Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzzinoğlu, Çalışma Bakanlığı'nda gerçekleştirilen 'Üçlü Danışma Kurulu' toplantısına başkanlık etti.
Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ, işçi-işveren arasındaki sorunların çözümü olacak İş Mahkemeleri Kanunu Taslağı ile ilgili bilgi aktardı. Arabuluculuk uygulamasının önemli bir alternatif çözüm olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ HDP’li milletvekillerin tutuklanmasıyla ilgili soruyu yanıtladı.
Bakan Bozdağ’ın konuşmaları şu başlıklardan oluşuyor:
İSTANBUL’DAKİ TERÖR SALDIRI
Öncelikle İstanbul’daki terör saldırısını bu saldırıyı yapanları, teröristleri bir kez daha buradan lanetliyorum. Terör bu güne kadar Türkiye’de hiçbir olumlu netice elde edememiştir, bundan sonrada edemeyecektir. Terör saldırısının sorumlularına ilişkin soruşturma devam etmektedir. Belirli gözaltılar var, bu gözaltılar sorguları çerçevesinde soruşturma derinleştirilerek devam ediyor. Hem aracı süren, hem kendini patlatan teröristler zaten ölmüştür. Bu terör eylemini gerçekleştirme sürecinde yardım eden ve onların işi yapmasını kolaylaştıran teröristler ve destekçiler ile ilgili tahkikat devam ediyor. Onların hepsi bir bir yargı tarafından tespit edilecek ve hak ettikleri cezayı almaları sağlanacaktır.
HDP MİLLETVEKİLLERİNİN TUTUKLANMASI
Anayasaya 154 milletvekiliyle ilgili 810 dosyada dokunulmazlıkları kaldıran geçici madde eklemesi yapıldı. Bu kapsamda HDP’li milletvekilleri dışındaki diğer partilere mensup milletvekillerinin tamamı gittiler, ifadelerini verdiler. Sayın Genel Başkanlardan bazıları bizzat gitti ifade verdi, bazıları ifadesini avukatı vasıtasıyla verdi. İfadesini vermeyen diğer milletvekilleri de ne zaman gideceklerini mahkemelere ve Cumhuriyet savcılarına bildirdiler. Hiçbirisi hukuk tanımazlık yapmadılar. Hepsi hukukun uygulanmasına ve usulün gereğinin yapılmasına saygı gösterdiler ve gereğini yaptılar. Ancak HDP milletvekilleri başta eş genel başkanları olmak üzere ifade vermeye gitmeyeceklerini, kendilerini nasıl götürmek istiyorlarsa öyle götürmeleri gerektiğini, zorla götürülme dışında bir seçeneği yargıya bırakmamışlardır. Bizim Anayasamıza göre herkes kanun önünde eşittir, dokunulmazlığın kaldırılan bir milletvekili dokunulmazlığının kalktığı bir dosyada soruşturma usulü ile herhangi bir vatandaşın soruşturma usulü arasında bir fark yoktur. Vatandaş ifadeye çağırıldığında gelmezse mahkemeye davet edildiğinde gelmezse o zaman zorla götürülme kararı verilir, zorla götürülür, hukukun gereği neyse o yapılır. HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kalkmasından sonra yargıyı tanımayan, mahkemelerin ve savcıların gönderdiği çağrılara uymayan yaklaşımları nedeniyle yargı yasanın gereğini yerine getirmiş, zorla getirme kararı almıştır ve bu karar çerçevesinde gelmeyen zorla yargının önüne götürülmüştür. İfadeden sonra da yargı kendi kararını vermiştir. Yargının verdiği tutuklama kararları tamamen yargının takdirinde olan konudur. Bizim o konuda bir şey söyleme imkanımız yoktur. Ancak dünkü zorla getirme kararları İstanbul’da gerçekleşen terör saldırılarıyla ilgili değildir. O daha önce başlayan bir sürecin işletilmesidir. Diğer gitmeyen milletvekilleri gitmemeye devam ederse onlar hakkında da zorla götürme kararını yargı uygulamak zorunda kalacaktır. Kimse yargıyı zorla getirme kararları almaya mecbur bırakmamalıdır. Doğru olan gideceğiz, hukukun gereğini yapacağız, hukukun işlemesine yardımcı olacağız. Ama maalesef doğru olanı yapmadılar, direniyorlar. O zaman hukuk doğru nasıl yapılacaksa o çerçevede onu yapacaktır.
