BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
ADALET BAKANI BOZDAĞ, YARGI MUHABİRLERİYLE BİR ARAYA GELDİ

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, adaletin yüksek bir değer olduğunu, yargısal süreçte verilen kararların bir üst mahkemece denetlendiğini belirterek, "Hakimin vicdanı, anayasaya, kanuna, hukuka ve dosyadaki delillerden edindiği kanaate bağlı olacak. Bir yere bağlı olmazsa rüzgar nereden eserse o yana gider. Hakimler rüzgara göre değil, anayasa, hukuk, kanun ve dosyaya göre edindikleri vicdani kanaatle karar verir." dedi.

 

Bakan Bozdağ, Ankara Hakimevi'nde yargı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantıda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 29 Ocak'ta Adalet Bakanlığı görevine getirildiğini hatırlatan Bozdağ, toplumun beklentilerinin farkında olduklarını ve yeni dönemde bu yolda devam edeceklerini söyledi.

Vatandaşların adalet politikalarından memnuniyetini artıran adımlar atacaklarını ifade eden Bozdağ, ilk olarak kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli düzenlemelerin gündeme getirildiğini hatırlattı. Yargıda çoğulculuğun yeni dönemde önem verdikleri ana politikalardan birisi olacağına işaret eden Bozdağ, 84 milyon vatandaşın temsil edildiği çoğulculuğa özen göstereceklerini dile getirdi.

Bozdağ, yargıya güven noktasında da eleştirileri azaltacak büyük bir çaba içerisinde olacaklarını vurguladı. Hakim ve savcı yardımcılığının yasalaşmasına yönelik çalışmaların son aşamaya geldiğini bildiren Bakan Bozdağ, hakim ve savcı yardımcılığı müessesinin yargı alanında önemli bir reform olarak gördüklerini belirtti. Bozdağ, hakim ve savcı yardımcılarının eğitici hakim nezdinde görev yapacağını, eğitici hakime en fazla iki hakim ve savcı yardımcısının atanabileceğini aktardı.

HAKİM VE SAVCI YARDIMCILIĞINDA DÜŞÜNÜLEN SÜRE ÜÇ YIL

Eğitici hakimlerin hakim ve savcı yardımcıları yetiştireceğinin altını çizen Bakan Bozdağ, Adalet Akademisinde de hakim ve savcı yardımcılarının eğitici hakimlerin yanında göreve başlamadan eğitim alacağını anlattı.

Başarıyla bu süreci tamamlayanların hakim ve savcılığa atanacağını bildiren Bakan Bozdağ, "Hakim ve savcı yardımcılığında düşünülen süre üç yıl. Üç yıl süreyle hakim ve savcı yardımcılığı müessesini hukukumuza ve yargımıza kazandırma konusunda önemli bir reformu hayata geçirmeyi planlıyoruz." dedi.

HUKUKUN GEREKLERİ YERİNE GETİRİLİR

Dokunulmazlığı kaldırılan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in firari olduğu yönünde iddiaların bulunduğunun hatırlatılması üzerine Bakan Bozdağ, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 23 Mart'ta Güzel hakkında yakalama kararı çıkardığını hatırlattı. Kolluk görevlilerinin gerekli arama ve taramayı yaptığını ifade eden Bozdağ, şunları söyledi:

"Bilinen adreslerinde Semra Güzel'e ulaşılamadı. Şu anda nerede olduğuna dair de elimizde kesin ve resmi bir veri yok, yurt içinde mi yoksa yurt dışına çıktı mı? Resmi kanallar açısından yurt dışına çıkış da gözükmüyor ama gayri resmi, kaçak yollardan yurt dışına çıktı mı bu konu da tahkik ediliyor. Ulaşılan bilgiler basınla paylaşılacaktır. Hem kolluk hem de devletin diğer birimlerinin bu konuyla ilgili yakın takipte olduğunu, arama taramayı sürdürdüğünü bilemenizi isterim. Şu ana kadar Semra Güzel'e ulaşma ve nerede olduğunu tespit etme imkanı olmadı. Yakında kolluk güçlerimiz kendisine ulaşır ve hukukun gerekleri yerine getirilir."

