BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
ADALET BAKANI BOZDAĞ KOZAN’DA ADALET SARAYI TEMEL ATMA TÖRENİ’NDE KONUŞTU

BAKAN BOZDAĞ: BAROLARI SİYASİ MÜCADELENİN PARÇASI HALİNE GETİRMEYE KİMSENİN HAKKI YOKTUR

 

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye'de baroları siyasi mücadelenin parçası haline getirmeye kimsenin hakkı yoktur. Barolar Birliği eğer siyasi parti gibi davranır, siyasi partilerin parçası müştemilatı veya ne bileyim bir kısmı gibi hareket etmeye kalkarlarsa o zaman bizden baro muamelesi beklemesinler." ifadelerini kullandı.

 

Bakan Bozdağ, Adana’nın Kozan ilçesinde Adalet Sarayı Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, Kozan için ve Türkiye için hayırlı ve yararlı olduğuna inandıkları Kozan Adalet Sarayı’nın temelini birlikte attıklarını ifade ederek, bu güzelliğe birlikte şahitlik ettiklerini belirtti.

 

Kozan Adalet Sarayı’nın Kozan’a ve Kozanlılara, hakimlere, savcılara, avukatlara hayırlı, uğurlu olması temennisinde bulunan Bozdağ, Türkiye’de son 20 yılda adalet alanında yapılan hizmetleri anlattı.

 

Bakan Bozdağ, bugün mahkemelerde ne zabıt katibi, ne diğer adli yardımcı personel konusunda ne de hakim ve savcı konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmadığına dikkati çekerek, "Mahkemelerimizin ihtisaslaşmış olması, hakim ve savcılarımızın da ihtisaslaşmasını beraberinde getirmiş, kararlardaki isabet oranları arttığı gibi vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden memnuniyeti de bundan olumlu yönde etkilenmiştir." dedi.

 

Bu dönemde ayrıca adalete erişim yanında, vatandaşların yargıya düşmeden işlerini çözümlemek için alternatif uyuşmazlık yöntemlerini hukuk sistemine kazandırmak için de ciddi adımlar attıklarına vurgu yapan Bozdağ, şöyle devam etti:

 

"Arabuluculuğu faaliyete geçirdik. Artık vatandaşlarımız pek çok hukuki ihtilafta mahkemeye gitmeden arabuluculuğu da meseleyi halletmekte daha hızlı, daha kısa ve daha ekonomik bir yoldan menfaatini ve hakkını elde etme imkanı bulmaktadır. Ceza uyuşmazlıklarında uzlaştırmacılığı devreye alarak orada da önemli bir mesafe kaydettik. İnşallah önümüzdeki dönemde hem arabuluculuğun kapsamını genişletecek, hem de uzlaştırmacılığın kapsamını genişletecek yeni adımlar atacağız. Bildiğiniz gibi daha önce de ifade ettim, kira uyuşmazlıklarını inşallah yeni dönemde arabulucuların uhdesine emanet edeceğiz. Komşuluk hukukundan doğan kat mülkiyetinden doğan ihtilafları da önce arabulucuya orada çözülmezse, yargıya gelecek şekilde yeni düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Gönlümüz arzu ediyor ki komşularımız komşuluk hukukunun gereği mahkemeye düşmeden, komşuluk hukukuna da daha saygılı bir şekilde arabulucuda sorunlarını çözsünler ve ihtilaflarını kısa sürede halletsinler. Yeni dönemde adım adım bunun kapsamını başka ihtilafları da içine alacak şekilde genişleteceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek isterim."

 

ADALETİN ZAMANINDA TECELLİSİNE BÜYÜK KATKI SAĞLAYAN UYGULAMA

 

Bozdağ, hukuk alanındaki önemli reformlardan birisinin de bölge adliye mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi olduğunu aktararak, "Esasında Türk hukukunda tarihi niteliğe sahip büyük bir reformu 2016’da tam da FETÖ'cü darbe teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanmasının arkasından o zor dönemde Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradeyle hayata geçirdik. ‘Olmaz, yürümez’ diyenlere inat bugün istinaf uygulaması, Türk hukukunun yüz akı uygulamalarından biri haline gelmiştir. İnşallah 20 Eylül'de istinafın 6. yılı münasebetiyle istinafı ve uygulamalarını bütün boyutlarıyla ele alan büyük bir değerlendirmeyi yapacak, aksayan yönlere yeni çözüm önerilerini hayata geçirecek, yeni adımlar atarak istinafın hukukumuzda artan gücünü tahkim edecek yeni düzenlemeleri hayata geçireceğimizi buradan ifade etmek isterim. Bazılarının dediği gibi istinaf yargılamayı uzatan, ilk derece ile Yargıtay arasına Danıştay arasına girdiği için zamanı arttıran bir şey değil, aksine zamanı kısaltan, yargılamaları kısaltan, adaletin zamanında tecellisine büyük katkı sağlayan son derece önemli bir uygulamadır. Bu yöndeki değerlendirmelerin, bilgisizlikten ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığını burada bir kez daha ifade etmek isterim." diye konuştu.

