BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BAKAN BOZDAĞ, KIRŞEHİR’İN ÇİÇEKDAĞI İLÇESİNDE TOPLU AÇILIŞ TÖRENİNE KATILDI

BOZDAĞ: BOMBALI SALDIRI YAPMAK BİR GAZETECİLİK FAALİYETİ Mİ?

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP’nin hazırladığı tutuklu gazeteciler raporunda adli ve terör olaylarına karışmış kişiler olduğunu vurgulayarak, “O raporda ismi geçenlerden biri, Maltepe’de bulunan bir kıraathaneye bombalı saldırı yaptığından hükümlü. Yine Sinop Kültür ve Dayanışma Merkezi’ne bombalı saldırı yapmaktan hükümlü. Ben soruyorum, bombalı saldırı yapmak bir gazetecilik faaliyeti mi?” dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinde gerçekleştirilen Toplu Açılış ve Temel Atma Töreni'ne katıldı. Terörle mücadelenin aynı kararlılık ve etkinlikle devam edeceğini vurgulayan Bakan Bozdağ, Mersin’de yaşanan terör saldırısını kınadı.

“Türkiye cezaevlerinde gazeteciler faaliyetleri yaparken bu işi yaptı diye soruşturulan, hakkında tutuklama kararı çıkartılan ya da hüküm verilen herhangi bir kişi yoktur.” ifadesini kullanan Bozdağ, “Nerede bir terör saldırısı olursa hem hukuk hem polis gereğini yapmaktadır” dedi.

Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

NİCE İHANET OYUNLARINI MİLLETİMİZLE BERABER BOZDUK

Bizim güzel bir duamız var. Dualarımızın hepsi güzel de bir tanesini bugün kullanmak istiyorum. O da şu; büyüklerimiz, gençlerimiz hep bir şey olduğunda Allah devlete, millete zeval vermesin diye dua ederiz. Devletimiz varsa bir milletin mensubuysak, ayağımızı basacağımız vatan, gölgesinde özgürce yaşayacağımız bayrağımız, güçlü bir devletimiz varsa bizden bahtiyar daha kimse yoktur. Birliğimiz, dirliğimiz kavi ise bizim gücümüzün üstünde Allah’ın izniyle güç yoktur.

Türkiye’yi karıştırmak, Türkiye’yi Suriye’ye, Türkiye’yi Irak’a dönüştürmek için, geziden 17/25’e, darbe teşebbüsüne kadar nice ihanet oyunlarını milletimizle beraber bozduk. Terörle etkin bir mücadeleyi kararlı ve sürekli bir biçimde yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Hamdolsun bugün Türkiye’nin içinde terör örgütleri planlı bir eylem yapabilme gücünü kaybetmişlerdir. Türkiye, terörle mücadelesini ülkenin sınırları dışına taşımış artık Irak’ta, Suriye’de, başka yerlerde terörle etkin mücadele yapıyor. Nerede varsa oraya gidiliyor ve gereği tereddütsüz ifa ediliyor. Türkiye'nin terörle mücadelesini kötü göstermek ve Türkiye’nin terörle mücadelesini algı operasyonlarıyla çarpıtmak isteyenler her dönemde oldu yine de oluyor.

TÜRKİYE’NİN TERÖRLE ETKİN VE KARARLI MÜCADELESİ HUKUKA UYGUN BİÇİMDE YAPILAN BİR MÜCADELEDİR

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörle etkin ve kararlı mücadelesi hukuk içinde ve hukuka uygun biçimde yapılan bir mücadeledir. Sivillere, masumlara dönük en ufacık bir hareket söz konusu ne bugün ne de dün olmamıştır. Kılı kırk yararcasına büyük bir hassasiyetle bu mücadele sürdürülüyor, sürdürülmeye de devam edecektir. Terörle mücadeleden Türkiye vazgeçemez ve terörle mücadele sadece bugünün değil, terör var olduğu sürece her günün kararlı mücadelesidir. Son terörist etkisiz hale getirilene kadar, terör örgütleri dağılana kadar bu mücadele kararlı bir biçimde devam edecektir.

