BAKAN GÜL: BİZİM YOLUMUZ DEVLETİN TEMELİNE ADALETİ, ADALETİN TEMELİNE İSE İNSANI KOYMA YOLCULUĞUDUR, DEMOKRASİDİR, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 84 milyondan bir kişinin bile kendisini kenarda hissetmeyeceği daha demokratik ve kalkınmış bir Türkiye için hizmet etmeye devam edeceklerini belirterek, “Bizim yolumuz, devletin temeline adaleti, adaletin temeline ise insanı koyma yolculuğudur, demokrasidir, hukukun üstünlüğüdür” dedi.
Adalet Bakanı Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2022 yılı bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada adaletin en yüksek erdem, yeri ve göğü ayakta tutan en yüce değer olduğunu kaydetti
Mazlumun gözyaşını silmek, hak edene hak ettiğini vermek, vicdanları adaletle teskin etmenin çok değerli bir vazife olduğunu vurgulayan Bakan Gül, “Yargısal adalet hakkın yerini bulacağı son çare, mağdurun sığınacağı son limandır. Hiç şüphesiz yargının kullanım yetkisi münhasıran yargıya aittir. Kimse bu yetkiye ortak olamayacağı gibi, yargı da bu yetkiyi kimseyle paylaşamaz, devredemez, hiçbir kurumla, grupla paylaşması mümkün değildir. Bu gerçeklerin ayaklar altına alındığı dönemlerde yargının nasıl bir araca döndüğünü, zulüm aracına dönüştüğünü hepimiz yakından yaşadık. 27 Mayısta yaşadık, 12 Eylülde yaşadık, 28 Şubatta çok acı örneklerle tecrübe ettik. Yine, FETÖ'nün aklını kiraya vermiş militanlarının, milletin adalet duygusunda açtığı yaralar hala tazedir.” dedi.
ASLOLAN SÜREKLİLİKTİR, REFORM KARARLILIĞIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ
Adalet Bakanı Gül, geçmişte yaşadıkları zulümleri, yargının, vesayetçilerin emrinde, milletin ensesinde boza pişirdiği günleri asla unutmayacaklarını ve o örneklerin bir daha yaşanmaması için her türlü tedbiri alarak çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerini bilirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı ve Yargı Reform Strateji Belgesinin kendileri için yol haritası olduğunu ifade eden Bakan Gül, hukukun kolaylaştırıcı ve hızlı bir şekilde vatandaşların yanında olması için çalışmalarını kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ettiklerini aktardı. Bugüne kadar 5 yargı paketi hayata geçtiğini ve bundan sonra da yine devamlarının geleceğini anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu düzenlemeler bir sihirli değnek değildir, bir anda her şeyi düzeltecek bir sonucu hiç kimse beklemiyor. Böyle bir şey mümkün değil ama reform bir süreçtir, bu konuda aslolan sürekliliktir ve bizim bu konuda reform irademiz diridir, tazedir ve bu konuda kararlılığımızı sürdürüyoruz. Adeta bisikletin pedalını çevirir gibi bu çalışmalarımızı yapıyoruz. Şüphesiz, iyi kanun iyi uygulamayla ancak hayat bulur ve bu anlamda en iyi reform, esas itibarıyla en iyi uygulamadır. İyi ve doğru uygulamanın en değerli örneklerini insanımızın onurunu, haysiyetini, itibarını koruma anlamında da çok önemli düzenlemelerle görüyoruz.”
Ceza Muhakemeleri Kanununda (CMK) 2017 yılında lekelenmeme hakkına ilişkin yapılan düzenleme ve değişikliğin, insan onurunun el üstünde tutulmasına yönelik çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Adalet Bakanı Gül, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar 482 bin ihbarın hiç işleme konmadığını söyledi.