 

BUNUN KARŞISINDA HER ZAMAN DURACAĞIMIZI HERKESİN BİLMESİ LAZIM

 

Yargı görevi yapan hakim ve savcıların önemli görevleri yerine getirdiğini dile getiren Bakan Bozdağ, şunları söyledi:

"Bir defa adalet gibi yüce bir değere hizmet etmenin yanında hak, hukuk beklentisi içinde olan vatandaşlarımızın beklediği hakka sahip olmalarına, hakkı tespit edip teslim etme noktasında da son derece önemli bir görevi ifa etmektedirler. 2020 yılı rakamlarına baktığımız zaman sadece adli yargıda yaklaşık 8 milyon dosyanın görüldüğünü görüyoruz. 8 milyon dosya. Büyük bir rakam. Diğer yol, su işi gibi de değil bu. Terazide tartacak, delilleri değerlendirecek, hukuk terazisinde, vicdan terazisinde tartacak, hakkı tespit edecek, sahibine teslim edecek çok önemli ve büyük kararlar verilmektedir. Kişinin sadece maddi haklarıyla, manevi haklarıyla ilgili değil, aynı zamanda hürriyetiyle ilgili de son derece ciddi kararlar vermektedirler. Hakimlerimiz, savcılarımız adliyelerde dosyaları okuduğu değerlendirdiği gibi biliyoruz ki pek çoğu dosyaları evlerine taşımakta, hafta sonları dahi milletimizin beklentisine doğru cevap vermek, doğru karar vermek için büyük bir çaba sarf etmektedirler.

 

Bütün bunlar gerçekliğiyle ortadayken 8 milyon civarında dosya hakkında karar verilirken bunların içerisinden birkaç tane dosyayı gündem yapıp bunların üzerinden hakimlerimize ve savcılarımıza hakaret eden, onları hedef gösteren, onlara saldırı yapan bütün kişileri, bütün kurumları bir kez daha buradan kınıyorum. Büyük bir haksızlık yaptıklarını bir kez daha Kozan'dan onların yüzlerine, vicdanlarına söylüyorum. Hangi ülkede bu kadar iş yükü altında milyonlarca dava görülür de 3 tane, 5 tane dava üzerinden koskoca bir adliye teşkilatı, binlerce yargı mensubu, yargı çalışanı iftiraya muhatap olur? Böyle bir toptancılık, böyle bir ayrımcılık, böyle bir haksızlık asla kabul edilemez. Kim söylerse söylesin, kime karşı söylerse söylesin. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyor, söyleyenlerin hakimlerimizi, savcılarımızı değil kendilerini sadece tavsif ettiğini buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Zaman zaman, öyle hakaretler, öyle seviyesiz yaklaşımlara şahit oluyoruz ki cevap verirken bunları aynen iade edelim diye bir cümle kuralım mı diye düşündüğümde benim ahlakım böyle bir cümleyi dahi kurmaya izin vermiyor. Böyle bir ahlaksızlığı siyasetin sahnesinde, ülkenin gündeminde kimse hakim ve egemen kılamaz. Bunun karşısında her zaman duracağımızı herkesin bilmesi lazım.

 

Şunu da ifade etmek isterim, Türk hukuk sistemi içerisinde yapılanlarla Avrupa'da, Amerika'da olanları şöyle bir masaya yatırdığınızda hep birlikte bizim farkımızı daha net görürüz. Polisin müdahalesinde Amerika'da George Floyd’un başına gelen bir örnek Türkiye'de bugüne kadar yaşandı mı? Fransa'da, Almanya'da, İngiltere'de yaşananlara bakın. Onlarda olanlarla bizde olanlara bakın. Onların adı hukuksa bizde olanların adı nedir? Biz onlara göre kat be kat daha hukuka uygun daha hukukun içinde daha hukukla beraber bir mücadeleyi her konuda yapıyoruz. Türkiye'ye bu konuda Batı kompleksi içinde bulunup haksızlık yapanları bir kez daha buradan kınadığımı ifade etmek isterim."