TERÖRE KARŞI KONUŞURKEN DE HEPİMİZİN AYNI DİLİ KULLANMASI LAZIM

Faili meçhul olayları bırakmamak, her terör eyleminin faillini yakalayıp yargıya teslim etmek, yargıya hesap vermesini sağlamak bizim devletimizin asli görevlerinden bir tanesidir. Ama teröre karşı konuşurken de hepimizin aynı dili kullanması lazım. Adını da söylemek lazım. PKK'ya lanet olsun derken, FETÖ'ye lanet olsun, DHKP/C’ye lanet olsun, DEAŞ’a lanet olsun isimleriyle bunu demek lazım. Ama birileri kınama yapıyor, teröre lanet olsun. Yahu hangi teröre lanet olsun? Kim yaptı bu terörü? Kim? Mersin Mezitli’de polis evimize saldırıyı yaptığı bir evladımızı şehit etti, bir evladımızı yaraladı. Bunu yapanın adı yok mu? Başka hendek terörünü yapanların adı yok mu? Askerimize, polisimize kurşun sıkanların adı yok mu? Darbe teşebbüsüne kalkışanların adı yok mu? Bursa’da infaz koruma memurlarımızı taşıyan servis aracına saldıran birini şehit eden infaz koruma memurumuzun, diğerlerini yaralayanların adı yok mu? İzmir Adliyemize saldıran polisimizi, memurumuzu şehit eden terör örgütünün adı yok mu? Çağlayan'da, savcımız Mehmet Selim Kiraz’ımızı şehit eden terör örgütünün adı yok mu? Niye adıyla lanetlemiyorsunuz? Bunun adı PKK’dır. Bunun adı FETÖ’dür. Bunun adı DHKP/C’dir. Adı neyse adını da sanını da söyleyin. Ama bakıyorsunuz adını sanını söylemiyorlar. Niye söylemiyorlar bilmiyorum.

TERÖR SALDIRILARI İLE İLGİLİ HEM HUKUK HEM DE GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ GEREĞİNİ YAPMAKTA

Mersin Mezitli'de biliyorsunuz polis evimize bir saldırı yapıldı. İki kadın terörist saldırıda bulundu. Şehit polisimizin müdahalesiyle orada çatışma çıktı ama maalesef bir polisimiz şehit bir polisimiz yaralandı. Şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralı polisimize Rabbim’den acil şifalar diliyorum. Belli ki hedef daha büyüktü. Orası biraz da tatil yeri olarak kullanılan bir mekandı. Normal bir polis evi değil, tatil yeri olarak kullanılan bir polis eviydi.  Belli ki kalabalığın ortasında patlatmak, daha fazla polisimizin ve orada bulunan insanımızın şehit olmasını ya da yararlanmasını sağlamak hedeflenmişti ama hedefine ulaşamadılar. Şehidimiz oldu ama onların hedeflediği büyük bir faciayı şehidimiz kanı pahasına önledi. Onun da kanı yerde kalmadı. Bilirsiniz ki nerede bir terör saldırısı olursa onunla ilgili hem hukuk gereğini yapmakta, hem de güvenlik güçlerimiz gereğini yapmakta ve neticeler alınmaktadır. Tabi bunun üzerine bir de tartışma başlattılar. Saldırıda bulunan teröristlerin CHP’nin yayınladığı gazeteciler ile ilgili raporun içinde yer alıp yer almadığıyla ilgili. Onlardan birinin de ismi geçti ve birtakım değerlendirmeler yapıldı.

