BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
ADALET BAKANI BOZDAĞ, MEDYA TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gazete, televizyon ve ajansların Ankara Temsilcileri ile 2022 Yılı Değerlendirme Toplantısı’nda bir araya geldi.

Ankara Hakimevi’nde düzenlenen toplantıda konuşan Bozdağ, Bakanlığın 2022 yılı faaliyetlerini anlattı, medya temsilcilerinin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:  

YENİ YÜZYIL TÜRKİYE YÜZYILI OLACAK

Sayın Cumhurbaşkanımız, 28 Ekim’de Türkiye yüzyılı vurgusuyla yeni bir program ortaya koydu. İnşallah 2023 ile başlayan yeni yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak. Hep beraber basınıyla, hükümetiyle, vatandaşlarımızla, üniversitelerimizle, kurumlarımızla, iş adamlarımızla 2023’e başlayan yeni yüzyılı, Türkiye yüzyılı olarak inşa etmek için var gücümüzle çalışacağız. Tabi burada en önemli görev Adalet Bakanlığına düşüyor. Adalet Bakanlığının uhdesinde olan adalet politikalarını geliştirme, milletimizin yargıya olan güvenini ve yargı hizmetlerinden memnuniyeti arttırma ve yargıya dönük pek çok eleştirileri ortadan kaldırma konusunda bakanlık olarak biz bu dönemde daha etkin ve netice alıcı çalışmaları yürüteceğimizi buradan ifade etmek isterim.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE DEĞİŞMEZ GÜNDEM MADDELERİMİZ ARASINDA

2022 ile ilişkin bazı değerlendirmeler yaptıktan sonra ara ara da yapacaklarımıza değinmek istiyorum. Tabii 2022 yılı hızlı geçti ve pandemiden sonraki dönemi de ilgilendirmesi hasebiyle bizim bakanlığımız bakımından da hareketli ve hızlı bir yıl oldu. 6. Yargı Paketini gündemimize aldık ve her zaman ifade ettiğimiz gibi kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda yeni reformları hayata geçirdik. Kadına yönelik şiddetle mücadele hem bakanlığımızın hem de Cumhurbaşkanımızın değişmez ve değiştirilemez gündem maddeleri arasında yerini almaktadır. Bu kapsamda kasten öldürme suçunu kadına karşı işlenmesi halini nitelikli öldürme olarak düzenledik ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yaptırımıyla karşıladık. Bunun dışında kasten yaralamak, işkence, eziyet ve tehdit suçlarını kadına karşı işlenmesi halini suçun nitelikli halleri arasına alarak bunlarında cezalarını arttırdık ve ilk defa ısrarlı takibi müstakil bir suç haline getirdik ve kadınlarımızın ısrarlı taciz karşısında korunması için yeni bir reformu hayata geçirdik.

ARTIK KİMSE ROL KESEREK MAHKEMEDEN CEZA İNDİRİMİ ALAMAYACAKTIR

Ayrıca kasten yaralama, ısrarlı takip, işkence, eziyet ve çocukların cinsel istismarı suçlarından mağdur olan ve vekili bulunmayan her bir insanımıza ücretsiz avukat tutulması imkanını getirdik. Tabii kamuoyunda kravat indirimi olarak bilinen indirimin uygulamada ortaya çıkan sorunları gidermek maksadıyla bunun standartlarını belirledik. Esasında kravat indirimini, boyun bükme, gerdan kırma veyahut ta güzel üslupla mahkemeyi etkileyerek işlediği suçtan daha az ceza almak için rol yapma dönemini sona erdirdik. Artık kimse rol keserek mahkemeden ceza indirimi alamayacaktır. Bunu sıkı şartlara bağladık. Tabii aile içi ve kadına yönelik şiddet büroları kurduk. Ülkemizin her iline bunu adliye yaydığımız gibi ayrıca 144 ilçenin adliyesinde de aynı büroları yaygınlaştırmış durumdayız.

HAKİM SAVCI SAYISINI ARTTIRMAYA DEVAM ETTİK

Tabii adliyelerin bunun dışında hizmetlerin daha etkin yürütülmesi maksadıyla hakim ve savcı sayısını arttırmaya devam ettik. 2022 yılında mevcut hakim ve savcı sayımızın üzerine 1042 yeni hakim ve savcı göreve başladı. Şu anda da 1500 hakim savcı sınavını 2022’de yaptık. Sözlü kısmı devam edecektir. Tabii mahkemelerimizin sayısını da vatandaşlarımızın işlerinin daha hızlı bir şekilde tamamlanması için hem mahkeme sayılarımızı hem de hakim savcı sayılarımızı ciddi oranda arttırdık. 2002 yılında personel sayımız 51 bin 681 iken 2022 yılı sonunda 165 bin 735’e çıkardık. Yüzde 220 oranında bir artış sağlanmış olduk ki bu yargılamanın hem mahkeme sayısını artması, hem ihtisaslaşmanın sağlanması, hem hakim savcı sayısının artması, yargılamanın hızlanması bakımından son derece önemli adımlar atmış olduk.

HAKİM SAVCI YARDIMCILIĞI MÜESSESİNİ SİSTEMİMİZE KAZANDIRDIK

Hakim, savcılarımızın niteliklerini arttırmak maksadıyla hakim ve savcı yardımcılığı müessesesini sistemimize kazandırdık. Adaylık dönemine son verdik. Bundan sonra üç yıl hakim, savcı yardımcılığı yapacaklar. Usta-çırak ilişkisi içerisinde hakim ve savcılarımızı yetiştirmiş olacağız. Tabii ayrıca birinci sınıfa ayrılma şartları arasına en az üç defa meslek içi eğitime tabi tutulma şartını getirdik ki, meslek içi eğitimle zamanın gelişmelerine hakim ve savcılarımızın adaletli olmasını sağlamak.

TEFTİŞİ, MAHALLİNDE İKİ YILDA BİR YAPILMASINI ZORUNLU HALE GETİRDİK

Kaliteyi arttırmak adına şu anda biz de rutin teftiş var. Ama UYAP üzerinden yapılıyor. Elektronik ortamda yapılıyor. Teftişi mahallinde iki yılda bir yapılmasının zorunlu hale getirdik. Bundan sonra UYAP üzerinden zorunlu haller dışarısında teftiş yok. Gidecek müfettiş mahallinde dosyayı açacak, tek tek yapraklarını çevirerek teftiş yapacak ve iki yılda bir yapacak. Her yıl 15 Ocak’a kadar teftişe girecek adliyeleri ilan edecek. Bu hem benim dediğim yargılamayı hızlandırma hem hataları düzeltme hem vatandaşın memnuniyetini arttırma hem adalete güveni sağlama bakımından bunların hepsi son derece önemli adımlar.

