Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 121. maddesiyle ilgili tartışmaları değerlendiren Bakan Gül, "Buna yönelik eleştirilerin, farklı yerlere çekmenin çok iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Ya iyi niyetli okumamadır ya da metnin hiç okunmadığı anlamına geliyor." dedi.
8 KASIM’DA TBMM’DE KABUL EDİLDİ
Metni kötü yorumlamanın gerçeklikle asla örtüşmediğine vurgulayan Bakan Gül, bu düzenlemenin yeni bir bu düzenleme olmadığını ve önceki KHK'larda da yer aldığını kaydetti. Bakan Gül, 27 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe giren 668 Sayılı KHK'de 15 Temmuz tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleriyle bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında, karar alan, görev alan kamu görevlilerine sorumluluktan muafiyet getiren bir düzenlemenin yürürlüğe girdiğine vurguladı.
Bu düzenlemenin 8 Kasım 2016'da onaya sunulduğuna ve TBMM'nin bunu kabul ettiğine dikkat çeken Bakan Gül, "Hiçbir şekilde değiştirilmeksizin 27 Temmuz 2016'daki ibarenin aynısı kullanıyor ve bu sefer de bu fiilleri yapan sivillerle ilgili de bir dava açılamayacağına, cezai, idari, mali bir sorumluluk cihetine gidilemeyeceğine dair düzenleme yapılıyor. Burada yeni bir düzenleme söz konusu değil. Buna yönelik eleştirilerin, farklı yerlere çekmenin çok iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Ya iyi niyetli okumamadır ya da metnin hiç okunmadığı anlamına geliyor." diye konuştu.
KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN YAPILAN DÜZELEME VATANDAŞ İÇİN DE GETİRİLDİ
O gece 80 milyonun darbeye karşı çıktığının altını çizen Gül, kamu görevlileri için getirilen düzenlemenin, darbe girişimi gecesi canını ortaya koyan vatandaş için de getirildiğini tekrarladı. Bakan Gül, "Dolayısıyla yeni bir düzenleme, yeni bir ibare değildir. Esasen 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı göğsünü siper eden, ister kamu görevlisi, ister sivil vatandaş olsun, bu fiiller aslında hukuka uygunluk sebebidir. Kanunun emrini yerine getirmedir, meşru müdafaadır, zorunluluk halidir..." dedi.
DARBE DEVAM ETMİYOR
Aynı ibarelerin ilk çıkan KHK'de bulunduğuna işaret eden Gül, burada kastedilenin 15 Temmuz ve 16 Temmuz olduğunu, dolayısıyla bu konunun suistimal edilmemesi gerektiğini dile getirdi. Düzenlemedeki "bastırılması" kelimesine de açıklık getiren Gül, "Şu anda darbe devam etmiyor. Darbe ne zaman bastırıldı? 15 Temmuz'da başladı, 2 saat sonra 16 Temmuz oldu. 16 Temmuz'da bu darbe bastırıldı. Dolayısıyla bu kanunda da 'bastırılması kapsamında' dediğine göre, bunu sonraki tarihlere, bugüne getirecek hiçbir şekilde bir düzenleme yok. Darbe girişimi aynı zamanda bir terör eylemidir. Terörle Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinde de bu husus terör suçu olarak düzenlenmiştir, darbe fiilleri... Burada kastedilen terör eylemi, bizim bildiğimiz diğer sair terör hadiseleri, bugün gerçekleşen veya 15-16 Temmuz'dan sonraki veya önceki terör eylemlerini asla kapsamıyor. Buradaki özne 15 Temmuz darbe girişimidir. Bastırılma 16 Temmuz'dur. Bunun ne öncesine, ne sonrasına götürme imkanı yoktur." diye konuştu.
TEK TİP KIYAFET UYGULAMASI
Tek tip kıyafetle ilgili düzenlemeye de değinen Gül, düzenleme ile darbeye teşebbüs suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların badem kurusu, diğer terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların ise gri renkte elbise giyeceğini anımsattı. Hamile olan tutuklular ve çocuklar için bu düzenlemenin geçerli olmayacağını belirten Gül, kadınlara yönelik düzenlemenin ise yönetmelikle belirleneceğini bildirdi.
Abdulhamit Gül, kıyafetin kapsamına ilişkin de "Kapsamı duruşmalarla sınırlı olmak üzere, cezaevlerinde uygulanmayacak. Kanun bir ay içerisinde bir yönetmeliğin çıkarılması hususunda bir düzenleme getirdi. Bir ay içerisinde yönetmelik çıktıktan sonra da yürürlüğe girecek bu uygulama." dedi.