Adnan Oktar davasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin bazı sanıklar hakkındaki tahliye kararının sorulması üzerine Bekir Bozdağ, "HSK Birinci Dairesi, İstanbul BAM 1. Ceza Dairesi hakimleri ve bazı savcılar hakkında inceleme izni verdi." bilgisini paylaştı. Bozdağ, soruşturmanın incelemeden sonraki aşama olduğunu sözlerine ekledi.

DAVANIN NAKLİ KONUSUNDA OLUMLU GÖRÜŞ BİLDİRECEĞİZ

Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davada, savcılığın yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrini istemesine ve mahkemenin Adalet Bakanlığından görüş istemesine yönelik soruya ilişkin Bakan Bozdağ, bu konudaki yargılamanın İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ettiğini kaydetti.

Yargılama çerçevesinde 26 sanık hakkında kırmızı bülten çıkarıldığını, bu sanıkların Türkiye'ye iadesinin reddedildiğini hatırlatan Bakan Bozdağ, Suudi Arabistan'ın davanın naklini istediğini söyledi. Bozdağ, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında özel bir adli yardımlaşma anlaşması bulunmadığını, ancak yargılamanın nakli talebinin uluslararası adli yardımlaşma anlaşması çerçevesinde iletildiğini anlattı.

Cumhuriyet savcısının davanın durmasını ve yargılamanın naklini talep ettiğini anımsatan Bozdağ, Türkiye'de tutuklu sanık bulunmadığını, sanıkların tamamının yurt dışında olduğunu belirtti.

Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Durma kararı verilmesi talep edilince mahkeme Adalet Bakanlığına görüş sordu. Biz de bu konuyu inceletiyoruz. Uluslararası adli yardımlaşma anlaşması çerçevesinde görüşümüzü bugün göndereceğiz. Henüz görüş bildirmedik. Bu yargılamanın, davanın nakli konusunda olumlu görüş bildireceğiz. 6706 sayılı yasanın 24. maddesi uyarınca bu devam edecek, ona göre karar veriyoruz."

Bozdağ, davanın durdurulması kararı halinde, yargılamanın Suudi Arabistan'da devam edeceğini, buradan çıkan kararın infazını Türkiye'nin değerlendireceğini, ceza verildiğinde, infaz yerine getirildiğinde Türkiye'nin düşme kararı verebileceğini dile getirdi.

Beraat kararı verildiğinde ise Türk mahkemesinin durdurma kararını kaldırıp yargılamaya devam edebileceğini ya da bu kararı yeterli görüp düşme kararı da verebileceğini bildiren Bozdağ, Suudi Arabistan'a yargılamanın naklen devrinin Türk mahkemelerinin yargılama yetkisini ortadan kaldırmadığını sözlerine ekledi.

Firari organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker'in iadesine yönelik soru üzerine Bozdağ, Peker hakkında kırmızı bülten çıkarıldığını ve Türkiye'nin Birleşik Arap Emirliklerinden (BAE) Peker'in iadesini istediğini hatırlattı. Bozdağ, "BAE'den bize herhangi bir dönüş olmadı. Onlardan da cevap bekliyoruz. Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğümüz meseleyi yakından takip ediyorlar. Biz de bizzat takip ediyoruz. Oradan bir cevap geldiğinde de paylaşırız. Şu ana kadar bize Birleşik Arap Emirlikleri'nden iade talebimize yazılı veya sözlü verilmiş bir cevap söz konusu değil." diye konuştu.

VAZGEÇMEK YOK, SONUNA KADAR BU İŞİ TAKİP EDECEĞİZ

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine de değinen Bakan Bozdağ, adli yardımlaşma konusunda ABD ile Türkiye arasında anlaşma bulunduğunu aktardı. Türkiye'nin, ABD ile anlaşmayla ilgili kuralların hepsine riayet ederek dosyalarını oluşturduğunu ifade eden Bozdağ, yeterinden fazla delillerin dosyaya konularak ABD'den FETÖ elebaşı Gülen'in iadesinin istendiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konudaki talepleri muhataplarına ilettiğini söyleyen Bozdağ, bugüne kadar ABD'nin bu talebe olumlu cevap vermediğini kaydetti. Bekir Bozdağ, şöyle devam etti:

"Delilleri tek tek önlerine koyduk. Suçun sabit olduğuna dair bu dosyada iadeyi haklı kılan yeterinden fazla delil var. Eğer bu dosyada bir iade yapılmazsa ABD dahil dünyanın hiçbir ülkesinde iade talebi yerine getirilemez. O kadar dolu, o kadar kesin ve net deliller var. ABD iade talebimizi yerine getirmedi. Biz iade talebinin yerine getirilemeyeceğine yönelik eğilimleri görünce bizzat ben 'O zaman mahkemeye gönderin, ABD adli makamlarına gönderin, onlar karar versin' dedim. Onların bize söyledikleri, 'Türkiye'nin aleyhine karar çıkar diye biz göndermiyoruz.' Siz gönderin, aleyhimize karar çıkarsa ABD'nin iç hukuku var biz o hukuk yolunu takip etmeye hazırız. Biz kabul ettik ama buna rağmen ABD yetkileri dosyayı adli makamlara göndermediler. Bizim talebimizi de yerine getirmediler. Net bir şekilde ABD, FETÖ'yü himaye ediyor ve koruyor. İade konusundaki taleplerimizi de hukuka uygun olduğu halde, yeteri kadar delil bulunduğu halde iade için ABD'nin mükellefiyeti bulunduğu halde ABD mükellefiyetini maalesef bugüne kadar yerine getirmedi. Türkiye olarak biz iade konusunda ısrarımızı ve bu konudaki haklı talebimizi en üst düzeyde dile getirmeye ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu talebinin yerine getirilmesini sağlamaya bundan sonra da devam edeceğiz. Vazgeçmek yok, sonuna kadar bu işi takip edeceğiz."

28 ÜLKEDEN DE 121 FETÖ MENSUBU SINIR DIŞI EDİLDİ

Soru üzerine Bozdağ, Amerika ve Avrupa'dan iade edilen FETÖ mensubunun bulunmadığını dile getirdi. Avrupa'nın da Almanya'nın da Belçika'nın da İngiltere'nin de Fransa'nın da FETÖ'yü himaye ettiğine dikkati çeken Bozdağ, bunun da gizli değil açık yapıldığını anlattı.

Türkiye'nin aleyhine faaliyet gösteren terör örgütlerinin aleni himaye edildiğini vurgulayan Bozdağ, Romanya'dan 2, Cezayir'den de 1 FETÖ mensubunun Türkiye'ye iade edildiğini bildirdi. Bekir Bozdağ, 28 ülkeden de 121 FETÖ mensubunun sınır dışı edildiğini açıkladı.

HUKUKA, YARGIÇLARA KİMSE MÜDAHALE ETMESİN

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidara geldiğinde Selahattin Demirtaş'ı ve Osman Kavala'yı serbest bırakacağını söylediğinin aktarılması üzerine Bozdağ, yargılama süreçlerinin kendi mecrasında işlemesi gerektiğini belirtti. "Yargılamayı, yargı mensupları usul ve yasaya uygun şekilde yürütmeli ve yürütüyor Türkiye'de." diyen Bozdağ, kanunların bu işin yolunu gösterdiğine işaret etti. Bekir Bozdağ, şunları söyledi:

"Yargı görevi yapanları etkilemek bizim hukukumuzda suçtur. Ceza kanunumuzda bunun karşılığı vardır. Bırakın yargı kendi mecrasında, kendi usul ve yasalarına uygun şekilde işlesin. Maalesef bu, pek çok şekilde eleştiriliyor ve ihlal konusu yapılıyor. Hakim veya mahkeme beklentiye uygun karar verdiğinde, 'Ankara'da hakim var', beklentiye uygun karar vermediğinde 'Sarayın hakimi' veya 'bağımsızlığını yitirmiş' şeklinde yakışıksız, hakaret eden pek çok sözler sarf ediliyor. Şunu demek lazım, 'Yargıda bu iş. Yargının sonucunu bekleyelim.' Öyle gözüküyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, kendisi CHP grubunda bir mahkeme kurdu, kendisini de ağır ceza reisi veya asliye ceza, sulh ceza hakimi yerine mi koydu bilmiyorum, dilediğini tutukluyor, dilediğini serbest bırakıyor. Ben merak ediyorum, nasıl yapacak? Bir genel başkan, 'Ben bırakacağım.' diyor. Öte yandan da 'Hukuk devleti, tarafsız, bağımsız yargı.' diyor. Peki, tarafsız, bağımsız yargıya inanan biri 'Ben gelince bırakacağım.' nasıl diyebilir? Ben de soruyorum, nasıl bırakacağının da bir yolu ve yönetimi vardır. Mahkemede ağır ceza reisi olacak heyeti de kendi grup başkanvekillerinden oluşturup karar mı verecek, yoksa nasıl yapacak? Bunu açıklamasında fayda var. 'Bırakın yargı, kendi kulvarında işlesin, hukuka kimse müdahale etmesin, yargıçlara kimse müdahale etmesin.' demesi lazım."