HUKUK SİSTEMİMİZİ BİR GÜVENCE ALTINA ALMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Bakan Gül, temmuz ayında kanunlaşan 4’üncü yargı paketiyle insan onuru ve haysiyetinin korunmasına yönelik bir yaklaşık ortaya koyduklarını anımsattı. Bu konunu herkesin ortak meselesi olduğunu ifade eden Gül, “Geçmişte FETÖ'cülerin delil tezgahlarıyla, üretilmiş delillerle, tapelerle, kasetlerle, şantajlarla itibar suikastlığına, haysiyet cellatlığına nasıl soyunduklarını, bu amaçla hukuku nasıl kullandıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Biz bu zihniyete bir daha asla mahal vermeyecek şekilde hukuk sistemimizi bir güvence altına almak için çalışıyoruz.” diye konuştu.
Adalet Bakanı Gül, ‘vatandaşa güven esastır’ ilkesi gereğince taahhütle serbest kalma imkanının da önemli düzenlemelerden biri olduğunu, bu kapsamda, sırf ifade almak amacıyla ifade vermeye gitmemiş, havalimanında, otelde, yol aramasında bir vatandaşını gözaltına alınması uygulamasına da son verdiklerini aktardı. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte 5 aylık sürede 11 bin 67 vatandaşın taahhüt vererek serbest kaldığını kaydeden Gül, insan odaklı siyaset anlayışıyla yola devam edeceklerinin altını çizdi.
Vatandaşların kolaylaştırıcı hukukta istifade etmeleri amacıyla İstanbul Havalimanına kurulan adliyeden bugüne kadar 14 bin 200 kişinin yararlandığını açıklayan Bakan Gül, gelecek yıl Sabiha Gökçen Havalimanında da yeni bir adliye kuracaklarını, diğer havalimanları için de çalıştıklarını belirtti.
TUTUKLAMA KARARLARINA KARŞI DİKEY İTİRAZ YOLU GETİRİLDİ
Adalet Bakanı Gül, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinin kendileri için değişmeyen öncelik olduğunu vurgulayarak, bu kapsamda getirilen önemli yeniliklerden birinin sulh ceza hakimliklerinin vermiş olduğu tutuklama kararlarına karşı dikey itiraz yolunun getirilmesi olduğunu kaydetti. 1 Ocak 2022’den itibaren, sulh cezaların verdiği tutuklama kararlarına itirazın bir üst mahkeme olan asliye ceza hakimleri tarafından karara bağlanacağını anımsatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tutuklama, bir cezalandırma aracı değil, bir tedbirdir ve bu anlayışla, 2019 yılında birinci yargı paketinde tutukluluğa azami süre getirdik ve bu yargı paketiyle, eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı yönündeki ilkeyi güçlendirdik. Çünkü biz ifade hürriyetinin, eleştirinin, düşünce açıklamanın demokratik hukuk devletinin temel unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede, bu anlayışla, internete erişimin engellenmesi kararlarının da internet sitesinin tamamını değil, ilgili içeriğin iptaliyle, engellenmesiyle ilgili düzenleme getirdik. Yine, ifade özgürlüğünü ilgilendiren mahkeme kararlarının, istinaf mahkemelerinden sonra bir kez de Yargıtay incelemesinden geçmesi yönünde düzenleme yaptık. Bu anlamda, özellikle yaklaşık 35 bin vatandaşımız bu düzenlemeden yararlandı ve dosyalar istinafta kesinleşmişken, Yargıtay’a gitti, hukuk güvenliği anlamında bu çalışmalar yapıldı. Yine, bu yıl kanunlaşan 4. Yargı Paketi'nde hak ve özgürlük temelli bir bakış açısıyla adli kontrol tedbirini de revize ettik. Adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceği, en geç 4 aylık aralıklarla hakim tarafından incelenecek.”