UZUN SÜREN YARGILAMALARLA İLGİLİ ATACAĞIMIZ ADIMLAR OLACAK

Tabi makul sürede yargılamayla ilgili ciddi şikayetler var. Biz hepsine hak veriyoruz.  Bunu sağlamak maksadıyla da özel komisyon kurduk. Özellikle Türkiye’de 1926 tarihinden kalan üç tane dava var.  Şuan hala devam eden. En uzun süren otuz tane davayı teftiş kuruluna görevlendirmeyi yaptık. Şimdi onları inceliyorlar. Otuz tane dava dosyadan niye uzamış, tek tek bakacaklar. Ayrıca bizim Strateji Daire Başkanımız da bu davalara bakan hakimlerle de görüşüyor.  Bu dosyalar niye uzadı? Uzamaması için çözüm ne? Diye bir araştırma yaptırıyorum. Yakında sonucu çıkacak ortaya. Çıkınca da bu uzun süren davaların tamamı tasfiye edecek özel bir düzenleme yapacağız. Yani artık Türkiye'nin gündeminde yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl süren davaların olmayacağı bir döneme geçeceğiz. Bunun çıktılarını inşallah yakında arkadaşlarımız getirdiğinde değerli basın mensuplarımızla paylaşacağız. Ne lazımsa yapacağız. Gerekirse özel düzenleme yapacağız. Tabii Anayasa’ya aykırı olmamak kaydıyla atacağımız adımlar olacak.

DAHA FAZLA MAHKEME AÇMAMIZ GEREKİYORSA AÇARIZ

2022 yılında baktığımız zaman, 3 bin 581 olan mahkeme sayısı 6 bin 950’ye çıkmış. Bu büyük bir rakam adli yargıda büyük bir artış. Önümüzdeki dönemde bu artışı sürdüreceğiz. Daha fazla mahkeme açmamız gerekiyorsa açmaktan çekinmeyeceğiz. Denizli, Malatya, Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemesi kurduk ve aynı şekilde üç tane yeni İdare Mahkemesi kurarak, bu alanda da adımlarımızı attığımızı ifade etmek isterim.

ADLİ GÖRÜŞME ODALARINDA DA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK

Adli görüşme odalarında da önemli adımlar attık. İlk kırılgan grupların ifadelerini soruşturma süresinde alınması için adli görüşme odaları vasıtasıyla bunları gerçekleştiriyoruz. Şu ana kadar ülke genelinde 81 ilde 147 adliyede 152 tane adli görüşme odası söz konusu ve bugüne kadar da 354 bin 777 kişiye Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerinde psiko sosyal destek verildiği gibi onların ifadeleri, onların durumuna uygun hassasiyet gözetilerek alınması sağlandı. Bu da maddi hakikatin ortaya çıkmasında önemli bir gelişme oldu.

ÇOCUĞU EŞYA GÖREN İLKEL ZİHNİYETİ ARTIK TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE HAVALE ETMİŞ OLDUK

2022 yılında 320 yerde çocuk görüşme odasını faaliyete geçirdik. Bu senenin mart ayı itibariyle inşallah onu da bir şeyle son yeri açarak ilan edeceğiz. Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde çocuk görüşme odalarını faaliyette geçirmiş olacağız. Ne demek derseniz, çocuk görüşme odası, eskiden boşanan kadın ve erkeğin velayet kendisinde olan çocuğun velayet kendisinde olmayan kişiyle görüşmesi sağlanırken icra marifetiyle görüşülüyordu. Çocuk, teslime konu eşya olarak tutanakta yazılıyor ve ayrıca taraflardan ücret alınıyordu. Nerede nasıl görüşeceğine dair doğru dürüst bir düzenleme yok. Köydeyse jandarma marifetiyle, şehirdeyse polis marifetiyle yapılıyordu. Şimdi çocuğun üstün yararını koruyarak çocuklarımız polis ve jandarma eşliği olmadan bizim çocuk görüşme odası dediğimiz yerlerde görüşmeleri sağlanmakta. Her türlü güvenlik alınmakta ama çocuk polis ve jandarma da görmemekte. Ailelerden de herhangi bir ücret alınmamakta. Çocuğu eşya gören ilkel zihniyeti artık tarihin çöplüğüne havale etmiş olduk. Önemli bir adım attık.

TEKNOLOJİYİ YARGININ HİZMETİNE ETKİN BİR ŞEKİLDE SUNDUK

Bilişim teknolojisi de yargının hızlanmasında çok büyük etki sağlıyor. 2022 yılında 9 bin masaüstü, 2 bin 700 dizüstü bilgisayarı alıp yargı teşkilatımıza vermişiz. 2002 yılında bin 706 adet bilgisayar var bütün yargıda. Ve şu an itibariyle 194 bin masaüstü, 69 bin dizüstü bilgisayar var. Teknolojiyi yargının hizmetine etkin bir şekilde sunduk. Tabii UYAP Ulusal Yargı Ağı Sistemi’ni çok iyi biliyorsunuz. Dünyada defalarca uluslararası ödül almış bir teknoloji ağıdır ve Türkiye bunun öncülüğünü yapmıştır. Şu an 7 kurum ile 9 entegrasyonu daha ekleyerek, 53 kurumla 166 yerle entegrasyonunu sağladık. Bu da yargılamanın hızlanmasında büyük etki sağladı.

VATANDAŞLARIMIZIN MOBİL BİR ADALET REHBERİ OLACAKTIR

E-duruşma sistemine geçtik. 2 bin 619 hukuk mahkemesinde e-duruşma sistemi uygulanıyor ve bugüne kadar 515 bin 440 kişinin e-duruşma sisteminden yararlandığını görüyoruz ve önümüzdeki günlerde bunu da artıracağız.  Bizim UYAP’ta, UYAP-Ekip, E-Tebligat, Uzlaştırmacı, Arabulucu, Vatandaş Portal mobil uygulamaları var. Tabii mobil avukat bilgi sistemi var. Biz şimdi buna yeni bir adım daha atacağız yeni dönemde. Bu cebe de indirecek şekilde mobil bir uygulamayı geliştiriyor arkadaşlarımız. Yakında bunu da açıklayacağız. Vatandaş hukuki bir şey olduğunda indirdiği mobil sistemden, oradan kendisi hangi konuda nasıl, kimlerden yardım alacağını, neler olacağı buna dair biz bir hukuk rehberi gibi vatandaşlarımızın mobil bir adalet rehberi olacaktır. Herkes bunu cebine de indirebilecektir. Bu da son derece önemli bir konu. Tabii 2022 yılında 51 milyon 140 e-tebligat yapmışız. Bütçeye 1 milyar 291 milyon bu yönde tasarruf sağlamışız.

