BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ, CUMHURİYET’İN 100. YILI’NDA TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARI SEMPOZYUMU’NDA KONUŞTU

BAKAN TUNÇ: GAZZE’DE İNSAN HAKLARI NEREDE?

 

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Maalesef modern dünya yaşananlara gözlerini kapatmış, sessizliğe bürünmüş halde. Bu tavır bize Batı'nın insan hakları kavramını istismar ettiğini ve işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla göstermektedir. Halbuki bu yorum farkı değil, ikiyüzlülüktür" dedi.

 

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından düzenlenen Cumhuriyet'in 100. Yılı'nda Türkiye'de İnsan Hakları Sempozyumu'na katılan Bakan Tunç, "Sözüm ona insan hakkı savunuculuğu yapan modern dünya, olanlara seyirci kalmakta, hatta oradaki zulmü alkışlayıp destekleyebilmektedir. Buradan, tüm dünyaya soruyoruz, Gazze'de insan hakları nerede?" diye konuştu.

Adalet Bakanı Tunç, İnsan haklarının, Türkiye'de yeni öğrenilen ya da Batı'dan ithal edilen bir kavram olmadığını da vurguladı.

MODERN DÜNYA ZULMÜ ALKIŞLIYOR

İsrail'in 7 Ekim'den beri acımasızca sürdürdüğü saldırıların artık insan hakları ihlallerinin çok ötesine geçtiğine işaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Sözüm ona insan hakkı savunuculuğu yapan modern dünya, olanlara seyirci kalmakta, hatta oradaki zulmü alkışlayıp destekleyebilmektedir" ifadesini kullandı.

Bakan Tunç, konuşmasına şöyle devam etti:

"Buradan bu salondan tüm dünyaya en yüksek sesle sesleniyoruz. Soruyoruz. Gazze'de insan hakları nerede?  Abluka süresince Gazze'ye ne elektrik ne su verildi. Bunun neresi insan haklarına uygun? O bölgede insanların ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya girmesi engellendi, engelleniyor. Nerede din ve vicdan özgürlüğü? İnsanlar haksız yere gözaltına alındı, tutuklandı. Hani özgürlük ve güvenlik hakkı? Haksız şekilde gözaltına alınan Filistinlilere dünyanın gözü önünde işkenceler yapılıyor. Hani mutlak bir yasak olan işkence yasağı? İnsanların yıllarca mallarına el konuldu, yerinden, yurdundan edildi. Hani mülkiyet hakkı? Dünyanın birçok ülkesinde Filistin'e destek yürüyüşlerine müdahale ediliyor. Hani toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı? Batı'da İsrail'e tepki gösteren ve Filistin'e destek açıklaması yapan gazeteci, sporcu ve sanatçılar dışlanıyor hatta linçe maruz bırakılıyor. Hani ifade hürriyeti? En önemlisi, masum siviller, bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar dünyanın gözü önünde katlediliyor. Diğer tüm hakların temeli olan yaşam hakkı nerede? Evet soruyoruz."

FİLİSTİN YALNIZ DEĞİLDİR

Modern dünyanın Gazze'de yaşananlara gözlerini kapattığını ifade eden Adalet Bakanı Tunç, "Bu tavır bize Batı'nın insan hakları kavramını istismar ettiğini ve işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla göstermektedir. Halbuki bu yorum farkı değil, ikiyüzlülüktür" diye konuştu.

Bakan Tunç, Filistin'in yanı sıra dünyanın birçok bölgesinde masum insanların, sebebi olmadıkları çatışmaların sonucu en ağır insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Uluslararası insan hakları kuruluşlarının yaşananlara tepkisiz kaldığını dile getiren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası insan hakları mekanizmalarının, daha adil ve etkin bir şekilde işlemesi için reforma ihtiyaç duyulduğu inkar edilemez bir gerçektir" dedi.

Filistin'de işkence, zulüm ve işgal politikalarının derhal sonlandırılması gerektiğini vurgulayan Bakan Tunç, “Özellikle 1967 sınırlarına dönülerek bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla çözüm noktasındaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Filistin yalnız değildir. Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

 

İNSAN HAKLARI SEMPOZYUMU

 

İnsan Hakları Sempozyumu’nun,  Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı'nın hazırlanmasında kendilerine önemli katkılar sunacağını dile getiren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sempozyumu düzenleyenlere teşekkür etti.

 

Türk milletinin inanç ve geleneklerinin temelinin insan üzerine kurulduğunu belirten Bakan Tunç, "İnsan haklarını korumanın, hem inancımızın hem de hukukun bir gereği olduğunu biliyoruz. Bu nedenle 21 yıldır reformlarımızın temeline insanı ve insan haklarını koyuyoruz" dedi.

 

İnsan haklarının, Türkiye'de yeni öğrenilen ya da Batı'dan ithal edilen bir kavram olmadığını vurgulayan Adalet Bakanı Tunç, şunları kaydetti:

 

"Batı için insan hakları kuralları, adeta kan ile yazılmıştır. Günümüz dünyasında da ne savaşlar ne de akan gözyaşları son bulmuştur. Gazze bunun en bariz örneğidir. 1917'ye kadar ecdadımızın özenle koruduğu, her dinden insanın barış ve esenlik içerisinde yaşadığı Filistin, maalesef günümüzde kanla, gözyaşıyla, zulümle yıkanmaktadır. Müslüman dünyasının gözbebeği olan Filistin'de yaşayan kardeşlerimiz yaşam hakkından mülkiyet hakkına kadar insan haklarının en ağır şekliyle ihlal edildiği bir tabloyla yıllarca karşı karşıya kalmıştır."

 

SESSİZ DEVRİM NİTELİĞİNDE ADIMLAR ATILDI

 

Türkiye'nin, yakın geçmişte hak ve özgürlüklerin kamu otoritesi tarafından yoğun şekilde çiğnendiği, toplumun çoğunluğunun ötekileştirildiği bir dönemi yaşadığını söyleyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhuriyet tarihinde siyasi hayatın, darbe, muhtıra ve anti demokratik uygulamalarla kesintiye uğratıldığını ifade etti.

 

Bu dönemde vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılmasına yönelik mücadelede başarılı olunduğunu belirten Bakan Tunç, "21 yıl önce başlayan insan merkezli yönetim anlayışıyla Türkiye, yeni bir dönemin kapılarını araladı. Bu dönemde sivilleşme, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü alanında sessiz devrim niteliğinde adımlar atıldı. muhtıracılara, darbecilere, milli irade düşmanlarına fırsat verilmedi” dedi.

 

Adalet Bakanı Tunç, 2002'den bu yana insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi ve yüksek standartlı demokrasi için birçok reformu hayata geçirdiklerini, bu reformların kağıt üzerinde kalmayıp, her birinin vatandaşların hayatına dokunduğunu ve vatandaşlar tarafından benimsediğini anlattı.

Reform iradesini koruduklarını dile getiren Bakan Tunç, "Şimdi sıra, Türkiye Yüzyılı'nı adaletin de yüzyılı yapacak, tüm bu demokratik reformlarımızı taçlandıracak, vesayetçi anlayışı tümüyle tarihe gömecek, yeni, demokratik, özgürlükçü, sivil ve kuşatıcı Anayasayı hep birlikte yapma vaktidir" diye konuştu.