VATANDAŞIMIZIN, HUKUKUN YÜK OLAN DEĞİL, YÜK ALAN ANLAYIŞIYLA BAŞ BAŞA KALMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Adalet Bakanı Gül, mağdur odaklı adalet anlayışı çerçevesinde ‘Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır’ vizyonuyla hareket ettiklerini belirterek, herkesin bu kapıdan memnuniyetle ayrılmasının en temel amaçları olduğunu söyledi. Vatandaşlara "Artık adliyede yalnız değilsiniz" diyerek seslenen Bakan Gül, “Bu anlamda, 2019 yılında adli görüşme uygulamalarını yaygınlaştırdık, personel, uzman desteğiyle ilk adımları attık. Suça sürüklenen çocukların, cinsel suç, şiddet mağduru kadınların ifade ve beyanlarının uzman eşliği altında alınmasını sağladık. 105 adliyede bu anlamda Adli Görüşme Odaları (AGO) var ve bu ortalamalarda 40 binin üzerinde mağdurun derdi uzmanlar tarafından dinlenmiş ve yeni travmaların yaşanmaması için bu çalışmalar yapılmıştır. 2020 yılında, yine Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri birimimiz faaliyete geçti ve bugüne kadar 20 bin vatandaşımıza bu anlamda danışma ve bilgilendirme faaliyetleri adliyelerde yeni kurulan bu müdürlükler eliyle verildi. Mağdurun elinden tuttuk, adliyede kendisini yalnız hissetmemesi için uzman destekleriyle yanında olduk, onu derdiyle baş başa bırakmadık. Vatandaşımızın, hukukun yük olan değil, yük alan anlayışıyla baş başa kalması için çalışmalarımızı yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
KADINA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDETİ EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE KINIYORUZ
Bakan Gül, kadına yönelik her türlü şiddeti en güçlü şekilde kınadığını belirterek, bu konuda etkin bir mücadele ettiklerini vurguladı. Adliyelerde aile içi ve kadına yönelik şiddet büroları kurduklarını, Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından bu dosyaların da uzmanlaşmış savcılar tarafından yürütülmesini sağladıklarını hatırlatan Gül, boşanmış olsa bile eşe karşı işlenen suçlara ilişkin cezaların artırıldığını belirtti. Velayet altındaki çocukların teslimine ilişkin de düzenlemenin hayata geçirildiğini aktaran Bakan Gül, artık çocuğunu görmek için anne ve babanın ücret ödemediğini ifade etti.
1 MİLYON 650 BİN UYUŞMAZLIK ANLAŞMA İLE SONUÇLANDI
Adaletin gecikmeden yerini bulması için çalışmalar yaptıklarını, “Geç gelen adalet, adalet değildir." şiarıyla hareket ettiklerini bildiren Gül, şöyle konuştu:
“Bu anlayışla da yargıda hedef süre uygulamasını başlattık. Yargıda hedef süre uygulamasıyla vatandaşımız adliyeye gittiğinde savcılık ya da mahkeme vatandaşımıza bu davanın ya da soruşturmanın ne kadar sürede sona ereceğini hedef olarak bildiriyor, vatandaş önünü görüyor. Yine, seri muhakeme ve basit yargılama usulleri ile klasik yargılamada bir buçuk yıl süren uygulamalar iki haftada sona ermektedir. Seri yargılama, basit yargılama bu anlamda çok önemli bir neticeye kavuşmuştur. Hukukun kolaylaştırıcı rolü anlamında arabuluculuk çok önemli katkı sağlamıştır. Bu çerçevede, esas itibarıyla, bizim toplumda uzlaşma kültürü vardır. Bunun en güzel örneklerinden birini de bu uygulamada görmekteyiz. Bu uygulamalarla birlikte, 2018'de iş, 2019'da ticari, 2020'de tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuğu dava şartı hâline getirdik. Böylece bu uygulamayla, başından itibaren 1 milyon 650 bin uyuşmazlık anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu da milletimizin uzlaşmaya verdiği önemi, kültürümüze hakim olan anlaşma kültürünü açıkça ortaya koymaktadır. Yargıda ihtisaslaşma da yine önem verdiğimiz başlıklardan biridir. Bu konuda da yine önemli kararlar aldık ve özel itibarıyla, eğitime ve sürekli eğitim anlayışına da çok önem vermekteyiz. Bu hususta, özellikle kaliteli bir hukuk sisteminin son tahlilde kaliteli hukukçularla oluştuğuna inanıyoruz ve bunun için, hukuk fakültelerinin gerek kontenjanı gerek de sayısı konusunda niceliğe değil, niteliğe önem veren ilkesel tutumumuzu sürdürüyoruz.”