ARABULUCULUKTA BÜYÜK BAŞARILAR ELDE ETTİK

2022 yılında ara buluculukta büyük başarılar elde ettiğimizi görüyoruz. 129 bin 960 iş uyuşmazlığı, 58 bin 735 ticari uyuşmazlık, 43 bin 482 tüketici uyuşmazlığı olmak üzere toplam 232 bin 186 uyuşmazlık arabuluculukta çözülmüş, zorunlu. İhtiyari arabuluculukta da 417 bin 289 dosya karara bağlanmış. Bunun anlamı biraz şöyle yaparsam daha net anlaşılır. Bugün bizim bir mahkemenin yılda gördüğü dosya sayısı azami 400’dür bir yılda göreceği. Arabuluculuğun, mahkemelerin üzerinden aldığı iş yükünü buradan hesap ederseniz ama makul olanı 200, ama Türkiye'de şu anda maalesef 400 civarında dosya görüyor. Bazıları biraz daha fazla. Bu rakamlar yüzlerce mahkemenin kurulmasını önlediği gibi yargının üzerinden ciddi bir iş yükünün alındığını görüyoruz ve başarılı bir uygulama. Buradan hareketle şunu da ifade edeyim. İş uyuşmazlıklarında ortalama 7 günde uyuşmazlık karara bağlanıyor. Ticaret ve tüketici uyuşmazlıklarında da 10 gün içinde karara bağlanıyor. Arabuluculuk hakkındaki ön yargıları aştıkça, arabuluculuk kapsamını adım adım genişleteceğiz ve yeni dönemde inşallah arabuluculuk kapsamı daha da artacak ve hukuk uyuşmazlıklarının önemli bir kısmı arabuluculuğa adım adım aktaracağımızı buradan ifade etmek isterim.

UZLAŞTIRMACILIĞI DAHA ETKİN HALE GETİRECEĞİZ

2022 yılında, cezada 230 bin 399 dosyayı da uzlaştırma aracılığıyla karara bağladık. Yani hakim huzuruna çıkmadan vatandaşlarımız uzlaşmayla bu sorunları çözdü. O yüzden alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını yeni dönemde artırmaya ve uzlaştırmacılığı daha etkin işletebilmek için yeni tedbirler almaya da kararlı olduğumuzu buradan ifade etmek isterim.

TÜRKİYE'DE NOTER BULUNMAYAN HERHANGİ BİR İLÇEMİZ KALMAMIŞTIR

Noterlik alanında önemli adımlar attık. Bildiğiniz gibi bu sene 6. yargı paketinde gayrimenkul alım satımını tapu sicil müdürlükleri yanında noterlerin de yapacağını sağladık ve ülkemizde bu nedenle noter artışını da noterlik sayısını da arttırdık. 78 ilçede yeni noter kurduk. Şu anda Türkiye'de noter bulunmayan herhangi bir ilçemiz kalmamıştır. Bundan sonra da bu sistemin sağlıklı işlemesi için elimizden gelen çabayı sürdüreceğiz.

20 DİLİ DAHA ADLİ SİCİL KAYDINA EKLEYECEĞİZ

Tabii adli sicil kayıtları konusunda da Türkiye'de önemli değişiklikler var ve biz adli sicil kayıtların silinmesine ilişkin e-devlet üzerinden vatandaşlarımızın silinmeye müracaat etmelerini sağladık ve bugüne kadar 521 bin 399 adli sicil kaydını vatandaşlarımız, 2022’te başlattık bunu kısa bir sürede bu kabul gördü ve bu kadar vatandaşımız adli sicil kaydından kurtulmuş oldu. Tabii yurt dışında adli sicil kaydının farklı dillerde, yabancı dillerde de görüyoruz. 2022’ye girdiğimizde 19 dilde adli sicil kaydı veriliyordu. Ona biz 9 dil daha ekledik, 28 dil oldu. Önümüzdeki zaman içerisinde 20 dil daha adli sicil kaydına ekleyeceğiz. Böylelikle 48 yabancı dilde adli sicil kaydı verir hale geleceğiz. Tabii e-Devlet uygulamalarını anlatmama gerek yok. Orada büyük bir mesafe aldık ve önümüzdeki dönemde bu mesafeyi daha da ilerletmeye devam edeceğiz.

STOKÇULUK SUÇUNUN CEZALARINI ARTTIRDIK

Hem fiyatları etkileme hem de stokçuluk suçunun cezalarını arttırdık geçen zaman içerisinde. Kiraları yüzde yirmi beşle sınırladık. 2 bin 500 TL ve altı olan alacakların tasfiyesi için önemli bir reformu hayata geçirdik.

AVUKAT STAJYERLERİNİN ÇALIŞIRKEN DE STAJ YAPMALARINA İMKAN SAĞLADIK

Avukat stajyerlerinin çalışırken de staj yapmalarına imkan sağladık. Bu çalışanların avukatlık stajını yapmalarına büyük bir engeldi. Bunu kaldırdık ve yeni dönemde onlara bir imkan verdik. Tabii Hakimler Savcılar Kurulu sosyal medya kullanımı konusunda hakim ve savcılar hakkında rehber ilkeler yayınladı. Bu son derece önemli bir de performans esaslı değerlendirme sistemi kuruldu. Yani bir hakim, savcı yaptığı işlerle ilgili aynen tomografisi çekiliyor adeta burada. Kaç dosya geldi, ne kadar sürede işlem yaptı, ne kadar bekledi, ne oldu, ne bitti? Bütün veriler burada toplanıyor ve onunla ilgili başarısı hakkında performansı hakkında Kurul, bir kanaat sahibi oluyor ve bu kanaati onlarla ilgili tasarruflar yapılırken bunu değerlendiriyor. Bunun da son derece etkin ve yararlı sonuçlar doğurduğunu ifade etmek isterim.