 

ADALET POLİTİKALARINDA TÜRKİYE'Yİ ÖRNEK ALINAN ÜLKE HALİNE GETİRMEK İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK

 

Adalet Bakanı Bozdağ, vatandaşların denetimine bütün devleti açan, demokratik hukuk devletine yakışan ciddi reformlara imza attıklarını belirtti.

 

"Cumhuriyet tarihinde, demokratikleşme ve hukuk devleti konusunda atılmış tarihi, en ciddi reformlar hangisidir?" diye siyasi tartışmaların, gündelik kavgaların dışında bir değerlendirme yapıldığında son 20 yılda atılan adımların en büyük adımlar olduğunu vicdan sahibi herkesin teslim edececeğini ifade eden Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

 

"Bundan sonra da reform irademizi korumaya ve yeni adımları atmaya devam edeceğiz. İnşallah Cumhurbaşkanımızın da Adli Yıl Açılışında ifade ettiği gibi Cumhuriyetimizin 2023 100. yılına ve 2053’e doğru giderken hukuk ve yargı hizmetleri konusundaki politikalarımızı belirlemek, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına adalet alanında ülkemizde hazırlamak, adalet politikalarında Türkiye'yi örnek alınan öncü bir ülke haline getirmek için de çalışmalara başladık. Yüksek yargı başkanlarımızla, Yargıtay Başkanımız, Danıştay Başkanımız, Sayıştay Başkanımızla bir araya geldik, bu çalışmanın usul ve esaslarını değerlendirdik. Bakanlığımızın birim amirleriyle bir araya geldik, bu konuda atılacak adımları değerlendirdik. Yeni bir komisyon kurularak önümüzdeki süreçte Türkiye'yi ikinci yüzyıla hazırlayacak adalet politikalarının stratejisini, hukuk ve yargı alanında yapacaklarımızı yeniden ele alacak ve inşallah dünyaya örnek olacak adalet politikalarını hayata geçirme irademizi ortaya koyacak, bunları Türkiye kamuoyuyla paylaşacağız ve takvimlendirmesini de inşallah birlikte yapacağız. Bu anlamda en önemli reformlardan birini hiç kuşkusuz savunma alanında yapacağımızı ifade etmek isterim. Hukuki Himaye Sigortası dediğimiz halk arasında ‘hukuk sigortası’ diye de bilinen bir sigortayı hayata geçirmek için yeni bir Bilim Komisyonu kurduk. Bilim Komisyonumuzla da geçen bir toplantı yaptık. Bu Komisyonun yapacağı çalışmalar, elde edeceği sonuçlar vatandaşlarımıza kazandıracağı menfaatler üzerinde enine boyuna değerlendirmelerde bulunduk. Hukuki Himaye Sigortasıyla, avukatla vatandaşı artık karşı karşıya gelmekten kurtaracak, ücret tartışmalarına son verecek, hukuki yardım ve adli yardım konularında darda ve zorda olan insanlarımızın imdadına koşacak yeni bir sistemi ülkemize kazandırma konusunda kararlıyız. Bunun çalışmalarını yapıyor, dünyayı ve Türkiye'nin birikimlerini ve tecrübesini inceleyerek yeni bir adımı atacağız."

 

MESLEK ÖRGÜTLERİ, MESLEK ÖRGÜTLERİNİN HAK VE HUKUKUNU KORUYAN ADIMLAR ATSIN

 

Bakan Bozdağ, Avukatlık Kanunu'yla ilgili daha önce yapılan çalışmaların olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

 

"Bu çalışmaların üzerine yenilerini koyacak, barolarla birlikte çalışarak Türkiye'ye çağın ve günümüzün gereklerine uygun, avukatlarımızın ve savunmanın hak ve hukukunu koruyan ve onları güçlendiren yeni bir avukatlık yasasını kazandıracağımızı da buradan ifade etmek isterim. Savunma hakkını güçlendiren adımları da yine biz atacağız. Bu noktada adli yardım ve destek konularını yeni bir anlayışla ele alan ve bunları ülkemizde, vatandaşımızın ve avukatlarımızın hukukumuzun yararını hayata geçirecek bir çalışmayı da ayrıca ve özellikle başlattığımızı ifade etmek isterim.