Adalet Bakanı Gül, özellikle UYAP, e-duruşma, celse, hafta sonu noterlik, elektronik tebligat gibi uygulamalarla çevreci uygulamaları sürdürdüklerini, sadece elektronik tebligat uygulamasıyla 51 bin 500 ağacın kesilmekten kurtulduğunu ve 3 bin ton kağıttan tasarruf edildiğini söyledi. Ankara’ya yeni bir adliye yapılacağını belirten Bakan Gül, proje çalışmalarının sonlandığını ifade etti.
GECİKMEYEN ADALET İÇİN YENİ ADIMLAR ATILACAK
2023 hedeflerine emin adımlarla ilerlediklerini, bu çerçevede önümüzdeki dönemde gecikmeyen adalet ve kolaylaştıran hukuk için yeni adımlar atacaklarını kaydeden Gül, “Uzun yargılamadan kaynaklı zararlar yönünden Bakanlığımız nezdinde İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna başvuru imkanı getireceğiz. Yani davası çok uzun sürdüğü için mağdur olan vatandaş bir daha ‘Ben mağdur oldum, tazminat almak için mahkemeye başvurmak zorunda kalıyorum’ demeyecek artık. Mahkemeden kaynaklı bir eğer uzama, makul süre aşıldıysa devlet olarak, yürütme olarak ‘Biz bunu kabul edemeyiz’ diyerek Bakanlıkta, bu tazminat komisyonunda bu anlamda vatandaşımızın mağduriyetini giderecek bir düzenleme yapacağız. Yine, üst mahkemelere başvuru hususunda itiraz, temyiz, istinaf gibi konularda çok farklı süreler var. Uygulayıcıların bile karıştırdığı, zorlandığı konuda vatandaşlarımızın daha da bu konuda mağdur olduğunu ve hak kayıplarına maruz kaldığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu çerçevede bu sürelerle ilgili de bir yeknesaklık sağlayacak düzenlemeyi hayata geçireceğiz. Yine boşanma davalarının uzun sürmesinden kaynaklı mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir usul üzerinde çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz. Ayrıca e-tebligat, e-duruşma, arabuluculuk gibi seri muhakeme, basit yargılama gibi yeni usullerin de kapsamını genişletmiş olacağız.” şeklinde konuştu.
İHTİSAS MAHKEMELERİ OLUŞTURMAYA DEVAM DEVAM EDECEĞİZ
Yeni ihtisas mahkemeleri oluşturmaya devam edeceklerini ifade eden Adalet Bakanı Gül, 15 Aralık’tan itibaren finans mahkemelerinin yürürlüğe gireceğini, bunun da vatandaşlara hukuk anlamında kolaylaştırıcı bir rolü olacağını söyledi. Vatandaşın malını mülkünü ilgilendiren konuların öncelikli olarak davalarda görüleceğini ve sonuçlanacağını vurgulayan Adalet Bakanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vatandaşımız ile kamu kurumları arasında bir ihtilaf olduğunda vatandaşımız devletle mahkemelik olmadan bir masa etrafında oturacak ve eğer anlaşamazsa dava yoluna gidecek. Vatandaş devletle, devlet vatandaşla mahkemelik olmayacak. Yine, vatandaş ile idare arasındaki itilaflarda pilot dava usulüne geçeceğiz. Örneğin, aynı konuda 10 bin dava var diyelim. Bu durumda 10 bin bilirkişi, 10 bin keşif, 10 bin masraf ve 10 bin davanın yüksek yargıya kadar giden, uzun süren bir neticesi vatandaşı mağdur ediyor. 10 bin dava mı açıldı? Bir davaya ‘pilot’ ya da ‘grup dava’ diyecek, mahkeme belirleyecek. O kişiyle ilgili, o dosyayla ilgili dosya yüksek mahkemede kesinleşecek. 10 bin davanın bir tanesine göre aynı konu olduğu için 9 bin 999 davayı aynı gün karara bağlayacak, vatandaşımız da adaletin tecelli ettiğini görecek.”