YARGITAY’DAKİ TEMYİZ İNCELEMELERİ
Yüzlerce sanıklı darbe girişimine ilişkin davaların Yargıtay’daki temyiz incelemelerinin duruşmasız, dosya üzerinden yapılmasına olanak sağlayan Kanun Hükmünde Kararnameye (KHK) ilişkin eleştirileri de değerlendiren Gül, OHAL süresince bütün çabanın, adil, makul yargılama süresi içerisinde yargılamaların bir an evvel sona erdirilmesi, kim mahkum olacaksa, kim beraat edecekse bunun bağımsız mahkemelerce tespit edilmesi olduğunu belirtti. Gül, buna yönelik usulde bir takım kötü niyetli uygulamaları ya da suistimalleri ortadan kaldırmak adına adil yargılamayı da ortadan kaldırmayacak şekilde düzenlemelerin hep yapıldığını kaydetti.
Avukatsız hüküm verilebilmesi konusundaki tartışmalara ilişkin Gül, avukatların ifade almalarda, savunmalarda bulunduğunu, ancak terör örgütlerinin davanın karara çıkmaması için savunmaya gitmediğini söyledi. Gül, bu düzenlemenin hukuk çerçevesinde suistimali önlemek adına yapıldığını, savunma hakkını ortadan kaldırmayacağını bildirdi.
ANAMUHALEFET PARTİSİ GENEL BAŞKANINA ASLA YAKIŞMIYOR
CHP'nin 695 ve 696 sayılı KHK'lerle ilgili Anayasa Mahkemesine başvuru yapacağını açıklamasına dair Gül, şöyle devam etti:
"Anayasanın hükmü açık. Bir anayasa denetimine gidilemeyeceğine yönelik durum söz konusudur. Bu konularla ilgili AK Parti'nin reformcu, özgürlükçü yönü zaten malumdur. Asla vatandaşın özgürlüğünü, insan haklarını kısıtlayan değil, kamu düzeni ile güvenliği, huzuru dengeleyecek düzenlemeler yapmıştır. Bu tür çabaların, beyhude çabalar olduğunu ifade etmek isterim. Bizim, sınırımız hukuk. Anayasa çerçevesinde tüm işlemler yapılmıştır."
SUÇSUZ OLAN BERAAT EDER
Bakan Gül, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinin azaltılmasıyla ilgili kanun çıktığını hatırlatarak, FETÖ terör örgütü üyelerinin, darbecilerin, mahkemelerin huzuruna geldiğini söyledi. Gül, birçok mahkemede ihraç edilen 4 bin civarında hakim, savcı bulunduğunu, bunların hepsinin mahkeme önüne çıkarılacağını, suçsuz olanların beraat ettirileceğini kaydetti. Mahkemelerde bu konularla ilgili yoğun iş yükü bulunduğuna dikkati çeken Gül, üye sayısı azaltılırken ortada ne darbenin ne darbecilerin ne de FETÖ'cülerin olduğunu vurguladı.
Adalet Bakanı Gül, yüksek yargıda üye sayısının artırılması düzenlemesinin bir tercihten değil, zorunluluktan dolayı yapıldığını aktardı. Bakan Gül şöyle konuştu:
"Militan hakim, savcılar 15 Temmuz gecesi Hakimler ve Savcılar Kurulu marifetiyle ihraç edildi. Türk yargısının bütün kürsüdeki hakimleri, savcıları asla militan değildir. Bağımsız, tarafsız Türk yargısının onurlu, şerefli mensuplarıdır. Bunları Türkiye'nin bekası ve hukuk için canla başla çalışan bütün hakim savcılarımız için diyorum. Öyle işine gelince namuslu hakim savcılar var, gelmeyince namuslu hakim savcılar... Böyle bir dil, Anamuhalefet Partisi Genel Başkanına asla yakışmıyor. Hakim savcılarımızı böyle ayırmak asla kabul edilebilir bir şey değil."
