BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL HABERTÜRK’E KONUK OLDU

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin 82 milyonun reform iradesi olduğunu ve katılımcı bir süreçle hazırlandığını belirterek, “Uygulanması için de bakanlık dışında sivil toplum kuruluşları ve paydaşlardan bir kurul oluşturacağız. Belli periyotlarla eksiklikleri, kamuoyuyla paylaşacağız.” dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Habertürk Tv’de Didem Arslan Yılmaz’ın canlı yayın konuğu oldu. Bakan Abdulhamit Gül, Yargı Reformu Stratejik Belgesi ve yargı gündemine dair açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin nasıl hazırlandığını anlatan Bakan Gül, “Reformların inandırıcılığı sahici olmasıdır. Tüm partilerden arkadaşlarla bu çalışmayı müzakere ettik. 7 büyük şehirde vatandaşlarımıza sorduk. Bu sadece Adalet Bakanlığı'nda bürokratlara sorularak hazırlanmadı. Bu belgenin gücü reformcu kimliğinden ve katılımcı bir süreçle hazırlanmasından ortaya çıkmıştır. Bu 82 milyonun reform idaresidir. Adalet her şeyin temeli. Bunu siyasi düzleme çekmemek lazımdır.” ifadelerini kullandı.

BELGE ÖZGÜRLÜKLERİN LEHİNE YORUM YAPICI

Reform paketinde özgürlüklerin lehine yorum yapıcı düzenlemelerin yer aldığını kaydeden Bakan Gül, " Çok sesli toplumda sanat da, ekonomi de daha canlı olur. İnsanlar elbette eleştirecek, fikrini söyleyecekler. Her eleştiri bir suç konusu olmaması gerekir. Somut anlamda ifade, düşünce özgürlüğü ile konular istinaf mahkemesi dışında Yargıtay'a taşınmasıyla ilgili bir husus var. Düşünce özgürlüğü bağlamında internet, kişisel veriler anlamında daha özgürlük lehine yorum yapıcı düzenlemeler söz konusu." diye konuştu. 

“UYGULAMADA YAŞANAN AKSAKLIKLARIN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYORDU”

FETÖ'nün yargıda neden olduğu tahribatı anlatan Bakan Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:

“FETÖ'nün zihniyetine sahip olmayan herkesi sıkıştıran, yargı sopasıyla korkutan bir zihniyet vardı. Bu yargıdan temizlendikçe Türkiye'nin vatandaşın yargıya güvenin artmasına, Türk Milleti'nin yargısı olmasına yönelik bu ihtiyaç daha da belirmişti. OHAL geçti, demokratikleşme, hukuki istikrar milletimizin temel ihtiyacı. Hukuki güven, istikrar yoksa yatırım yoktur. Hukuki güvenlik yoksa akşam yatağına yatan Diyarbakırlı anne, Tekirdağ'daki işçi, İzmirli vatandaş rahat uyuyamaz. Uygulamada yaşanan aksaklıkların çözülmesi gerekiyordu. FETÖ'nün tahrip etmesi, hukukun ayaklar altına alınması. FETÖ nasıl istiyorsa o şekilde yargılamalar oluyordu. Herkesin suçlu görülmesi, delillerin ürütülmesi, usül hükümlerinin çiğnendiği yerde çok büyük tahribatlar oldu. Reformları yapmak hasıl oldu.”

TUTUKLAMADA MAKUL SÜRE OLMALI

Tutukluluk sürelerine de değinen Bakan Gül, tutukluluğun bir tedbir olduğunu ancak cezalandırma şekline dönüşmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Tutuklu olan kişi yargılama sonucunda beraat de edebilir. Ama yargı makamlarının kanundaki şartlar ortaya çıktığında bu karar veriliyor. Tutuklamayla alakalı bu tedbirin ölçülülük ve zorunluluk ilkesi içerisinde gerçekleşmesi söz konusu. Biz özellikle uygulamalarda haklı eleştirilerdeki gibi yıllar süren dosyalar savcılığın önünde. Dosyanın safahatı ve delil toplamasıyla ilgili uzuyor. Tutukluluk süresinin uzun olması, kişinin neyle suçlandığını bilmemesi, mahkeme önüne çıkmaması, tedbir olması gereken tutuklamanın adeta cezalandırma gibi olması vicdanların kabul edeceği bir şey değil. Bu makul süre olmalı. Hem AİHM hem de Anayasa Mahkemesi içtihatları var bu konuda.” dedi.

HAKİM VE SAVCILAR ENDİŞE TAŞIMAYACAK

Hakim ve savcıların alacakları kararlar doğrultusunda kendilerini baskı altında hissetmemesi gerektiğine değinen Bakan Gül, “Ben bir karar verdiğimde başına neler gelir, tayinim çıkar mı diye bir endişeye kapılırsa dosyasına değil başka şeye aklı takılır, hakkaniyetten uzaklaşabilir. Özellikle FETÖ'de bu yaygın bir şeydi. Bazı iller sürgün şehriydi. Belli kıdeme ulaşmış hakim ve savcılarımızın kendi bulundukları yerden keyfi bir şekilde isteği olmaksızın bir teminat getiriliyor. Güçlü bir vurgu yaptık, bu düzenlemeyi yapacağız.” şeklinde konuştu.

