan Siirt’ten ifade etmek istiyorum. Bu terör örgütü, içeride bulunanları rüyalarla aldattığı gibi dışarıdaki akrabalarını rüyalara aldatıyor. Ki tarihlerle aldatıyor. Dışarıda bir ekip var. Rüyayı uyduruyor. Eşler, avukatlar, diğer kişiler vasıtasıyla uydurulmuş rüyalarla içeriye gönderiyorlar. Ziyaretçi sırasında onlarla görüşerek içeride bunlar yayılıyor. Sonra içeriden dışarı bu rüyalar aktarılıyor. Peygamberimizi, sahabeleri, diğer peygamberleri, ulu kişileri, evliyaları, salihleri, rüyalarda kullanmak suretiyle örgütün üyelerini ne yapıyorlar? Motive etmeye çalışıyorlar. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Bu sahte rüyalara inananların vay haline. Uydurma rüyalarla çocukları uyutulan ailelere sesleniyorum. Çocuklarınıza sahip çıkın. Bu FETÖ terör örgütü, uydurduğu rüyalarla cezaevlerindeki ve dışarıda henüz yakalanmamış olanları uyutuyor, hipnotize ediyor ve örgütün hedeflerinde doğrultusunda kullanmak için onları işliyorlar. Her gün onlarca rüya, orada burada dolanıyor ve o rüyalarda da insanlar aldatılıyor, kandırılıyor. Buradan tekrar tekrar ifade ediyorum. Cezaevlerindekilere de söylüyorum. Dışardakilere de söylüyorum. Adımdan ne kadar eminsem, bu rüyaların uydurulduğundan o kadar eminim. Yalan makinası çalışıyor, uyduruluyor rüyalar. Şimdi tarihler veriliyor. Rüyalar yoluyla da tarihler veriliyor.
Bir rüyayı anlatayım size. Rüyalardan bir tanesinde tarih konusu üzerinde duruluyor. Peygamber Efendimiz diyor, rüyada geldi yanıma, avucumun içine bir tarih yazdı diyor. Ama diyor, sakın ha bunu kimse söyleme dedi. Bu tarih yeni darbe tarihi veya dışarı çıkacağı tarih. Sonra diyor, ben geldim diyor, bunu arkadaşlarıma anlattım diyor. 17 kişi var içeride. 17’si de aynı rüyayı görmüş. Peygamberimiz demiş, ellerine tarih yazmış, bu tarihte iş tamam, bayram olacak. Herkes çıkacak. Ama bir talimat vermiş, rüyada yazılan bu tarihi kimselere söylememe talimatı vermiş. 17 kişinin avucunun içine yazıyor ve sakın ha kimseye söylemeyin. Tabi pek çok tarih verdiler. En son 15 Haziran tarihini verdiler. O da geçti, gitti. Bunun üzerine cezaevlerinde ve dışarıda FETÖ’nün hipnotize ettiği kişiler rüyaları sorgulamaya başladılar. Bayram olacak, Ramazan bayramı, Kurban bayramı, falan bayram. Onun üzerine bir başka rüya anlatıyor. İşte bir rüya görüyorlar. Rüyasında bu sefer herkes dışarı çıkacak, bayram olacak. Bu Ramazan bayramı da olabilir diyor. Bu ifade aynen onların ifadesi. Kurban bayramı da olabilir diyor. Başka bir bayram da olabilir diyor. Öyle anlatıyor. Sonra da diyorlar ki bu tarihe fazla kafayı takmayın. İşte melekler Allah’ın huzuruna çıkmak istediği zaman bir günde çıkar ama bu insanların anladığı anlamda 50 bin güne denk gelir diyor. Kafayı takmayın diyor. Cezaevlerindekilere, tarihlere takmayın. O tarih de olur, bu tarih de olur. Şimdi 50 bin gün söylüyorlar. Şimdi bunları niçin yapıyorlar? Uyutmak için, oyalamak için yapıyorlar. Tarihleri de pek çok tarih verdiler. Şu gün darbe olacak, bugün çıkacak, falan gün şu olacak, filan gün bu olacak. Hiçbiri olmadı. Birisi 100 tane söz söyledi, size tarih verdi. 100’ü de olmadı. Size 101. tarih söylediği zaman aklı olan birisi 100 tane tarih söyledin, 100’ü de yalan çıktı, 101.’sine neden inanayım diye sormaz mı? Ama maalesef bunlar, 100 tane tarih veriliyor. 100’ü de yalan çıkıyor, 101. tarih verildiğinde ona yine inanmaya devam ediyorlar. Buradan bu tarih yalanlarına karşı da herkesi uyarıyorum. FETÖ terör örgütü mahkemeler bittikten sonra dönüp sizin yüzünüze bile bakmayacak. Yargılamalar sırasında örgüt üyeleri çözülmesin, itiraflarda bulunmasın, bu FETÖ’nün kirli yüzü ortaya çıkmasın diye kurulmuş olan bu tuzağa kendinizi kaptırmayın. Yarın mahkumiyetler ortaya çıkıp cezalar kesinleştikten sonra bu yalanları söyleyen, her gün size uydurma rüyalar, uydurma tarihler getirenler, bir gün olsun, sizin ziyaretinize gelmeyecekler.