HIZLI VE MAKUL BİR SÜREDE YARGILAMALAR YAPILIYOR
Bakan Gül, 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin davalara yönelik, bütün yargı mensuplarının özveri içinde çalıştığını, kendilerinin de teknik olarak destekler verdiklerine değindi. Mahkemelerin duruşma salonu konusunda eksiklikler yaşadığını anımsatan Gül, Bakanlık olarak mahkemelerin yaşadığı bu sorunu çözdüklerini bildirdi. Yargılamanın hızlanmasını olumsuz etkilediği düşünülen mahkemeler içine yeni heyetler kurulduğunu, üye takviyesi yapıldığını anımsatan Gül, "Bir an evvel kim suçluysa cezasını alacak, kim suçsuzsa cezasını almayacak, takipsizlik görecek. Milletimiz, hukuka, yargıya güvensin" dedi. Bakan Gül, yargılamaların hızlı ve makul bir sürede yargılamaların yapıldığını, savunma sürelerine dikkat edildiğini vurguladı.
AMERİKAN YARGISININ İTİBAR ETMESİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ
ABD'de devam eden Hakan Atilla davasında Hüseyin Korkmaz isminde eski bir polis memurunun şahitlik yaptığının hatırlatılması üzerine Gül, "Gerçekten çok talihsiz bir durum ama fotoğrafı görmek adına da çok önemli bir veri içeriyor. Türkiye'de FETÖ terör örgütü üyeliğinden aranan firari bir şahsa, bir başka yerde mahkemelerin, Amerikan yargısının itibar etmesi o ülke yargısı adına çok düşündürücüdür ve üzücüdür." değerlendirmesinde bulundu. Adalet Bakanı Gül, "Bu kişiyi siz arıyorsunuz, terör örgütü üyesiymiş, biz bunu Türkiye'ye iade edelim." diye bir tavır içine girilmesi gerekirken, mahkemede ağırlanması, itibar edilmesinin ve maaş bağlanmasının üzücü olduğunu söyledi.
BİR ŞAHSIN AVUKATLIĞINI YAPMIYORUZ
İade için mahkumiyet kararına gerek olmadığını vurgulayan Gül, şu görüşlere yer verdi:
"İade için somut güçlü bir nedenin, şüphenin olması yeterlidir. Burada çok daha güçlü kanıtlar, deliller olmasına rağmen iade edilmemesi, FETÖ liderinin orada hala barındırılması, terörle mücadele anlamında her iki ülkenin stratejik dostluğunu da zedeleyecek bir tavır. Biz bundan dolayı, Amerikalı mevkidaşımıza da yazdık mektupta, bunlarla ilgili adım atılmasını istedik. İstanbul'da yine mahkemeler ve savcılıklarca yine bu hususlarla ilgili yakalama ve iade talepleri yapıldı. Ama bu konuda herhangi bir adım atılmadı. Oradaki yargılamanın Türkiye'nin aleyhine olabilecek bir yöne gider mi şeklinde bir çabanın birileri tarafından iletildiğini, yargı mekanizması içinde bir takım güçlerin de etkin olduğunu düşünüyorum. Biz burada, bir şahsın avukatlığını yapmıyoruz, Türkiye'nin çıkarlarıyla ilgili bir husus burada savunuyoruz."
ABD'DEN GEREKLİ ADIMIN ATILMASINI BEKLİYORUZ
Stratejik dost bir ülkenin, o ülkenin bekasına yönelik tehdit oluşturan bir terör suçlusunu Türkiye'nin asla barındırmayacağının altını çizen Gül, ikili anlaşmalara, terörle mücadele kapsamındaki ortaklık duygusuna, insan, devlet olmanın gerektirdiği saygıyı, terörle mücadele anlamında bir desteği çok haklı bir şekilde beklediklerini söyledi. Bu iadelerin olmasını beklediklerini vurgulayan Gül, iade için dosyaların tamamlandığını, hiçbir eksikliğin olmadığını, ABD'nin iradesinin kaldığını ve ABD'den gerekli adımın atılmasını beklediklerini bildirdi.
BAŞKA DELİL YOKSA GÖZDEN GEÇİRİLEBİLİR
ByLock ile ilgili Yargıtay’ın verdiği karara işaret eden Gül, "ByLock ile ilgili Yargıtayın vermiş olduğu bir karar var, 'Terör örgütünün haberleşme ağı olarak kullanıldığı, örgüt üyeliğinin önemli delillerinden olduğu...' Burada, ByLock kullanmadığına yönelik bir çalışma, ilgili kurumlarla yapılması, tamamlanması halinde, bunlarla ilgili başka delil yoksa gözden geçirilebilir. Bu konuyla ilgili kurumlarımız çalışmalarını yapmaktadırlar." dedi. Bakan Gül, Türkiye'nin temel yaklaşımının suçlu ile suçsuzun ayrılması yönündeki hassasiyet olduğuna dikkati çekerek, bu konuyla ilgili yapılacak açıklamaları vatandaşların takip etmesini istedi.