Yargı görevi yapanlara kimsenin emir ve talimat veremeyeceğinin altını çizen Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun tavsiye ve telkinde bulunduğunu, buna uymayanları nasıl itham edeceğini de üstü kapalı şekilde ifade ettiğini vurguladı. Bekir Bozdağ, bunun, hukuk devletine inanan kişinin yapacağı bir iş olmadığını dile getirdi.

Yargının Türk milleti adına karar verdiğini ifade eden Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun kendisini hakim, savcı ve mahkeme yerine koyarak karar vermekten vazgeçmesi gerektiğini belirtti. Bozdağ, "Kılıçdaroğlu, ya hakim olmalı ya da genel başkanlığını sürdürmeli. İkisinden birine karar vermeli. Konuşmalarını takip ettiğimde hakimliğe bayağı meraklı görüyorum." dedi.

AİHM KARARLARININ YÜZDE 87,99'UNUN İNFAZ EDİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ

Tutuklu Osman Kavala'yla ilgili soru üzerine Bozdağ, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymayı taahhüt ettiğine dikkati çekti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şöyle devam etti:

"AİHM'in verdiği kararlardan bugüne kadar Türkiye'nin, Bakanlar Komitesine 4 bin 256 dosyası gitmiş. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi AİHM kararlarının infaz edilip edilmediğini denetleyen komite. Buraya 4 bin 256 dosya gitmiş, bunlardan 3 bin 745'nin AİHM kararlarına uygun şekilde infaz edildiğini kabul etmiş. Geriye kalan 511 dosyanın şu anda denetleme süreci devam ediyor, Türkiye bunları da infaz etti ama Avrupa Konseyi bunlarla ilgili inceleyip karar verecek. Şu ana kadar Türkiye'nin aleyhine verilen AİHM kararlarının yüzde 87,99'unun infaz edildiğini görüyoruz. Diğerleri infaz edilmedi anlamında değil, denetim süreci devam ediyor. Biz onları da infaz ettik, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin bunlar infaz edilmiştir diye tescili gerekiyor. Bu tescil süreci devam ediyor. Tüm ülkelerin ortalaması ise yüzde 80,54 olarak gözüküyor."

Kavala dosyasında Türkiye'nin, AİHM'in verdiği ihlal kararına uyduğunu bildiren Bozdağ, Kavala hakkında ihlal verilen dosyada tahliyeye hükmedildiğini dile getirdi. Bozdağ, Kavala'nın başka dosyalardan yargılamasının devam edildiğini, tutuklamanın da bu dosyalar yönünden sürdüğünü sözlerine ekledi.

11 İLDE HAZIRLIKLARIMIZI TAMAMLADIK

Çocuk tesliminin icra daireleri aracılığıyla yapılmasını sona erdiren uygulamanın ne zaman başlayacağının sorulması üzerine Bozdağ, bu konudaki hazırlıkların ve yönetmelik çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Bekir Bozdağ, "Şu ana kadar 11 ilde hazırlıklarımızı tamamladık. Adıyaman, Elazığ, Erzurum, Gümüşhane, Kırıkkale, Kırşehir, Mardin, Muğla, Sivas, Tekirdağ ve Uşak adliyelerinde çocuk teslimine ilişkin yeni yasanın uygulaması pazartesi gününden itibaren başlayacaktır. Diğer illerle ilgili hazırlıklarımız süratle devam ediyor." bilgisini paylaştı.