ADLİ VERİLERİ DEĞERLEME VE DEĞERLENDİRME ADINDA BİR DAİRE KURDUK

Biz adli sicil ve istatistik konusunda da TÜİK kadar olmasa bile bizim bir birimimiz var. Ama burada bir eksiğimiz vardı. Bu verilerin değerlendirilmesi konusunda da bir daireye ihtiyaç duyduk. Bundan sonra adli sicile gelen Adli Verileri Değerleme ve Değerlendirme adında bir daire kurduk. O veriler hem de suçla mücadelede hem ıslah ve rehabilitasyon sürecinde hem de diğer konularda bize büyük yardım sağlayacağına yürekten inanıyoruz. İkinci bir yeni daire Mukayeseli Hukuk Dairesi diye bir daire daha kurduk. Amacımız da şu, dünyadaki hukuk alanındaki gelişmeleri takip eden özel bir birimimiz olsun. Bizim adalet müşavirlerimiz var. Bunlar takip ediyorlar ama bir de bizim Mevzuat Genel Müdürlüğümüz bünyesinde Mukayeseli Hukuk Dairesi kurduk. Buradaki arkadaşlarımızın hepsi dil bilen ve Türkiye'nin hukuk sistemiyle benzer hukuk sistemlerine sahip ülkeleri, onun dışında da takip edebildiğimiz kadarıyla bizde farklı ama iyi uygulama örnekleri olan dünyanın her bir ülkesinde takip edecek. Nerede çok güzel bir hukuk uygulaması ortaya çıktı. Onu biz kendi ülkemize nasıl uyarlarız onu değerlendirecek Bakanlığımıza ve çalışmalarımıza önemli katkı verecek bir birim olduğunu ifade etmek isterim.

KIDEMLE İLGİLİ YAŞANAN SORUN ŞU ANDA KADEMELİ OLARAK AŞILMA NOKTASINA GELDİ

Hakim savcı yardımcılığı vesaire söyledikten sonra bizim yargıya dönük eleştirilerden birisini hani kıdem konusunda çok eleştiri alıyoruz. Şu anda görev yapan hakim ve savcılarımızın 22 bin 769 bunların sayısı. Bunların 4 bin 354 kişisinin kıdemi üç yıl altı, yüzde 19,1’e tekabül ediyor. 4 bin 464’ünün kıdemi beş yıl, yüzde 19,6’ya, beş ile on yıl arası 6 bin 589 yüzde 28,9, on ile on beş yıl arası 2 bin 336 yüzde 10,3, on beş, yirmi yıl arası bin 250 yüzde 5,3,  yirmi - yirmi beş yıl arası bin 950 yüzde 8,6, yirmi beş yıl ve üzeri bin 866, yüzde 8,2. Bu şu anlama geliyor şu anda bizim mevcut hakim ve savcılarımızın kıdemi yüzde 60’ı beş yıl ve üzeri. Yüzde 81’i üç yıl ve üzeri. Yüzde 19’u üç yıl ve artı. Dolayısıyla kıdemle ilgili yaşanan sorun şu anda kademeli olarak aşılma noktasına geldi. Bu tecrübe eminim ki Türk yargısına önemli bir katkı sağlayacaktır. Vatandaşlarımızın beklentilerinin olumlu anlamda değerlendirilmesi konusunda önemli sonuçlar doğuracaktır. Tabii biz ayrıca demin dediğim gibi hem teftişi zorunlu kılarak hem meslek içi eğitimi zorunlu kılarak attığımız adımlarda burada olumlu gelişmelere katkı sağlayacaktır.

YARGIDA KADINLARIN ÖNÜNÜ AÇAN VE ONLARA BÜYÜK İMKANLAR VEREN ADIMLARI ATTIK

Şu anda Türkiye'de 15 bin 394 hakim var. 7 bin 440 savcı var. Kadın hakim sayısı 2002’de bin 725, 2022’de 7 bin 128 artış yüzde 313. Kadın savcı sayısı 2002’de 122, 2022’de bin 228 artış yüzde 906. Baktığınız zaman kadın hakim ve savcı sayı oranlarının yargımız içerisinde oldukça arttığını görüyoruz. Bu da son derece önemli yargıya da kadın eli hak ettiği şekilde değdiğini ve adaletin tecellinde kadınlarımızın da önemli rol aldığını buradan ifade etmek isterim. Yargıda kadınların önünü açan ve onlara büyük imkanlar veren adımları attığımızı burada ayrıca ifade etmek isterim.

BU KONU, BÜTÜN BOYUTLARIYLA SORUŞTURULUYOR

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin soru üzerine, soruşturma kapsamında 13 kişi hakkında tutuklama kararı verildiğini, 3 kişi için adli kontrol tedbiri uygulandığını söyledi.

Olayla ilgili bir kişinin ise halen arandığını aktaran Bozdağ, "Şu an tetiği çektiği belirtilen kişi aranıyor ama kimlik bilgileri net. Onunla ilgili kolluk kuvvetleri ve Cumhuriyet Başsavcılığı birlikte çalışıyorlar. İnşallah yakın bir zamanda o da kolluk güçlerimiz tarafından yakalanıp adalete teslim edilecek. Yani bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve kolluk güçleri, büyük bir titizlik ve itinayla soruşturmayı yürütmektedir." dedi.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu konu, bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacaktır ve konu her yönüyle aydınlatılacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yargı işliyor, burada yargının ilk günden beri yaptıklarına bakılırsa kolluğun yaptıklarına bakılırsa meselenin üzerine ciddiyetle gidildiği çok açık ortada. Ama buna rağmen bu konu üzerinden de bir istismar siyaseti üretiliyor. Bu da fevkalade yanlış bir şey. Yani burada kolluğun yapması gerekir. Veyahut da yargının yapması gerekir. Yapmadığı bir şeyi kimse iddia edemez. Çünkü araştırılması gereken her konu araştırılır ve elde edilen delillere göre de soruşturma yürüyor."

Bakan Bozdağ, tetikçi olduğu iddia edilen kişinin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ilişkin soruyu ise "Yani şu anda bir bilgi yok bu yönde elimizde. Resmi yollardan çıkması mümkün değil, hakkında yakalama kararı olduğu için resmi yollardan çıktığına dair hiçbir veri yok. Ama kaçak yollardan çıkmış olabilir mi? Ona dair de şu anda elimizde bir bilgi yok. Arama tarama titizlikle yürütülüyor." diye cevapladı.

KENAN DENİZ VE İLHAN KILIÇ HAKKINDA RAPOR ÇIKMIŞ DURUMDA

Bekir Bozdağ, soru üzerine, Anayasa'nın 104. maddesine göre, cumhurbaşkanının sürekli hastalık, sakatlık ve engellilik halinde hükümlülerin cezasını hafifletme ve kaldırma yetkisi bulunduğunu hatırlattı.