 

Bildiğiniz gibi bu hafta biz avukatlık asgari ücret tarifesini yayınladık. Gerçekten yaşanan artışları dikkate alarak bütün avukatlarımızı memnun eden vatandaşımızın da hukukunu koruyan dengeli bir asgari ücret tarifesini belirledik ve yayınladık. Eminim ki avukat arkadaşlarımız bundan memnun kalmışlardır. Vicdanlı olan herkes de bundan memnun kalmıştır. Biz bu tarifeyi yayınlarken de barolar birliğine şunu da söyledik. Dedik ki, ‘CMK'yla ilgili müdafi vekillerin görevlendirilmesine dair ücretler konusunda yapacağımız düzenlemeyi de birlikte yayınlamak isterdik. Ancak elimizdeki mevzuat diyor ki her yıl aralık ayında düzenlenir ve 1 Ocak'ta yürürlüğe girer diyor. O yüzden mevzuatta bir engel olduğu için biz buna asgari ücret tarifesiyle beraber yayınlayamıyoruz. Bunu da bütün avukat meslektaşlarımıza lütfen iletin’ dedik. Bütün barolar da biliyorlar ki ilgili yönetmeliğin 9. maddesi çok açık, aralıkta Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı'nın imzasıyla yayınlanacak bir tarife var ve bu da 1 Ocak'ta yürürlüğe girer. Açık açık yazıyor.

 

Geçen de barolar hep bir araya gelmişler, imza atmışlar, boykot yapacaklarmış, falan filan yapacaklarmış. Ben bilmiyorum, avukatların işi, kanunlara uymak, hakimlerin, savcıların, kanunlara uygun karar vermeleri için onlara yardımcı olmak, vatandaşların hak aramalarında ve kendilerini müdafaa etmelerinde onlara hukuki yardımda bulunmak değil mi? Kanunsuz bir talepte bulunabilirler mi? ‘Kanuna aykırı davranın’ diyebilirler mi? Bir avukat diyemez ama bakın 81 baro ‘Adalet Bakanı kanuna, mevzuata uygun davrandı’ diye bildiri yayınlıyorlar, ‘Efendim CMK görevlendirmesi yapmayacaklarmış, yavaşlatacaklarmış. Efendim adım atmazlarsa 3 gün bilmem CMK'ya görevlendirme yapmayacaklarmış’ gibi açıklamalar yapıyorlar. Buradan net söylüyorum, Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Adalet Bakanıyım. Kanunlara uymak benim birinci ve asli görevimdir. Mevzuata uygun davranmak benim birinci asli görevimdir. Değil 81 baro, herkes imza atsa benden kanuna aykırı bir davranış konusunda adım atmamı kimse bekleyemez. Böyle bir şey olur mu?

 

