Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, özellikle çocuklar, kadınlar, engelli ve yaşlı bireylere destek olmanın, adli süreçte yalnız olmadıklarını hissettirmenin önemli olduğuna dikkati çekerek adalet sistemiyle yolu kesişen her vatandaşın adli süreç boyunca desteklenmesinin temel hareket noktalarından biri olduğunu dile getirdi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığınca düzenlenen Kadına Yönelik Şiddetle Etkin Mücadele Çalıştayı'na katıldı. Gül, burada yaptığı konuşmada, özellikle çocuklar, kadınlar, engelli ve yaşlı bireylere destek olmanın, adli süreçte yalnız olmadıklarını hissettirmenin önemli olduğuna dikkati çekerek adalet sistemiyle yolu kesişen her vatandaşın adli süreç boyunca desteklenmesinin temel hareket noktalarından biri olduğunu dile getirdi. 2019 ile 2020 yılı UYAP verilerini ve bazı istatistikleri de paylaşan Bakan Gül, şöyle konuştu:
"2020'de kadına karşı işlenen suç soruşturmalarının ortalama tamamlanma süresinin 80 günden 55 güne düştüğünü görmekteyiz. 2019'da 80 günmüş, 2020'de bu adımlarla 55 güne düşmüştür. Yani soruşturmalar, siz değerli uygulayıcıların elinde hızla neticelenmiş. Bu konuda bir titizlik, dikkatin olduğu sevindirici bir gelişmedir. Ben bu konudaki tüm uygulayıcılara teşekkürlerimi sunuyorum. Yine, son dönemde tedbirlerin önleyici tedbirler olarak daha yoğun bir şekilde karşımıza çıktığını görüyoruz. Sadece koruyucu tedbir kararlarının değil, şiddet uygulayanı rehabilite etme ve ıslah edici, önleyici tedbir kararlarının gündeme gelmesi önemli bir gelişmedir. Hükmedilen önleyici tedbir kararlarının artışı uygulamanın bu yönde, uygulamanın doğru bir yönde ivme kazandığını ortaya koymaktadır."
2020 İÇİNDE 220 KİŞİ HAKKINDA ELEKTRONİK KELEPÇE KARARI VERİLDİ
Bakan Gül, kadına şiddet sorununun, coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyi fark etmeksizin tüm dünyada yaygın olarak görülen bir problem olduğunu vurgulayarak şiddet olgusunun sadece mağdurlar üzerinde fiziksel, ekonomik, ruhsal etkiler göstermediğini aynı zamanda sosyal dokuyu da etkilediğini ifade etti.
Gül, 2020 içinde 220 kişi hakkında elektronik kelepçe kararı verildiğini, elektronik kelepçe uygulamasının bir önceki yıla göre yüzde 137 oranda artırıldığını ve 2020 içinde 449 mağdur hakkında kimlik ve iş yeri değişiklik kararı verildiğini bildirdi. Bu rakamların bir hassasiyetin ortaya konulduğunu gösterdiğini ancak kendileri için asıl meselenin bir istatistik meselesi değil, adalet meselesi olduğunu belirten Gül, bir kadın bile şiddet karşısında mağdur ve çaresiz kalmayana kadar bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek zorunda olduklarını dile getirdi.
Onarıcı adalet politikaları çerçevesinde mağdur odaklı uygulamaların geliştirilmesinin başlıca hedeflerinden olduğunun altını çizen Gül, bu mağdurların başında, şiddete maruz kalarak adli sürece temas eden kadınlar geldiğini söyledi.
Abdulhamit Gül, kadına yönelik şiddetle mücadelede bu hassasiyetle çalışmalarını sürdürdüklerini, özellikle uygulamacıların mesleğin başında da bu hassasiyetinin gelişmesi ve bu konuda eğitimler alınmasının çok önemli bir başlık olduğunu vurguladı.
Bu kapsamda 2019'da 2 bin 597 hakim ve Cumhuriyet savcısına eğitim verildiğini, 2020'de ise çevrimiçi eğitim sistemiyle 404 hakim ve Cumhuriyet savcısına "Aile Hukukundan Kaynaklanan Davalar" ve "6284 sayılı Kanun Uygulamaları" konularında eğitimler verildiğine aktaran Gül, 2019-2020 yıllarında toplam 2 bin 687 hakim ve Cumhuriyet savcısı adayına da bu yönde eğitimler verildiğini söyledi.
Duruşmada iyi hal konusunun bazen kamu vicdanını yaraladığına dikkati çeken Adalet Bakanı Gül, "Kamu vicdanını yaralayan sonuçlara yol açan bu tür kararlardan da kaçınılması yine milletimizin bu süreçte bir beklentisidir." ifadesini kullandı.
Bakan Gül kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edilebilmesi için atılan adımların istişare zeminde ele alınmasının değerli olduğunu, kurumların gücünü istişareden aldığını, politikaların bu çoğulculuk ve katılımcılık ekseninde ilerlediğini söyledi.
“ULUSLARARASI HUKUKA DAYALI TÜM HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ”
Bakan Gül, Türk gemisine uluslararası sularda Alman fırkateyni tarafından gerçekleştirilen müdahaleye tepki gösterdi. Bakan Gül gemide yapılan arama faaliyetlerinin hukuksuz olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti:
"Küresel ölçekte bölgemizde her gün başka bir hukuksuzluğun yaşandığı, bir hukuk sınamasından geçtiğimiz bir dönemdeyiz. Bu süreç aynı zamanda, hukuk standartlarıyla övünen bazı ülkelere de gerçeğin aynasını tutmaktadır. Türkiye ise bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde haksızlığa boyun eğmeden, taviz vermeden ilkeli duruşuyla küresel adaletin insanlığın onurlu bir temsilcisi konumundadır. Türkiye adaleti yalnız kendisi için isteyen, başkalarına nemelazım anlayışıyla yaklaşan bir ülke hiç olmamıştır, olmayacaktır.
Gemilerimiz, Akdeniz'de bu inancın, bu duruşun, bu hukukun bu adalet anlayışının bayrağını dalgalandırmaktadır. Bu nedenle, Libya'ya seyreden ticari gemimize yapılan müdahale yetkisizdir ve hukuksuzdur. Uluslararası hukuka dayalı tüm haklarımızı Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak kullanacağız. Bu cebri girişimler, hukuk tanımaz eylemler, ülkemizi uluslararası hukukun yanında olan kararlı tavrından asla vazgeçiremeyecektir. Türkiye, Libya'da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan milli mutabakat hükümetiyle yapıcı ilişkilerini devam ettirecektir. Bölgede huzur ve güvenin tesis edilmesi uluslararası hukukun, iş birliği ve anlaşma zemininin güçlendirilmesine bağlıdır."