GAZETECİLİK YAPARKEN BU İŞİ YAPTI DİYE TUTUKLANAN BİR KİŞİ YOKTUR

Burada şunun altını özellikle çizmek isterim, Türkiye cezaevlerinde gazetecilik faaliyeti yaptı ya da başka başka kanun, nizam, usul meşruiyet, dairesinde işini yaparken bu işi yaptı diye soruşturulan, hakkında tutuklama kararı çıkarılan ya da hüküm verilen herhangi bir kişi yok. Biz bunu söylüyoruz. Her söylediğimizde de bunu işte eleştiriyorlar. Tweet atıyor, “Bir tweet attı tutuklandı” diyor. Peki, kardeşim bu tweetin içinde ne var? Kimse söylemiyor. Yani buradan söylemekten hicap duyuyorum. Herhangi bir Çiçekdağ’lının annesine, babasına, ölmüşüne sinkaf eden bir tweet atıyor. Böyle bir şey yaptığında soruşturma açılıyor. Böyle bir şey yaptığında yargılama ile karşı karşıya kalıyor. Sizin, bizim, hepimizin yaşayan ve ölmüş büyüklerine sinkaf eden birisi düşüncemi açıklıyor. Yoksa hakaret mi? Bunlar düşünce açıklaması diyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın muhterem annesine şahsına sinkaf eden birisini, arkasından savunmak için dağlar kadar kuyruğa giriyorlar. Ben de onlara diyorum. O arkasında kuyruğa girdiğinizin Cumhurbaşkanımıza ve muhterem annesine söylediği lafı düşünce açıklaması ise yüreğiniz yetiyorsa bir de çıkın ahlakınız da izin veriyorsa hayanız izin veriyorsa çıkın bir tekrar edin bakalım.

Milleti aldatmak için pek çok şey yapılıyor. Türkiye'nin özgürlük, güvenlik dengesinde güvenlikçi yönüne kaydığına dair algıları pekiştirmek vesaire için bir sürü yalan yanlış şeyler yapılıyor. İşte ismi geçen terörist ölen oydu, değildi tartışmasını yaparken Kandil’den açıklama yapıyor: “O terörist yanımızda” diyor. Saldırı oldu mu? Oldu. Saldıranlar, PKK'lı mı? PKK’lı. Şehidimiz var mı? Gazimiz var mı? Var. Terör örgütü eylemi üstlendi mi? Üstlendi. Gerçek bu. Çok açık, çok net. Şimdi, o rapora baktığımızda ben bazı değerlendirmeler o rapor üzerinden yapmak istiyorum. O raporda ismi geçenlerden biri, Maltepe’de bulunan bir kıraathaneye bombalı saldırı yaptığından hükümlü. Yine Sinop Kültür ve Dayanışma Merkezi’ne bombalı saldırı yapmaktan hükümlü. Ben soruyorum, bombalı saldırı yapmak bir gazetecilik faaliyeti mi? Raporda geçiyor bu, bu kişiyle ilgili. Bir başka isim veriyorum, o da şu. Bir başkası Ankara’da. 21 bin 800 Amerikan dolarını silahla gasp ediyor ve başka gasp eylemlerini kalkıyor. Ben soruyorum gasp yapmak. Gazetecilik faaliyeti mi? Düşüncesini açıkladığı için mi içeri alınmış. Muhalif olduğu için mi içeri alınmış? Hükümeti eleştirdiği için içeri alınmış. Bir başka isim o da Akbank Topçular Şube Müdürlüğünü silahla gasp ediyor Eyüp ilçesinde İstanbul ve yine bir başkasının malını silahla gasp ediyor. Bundan yargılanıyor hüküm almış. İçeride bir başkası yine terör örgütüne, eylemlerine niye katılmıyorsunuz diye katılmayanların tehdit ediyor. Terör örgütüne katılmayanları eylemlerine katılmayanları tehdit etmek gazetecilik faaliyeti mi? 

Yine bir başkası terör örgütünün gerçekleştireceği eylemlere gözcülük yapıyor. Gözcülük yaptığı için hakkında soruşturma açılmış. Çıkıyorlar bunlar gazetecilik faaliyeti yapıyor. Ya biraz dürüst olun. Eğer biz bir gazeteci cinayet işlediğinde veya terör eylemine katıldığında, ya da gasp yaptığında veya başkaca herhangi bir suçu işlediğinde bu gazetecidir buna soruşturma açılamaz buna ceza verilemez dersek doğru  olur mu?  O zaman öğretmen biri, o zaman çiftçi biri, o zaman esnaf biri o zaman da başka meslek grubundan biri bir suç işlediğinde bu çiftçilik faaliyetidir, bu öğretmenlik faaliyetidir, bu başka bir faaliyettir deyip biz onların suçlarını görmezden mi geleceğiz. Böyle şey olur mu?