Ayrıca şunu da ifade etmek isterim, Türkiye'de baroları siyasi mücadelenin parçası haline getirmeye kimsenin hakkı yoktur. Barolar Birliği eğer siyasi parti gibi davranır, siyasi partilerin parçası, müştemilatı veya ne bileyim bir kısmı gibi hareket etmeye kalkarlarsa o zaman bizden baro muamelesi beklemesinler. Biz de onlara siyasi parti gibi bakarız. Kusura bakmasınlar. Herkes işini yapacak, herkes vazifesini yapacak. Bakın ben sizin sayenizde vekilim, parlamentoda görevlerim oldu, bakanlık yaptım. Pek çok baro başkanları geçti. Emin olun yaptıkları siyaseti genel başkanlar dahi yapmıyorlar. Ya bu avukatların derdi yok mu? Sorunları yok mu? İhtiyaçları yok mu? Aileleri yok mu? Orada çalışanların dertleri yok mu? Benim Adalet Komisyonunda da, Bakanlıkta da, Grupta da görevlerim oldu. Siyasi konuşmalar yapmak için, metin yazmak için kafa kafaya verip oturacağınıza, bu meseleleri çözmek için uğraşsalardı bugün avukatlarımızın durumu bundan bin kat daha iyi olurdu. Toplam 20 yılı aşkın süredir AK Parti iktidarda bize 2 baro başkanımız döneminde olumlu bir çalışma imkanı doğdu. Toplam 20 tane ziyaretleri yok. Sonra da dönüyorlar ‘Hükümet yapmıyor, hükümet yapmıyor.’ Ya niye yapmayalım biz? Şimdi Adli Yıl Açılış konuşmasında avukatların hukukuna ilişkin yapacaklarını kim söyledi? Barolar Birliği Başkanı mı söyledi? Türkiye'nin Cumhurbaşkanı mı söyledi? Niye orada söylemiyorsunuz? 'Bizim şeylerimiz şu.' Söylemiyorlar. Siyasi eleştiri. Avukatların derdi yok mu kardeşim? Şimdi de ‘Kanuna aykırı bir iş yapmadık’ diye protesto yapacaklarmış. İstediğiniz kadar eylem yapın, istediğiniz kadar protesto yapın, biz mevzuata uygun yapacağız ve yaptığımız düzenlemede de baroları değil avukatlarımızı ve mağdur vatandaşlarımızı düşünerek bu düzenlemeleri yapacağız. Baroların siyasi hesaplarına avukat meslektaşlarımızın ve hukuki yardıma ihtiyacı olan darda ve zorda olan vatandaşlarımızın kurban edilmesine asla izin vermeyiz. Eğer bu konularda vatandaşları ve avukatları bahane ederek siyasi hesaplaşma ruhuyla hareket edildiği takdirde şunu çok net söylüyorum, burada yeni bir düzenleme yaparak bu konuda Türkiye'de vatandaşlarımızın memnun olacağı avukatlarımızın da 'Allah razı olsun' diyeceği yeni bir uygulamayı hayata geçirmekte tereddüt etmeyiz. Kusura bakmasınlar. Bu memlekette, eylemle, hukuk yürümez. Benim bildiğim eylem işi kimin işidir? Hukuk yolunda, meşru yolda, hak arama yolları kapandı mı? Adalet Bakanlığı'ndan randevu istediniz, vermedi mi? Derdinizi anlattınız, dinlemedi mi? Meramınızı söylediniz, gereği yerine gelmedi mi? Kanun imkan veriyor da dediği yapılmadı mı? Var mı öyle bir şey? Yok. Daha oturmadan, konuşmadan, 'eylem eylem' diye. Buyurun yapın eylemlerinizi. Biz yolumuza milletimizin ve avukat meslektaşlarımızın hak ve hukukunu koruyarak devam edeceğiz.

 

Siyasete, ideolojik kavgaya, baroları alet etmenin bedelini en fazla Türkiye'de benim avukat meslektaşlarım ödedi. Sadece tabelalarda parti adı yazmıyor. Böyle şey olur mu? Meslek örgütüysek mesleğinin temsil ettiğimiz insanların hak ve hukukunu bilecek ve onları temsil edeceğiz, onları müdafaa edeceğiz.

 

Türkiye'de sadece barolarda değil bu. Tabipler Birliği'nin derdi de başka. Öte yandan efendim diğer bazı birliklerin derdi de bambaşka. Kendi meslek mensuplarının haklarını, hukuklarını aramak yerine Türkiye'de siyaset yapmaya, iktidar devirmeye, kendi bildikleri ideolojilere değirmenine su taşımaya devam ediyorlar. O zaman sizi meslek mensuplarınızın hakkını kim savunuyor? Onların derdini kim dile getiriyor? Ben duymadım Tabipler Birliği kaç defa doktorların hakkını hukukunu getiriyor? Efendim sadece zaman zaman hükümet karar alıyor, hekimlere zam yapacak, şunu yapacak, 'zam gecikti' diye protesto yapıyorlar. Ya doktorların başka derdi yok mu kardeşim? Neredesiniz? Yok. Ama bir terörist söz konusu olduğu zaman bir terör eylemi söz konusu olduğu zaman herkes ayakta. Ya doktorlar söz konusu olduğu zaman siz neredesiniz? Ben bu vesileyle meslek örgütlerimizin meslek sınırları içerisinde görevlerini yapması, temsil ettikleri meslek mensuplarının hak ve hukukunu koruması onların vazifelerinin gereği olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bırakın siyaseti, siyasetçiler yapsın. Sizin sevdiğiniz siyaseti yapan genel başkanlar var. Sayın Kılıçdaroğlu yapıyor. Diğerleri yapıyor. Beğenmiyorsanız gidin genel başkanlığa aday olun. Ama bırakın meslek örgütleri, meslek örgütlerinin hak ve hukukunu koruyan adımlar atsın."