Nafakayla ilgili bir soruya Bozdağ, şu yanıtı verdi:

"Süresiz nafaka konusunda bir haber de yapıldı ama bizim haberimiz yok. Haberden haberimiz oldu. Şu anda Adalet Bakanlığında eski zamandan beri yürüyen bu konularla ilgili çalışmalar var ama yeni dönemde bizim önceliklerimiz arasında nafaka konusu yok. Biz masaya da getirip herhangi müzakere de bu konuda yapmadık. Fakat medyada sanki 'bakanlık gündemine aldı' şeklinde, 'bugün yarın çıkıyor, şöyle olacak, böyle olacak' şeklinde değişik yorumları dinledik. Ben bu yorumları dinlerken güldüm. Olmayanı nasıl maharetle yorumladılar merak ettim. Bizim gündemimizde nafaka konusu yok."

BİREYSEL BAŞVURUYU GETİREN, ANAYASAYA KOYAN BİZİZ

Bazı bireysel başvurularda verilen ihlal kararına ilgili mahkemelerin uymadığı yönündeki tartışmalara ilişkin soru üzerine Bozdağ, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının davanın yenileme sebebi sayıldığını anımsattı. Bozdağ, ihlal kararının gelmesinden sonra mahkemenin telafi edilebilir konularda yargılamaları yenilediğini, bunun mahkemelerin yargı yetkisini kaldırmadığını söyledi.

Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu aktaran Bozdağ, "Bireysel başvuru kararlarına da AİHM kararlarına da Türk mahkemeleri uymaktadır. Bu noktada bireysel başvuruyu getiren iktidar biziz, anayasaya koyan biziz. Bu Türkiye'de vatandaşlarımıza yeni bir hak arama yolu olarak ortaya çıktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giden pek çok dava bu vesileyle azaldı. Anayasa Mahkememizin bireysel başvuru yolunu etkin işletmesi AİHM'e açılan pek çok davayı da geçerli denetim yapılmış denerek reddine sebep oldu." diye konuştu.

Bekir Bozdağ, bir dönem Anayasa Mahkemesinin yapısının değiştirilmesi ve bireysel başvurunun yeniden düzenlenmesinin tartışıldığı belirtilerek sorulan soruyu da cevapladı. Bireysel başvuru sayısında ciddi artış olduğunu anlatan Bozdağ, vatandaşların bu hak arama konusunda bilinçlendiği değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın başvuru sayılarını zaman zaman açıkladığını anımsatan Bozdağ, Arslan ile başvuruların azaltılması konusunda da görüşmeler yaptıklarını dile getirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dostane çözüm uygulaması yapıldığını aktaran Bozdağ, bunun faydalı olabileceğini, zaman içerisinde yapacaklarını söyledi. Anayasa Mahkemesinin yapısı konusunun ise anayasa değişikliği gerektirdiğini belirten Bozdağ, "Şu anda böyle bir çoğunluk Cumhur İttifakı'nda yok. Meclis'te de böyle bir konsensüs olma ihtimali yok. Bu ileride belki konuşulacak bir konu, şu anda gündemimizde de öyle bir şey yok." dedi.

TUTUKLAMA TEDBİRİ, HAKİMİN TAKDİRİYLE UYGULANAN BİR ŞEY

Kadına yönelik şiddete ilişkin soru üzerine Bozdağ, bu konunun herkesin yüreğini dağladığını, dileğinin bu tür olayların, cinayetlerin yaşanmaması olduğunu söyledi. Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklikle kadına karşı şiddetin kasten yaralama suçunda kendi adıyla kaydedilmesinin sağlandığını anımsatan Bozdağ, ayrıca eziyet, işkence, kötü muamelenin cezalarının arttırıldığını, yüze kezzap atmanın da yaralama suçunun nitelikli hali kapsamına alındığını bildirdi. Basit yaralamanın tutuklama nedeni sayılmadığını ancak kadına karşı işlenmişse yasa koyucunun mahkemelere tutuklama konusunda yol gösterdiğini dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:

