Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için bütün kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, medya topyekün seferberlik ve işbirliği içinde olması gerektiğini söyledi. Bakan Gül, “Zalimce cinayetlerin ardından görülen davalarda, somut ve hukuk temelli tatmin edici gerekçelere dayanmayan, 'iyi hal' gibi soyut değerlendirmelerle canilere ceza indirimi yapılması vicdanları yaralamaktadır.” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adalet Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliğiyle düzenlenen ‘Singapur Sözleşmesi'nin Arabuluculuk Üzerine Yansımaları Sempozyumu’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Gül, şiddetle mücadelede önemli bir paydaş olan yargısal süreçlerde de, mağdur tarafın ve kamuoyunun adalet duygusunu incitmeyecek kararlar çıkmasının milletin beklentisi olduğunu vurgulayarak konuşmasına şöyle devam etti:
“Zalimce cinayetlerin ardından görülen davalarda, somut ve hukuk temelli tatmin edici gerekçelere dayanmayan, 'iyi hal' gibi soyut değerlendirmelerle canilere ceza indirimi yapılması vicdanları yaralamaktadır. Elbette yargı mercileri kendi takdirlerini vermektedir, ancak verilen her kararın mahşeri vicdanda ve toplum nezdinde yeni yaralar açmayan, yaraları kapatan bir karar olması, gerekçeye dayanması da milletimizin beklentisidir. Uzun yıllardır uygulanan İnfaz Kanunu üzerine yapmış olduğumuz çalışmalarda iyi hal, açığa ayırma gibi konular bakanlığımızca tüm uygulayıcılar, tüm akademisyenlerle çalışma yapılan bir diğer konudur. Bu konuda parlamentonun takdiri halinde bu hususta da atılması gereken adımlar olduğunu, bu konuda çalışmalarımızın yapıldığını ifade etmek isterim.”
Bakan Gül, kadına yönelik şiddetin eğitim düzeyi, ekonomik gelişmişlik, kültür seviyesi ve ülke fark etmeksizin bütün dünyada artarak devam ettiğini dile getirerek, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için bütün kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın topyekün seferberlik ve işbirliği içinde olması gerektiğini vurguladı.
ARABULUCULUK ADALETİ GÜÇLENDİREN BİR YOLDUR
Bakan Gül konuşmasında ekonomik ve sosyal gelişmeler, göç, artan nüfus ve teknolojik ilerlemelerin, sayısı ve niteliği giderek artan anlaşmazlık ve uyuşmazlıkları doğurduğunu, bu durumun sulh için geleneksel yargılama yöntemleri dışında yeni arayışları beraberinde getirdiğini anlattı.
Çözüm yöntemlerinin de arayışların sonucu olarak ortaya çıktığına işaret eden Gül, ideal olanın, taraflar arasındaki ihtilafların yine tarafların anlaşması suretiyle çözümlenmesi ve böylelikle her ihtilafın adliyeye taşınmaması olduğunu belirtti.
Bakan Gül, Türkiye'deki hukuk sisteminde son yıllarda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri konusunda önemli gelişmeler yaşandığını dile getirerek, "Arabuluculuk, uyuşmazlığı, çekişmeyi ve çatışmayı barışçıl yollarla sonuçlandıran, adaleti güçlendiren bir yoldur. Günümüzde bu reformların en etkili şekilde uygulanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Avrupa Komisyonu gibi uluslararası mekanizmalar da bu hususu önemli bir faktör olarak görmektedir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna duyurulan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde "Adalete Erişimin Güçlendirilmesi"nin 9 temel amaçtan biri olarak yer aldığını hatırlatan Gül, arabuluculuk sayesinde daha az masrafla ve dostane bir şekilde uyuşmazlıkların çözülebildiğini söyledi.
Gül, ihtiyari arabuluculukta yüzde 92 oranında anlaşma sağlandığını kaydederek, "Ticari davalarda yaklaşık 138 bin dosya arabulucuya sevk edilmiştir. Daha 1 yıl olmadı, 1 Ocak'ta 1 yıl olacak uygulama. Dosyaların 30 bin kadarında arabuluculuk süreci devam ediyor. 118 bin dosyadan 67 bini anlaşma ile sonuçlanmıştır. Yani buradaki başarı oranı yüzde 50'nin üzerindedir. Bu veriler de sahada benimsendiğini ve istikrar kazandığını göstermektedir." dedi.
ANLAŞMALARIN ULUSLARARASI DÜZEYDE GÜVEN VE TEMİNATA KAVUŞMASI SAĞLANDI
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye'nin Singapur Sözleşmesi'ne 7 Ağustos 2019'dan itibaren taraf olduğunu hatırlatarak, imzacı devlet sayısının 51 olduğunu belirtti.
Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Konusundaki New York Konvansiyonu imzaya açıldığında 10 devlet tarafından imzalandığını aktaran Gül, şöyle devam etti:
“Sulh anlaşmalarının uluslararası düzeyde bir güven ve teminata kavuşması sağlanmıştır. Böylece tarafların 'Alacağım ödenmezse' korkusu ortadan kalkmıştır. Taraf devletlerin vatandaşları arasında ticari öngörülebilirlik artmıştır. 'Türkiye'ye yatırım yapacağım ama Türkiye'de alacağım ödenmezse ne olur?' endişesiyle yatırım yapmayan, Türkiye'deki bir şirketle ticaret yapmayan her ülkenin vatandaşı, şirketi için bir teminat getirilmiştir. 'Türkiye'ye yatırım yapabilirsin. Türkiye'ye Singapur Sözleşmesi'ne taraftır. Bu sözleşme neticesinde arabuluculuk süreci işlemektedir. Arabuluculuk sonrasında İstanbul tahkim veya uluslararası tahkim yolu vardır.' diyerek, Türkiye'ye yatırım yapma imkanı vardır. Dünyada onlarca ülke, ülkesine yatırım yapsın diye milyonlarca metrekarelik yeri bedava verse, 'Vergi almayacağım.', 'Üstüne para vereceğim, gelin bu ülkeye yatırım yapın.' dese, o ülkeye yatırım yapacak olan kişi verilen vaatlere değil, o ülkedeki hukuki istikrara, öngörülebilirliğe, uluslararası teminata bakacaktır. İşte ülkemiz bu konuda hukukuna, kendisine güvendiği için bu öz güvenle bu sözleşmelere imza atmıştır. Türkiye bu çerçevede de uluslararası hukukun bir parçası olmuştur.”
İŞ YAPMAYI KOLAYLAŞTIRACAĞIZ
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İstanbul Tahkim Merkezi'nin dünyada ilk kez 15 Kasım'da açıkladığı "Arabuluculuk-Tahkim Kuralları"nın yatırımcıya uyuşmazlıkların dostane çözümü için yeni imkan ve güvenceler sunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bu kurallara göre arabuluculuk-tahkim modelinin iki seçenekli uygulanabileceği öngörülmektedir. Birinci seçenekte, yerli ve yabancı yatırımcılar ilk sözleşmede Arabulucu-Tahkim Şartı koyabileceklerdir. Buna göre muhtemel uyuşmazlıklarını önce arabuluculuğa yönlendirebilecek, uyuşmazlık arabuluculukta çözümlenemezse tahkim yoluyla çözümlenmesini kararlaştırabileceklerdir. İkinci seçenekte de bir ticari uyuşmazlık konusunda arabuluculukta anlaşma sağlanamaz ise arabulucunun son tutanağında, yani Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağı'nda arabulucuların tavsiyeleriyle taraflar bu uyuşmazlıklarının İstanbul Tahkim Merkezi'nde çözülmesini kararlaştırabileceklerdir. Böylece yatırımcılar için daha öngörülebilir, etkin ve hızlı bir uyuşmazlık çözüm yöntemi geliştirilmiş olmaktadır. Amacımız, hukukun kolaylaştırıcı imkanlarını harekete geçirmektir. Hukuk her zaman işçi, işveren, vatandaş için bir engel, bir bariyer değildir, kolaylaştırıcı bir rolü vardır. Hukuk düzenlemeleri vatandaşın, toplumun beklentisine cevap vermek zorundadır."
Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı 2019 Raporu'na göre, Türkiye'nin rekor kırarak "en fazla iyileşme kaydeden ilk 10 ülke" arasına girdiğini hatırlatan Gül, "İş yapmayı kolaylaştıracağız. Reform iklimini koruyacağız, daha da güzelleştireceğiz, yaygınlaştıracağız. Bundan sonra da aynı dikkat ve heyecanla bu amacı ortaya koyacağız." dedi.
"ARA BULUCULUĞA 6 YILDA GELEN DOSYA SAYISI 1 MİLYONA ULAŞTI"
Toplantıda konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, işçi-işveren uyuşmazlıklarından sonra ticari davalarda ara buluculuğun zorunlu hale geldiğini, ara buluculuk sisteminin kullanımının her geçen gün arttığını vurguladı. 6 yılda buraya gelen dosya sayısının 1 milyona ulaştığını bildiren Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
“İş dünyamız için önem taşıyan, çalışma hayatına ilişkin konulardaki başvuru sayısı ise 800 bini aştı. Bunlardan yüzde 65-70'i anlaşmayla sonuçlandı. Eskiden kaybeden kaybetmişliğin psikolojisini yaşıyordu. Eskiden yıllar süren davalar günler-haftalar içinde bitti ve adalete erişim hızlandı. Bu aynı zamanda bir kazan-kazan yöntemi... Zira insanlar zaman kaybından ve maddi anlamda kendilerini yıpratan uzun süreçten, yargı sistemimiz ise önemli bir iş yükünden kurtuldu. Böylece mağduriyetler azaldı, adalet duygusu güçlendi. Dolayısıyla ara buluculuk, toplumsal barışa da katkı sağladı.”