HUKUK DEVLETİNDE SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA YAPILIRKEN BAĞIMSIZ YAPILIR

Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma yapılırken bu tamamen sıfatlardan ve diğer unsurlardan bağımsız yapılır. İzin mekanizması varsa işletilir ama diğer kısımları usule göre devam ettirilir. Buradan bir kez daha söylüyorum: Türkiye’yi muhalif düşünenleri, gazetecileri eleştirenleri yargılayan bir ülke olarak söyleyen herkese de diyorum, ismini verin gelin bakalım. Ne yapmış, siz de bakın, biz de bakalım kamuoyuna açıklayalım. Yani bombalı saldırı yapanı rapora koyup bunlar gazetecilik faaliyeti nedeniyle içeridedir demek ne anlama geliyor? Dosyada yazıyor. Ne suçu işlediği yazıyor, bilgiler ellerinde var. Buna rağmen diyor ki, bunlar gazetecilik faaliyeti. O zaman biz işin içinden nasıl çıkacağız?

TERÖR ÖRGÜTÜ AÇIKLAMA YAPANA KADAR AĞZINI BIÇAK AÇMADI

Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu, dün Mersin Cumhuriyet Başsavcımızı da hedef gösteren bir açıklama yapıyor. İki gün sustu. Terör örgütü açıklama yapana kadar ağzını bıçak açmadı. Terör örgütü açıklama yapınca kükredi ve arkasından savcımızı da hedef gösteren bir açıklama yaptı. Kimse soruşturmanın üstünü örtmüyor. Senin elde  ettiğin bilgiler soruşturma kapsamında savcılarımızın alın teri emeği ile ortaya çıkan bilgiler. Ama soruşturma gizli, bunu bilmiyor. Biraz yanındaki hukukçulara sormasında fayda var. Soruşturma gizli olduğu gibi, gizlilik kararı da alınabilir ihtiyaç halinde. Bu durumda soruşturmanın selametle yürümesi, delillere ulaşılması, faillerin yakalanması için buna gerek duyulabilir.

TERÖR ÖRGÜTLERİNE MERSİN CUMHURİYET BAŞSAVCIMIZI VE ORADA SORUŞTURMAYI YÜRÜTENLERİ HEDEF GÖSTERİYOR

Şimdi buradan soruyorum, bu gizli olan soruşturmanın bilgilerini Sayın Kılıçdaroğlu'na kim iletiyor? Gizli olan bir soruşturmanın bilgilerini paylaşmak, ifşa etmek doğru mu, eğri mi, diye onu da tartmadan konuşmak ne kadar doğru? Hep diyoruz. Hukuk devleti, hukuk devleti, hukuk devleti. O zaman hukuk devletinin kurallarına demekle değil, uymakla bağlı olacağız. Uyarak bağlı olacağız. Madem gizli, gizliliğe riayet edeceğiz ve bununla da yetinmiyor. Terör örgütlerine Mersin Cumhuriyet Başsavcımızı ve orada soruşturmayı yürütenleri hedef gösteriyor. Kabul edilebilir bir şey mi bu? Biz hukuk devletimizi, hukuka emek veren soruşturma ve kovuşturma faaliyetlerini yürüten yargı görevi mensuplarımıza saldırarak hakaret ederek onlara parmak sallayarak onları terör örgütlerine hedef göstererek asla yapamayız. Buna müsaade etmeyiz, bundan sonra da etmeyeceğiz. Kim ne derse desin bizim için bir anlam ifade etmez.

SAVCILARIMIZI HAKİMLERİMİZİ, HEDEF GÖSTERENLERE KARŞI KORUMAK ASLİ VAZİFEMİZDİR

Savcılarımızı hakimlerimizi, yargı görevini yapanları hedef gösterdiklerine, karşı korumak bizim asli vazifemizdir. Türkiye'nin ikinci partisine yargı mensuplarını ayrıştırmaya, onların bir kısmını, bir kısmının karşısına dikmeye, onları millete ve terör örgütlerine hedef göstermeye hakkı yok. İnşallah onlar da hukuk devletinin ruhuna uygun bir şekilde davranmayı öğrenecekler. Çünkü hukuk devletinin ruhuna uygun davranmak herkese iyilik katar, güzellik katar, güç katar ve herkesi güçlü kılar.