"Katalog suçlar arasına alınmak suretiyle yasa koyucu, 'kadına karşı yapılan yaralamanın niteliğine bakma' diye mahkemelere bir yol gösteriyor. Bu haliyle yaralamanın niteliği basittir veya niteliklidir ayrım yapmadan eğer mağdur kadınsa, 'tutuklama nedeni varsayılan hallerden ben bunu sayıyorum' diyor yasa koyucu. Dolayısıyla mahkemeler bundan sonra bu maddeyi uygularken tutuklama tedbirine başvurmak isterse elinde bir gerekçe olacaktır. Tabii bütün bunlara rağmen tutuklama tedbiri, hakimin takdiriyle, mahkemenin takdiriyle uygulanan bir şey. Mahkemenin ve hakimin takdirini bu yasa ortadan kaldırmıyor ama bu yasanın uygulamaya girmesinden sonra tutuklama tedbirinin uygulanacağını ümit ediyoruz."

Bozdağ, "bir yumruk ya da tokadın tutuklama sebebi sayılıp sayılmayacağı"nın sorulması üzerine, bunu da mahkemenin takdir edeceğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN SEÇİM SİSTEMİ İÇERİSİNDE SEÇİM GÜVENLİĞİNİN İHLAL EDİLEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL

Seçim Kanunu'ndaki değişiklikle seçim kurullarının oluşma şeklinin değiştirildiğinin anımsatılması üzerine Bozdağ, önceden en kıdemli hakimin kurul başkanı olduğunu, yeni düzenlemeyle birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasında çekilecek kura ile kurul başkanının belirleneceğini söyledi. Düzenlemenin seçim güvenliğine ilişkin bir riskinin olmadığını kaydeden Bozdağ, kuranın herkesin huzurunda yapıldığını, bunun doğru bir düzenleme olduğunu dile getirdi.

"Türkiye'nin seçim sistemi içerisinde seçim güvenliğinin ihlal edilebilmesi mümkün değil." ifadelerini kullanan Bozdağ, seçimde hileden bahsetmenin mevzuatı bilmemek veya seçim sonuçlarını önceden görerek mazeret aramak olduğunu belirtti. Bozdağ, "Başarısızlığa mazeret hazırlamasınlar, başarmak için çalışsınlar. Türkiye'de bugüne kadar yapılan seçimler ortada. Uluslararası denetim de var, kendi iç denetimimiz de var. Kimse seçimlerin güvenliğine ilişkin Türkiye'yi haksız gösterecek bir şey ortaya koyamadı, bundan sonra da koyamayacak." dedi.

MUHALEFETİN GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM MUTABAKATI

Muhalefetten 6 partinin bir araya gelerek hazırladıkları parlamenter sisteme ilişkin mutabakatlarını incelediğini söyleyen Bozdağ, muhalefetin isteklerini somutlaştırmadığını dile getirdi. Muhalefetin dilek ve temennide bulunduğunu aktaran Bozdağ, bunlar anayasada ilgili yerlere yerleştirildiğinde 17 Nisan 2016'dan önceki anayasa metninin ortaya çıktığını anlattı. Bozdağ, "Eski sistemi aynen tekrarlıyorlar, adına güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorlar. Eskiye dönüyorlar, yeni sistem diyorlar. Yeni bir tane bir şey göstersinler." diye konuştu.

Bozdağ, muhalefetin mutabakatında sistemle alakalı tek şeyin Cumhurbaşkanı seçilen kişinin 7 yıldan sonra yeniden seçim hakkı verilmemesi olduğunu, ayrıca ömür boyu siyaset yasağı getirildiğini aktardı. Bu durumun sistemle alakasının bulunmadığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