Adalet Bakanlığının bu konudaki genelgesine de değinen Bozdağ, şunları söyledi:

"Genelgenin yazımında birtakım yanlışlıklar vardı. Adli tıbbın uygulamalarında yanlışlıklar vardı. Adli tıp raporlarında, adeta cumhurbaşkanı yetkisini kullanır gibi şu ifadeleri kullanıyorlardı, '104. madde kapsamına girmez, 104. madde kapsamına girer.' Halbuki bu konuda kanun ve cumhurbaşkanlığı kararnamesi var, yasalarımız var. 'Adli Tıp Kurumuna sadece bilimsel ve teknik görüş sorulur' diyor. Ama onlar öyle bir yetki kullanıyorlar ki 104. madde kapsamına girip girmeyeceğine karar veriyorlar. Bu kararı verme yetkisi Sayın Cumhurbaşkanı'mıza aittir. O yüzden biz genelgemizi güncelledik. İnfaz kanununun 16. maddesine göre infaz tehiri de bu genelge içinde düzenleniyordu. İkisi bir gidince de daha çok infaz tehiri yönünde karar veriyorlardı. 'İkisi varken ondan yararlansın' diyorlardı. Şimdi biz ayırdık. Cezasının infazını tek başına cezaevinde yapamayacak kişiler hakkında ayrı rapor ama cumhurbaşkanı özel yetkisini kullanmak istediğinde de ayrı rapor verecek. İki konu tek raporda görüşülmeyecek. Bir defa bunu ayırdık. Çok net yazdık, Adli Tıp Kurumu, sadece sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali olup olmadığına dair teşhis ve tespit yapacak. Derecesini de yazmayacak. 'Kocama vardır' o kadar. 'Sakatlık vardır' o kadar. 'Sürekli hastalık vardır' o kadar. Onun dışında geri kalan konu cumhurbaşkanının takdirine aittir. Affeder, etmez veya cezasını azaltır, azaltmaz. Onun takdirinde. Şimdi bizim yayınladığımız yeni genelge, bu konudaki kargaşayı ortadan kaldıracaktır. Biz genelgeyi değiştirdik. Şimdi bir bahane kalmamış oldu. Şu anda iki kişiyle ilgili kocama haline ilişkin raporlar çıktı. Süreç devam ediyor."

Bu kişilerin isimlerinin sorulması üzerine Bozdağ, 28 Şubat davası hükümlüleri Kenan Deniz ve İlhan Kılıç hakkında Adli Tıp Kurumunun 'kocama hali'ne ilişkin rapor düzenlediğini söyledi.

Bozdağ, "Tabii o ceza işlerine gelecek, ceza işlerinden Cumhurbaşkanı'na iletilecek. Bu bir süreç tabii. Yani o yüzden henüz daha tekamül etmiş değil. Süreç işliyor." dedi.

ADAYLIK KONUSUNDA HUKUKEN BİR ŞÜPHE YOKTUR

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın adaylığı Anayasa'ya da yasalara da uygundur. Adaylık konusunda hukuken bir şüphe yoktur. Adaylık Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı'mızın anayasal hakkıdır." dedi.

Başörtüsü teklifi konusunda bazı muhalefet partilerinin randevu vermediği hatırlatılarak, Cumhur İttifakı'nın süreci nasıl işleteceğine dair soruyu cevaplayan Bozdağ, bunun kamuoyuna yansıyan gerekçesinin Anayasa teklifinin içeriğine ilişkin bir reddi içermediğini belirtti. Bozdağ, "Bu konu, Meclisten büyük bir uzlaşmayla geçmesi için tam uygun bir zeminde ve zamanda gelmiş durumda. Gündeme getiren de biz değiliz, Sayın Kılıçdaroğlu'dur." cevabını verdi.

"Yasal güvence istenen bir konuya, 'anayasal güvence geliyor' diye karşı çıkacaklarsa, çıkmak isteyeceklerse onların bileceği iş." ifadesini kullanan Bozdağ, "Yani herkes sorar, 'Sen yasal güvence istedin. anayasal güvence geliyor. Daha büyük bir güvenceye niye karşı çıkıyorsun?' derler." diye konuştu.

Bozdağ, Cumhurbaşkanının seçimi yenileme kararı alma yetkisinin "Meclisin feshi" olarak anlatıldığını ancak bunun doğru olmadığını dile getirdi.

BU DÜZENLEMELERE KÖKTEN KARŞI ÇIKMAYI TÜRK HALKI AFFETMEZ

Altılı masanın ortak bildirisinde birtakım önerilerin olacağının aktarıldığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

"İpe un sermek için bahane mi arıyorlar, yoksa destek vermek için bir şey mi yapmak istiyorlar? İkisi arasında gidip geliyorum. Yani umarım sermezler. Umarım bu konuda herhangi bir bahane üretmeye girmezler. Çünkü çok açık. Yani ailenin korunmasıyla ilgili maddeye hangi saikle karşı çıkacak? Merak ediyorum, görelim ne diyecekler? Hem başını açan, hem başını örten kadınların hakkını, anayasal düzeyde koruyan bu düzenlemeye nasıl karşı çıkacaklar? Bu düzenlemelere kökten karşı çıkmayı Türk halkı affetmez."

FETÖ DAVALARININ BİLANÇOSU

Bakan Bozdağ, kesinleşen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) davalarına ilişkin bilgiler verdi. Açılan 289 fiili darbe davasında 8 bin 725 kişinin yargılandığını, 1634'ünün ağırlaştırılmış müebbet, 1366 kişinin müebbet, 1891 kişinin süreli hapis cezası olmak üzere toplam 4 bin 891 kişinin ceza aldığını bildiren Bozdağ, sanıklardan 2 bin 870 kişinin beraat ettiğini, 964 kişi hakkında da ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğini aktardı.

FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 203 bin 511 dosyanın karara çıktığını, derdest dosya sayısının 64 bin 58 olduğunu aktaran Bozdağ, derdest dosyalarda 107 bin 492 kişinin yargılandığını, karara çıkan dosyalarda ise 577 bin 616 kişi hakkında hüküm verildiğini bildirdi.

Bozdağ, tutuklu sayısının 1299, adli kontrol altında olan kişi sayısının 22 bin 636, yakalama kararı bulunan kişi sayısının 29 bin 93, hükümlü sayısının ise 16 bin 212 kişi olduğunu ifade etti.

HÜKÜMLÜLERİN SOSYAL MEDYA KULLANIMI

Adalet Bakanı Bozdağ, hükümlülerin sosyal medya kullanamayacağını ancak adlarına açılan hesaplardan avukat ve aileleri aracılığıyla paylaşım yapılabildiğini söyledi.