KÖKLÜ VE KURUMSAL REFORMLARA DEVAM EDECEĞİZ
Bakan Gül, köklü ve kurumsal reformlara devam edeceklerini belirterek, hakim ve savcı yardımcılığını hukuk sistemimize kazandıracaklarını açıkladı. Hakim ve savcılara coğrafi teminat düzenlemesini de getireceklerini aktaran Gül, “Daha mesleğin başında kürsü tozunu yutarak, her insanın hikayesine temas ederek, bir kişi tutuklandığında dışarıdaki göz yaşını görerek, bir kişinin boşanma sürecinde o çocuğun göz yaşını görerek, malına tedbir koyduğunda o kişinin yaşadığı mağduriyeti görerek ve iddianame, karar nasıl yazılır, güzel Türkçe nasıl kullanılır, burada kalem nasıl çalışıyor, mübaşirin çektiği nedir, zabıt katibi ne sıkıntı çekiyor, ceza infaz kurumunda insanlar nasıl ortamda kalıyor bunları görecek, ondan sonra cübbesini giyecek, millete adaleti tecelli ettirecek. Hakimlik teminatı anlamında, yargı bağımsızlığı anlamında çok önemli bulduğumuz hâkimlere ve savcılara coğrafi teminatı getireceğiz. Bu teminatta vatandaşlarımız için öngörülebilir ve yine, hakimlerimiz için, yargı mensuplarımız için öngörülebilir bir meslek hayatı ve davaların uzamasını da önleyecek. Yargıtay, Danıştay üyeliğine seçilebilmek için birinci sınıf olma şartının yanında ayrıca kıdem şartını da getireceğiz.” dedi.
İstinaf kanun yolunun beş yıllık uygulamasını dikkate alarak bu konuda gerekli düzenlemeleri yapacaklarını ifade eden Bakan Gül, istinaftaki uygulama hatalarını ve bu konudaki ihtiyaçları da giderecek bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını kaydetti.
2022 YILINDA ADALET BAKANLIĞINA 12 BİN PERSONEL ALINACAK
Adalet Bakanı Gül, ceza kanunundaki suç ve yaptırım dengesini, toplumun adalet duygusunu tatmin edecek şekilde tümüyle gözden geçireceklerini vurgulayarak, yapılacak düzenlemeleri şöyle sıraladı:
“Israrlı taciz ve takip fiillerini ayrı bir suç olarak, caydırıcı bir suç olarak düzenlemeye yönelik çalışmalarımızı tamamladık. Bu konuda da ümit ediyorum en kısa zamanda gerekli düzenleme olacaktır. Yine, nefret söylemi ve nefret suçuna ilişkin ceza kanunumuzda yeni ve müstakil düzenleme yapılması da çalışma konularımız arasında. Şiddet mağduru kadın olsun, çocuk olsun, engelli olsun, hak arayışında adliyede yalnız bırakılmayacak. Bu konuda da çok özel çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sanığın duruşma esnasında, avukatın hukuki yardımından daha güçlü bir şekilde istifade edebilmesi için duruşma salonunda oturma düzenine ilişkin bir değişiklik yapacağız. Savunma ve avukatlık hizmetlerinden alınan vergi oranlarını düşüreceğiz. Kamu avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik iyileştirme yapacağız. Adalet personelimizin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. 2022 yılı içerisinde düzenlenecek 3600 ek gösterge dahil tüm iyileştirmelerden adliye ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü personelimizin de yararlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sözleşmeli personelin kadroya geçmesi hususunda da somut neticeleri 2022’de alacağımıza inanıyoruz. Fazla mesai ücretinin kapsamı ve miktarını artıracağız. Yine, 675’deki düzenlemeyle 'adalet hizmetleri sınıfı' oluşturarak bu konuda yeni bir hizmet sınıfının oluşması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2022’de 12 bin yeni personel alacağız. İnanıyorum ki 2023 yılına kadar hala devam eden reformlar hayata geçecek ve her bir vatandaşımızın daha güvenli bir şekilde, adliyenin kapısından geçerken de o kapıdan girince de 'Evet, benim için, adalet için çalışan bir yargı var.' duygusuna kavuşması için çalışıyoruz."