"Öte yandan cumhurbaşkanını nasıl seçeceklerini yazmamışlar. Her şeyi yazıyorlar, cumhurbaşkanını parlamento mu seçecek, yoksa halk mı seçecek şimdi ki gibi, bunu açık bırakmışlar. Dilek ve temenni de yok. Ben de merak ediyorum acaba niye susmuşlar burada. Çünkü halk bugün cumhurbaşkanını doğrudan seçiyor. Halktan cumhurbaşkanını doğrudan seçme hakkını almak, halkı cumhurbaşkanı seçmeye ehil görmemektir. Bugün Türk halkı 2018'den bu yana yürütme organı olan devlet başkanı, cumhurbaşkanını doğrudan seçiyor, yani yürütme organını doğrudan seçiyor. Ama eski düzende halk yürütme organını seçmiyor. Türk halkının yürütme organını seçme hakkı yok, anayasa ve yasalar böyle bir hak vermeyecek. İlk defa 2017 anayasa değişikliğiyle Türk halkına bu yetki verildi. Bu yetkiden sonra ilk defa Türk halkı 2018'de yürütme organını doğrudan kendi seçti. Şimdi diyorlar ki 'Yürütme organını seçmeye Türk halkı layık değildir, biz onu Türk halkından geri alacağız, Meclise vereceğiz, vekillere vereceğiz.' Vekillerin içerisinden yürütme organının kim olacağını cumhurbaşkanı başbakanı atayarak belirleyecek. Güven oyu alırsa da hükümeti kurmuş olacak."

Bakan Bozdağ, bununla Türk halkına verilmiş iki önemli hak olan cumhurbaşkanını seçme hakkı ile yürütme hakkını doğrudan seçme hakkının geri alınacağını söyledi.

İSTİNAF YARGILAMA SÜREÇLERİNİ KISALTAN REFORMDUR

Bakan Bozdağ, yargıda hedef süre uygulamasına ilişkin soru üzerine bu konudaki beklentiye ulaşamadıklarını, çalışma ve denetimlerin yapıldığını, ayrıca sürelerin de yeniden tanzim edileceğini bildirdi.

İstinaf mahkemelerinin yargı sürecini uzattığına yönelik eleştirileri cevaplayan Bozdağ, istinaf hukuk dairelerinin verdiği yaklaşık 1 milyon 800 bin karardan 450 binden fazlasının temyiz hakkı olmasına rağmen temyiz başvurusunda bulunmadığını belirtti. Bozdağ, "İstinaf yargılamayı uzatan değil, yargılama süreçlerini kısaltan ve kararların doğruluk oranlarını arttıran çok önemli bir reformdur. Bu reformu korumak, geliştirmek, aksayan yönlerini düzeltmek bizim vatandaşımızın adalet beklentisine olumlu katkı sağlayacaktır." değerlendirmesini yaptı.

HAKİMLER RÜZGARA GÖRE DEĞİL, ANAYASA, HUKUK, KANUN VE DOSYAYA GÖRE EDİNDİKLERİ VİCDANİ KANAATLE KARAR VERİR

Kamuoyunda Elmalı davası olarak bilinen davaya ilişkin soru üzerine Bozdağ, söz konusu davada hakimin doğru karar verdiğini, dosyayı bilmeden içindeki delilleri görmeden eleştiri yapmanın haksızlık olacağını söyledi.

Yargı kararlarını bazen kendisinin de eleştirdiğini belirten Bozdağ, yargı içinde bu kararların denetlendiğini hatırlattı.

Hakimlerin takdir hakkı olduğuna, bu hakkın Anayasa'nın 138'inci maddesine göre anayasa ve kanuna göre kullanılması gerektiğine işaret eden Bozdağ, "Hakimin vicdanı, anayasaya, kanuna, hukuka ve dosyadaki delillerden edindiği kanaate bağlı olacak. Bir yere bağlı olmazsa rüzgar nereden eserse o yana gider. Hakimler rüzgara göre değil, anayasa, hukuk, kanun ve dosyaya göre edindikleri vicdani kanaatle karar verir." dedi.

Bakan Bozdağ, kadına karşı şiddeti tutuklama nedeni varsayılan haller arasına aldıklarını anımsatarak "23 yerinden birini bıçaklamayı, serbest bırakmayı ben kendi adıma doğru göremem, kabullenemem. Bıçak kullanıyor, bıçak silah. 23 yerinden vuruyor o da ha keza öyle. Tutuklanacaksa herhalde 23 yerinden bir kadını bıçaklayan kişinin tutuklanması kadar bizim yasalarımıza uygun bir şey olamaz." diye konuştu.

İyi hal indirimi konusunda da somut bir adım atıldığına dikkati çeken Bozdağ, yeni düzenlemeyle hak etmeyenlerin iyi halden yararlanamayacağını kaydetti.