Bu konuda çalışma yapıldığını bildiren Bozdağ, dünyadaki örneklerin incelendiğini, değerlendirme yapılmasının ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

SİSTEMSİZLİK ÖNERİSİ

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun, "Biz altı lider ortak imzayla karar alacağız" şeklindeki açıklamaları anımsatılarak, "bunun yeni bir sistem önerisi olup olmadığı" sorulan Bozdağ, bunun "sistemsizlik önerisi" olduğunu söyledi.

Anayasa'nın 8'inci ve 104'üncü maddelerini anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Yürütme yetkisi ve görevi Anayasa ve kanunlara göre cumhurbaşkanı tarafından kullanılır. 104'üncü maddede cumhurbaşkanı, devletin başıdır, yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanına aittir. Bu iki madde yürütme yetkisinin münhasıran cumhurbaşkanına ait olduğunu gösterir. Çünkü cumhurbaşkanı bu sistemde yürütme organıdır. Halkın seçtiği daha önceki parlamenter sistemde olduğu gibi adı cumhurbaşkanı olan cumhurbaşkanıyla şimdiki Cumhurbaşkanı'nın adı dışında benzer hiçbir yönü yok. Çünkü o temsili görevi olan bir cumhurbaşkanı, bu doğrudan yürütme organı cumhurbaşkanı. Eskiden Bakanlar Kurulu kararı olurdu. Sistem bambaşka bir yerde. Dolayısıyla cumhurbaşkanına ait yetkileri başkalarının kullanmak istemesi ve 'Kullanacağız, imzamız olmadan olmaz' demesi, 'Protokole yazacağız' demesi bana darbecileri hatırlatıyor."

Geçmişteki darbelerde Milli Birlik Komitesi, Milli Güvenlik Konseyi ve Yurtta Sulh Konseyi'nin yer aldığını aktaran Bozdağ, "Şimdi bunlar darbecilerin 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de yaptıklarını demokratik bir seçimle eğer mümkün olursa ki öyle bir şey de gözükmüyor, boş yere kendi kendilerini yoruyorlar. Ama halk çok net bu konuda. Cumhurbaşkanı adaylarına şimdiden kabul ettirmeye çalışıyorlar. Yani 'Biz konsey kuracağız, eşgüdüm konseyi' dedi Sayın Karamollaoğlu. Sayın Davutoğlu daha ileri götürdü." ifadelerini kulandı.

Bu şekilde Cumhurbaşkanı adayının vatandaşa verdiği sözleri yerine getiremeyeceğini söyleyen Bozdağ, "Sayın Davutoğlu'nun dediği olursa dün de Cumhurbaşkanı söyledi, bu Anayasa'nın yürütmeye ilişkin hükümlerinin kısmen askıya alınmasıdır ve hükümetin görevinin başkaları tarafından Anayasa'ya aykırı olarak fiilen gasp edilmesidir. Anayasa'yı ihlal olur ve sivil bir darbedir. Bu darbe teşebbüsüyle, sivil darbe hükümeti etkisiz kılmakla, hükümeti yetkisiz kılmakla, hükümeti kenara atmak arasında hiçbir fark yoktur." diye konuştu.

FETÖ'NÜN SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞUNU BİZDEN DAHA İYİ ABD BİLİR

Bazı FETÖ mensuplarının iade taleplerinin çeşitli ülkeler tarafından reddedilmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Bozdağ, konuyla ilgili süren davaların bulunduğunu, FETÖ'nün gerçek kimliğini ortaya çıkaran adli süreçlerin işletildiğini bildirdi.

"FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunu bizden daha iyi ABD bilir." ifadelerini kullanan Bozdağ, "Türkiye düşmanlarını ve Türk düşmanlarını özel himayeye mazhar terörist statüsünde koruyorlar." dedi.

KOVİD-19 SALGINI NEDENİYLE VERİLEN İZİN SÜRELERİ

Açık cezaevindekilere Kovid-19 salgını nedeniyle verilen iznin süresinin 31 Temmuz'da dolacağı hatırlatılarak, sürenin uzatılıp uzatılmayacağı ve yeni bir infaz düzenlemesi yapılmasının gündemlerinde olup olmadığı sorulan Bozdağ, her iki konunun da şu an gündemlerinde olmadığı cevabını verdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 13 Kasım 2022'de İstanbul İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısına ilişkin de Hazni Gölge'nin Bulgaristan tarafından Türkiye'ye iade edildiğini anımsattı.

Kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasına ilişkin soru üzerine Bozdağ, 1 yılı kapsayan kira artış oranına ilişkin düzenlemenin süresinin dolmak üzere olduğunu söyledi. Tarafların anlaşması halinde farklı oran üzerinden kira kontratı yapabileceklerini, düzenlemenin itilaf halinde uygulanacak hukuku ortaya koyduğunu bildiren Bozdağ, "Kanun çok açık, çok net. Ama taraflar farklı bir değerlendirme yaptığında, o tarafları bağlar. Konu yargıya intikal ettiğinde yargı, kanun neyi emrediyorsa o çerçevede gereğini takdir eder." dedi.

Bozdağ, kara para aklama soruşturması kapsamında ABD'de hakim karşısına çıkan Sezgin Baran Korkmaz'la ilgili iade talebi bulunduğunu, Korkmaz'ın iadesine ilişkin şu ana kadar bir karar olmadığını, Türkiye'nin süreci takip ettiğini, iadesi halinde yasal sürecin kaldığı yerden devam edeceğini söyledi.

"Dezenformasyon yasası" olarak bilinen düzenlemeye ilişkin soruyu yanıtlayan Bozdağ, yasanın kamu güvenliği, genel sağlık ve ülkenin iç ve dış yararları gibi genel konuları kapsadığını belirtti. Bozdağ, "Bu suçun oluşması kanunda o kadar zor şartlara bağlanmış ki bir kişi 'bir yazı yazdı, kamu barışını bozdu' denemez. Buradan benim gördüğüm kadarıyla kolay kolay soruşturma açılması yasal şartlar açısından zor gözüküyor. Kamu barışının bozulması şartı öyle kolay oluşan bir şart değil." dedi.

Yargıda cezasızlık algısını ortadan kaldırmak için ceza miktarı düşük suçlarla ilgili bakanlıkça yürütülen bir çalışma olduğunu kaydeden Bozdağ, bazı suçlarda ise cezanın kamu yararına çalışma şeklinde düzenleneceğini söyledi.