Cezaevlerindekilere de buradan sesleniyorum. Bu oyuna gelmeyin. Bu örgütün hipnotize etmesine sizleri izin vermeyin. Bildiklerinizi paylaşın. Göreceksiniz ki bu terör örgütünün kirli yüzü ortaya çıktıkça millet de siz de rahatlayacaksınız. Ama örgüt bunların bu itiraflarından çekindiği korktuğu için bin bir yolu deniyor. Ailelere özel insanlar gönderiyorlar. Kadınlar üzerinden gitmeye çalışıyorlar ve ailelere öyle hikayeler anlatıyorlar ki anneleri babaları da kandırıyorlar. Buradan annelere babalara da bir kez daha ifade ediyorum. Çocuklarınız sizlere doğruları söylemiyorlar. Dosyalarda olan delilleri söylemiyorlar. Yaptıklarını söylemiyorlar. Annelerini, babalarını da kandırıyorlar. Çok net söylüyorum. Aileler, kendi çocuklarıyla ilgili dosyalardaki delillere bizzat baksınlar. Onların anlattıklarına değil, dosyada olanlara bakmalarında fayda vardır. Değerli Siirtli kardeşlerim, yargılamalar devam ederken Türkiye’de sadece terör yargılamaları olmuyor. Pek çok yargılama var. Pek çok suçla ilgili yargılama olduğu gibi hukuk davaları da var. Ama maalesef şöyle bir sıkıntıyla da karşı karşıyayız. Günlük çıkara veya rüzgarın estiği yöne ya da yargı kararının içeriğinin beğenilip beğenilmemeye göre yargı hakkında ve yargı mensupları hakkında değerlendirmeler yapılıyor. Ana muhalefet partisinin genel başkanı başta olmak üzere, herkes bir karar çıktığında lehineyse o karar kararı veren hakimden daha iyisi yok. Kararı alan savcıdan daha iyisi yok. Aleyhineyse o karar kararı verenden daha kötüsü yok. Her türlü hakareti her türlü tehdidi her türlü tezhidi yapıyorlar. Hukuk devletinde kararlar bizim istediğimiz gibi olabildiği gibi istemediğimiz gibi de çıkabilir. Yargı görevi yapanlar. Bağımsız ve tarafsız bir şekilde kurallara uyup kuralları uygulayarak kararlarıyla konuşurlar. Bu kararlar hakkında bizim yapacağımız şey, bir denetim varsa o yine yargı mercilerinin kendi içinde yapılacak bir denetimdir. Temyiz yolu, istinad yolu, itiraz yoluyla bu denetimler yapılır.
SOKAKLARDA YARGININ DENETİMİ YAPILMAZ
Meydanlarda yargının denetimi yapılmaz. Sokaklarda yargının denetimi yapılmaz. Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yargı denetimi sokaklara yaptıran hiçbir devlet modeli görme imkanı yoktur. Buradan, buradan hukuku tanımayanlara hukuku tanımaya, hukuka uymayanlara hukuka uymaya davet ediyorum. Yargıya karşı saygısızca ahlaksızca, hukuk dışı yol ve yöntemlerle zehirli bir dil kullananları, saygın bir dil kullanmaya davet ediyorum. Yargıyı tehdit etmek, yargı görevi yapanlara hakaret etmek, hem yargılamayı yargı görevi yapanları etkilemeyi teşebbüs suçunu hem de hakaret ve tehdit suçlarını oluşturur. Ana muhalefet ve diğer kesimler, suç işleyerek yargıya hakaret ederek yargıyı tehdit ederek netice alacaklarını düşünüyorlarsa aldanıyorlar. Netice almanın yolu, istinaftır, temyizdir, itirazdır. Kanun netice almanın yollarını göstermiştir. Ama maalesef bugün Türkiey2de yargıyı tehdit eden, yargı görevlilerine hakaret eden bir muhalefet var. Böylesi bir muhalefetin muhalefet yapanlara faydası olmadığı gibi, ülkemize de milletimize de hiçbir faydası yoktur. Olması da mümkün değildir. Son olarak değerli kardeşlerim. FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında adli işlem yapılan 161 bin 865 kişi var. 161 bin 865 kişi. Bunlardan 50 bin 489’u tutuklu yargılanıyor. Adli kontrol altında 47 bin 136 kişi var. Tutuklandıktan sonra daha sonra adli kontrolle tahliye edilen 7 bin 996 kişi var ve şu anda Türkiye’de adli kontrol altında 55 bin 132 kişi bulunmaktadır. Bu rakamları şunun için verdim. Son günlerde bazı tahliyeler ve tutuklamalar üzerinden kişiye özel işler yapılıyor diye yargıyı yıpratmak isteyen çevreler var. Bazı kişiler adli kontrolle serbest bırakılınca işte falanın yakını diye serbest bırakıldı şeklinde yargıya ve yargı görevini yapanlara dönük bir iftira var. Buradan AK Parti’ye dönük de bir zarar verdirme mücadelesi var. Değerli Siirtliler, bugün adli kontrol altında tam 55 bin 132 kişi var. İki tane kişinin ismini kullanıyorlar. 55 bin 132 kişi. 55 bin 130’u kim bilen var mı? Yok. Tanınmış insanların yakını olduğunuz zaman hemen imtiyaz geçildi şeklinde bir algı oluşturmaya gayret ediyorlar. Ama aynı statüde şu anda 55 bin 130 kişi var, bunu gören yok. Bunu gösteren yok. Hukuk devleti eşit bir şekilde kanunların uygulanmasıyla hayat bulan bir devlettir ve Türkiye’de de devletimiz hukuk devleti olarak, kanunları insanların makamları, mevkileri, sıfatları gözetilmeksizin eşit bir şekilde uyguluyor. Bundan sonra da uygulamaya devam edecektir.
06659 KIZILAY / ANKARA
90 (0312) 417 77 70
basinadalet.gov.tr