AVUKATLAR YARGILAMANIN BÜTÜNLEYİCİ UNSURU

Adalet Bakanlığı bünyesinde yaklaşık 20 bin hakim savcının görev yaptığını anımsatan Bakan Gül, “Yaklaşık 10 bin üzerinde hakim savcı alındı. Elbette mesleğe yeni başladılar. Hukuka ve anayasaya bağlılar. Mahkeme kararlarında 'FETÖ mehdidir' diyenler oldu. Anayasayı ortadan kaldırdılar. Bu arkadaşlarımız anayasaya, hukuka ve vicdana bağlılar. Adım adım daha ileriye doğru gidiyoruz. Avukatlar yargının bir unsuru. Savunmanın bir parçası. Hakim, savcı ile yargılamanın bütünleyici unsuru. Avukatlıktan gelen arkadaşların hakim ve savcılıkta başarılı olduğunu söyleyebilirim.” açıklamasında bulundu.

YARGILAMANIN HIZLANMASI İÇİN AVUKATLARA YETKİ VERİLİYOR

Reform belgesinde savunma hakkının bir başlık olarak ele alındığını dile getiren Bakan Gül, “Yargılamanın hızlı tamamlanması için avukatlara da yetki veriyoruz. Aksi takdirde kuruma yazıyorsunuz, 6 ay sonra cevap geliyor. Şimdi avukat gidip o belgeyi alacak, 'aslı gibidir' yapıp mahkemeye sunacak. Bu konuda çok önemli gelişmeler dosyamızda var. Bu yargılamanın da niteliğini arttıracak.” ifadesini kullandı.

NİTELİKLİ HUKUKÇU SORUNU VAR

Vasat bir düzenlemenin iyi uygulamacıların elinde şahesere dönüşebileceğini kaydeden Bakan Gül, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

 “Adliyeye girdiğinizde mübaşirinden hakimine, avukatına kadar sahip çıkmak lazım. Deliller, kurumlar, tanıklar, olayla ilgili vatandaşlar. İşin doğası gereği bir taraf kaybedecek. Kaybeden taraf bile adil bir karar olduğuna inansın diyoruz. Hukuk sorunundan ziyade nitelikli hukukçu sorunu var. Hukuk fakültelerinin 5 yıla çıkması hemen olacak bir düzenleme değil. Bu 5 yıllık bir belge. Bunun olması için yeterli akademisyen, müfredatın ortaya konması lazım. Konuyla ilgili eylem planını birkaç ay içinde paylaşacağız. Sınav konusunda bu yıl üniversiteye yeni girecekler için olacak. Okuyan öğrencilerle ilgili söz konusu değil. YÖK daha başarılı öğrencilerin hukuk fakültelerine girmesi için düzenlemeler yapacak.”

"AF DEĞİL İNFAZ SİSTEMİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZ VAR"

Kamuoyunda afla, şartlı tahliye, denetimli serbestliğin birbirine karıştırıldığını dile getiren Bakan Gül, “Çocuğunu öldürmüş, hırsızlık yapmış, istismarda bulunmuş vs. belli bir düzeyde kamuoyunu, vatandaşları rahatsız etmeyecek şekilde infaz sistemiyle ilgili düzenlemeyi düşünüyoruz. Meclis değerlendirirse, daha çağdaş infaz sistemiyle ilgili önerilerimiz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dün söylediği gibi infaza ilişkin, hamile, çocuklu insanlarıyla ilgili, elbette özgürlük lehine düzenlemeler yapma kararındayız. Yaşlı kadın, çocuğu var mesela. Evde infaz, hafta sonu infaz gibi meseleler var. Af suçun önlenmesi için önemli bir enstrüman değil. İnfaza yönelik çalışmamız var. Meclis takdir ederse af değil infaz sistemiyle ilgili belki düzenlemeler olabilir.” dedi.

"GECİKMEKSİZİN BU REFORMLARI GERÇEKLEŞTİRMEK HEPİMİZİN GÖREVİ"

Reform Belgesinin uygulanmasına yönelik yapılacak çalışmaları da anlatan Bakan Gül, “Burada çok önemli belge çıktı. Bu belgede kalırsa hiçbir anlamı olmaz. Önemli olan uygulanması. Uygulanması için de bakanlık dışında sivil toplum kuruluşları ve paydaşlardan bir kurul oluşturacağız. Belli periyotlarla eksiklikleri, kamuoyuyla paylaşacağız. Milletimiz buna layık, gecikmeksizin bu reformları gerçekleştirmek hepimizin görevi.” değerlendirmesinde bulundu.

"ŞU ANDA SOMUT VERİLMİŞ HERHANGİ BİR KARAR YOK"

İşkenceyle ilgili 2002'den itibaren ağır müeyyidelerle birlikte insanlık suçu olarak adım atıldığını anımsatan Bakan Gül, açıklamalarına şöyle devam etti:

 “Eski fotoğraflar olarak geride bıraktık. Bu konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Kamu görevlisinin yapmış olduğu hukuk dışı uygulama varsa elbette cezasını çeker. Bunun verilebilmesi için soruşturmanın tamamlanması lazım. Soruşturmayı hep birlikte takip edeceğiz. Şu anda somut verilmiş herhangi bir kanaat yok. Dün Cumhurbaşkanımızın da açıkladığı gibi içerik ve erişimle ilgili düzenlemeler olacak. Uygulamalardaki bazı eksiklikler ortadan kaldırılacak.”

"BİR YERDE BERAAT DİĞER YERDE MAHKUMİYET OLMAMALI"

Mahkemelerden çıkan farklı kararların kamuoyunda oluşturduğu algıya da değinen Bakan Gül, “Bir mahkemede farklı bir mahkemede farklı olması yargıyı zedeliyor. İlk pakette çıkması yönünde beklentimiz söz konusu. Bir yerde beraat bir yerde mahkumiyet çıkıyor. Bir metin yazılmış, cümle söylenmiş. Bir mahkeme beraat bir mahkeme mahkumiyet veriyorsa nasıl güveneceksiniz. Bu konuda da çalışma yapılacaktır.” açıklamasında bulundu.