BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BOZDAĞ: SEÇMEN VERİLERİNİ KORUMALIYIZ

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Tatvan Adalet Sarayı açılış töreni sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

YSK'nın verileri paylaşımına sınırlandırma getirileceği konusundaki açıklamalarının doğru okunmadığını ifade eden Bozdağ, bir takım kurallar koyarak seçmen verilerinin korunacağını söyledi.

Bozdağ, şöyle konuştu:

“Benim söylediklerimi belli ki dilememişler, yazılı metinden de okumamışlar. Birileri onlara aktardı, öyle cevaplar vermişler. Öyle anlıyorum. Yok hem dinleyip hem okuyup ondan sonra böyle cevaplar vermişse o zaman daha kötü bir durum var ortada. Bizim söylediğimiz şey gayet açıktır. Seçmenlerin kişisel bilgilerini siyasi partilerden gizlemek değil. İsimlerini sandık numaralarını gizlemek değil. Seçmenlerin kişisel verilerinin hukuk dışı yollarla suç şebekelerinin veyahut kötüye kullanmak isteyen kötü niyetli kişilerin eline geçmesini önleyecek bir mekanizma kurmaktadır. Şu anda elde edilen ilk bulgular Panamaliks diye adlandırılan bu sızma harekâtının merkez üssünden yayılan verilerin seçmenlerimize ait bilgiler olduğunu gösteriyor. O zaman bizde diyoruz ki vatandaşlarımızın seçmen bilgileri siyasi partilere verilirken biz bu bilgileri verme konusunda bir takım kurallar koyalım, sınırlar getirelim ki vatandaşımızın aleyhine kullanılmasın. Bunlar siyasi partilerin aleyhine de kullanılmasın, vatandaşlarında aleyhine kullanılmasın. Bunun için iki yol var; birisi, tamamen yasaklarsınız yada bazı verileri vermeyen sınırlı sayıda veri paylaşan bir sistem kurarsınız bu iki alternatiften birisini yapabilirsiniz elbette bunu yaparken siyasi partilerle istişare edeceğiz o çerçevede yapacağız yoksa vatandaşın kişisel verilerini partilere hiç vermeyeceğiz böyle bir yolu tamamen kapatacağız diye bir cümle kurmadım. Benim bu anlamda vatandaşın hukukunu koruyan bir çalışma yaptığımız yönünde vardır.

Bunu da tartışmaya açsınlar herkes kanaatini söylesin, biz inceletiyoruz belki sandık numarası o sandıkta bulunan seçmenlerin isim listesi verilebilir ama T.C. Kimlik numarası ve diğer vatandaşı tanımlayan diğerlerinden ayıran veriler paylaşılmaz, sandıkta kimler var onlar verilebilir ama diğer verileri paylaşmayan bir kural getirilemez mi getirilebilir. Başka tür getirilebilir mi oda getirilebilir neler olabilir onu YSK ile de konuşacağız, partilerle de konuşacağız karar vereceğiz. Buradan hemen bir seçim sürecine dönük seçime dönük bir ahlaksızlık görmek; en büyük ahlaksızlıktır, bizim iyi niyetle yaptığımız bir çalışma.

Şu anda bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanımız kişisel verilerin korunma kanunu imzaladı, resmi gazetede yayımlandı ve yürürlüğe de girdi.  Kişisel verileri koruma kanunu vatandaşlarımızın kişisel verilerini koruyan bir kanundur ve işlenmesini kurala bağlayan bir kanundur, korumayanlara ağır müeyyideler getiren bir kanundur, vatandaşlarımıza kişisel verilerini öğrenme amacı doğrultusunda kullanıp kullanmadığını kontrol etme hukuka aykırılıklar varsa bunlara müdahale etme yetkisini veren bir kanundur. Tamda biz kişisel verileri böylesine büyük bir koruma altına aldığımız dönemde böylesi bir propagandanın yapılmasını da manidar buluyoruz. İnşallah bundan sonraki süreçlerde böylesi sonuçların ortaya çıkmaması için daha çok çalışacağız.”

Gazetecilerin sorusu üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'ndan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı kullandığı ifadeleri değerlendiren Bozdağ şunları söyledi:

“İşin doğrusu değerlendirecek durumda değilim. Yani değerlendirme de bitmiş durumda,söz de bitmiş durumda, seviye de bitmiş durumda, ahlak da bitmiş durumda. Yani her gün yeni bir, bu toplumun değerleriyle bağdaşmayan söz üslup gördüğüm zaman ona, her gün yeni bir cevap aramadan yoruldum ben. Dün ayrı bir şey, bugün ayrı bir şey. Yani artık Kılıçdaroğlu adına ben utanıyorum. Belki onun yüzü kızarmıyor, utanmıyor olabilir ama ben kendim şahsen Türkiye'nin Anamuhalefet Lideri'nin böyle bir üslubu ahlak, edep, seviye kabul ederek kullanmasından hicap duyduğumu buradan ifade etmek isterim.  Yani biz böyle bir üslup ile yarışamayız. Ahlaktan, seviyeden, edepten yoksun bir üslup ile onlara daha ağır cevap verme yarışına giremeyiz. Birincilik onların olsun. Ama gerçekten Türkiye bunu hak etmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy veren seçmenler bunu hak etmiyor. Saygısızlık da, seviyesizlik de, ahlaksızlık da sınır tanımamayı hiç kimse hoş görmemelidir. Bir parti taraf girliği içerisinde bu meseleye bakmamız gerekir. İnsan olarak bakmamız gerekir. Belli en azından asgari bir müştereklerde, bir seviyede siyasetin yapılmasını arzu eden insanlar olarak yapmamız gerekir. Şu anda söyleyecek sözüm yok. Sayın Kılıçdaroğlu yapması gerekeni yapmadı ve sürekli başka başka açıklamalarla ayıbının üzerini örtmeye çalışıyor. Yani mızrap çuvala sığmaz, bu ayıp örtülmez. Bu ayıbı örtmeye gayret etmek bu milletin aklıyla da alay etmektir, basireti ile de alay etmektir, sağduyusuyla da alay etmektir, CHP'lilerle de alay etmektir.  Herkes sözün ne anlama geldiğini biliyor. Sayın Kılıçdaroğlu’na düşen burada esasında “bir hata ettik , hep siyaset yapıyoruz konuşuyoruz, hata edebiliriz, burada da bir hata yaptık özür diliyorum” demiş olsa yerin dibine mi geçerdi ? Bence kendini büyütürdü. Ama zırva tevil götürmez lafı gereği bu zırvaya tevil getire getire kendini de siyasetini de yerin dibine sokmuştur. Söyleyecek sözüm yok artık benim. Kendisi istediği kadar batabilir.”