ÇOCUKLARLA İLGİLİ ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİ ALIYORUZ

"Kadın ve çocuklara yönelik taciz suçlarında şüphelilerin gözaltına alındıktan sonra hemen serbest bırakıldıklarının" ifade edilmesi üzerine Bozdağ, çocukların hak ve hukuklarını koruyacaklarını söyledi. Anayasa'da çocuklarla ilgili pozitif ayrımcılık düzenlemesi yaptıklarını, çocukların korunmasına ilişkin kanun çıkardıklarını, çocuk ağır ceza mahkemelerini kurduklarını anlatan Bozdağ, çocuklarla ilgili önemli reformlara imza attıklarını vurguladı.

Ancak soruşturmaların delille işlediğini belirten Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İddia varsa, onu teyit eden delil yoksa karşı taraf da bunu reddediyorsa savcı ne yapacak? Böyle bir durumda savcı ne yapıyor? Elinde bir delil olmadığı için ona göre bir tedbir kararı talep ediyorsa edebilir veya başka bir şey düşünür. Ama daha sonra süreç o şekilde kalmıyor. Savcı bunu kolluğa havale ediyor. Şikayeti araştırıyor. Delilleri topluyor. Delilleri topladığında bakıyor ki doğru, o zaman da gereğini yapıyor. Yani burada suçlunun himayesi veya bir mağdurun korunmamasıyla değil, tamamıyla delil durumuyla alakalı. Savcı delille bağlı. Çocuklarla ilgili zaten alınması gereken tedbirleri alıyoruz. Savcılarımız, hakimlerimiz, bu konuda emin olun en az buradakiler kadar duyarlı ve hassasiyet gösteriyor. Yani dosyada delil varsa, şüphe bile varsa ona göre davranıyorlar ve genelde aleyhte değerlendiriyorlar. Bu konuda hassasiyetin yüksek olduğunu bilmenizi isterim. Yani bazı olaylar üzerinden hassasiyet yokmuş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor, bu doğru değil."

Bozdağ, HDP'nin kapatılma davasına ilişkin soruya karşılık, yargı sürecinin devam ettiğini, bu konuda kanaat paylaşmayı doğru bulmadığını söyledi.

Davanın ne zaman sonuçlanacağının sorulması üzerine Bozdağ, "Davalı parti temsilcileri savunmalarını yaptıktan sonra, savunmanın yapıldığı gün de karar verebilir, karar için ayrı bir güne de duruşmayı tehir edebilir. Bu tamamen mahkeme başkanının takdirinde. Bu konuda bizim söyleyeceğimiz şey o. Mahkemenin kararı her ne yönde olursa olsun bizim yapmamız gereken o karara saygı duymaktır. Bundan daha fazla söylememiz de yanlış olur." dedi.

İADE TALEBİ DOSYALARI YETERİNDEN FAZLA DELİLLE DOLU

"Hükümlülerden elektrik, su ve yemek ücreti istendiğine" ilişkin soru üzerine Bozdağ, tutuklu ve hükümlülerin ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılandığını söyledi. Bozdağ, hükümlünün ihtiyaçları dışında kullandığı özel bir takım elektrikli aletler, araç, gereç ve malzemeler bulunduğunu, bunlarla ilgili tahsilat yapıldığını, yakında bir yönetmelik değişikliği yapacaklarını, özel olarak kullanılan araç, gereç ve malzemenin elektrik ücretinin mesken tarifesi üzerinden tutuklu ve hükümlülerden tahsil edileceğini bildirdi.

Almanya'daki darbe girişiminin ardından Türkiye'ye sığınan olup olmadığının ve darbecilerden Türkiye'ye sığınan olursa iade edilip edilmeyeceğinin sorulduğu Bozdağ, Türkiye'ye henüz kimsenin gelmediğini belirterek, "Onlar kaçacakları yeri iyi biliyorlardır. Ama bize gelirse bakacağız, değerlendireceğiz. Ben şu kadarını söyleyebilirim, böyle bir konu söz konusu olduğunda bize nasıl davranıyorlarsa biz de onlara öyle davranıyoruz. Bizim yaklaşımımız şu; kim bize nasıl davranıyorsa Türkiye'den aynı davranışı görecektir. Bize kapılarını kapatana biz de kapılarımızı kapatıyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının iade taleplerine yönelik soru üzerine Bozdağ, bazı ülkelerde siyasi iradenin, bu kişileri verme taraftarı olmadığı için topu yargıya attığını aktararak, şöyle devam etti:

"Biz Amerika'ya şunu söyledik, FETÖ başta olmak üzere diğerlerinin dosyalarını siz gönderin yargıya. Amerikan yönetiminin bu konuda Türkiye'ye karşı tutumu aramızdaki ikili anlaşmalara da aykırı ve dayanaksız bir tutum. Türkiye çok haklı. Gönderdiği dosyalar yeterinden fazla delille dolu. Buna rağmen iade yapılmıyor. Yani burada çok açık bir şekilde ülkelerin bu konuda himayesi var. Biz bunu görüyoruz. Ona göre de politikalarımızı üretiyoruz. Israrlı şekilde Türkiye bunların iadesini sağlamaya devam edecektir. Onlar reddetti diye biz vazgeçmedik, vazgeçmeyiz."

HAKİMİ KURUL DEĞİŞTİRİYOR

Özellikle kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda muhalefetin 'hakimlerin değiştirilmesi suretiyle yargıya müdahale edildiği' yönünde eleştirileri var. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?" sorusuna karşılık Bozdağ, Adalet Bakanının hakim tayin etme yetkisi bulunmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti

"İstanbul'da, yani somutlaştıralım bu olayı, hakimi kim değiştirmiş? Adalet Bakanı mı değiştirmiş? Hakimi kurul değiştiriyor. Defalarca söylüyoruz. HSK Birinci Dairesi değiştirir bunu. Bizim bir alakamız yok. Bu hakimi Sayın İmamoğlu ve avukatları reddettiler. Savundukları hakimi, bize karşı adil değil, bize karşı tarafsız değil, dolayısıyla bu hakimin bizim davamıza bakmasını, karar vermesini doğru bulmuyoruz diye hakimi reddettiler. Üç defa reddettiler. Ret kararı reddedilince bir de itiraza götürdüler. Şimdi reddettikleri, 'Tarafsız değil' dedikleri hakimi göklere çıkarıyorlar. Ondan sonra yerine gelen hakim karar verdiğinde ona da yapmadıkları hakareti, yapmadıkları saygısızlığı bırakmıyorlar. Bu hakimi de reddettiler. Ne yapacağız? CHP Genel Merkezinden hakim mi bulacağız? Böyle şey mi olur? Yani hakimler bu milletin hakimleridir. Kararı verirken bu milletin hakimleri Anayasa'ya, kanuna ve hukuka bağlı, vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Burada hukuka uygun davrandı, kanunları uyguladı diye linç edilen bir hakimi görüyoruz. Yani böyle bir şey olmaz. Bunu biz kabul edemeyiz. Bak şimdi ne yaptılar? Üç duruşma, hatırlarsanız karardan önce, bundan önceki duruşmada binlerce insanı illerden taşıdılar. Billboardları döşediler. Ondan önceki duruşmada da aynı şeyleri yaptılar. Son duruşmada da aynı şeyler, yani her duruşmada yargıyı etkilemek için uğraş veren bir yaklaşımı görüyoruz. Her duruşma öncesi İstanbul Adliyesi'nin önünde binlerce insan toplandı, daha doğrusu topladılar. Sadece İstanbul'dan değil, civar illerden. Son üç duruşmanın üçü de böyle. Karar çıktı, çıkacak şeklinde her defasında hazırlıklı ve billboardları da döşeyerek hakimlere, savcılara karşı da saygısız bir dil kullanarak bunu yaptılar. Bu hoş bir şey değil."

HALK MAĞDURU DESTEKLER AMA MAĞDURA YATANI DESTEKLEMEZ

Yargı üzerinden siyaset yürütmenin doğru olmadığını dile getiren Bozdağ, "Hepimizin bu konularda dikkatli olması lazım. Siyaseti bu işe bulaştırmak isteyenler, bu işin üzerinden siyasi rant peşinde koşanlar... Yani ben daha önce de söyledim, halk mağduru destekler, mağdura destek olur ama mağdura yatanı desteklemez. Bunlar mağdura yatıyorlar ama mağdura yatmayı da beceremediler." dedi.

"Şöyle bir bakın o fotoğrafa, yani böyle kucaklaşma, hiçbir mağdur fotoğrafı ona benziyor mu? Ben sunuculuk yapan bir mağdur görmedim. Siz gördüyseniz söyleyin, birisi mağdur olmuş da mağduriyetiyle ilgili toplantı yapılıyor, bir sürü insan, sunucu mağdur olan. Siyasi istismar yapıyorlar. Halk bunu gördü, senaryoyu gördü, senaristi gördü, oyuncuları gördü. Bekledikleri siyasi rantın orada olmadığını düşünüyorum. Bunu daha fazla uzatmaya gerek yok."

ÇOCUKLARIN İHTİYAÇLARI DEVLET TARAFINDAN KARŞILANACAK

Cezaevinde bulunan çocuklar hakkında konuşan Bozdağ, bu çocukların ihtiyaçlarının büyük kısmının devlet tarafından karşılandığını, bundan sonra ise tamamının karşılanacağını kaydetti.

Aile içi ve kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin bir genelgenin de güncellendiğini anımsatan Bozdağ, iki hususu öne çıkarmak istediklerini dile getirdi.

"Birincisi, ihtisaslaşmayı sağlamak amacıyla aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarında görevli Cumhuriyet savcılarının zorunlu durumlar dışında farklı işlerde görevlendirilmemesi ve bu amaca aykırı iş bölümü değişikliği yapılmaması. Şimdi bu büroda savcı sadece bu işe bakacak. İstisnai zorunlu hal dışında başka bir büroda bu savcılara görev verilemeyecek. Cumhuriyet başsavcılıklarına doğrudan yapılan şikayet başvurularında mağdurun beyanı bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınacak. Yani kolluk, mağdurun beyanını almayacak, savcıya müracaat ettiğinde. Bu da yeni bir gelişme. Ama karakola müracaat ettiğinde tabii karakol sıcağı sıcağına ifade alacak. Ama savcıya müracaatta savcı bizzat kendi ifadesini alacak."

7. YARGI PAKETİ

Evde haciz uygulaması için hakim kararı gerekeceğini anımsatan Bozdağ, bunun özel hayatın gizliliği ve evdeki mahremiyetin korunması bakımından son derece önemli olduğuna vurgu yaptı.

Uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili de önemli değişiklikler bulunduğunu aktaran Bozdağ, sentetik katinon, sentetik opioid ve amfetamin ile bunların türevlerinde cezaların artarak, en az 15 yıl olacağını bildirdi. Bozdağ, "Çünkü şu anda Türkiye'de amfetamin maalesef bayağı arttı." dedi.

Bozdağ, denetimli serbestlikte de düzenleme getirileceğini kaydetti. Disipline eden, sürekli kontrol getiren bir sistemin getirileceğini aktaran Bozdağ, uyuşturucu kullananların tedavi için de ayrı cezaevlerinin kurulacağını ve tedavinin zorunlu olacağını anlattı.

Avukatların mesleklerinin ilk beş yılında baro aidatı ödememesine ilişkin düzenleme olacağını belirten Bozdağ, harçlardan adli yardım için aktarılan payın da yüzde 2'den 3'e çıkarılacağını kaydetti.

Bozdağ, yeni avukatlara büro kurmaları için destek verecek yeni bir çalışma yapacaklarını, 7. Yargı Paketi kapsamında arabuluculuğun kapsamının da genişletileceğini aktardı.

Göçmen kaçakçılığıyla mücadelede ceza alt sınırının 3 yıldan 5 yıla çıkarılacağını belirten Bozdağ, kaçakçılıkta kullanılan araç, gereçlere el konulması ve bunun emniyet, jandarma, Sahil Güvenlik ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılmasına da imkan getirileceğini söyledi.

Savunma sanayinde çalışan mühendisler ve teknik elemanların başka ülkelerin hedefi haline geldiğini dile getiren Bozdağ, bu konuda tedbir alınacağını ifade etti.

Bozdağ, Bölge Adliye Mahkemelerinin adının "Adli İstinaf Mahkemesi ve İdari İstinaf Mahkemesi" olarak değiştirileceğini bildirdi.

Ceza infaz kurumu memurlarının görevdeyken hayatını kaybetmeleri halinde de şehit sayılmaları yönünde düzenleme yapılacağını aktaran Bozdağ, "Görev başında bir polisimiz, askerimiz şehit düştüğünde ona devletimiz ne imkanlar veriyorsa cezaevindeki gardiyanlarımıza da görev başında şehit olduğunda aynı imkanları getiriyoruz." dedi.

Bozdağ, 7. Yargı Paketi'nin yarın ya da sonraki gün Meclise sunulabileceğini sözlerine ekledi.