BU MİLLET İÇİN NE KADAR ÇALIŞSAK AZDIR
Adalet Bakanı Gül, bütçenin hayırlı olması temennisinde bulunarak, 84 milyondan bir kişinin bile kendisini kenarda hissetmeyeceği daha demokratik ve kalkınmış bir Türkiye için hizmet etmeye devam edeceklerini vurguladı. Tüm hedeflere ulaşmak için çalışacaklarını sözlerine ekleyen Bakan Gül, “Bizim yolumuz, devletin temeline adaleti, adaletin temeline de insanı koyma yolculuğudur, demokrasidir, hukukun üstünlüğüdür. Bu yol, 2023’te güven veren ve daha erişilebilir bir adalete çıkacak, bütün hedeflerimize hep birlikte ulaşacağız. Bu yolda pusulamız hukuk devleti, rotamız da milletimizin talepleridir. Hepimizin, 84 milyon vatandaşımızın beklentileri, kaygıları ve umutları ortaktır. Milletimiz bütün reformların en iyisine, en güzeline layıktır. Bu millet için ne kadar çalışsak azdır. Bu millete layık olmak şereflerin en büyüğüdür. O yüzden bu anlayışla reformlarımızı özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye olarak sürdüreceğiz.” diye konuştu.
KİMSENİN YARGI ADINA VEKALETEN KONUŞMA YETKİSİ YOK
Adalet Bakanı Gül, sunumun ardından milletvekillerinin sorularını da yanıtladı. Görüş ve eleştirileri tek tek değerlendirildiğini ve sisteme önemli katkılar sağladığını vurgulayan Bakan Gül, milletvekillerine teşekkür etti. Soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki dosyaların karara bağlandığı yerin adliye ve duruşma salonları olduğunu anımsatan Bakan Gül, “Bizim yürütme olarak, sizin yasama olarak yürüyen bir davayla veya soruşturmayla ilgili bir yetkimiz yok. Kimsenin yargı adına vekaleten konuşma yetkisi de yok. Yargıyı yargıya bırakmamız lazım ve eksiklik varsa, hata varsa Türkiye bir hukuk devletidir, mekanizması içerisinde bunlar düzeltilebilecektir.” diye konuştu.
ORTAK ARZUMUZ YARGININ, ADALETİ TECELLİ ETMESİDİR
Geçen yıl ortalama 19 milyon dosyanın yargısal sistemden geçtiğini anlatan Bakan Gül, kararlarda üst mahkeme yollarıyla yanlışlıkların giderildiğini kaydetti. Yürüyen ve işleyen yargı sisteminde kimsenin kendisini yargı mensubu gibi görmemesi gerektiğinin altını çizen Bakan Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yürüyen, işleyen bir hukuk sistemi çerçevesinde hiçbirimiz yargı mensubu değiliz ve bu anlamda da bir yetkimiz yok. Bu konuda milletimizin beklentisi, hakim savcıların önünde, uygulamadaki eksiklikler varsa tespit edilsin ve yasama kanunları değiştirsin, bu adımları atsın. Yürütme, idari anlamda her türlü teknik desteği versin. Hepimizin ortak arzusu, adliyenin kapısından kim girdiyse yargının, adaleti tecelli etmesidir. Ama bizim hükümet olarak, hiç birimizin yargısal bir yetkisi yok. Bu konuda hem eğitimlerle hem kanunlarla, reformlarla bu yargı kültürünü hep beraber oluşturmaya çalışıyoruz.”
Konuşmaların ardından Meclis Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, Adalet Bakanlığının bütçesi kabul edildi.
06659 KIZILAY / ANKARA
90 (0312) 417 77 70
basinadalet.gov.tr