Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’nin her zaman mazlumlardan yana olduğunu belirterek, “Bütün dünya sessiz kalsa da dikenli teller çevirerek mültecileri engellese de ayaklarına çelme taksa da başörtüsüne el uzatarak Avrupa'da kendi değerlerine de hakaretlere maruz kalsa da Türkiye, insan hakları ihlallerine sesiz kalmayacak” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından düzenlenen Uluslararası İnsan Hakları Sempozyumu'nun açılışına katıldı.
Sempozyumda konuşan Adalet Bakanı Gül, önemli açıklamalarda bulundu. Gül konuşmasında, insanı merkeze almayan, insanı ve haklarını dikkate almayan her medeniyetin, yıkılmaya mahkûm olduğunu söyledi.
TÜRKİYE, SESSİZ YIĞINLARIN SESİ
Adalet Bakanı Gül, Türkiye'nin, dünyada sessiz yığınların sesi olduğunu ifade ederek, yapılan tüm mücadelelerin bütün insanlığa karşı bir ödevin yerine getirilmesi olduğunu söyledi. Bugün insanları evlerinden, yurtlarından alıkoyan zulümlere, insan hak ihlallerine sessiz kalan ve vatanlarını bırakarak başka ülkelere göç etmek zorunda bırakılan bu dünya sisteminin sorgulanmasının en temel ödevlerden biri olduğunu belirten Gül, "Cansız bedeni Akdeniz sahillerine, kıyıya vuran Aylan bebeğin cesedi değil, bu insanlık dramına, bu katliama sessiz kalan bütün dünya devletleridir, BM ve uluslararası kurumlardır. Akdeniz'in soğuk sularına düşen göçmenlerin cesedi değil, bu katliama sessiz kalan sözde çağdaş Batı uygarlığının cesedidir" diye konuştu.
Abdulhamit Gül, Türkiye'nin 4 milyon Suriyeliye kapılarını açtığını belirterek, şöyle konuştu: "Açık kapı diplomasisiyle kim olursa olsun kapısına gelen, ister Türkmen, ister Kürt, ister Arap, ister Yezidi, ister Müslüman, ister Hristiyan 'sen insansan ve bir kapı arıyorsan, vatanını mecburen terk ediyorsan ben sana kapı olurum' diyen işte bu Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk vatandaşlarının kucak açan anlayışıdır. Dine bakmadan, kimliğe bakmadan Anadolu hep bir coğrafya olmuştur, olmaya devam edecektir. Bütün dünya sessiz kalsa da dikenli teller çevirerek mültecileri engellese de ayaklarına çelme taksa da başörtüsüne el uzatarak Avrupa'da kendi değerlerine de hakaretlere maruz kalsa da Türkiye, insan hakları ihlallerine sesiz kalmayacak, hak ihlaline kim maruz kaldıysa dinine, diline, kimliğine bakmadan Türkiye her zaman ana kucağı olmaya devam edecektir."
TERÖRLE MÜCADELE, BİR ÜLKEYE BIRAKILACAK BİR MESELE DEĞİLDİR
Terörün, insanların yaşam hakkına bir tehdit olduğunu vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
"Terör, seyahat özgürlüğüne, toplumda huzur ve güvenle yaşama hakkına çok önemli bir tehdittir. Bu bakımdan terörle mücadele, sadece bir ülkenin mücadelesine bırakılacak bir mesele değildir. Terörle mücadele, insanlığı tehdit eden, küresel bir tehlike olduğu için teröre karşı topyekun mücadele gerekmektedir. Sadece bir ülkenin, sadece bir kurumun mücadelesi yetmez ama bu konuda da bütün terör örgütleriyle en aktif mücadeleyi yapan ülkenin Türkiye olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
Türkiye, FETÖ, PKK, DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütleriyle hukuk çerçevesinde mücadelesini yapmaktadır. Bu konuda maalesef dünyada bazı ülkelerin 'Bu terör örgütü benim işime yarar, bu terör örgütü benim işime yaramaz' şeklinde terör örgütüyle mücadelesini, siyasi bir kategori içinde yaptığını üzülerek görmekteyiz."
15 TEMMUZ, İNSAN HAKLARINA BÜYÜK BİR SALDIRIDIR
Türkiye'de 15 Temmuz'da insan haklarına, yaşam hakkına çok büyük bir saldırı olduğuna dikkat çeken Gül, şöyle devam etti:
"251 vatan evladı, Türkiye'de haksız, Türkiye'de hukuksuz, Türkiye'de antidemokratik ve haince, alçakça bir darbe girişimiyle şehit edildi. Bu yaşam hakkına karşı da yine dünyada arzu edilen bir yüksek sesi duyamadınız. Cumhurbaşkanından en ücra köşedeki vatandaşına kadar, bu ülkenin bekasını, demokrasiyi, hukuku, insan haklarını korumak için nasıl bir mücadele gösterdiğini dünya demokrasi tarihi gördü. 15 Temmuz'da hain saldırı yapanlar, yaşam hakkını, insan hakları ihlalini yapanlar Türk yargısı önünde hesabını vermektedir."
Bakan Gül, Türkiye'nin demokrasinin gelişimi, insan haklarının korunması konusunda çok önemli mesafeler kat ettiğini vurgulayarak, "Hiç kimse, asla eski Türkiye özlemi içerisine girmesin. Türkiye, demokraside geriye dönecek bir ülke değildir. Türkiye, insan haklarında tavizler verecek bir ülke değildir." dedi.
CANA KAST EDENİN, İSLAM İLE ALAKASININ OLMADIĞI AŞİKARDIR
"İnsan haklarını yeniden düşünmek" başlığının çok anlamlı olduğunu, hem tarih hem inanç hem de kültürden gelen birikimle birlikte bu kavramın, bu meselenin masaya yatırılmasının çok anlamlı olduğunu dile getiren Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Peygamber Hazreti Muhammed'in hitabında 'Allah'ın dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz' ilahi emri vardır. Bugün İslam adını kullanarak bir cana kast edenin, İslam ile hiçbir alakasının olmadığı aşikardır. İslam'ın esas itibarıyla bir canı daha yaşatmak olduğunu ama İslam adını kullanarak terörün de dünyanın belli yerlerinde nasıl sergilendiğini üzülerek görmekteyiz."