İŞÇİ VE İŞVEREN İHTİLAFI MAKUL SÜREDCE ÇÖZÜLECEK
Bugün sayın bakanımızın da ifade ettiği gibi iş dünyamızı çalışanlarımızı, iş verenlerimizi, sendikalarımızı çok yakından ilgilendiren bir tasarı taslağının ön değerlendirmesini birlikte yapma imkanı bulacağız. İş hukuku, iş mahkemeleri bu alandaki düzenlemeler bizim için son derece önemli, yargı açısından önemli olduğu kadar işçilerimiz açısından da önemli. Herkes ihtilafın makul süre içerisinde çözüme kavuşması, hakkına kısa sürede kavuşmak ve işin doğrusu da hakkını elde etmek için uğraş veriyor. Bu açıdan baktığımızda bizim yargılama sürelerini hem hızlandırmak, hem işçi ve işveren arasındaki ihtilafların işçi ve işverenlerinizin iradelerine uygun kısa sürede daha az masrafla çözümlenmesini sağlamak hem de bu usulün iki tarafında çıkarlarını koruyacak şekilde yasalarımıza yansımasını temin etmek. Birinin lehine bir durum yaratmadan diğerinin aleyhine bir durum oluşturmadan yürütmek maksadıyla bu çalışma yapıldı.
YARGITAY HUKUK DAİRELERİNİN İŞ YÜKÜNÜN YÜZDE 31’İ İŞ DAVASI
Konuyla ilgili geniş katılımlı çalışmalar yapıldı. Uzmanları çalıştı, taraflar dinlendi, hep birlikte bunu müzakere etmekte, son şeklini de bir uzlaşma üzerine inşa etmekte biz de fayda görüyoruz. Yargıda bulunan işlere baktığımızda çok sayıda davanın iş davalarından oluştuğunu, iş uyuşmazlıklarından çıktığı görüyoruz. Yargıtay’da 5 daire bu uyuşmazlıklara bakıyor. Şu anda hukuk dairelerinin baktığı toplam iş yükünün yüzde 31’i iş uyuşmazlıklarından oluşmaktadır. Bu çok büyük bir rakam. İş mahkemelerinin iş yükünün basit bir dille ifade etmek gerekirse, 2014 yılında 424 bin 890 dosya, 2015 yılında 455 bin 984 dosya iş mahkemelerinde görülmüştür. Çok büyük bir rakam. İlk derece mahkemelerindeki davaların görülme süresine baktığımızda 14 ay gibi bir zaman oluyor, Yargıtay için işe iade davalarında 5 ay, işçi alacaklarına yönelik davalarda 2 yıl, hizmet tespiti davalarında 6 ay gibi süre bir söz konusu.
ARABULUCULUK ÖNEMLİ BİR ALTERNATİF YOL
İhtilaf olan hak arayan hakkını arayan işçiler için yargılama süreleri oldukça uzun olduğunu görüyoruz. Bu süre bitene kadar şirket kapanabiliyor, iflas edebiliyor, adres değiştirebiliyor. Başka başka sonuçlar ortaya çıkıyor. Mahkeme karar verdiği halde alacağını tahsil edememek gibi bir durum ile karşı karşıya kalıyor. İşin doğrusu kamuda çalışan işçilerimiz dışında diğer alanlarda çalışan işçilerimizin büyük bir çoğunluğu da yargısal süreçlerin sonunda elde ettikleri hakları tahsil imkanı maalesef bulamamaktır. Bu düzenlemeler esasında işçilerimizi hiçbir zaman kaybetmeden kısa sürede ihtilaf çözecek hem de hak ettiği parayı anında tahsil edecek bir mekanizmayı biz hayata geçirebilir miyiz onun üzerinde çalışıyoruz. Arabuluculuğun bu anlamda çok önemli alternatif çözüm yolu olduğuna inanıyoruz. Bu alternatif çözüm usulünün hem işçimizin hak ve alacaklarına kısa sürede kavuşmasına ve tahsiline imkan sağlayacak hem de yargıdaki iş yükünü azaltacak. Bütün kesimleri memnun edecek bir sonuç doğuracağına yürekten inanıyoruz. İnşallah bu görüşmeler sonunda eksik olanları tamamlar yanlışlar varsa düzeltir, daha doğru bir metni birlikte ortaya çıkartırız diyorum.