Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Bingöl Karlıova'da meydana gelen depremden etkilenen vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Bakan Gül, Pençe-Kartal Operasyon Harekatının da büyük bir başarıyla gerçekleştiğini belirterek, "Kahraman Mehmetçiğimize de buradan dualarımızı gönderiyoruz. İnşallah terörün kökünü kazıyıp, ülkemize, huzurumuza kast edenlere sonuna kadar mücadelemizi yapıp, bunu da başarıyla taçlandıracağız" dedi.
HİZMETLER DİJİTAL ORTAMDA TAKİP EDİLDİ
Koronavirüs sürecinde alınan önlemlere ilişkin bilgi veren Bakan Gül, toplantıları tele konferanslarla ve video konferanslarla yaptıklarını, başsavcılarla komisyon başkanlarıyla tüm adliye hizmetlerinin hepsini dijital olarak takip ettiklerini aktardı.
Bir rehavete kapılıp da maskelerin indirildiği, takılmadığı ya da mesafeye dikkat edilmediği görüntülerin, arzu etmedikleri görüntüler olduğuna işaret eden Gül, "Bir rehavete asla düşemeyiz çünkü dünyada benzer hadiseler de bir rehavetin de olumsuz etkilediği bir realite." dedi. Bakan Gül, Kovid-19 nedeniyle durdurulan yargısal sürecin ve duruşmaların ne zaman başlayacağı, yargıda normalleşme adımları için hazırlıklar ve takvimin nasıl işleyeceğine ilişkin soru üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda tüm devlet kurumlarıyla büyük bir süreç yönetiminin ortaya konduğunu ve bütün dünyanın Türkiye'ye imrenerek baktığını belirtti.
DİJİTAL OLANAKLAR ARTTIRILDI
Bu süreçte, UYAP üzerinden dijital olarak hem avukatlara hem de hakim savcılara birçok imkanlar getirdiklerini, bunun faydasını görüp genişlettiklerini belirten Bakan Gül, "Avukatlarımız, savcılık dosyasını, adliyeye gitmeden, savcımızla görüşmeden de dosyasını görebilecek ve yine bulunduğu yerden, ilden adliye duruşmasına katılabilecek. Bugünlerde bir testimizi de yapacağız. Bu anlamda da yeni daha önceden de belirlediğiniz çalışmalara hız verdik" dedi.
Adliyelerde gerekli tüm önlemlerin alındığını anlatan Bakan Gül, adliyeye gelen tüm vatandaşların ve çalışanların sağlığının önemli olduğunu vurgulayarak, bu süreci başarıyla uygulamayı hedeflediklerini söyledi. Sosyal mesafe, maske ve hijyene dikkat edilmesi uyarısında da bulunan Gül, "Vatandaşlarımız da hepsinin avukatı var. Avukatlarımız takip edeceklerdir müsterih olsunlar böyle zorunlu olmadıkça adliyede bir insan sirkülasyonuna sebebiyet vermeden de adliye yoğunluğunu artırmamak adına da bir öneride bulunuyorum." diye konuştu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Kovid-19 sürecinde kabul edilen infaz düzenlemesine ilişkin, Türkiye'de af ile infaz düzenlemesinin birbirinden ayrılması gerektiğini, bu konuda bir kafa karışıklığının ortaya konulmaya çalışıldığını belirtti. Adalet Bakanı Gül, bir hakkın tahliyesinin söz konusu olmadığını belirterek, "Bu yapılan düzenleme, bir af değil bir infaz süresine ilişkin düzenlemedir. Bu ilk de değildir. Bu ilk 2012 yılında Türk mevzuatına girdi. 2012 yılında denetimli serbestlik getirildi ve tüm suçlara ilişkin bir yıl kala denetimli serbestliğe ayrılmaya izin veren bir düzenleme geldi. 2016'da denetimli serbestlik, 2 yıla çıkartıldı şimdi 3 yıla çıkartıldı. 2012'de 'af' demiyorsunuz 2016'da 'af' demiyorsunuz, Anayasa Mahkemesine bile gitmiyorsunuz. Şimdi Anayasa Mahkemesine gidilmesinin sebebi nedir?" diye konuştu.
Düzenlemeye ilişkin bilgi veren Gül, kişinin cezaevine girdiği günden itibaren iyi hal konusunda incelemeye tabi tutulacağını, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığından heyet ve savcı başkanlığında komisyon oluşturulacağını belirtti.
CEZA ADALETİNİ SAĞLAYACAK BİR BİLİM KOMİSYONU OLUŞTURDUK
Hamilelerle yaşlılarla kadınlarla çocuklarla ilgili daha insani düzenlemeler söz konusu olduğunu belirten Gül, infaz hakimliği müessesesinin sistemin merkezine oturtulduğunu belirterek, "İyi hallilik kalkacak. Buna heyet karar verecek. Heyet de sadece cezaevi personeli değil, Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığından uzmanlar, psikologlar ve psikiyatristler olacak ve bu savcı başkanlığında olacak. Böyle olunca ne olacak? Toplumu rahatsız eden bir kişi, gerçekten topluma entegre olup ıslah olduysa iyi hallidir diye bir rapor verecek." dedi.
AYASOFYA'NIN ZİNCİRLERİNİN KIRILIP İBADETE AÇILMASI DİLEĞİMİZDİR
Bakan Gül, Ayasofya'nın ibadete açılması için Danıştay’da açılan davada duruşma gününün yaklaştığının hatırlatılması ve ibadete açılmasının önündeki engelin ne olacağını yönündeki soruya, "Turnikeyle içine girdiğimiz tek camidir, bu ayıbın gerçekten ortadan kalkması hukukun bir gereğidir." karşılığını verdi.
Ayasofya'nın 500 yıldır cami olarak hizmet verdiğini, sonra bir idari kararla farklı bir müze haline getirildiğini belirten Gül, "Fatih Sultan Mehmet'in vakfiyesidir. Hukuki anlamda bakıldığında da Kariye Camii ile ilgili bir emsal yaklaşım da İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun vakfa uygun bir şekilde hizmet vermesi yönünde bir içtihadı var. Danıştay, bu içtihat çerçevesinde bir karar verebilir ya da gerekçesini açıklayarak farklı bir karar verebilir." dedi.
Adalet Bakanı Gül, Ayasofya ile ilgili konunun, başka bir ülkenin tasarrufunda olan, onların yorumuna bırakılan bir konu olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin tasarrufunda olan bir meseledir. Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik meselesidir. Fatih Sultan Mehmet'in vakfiyesidir. Bu çerçevede, hukuki olarak bir karar verildiğinde, yakın bir zamanda bunun hangi yönde karar vereceğini göreceğiz. İdari olarak da bu konuda gerekli adımlar atılacaktır. Ayasofya'nın elbette ibadete açılması, zincirlerinin kırılıp ibadete açılması hepimizin ortak dileğidir. Fatih Sultan Mehmet'in vasiyetinin yerine getirilmesidir. Mülkiyet hakkı anlamında da vakfa ait olan bir cami olarak bir konunun aslına dönmesi anlamında hepimizi heyecanlandıran bir sürecin hukuki, idari anlamda arefesinde olduğumuzu düşünüyorum. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız da genel yaklaşımları ortaya koydu. İnşallah neticesini hep birlikte göreceğiz."
MEVZUAT BATILI BİRÇOK ÜLKEDEN DAHA İLERİDE
Adalet Bakanı Gül, kadına yönelik şiddeti önlemek için mevzuatın Batılı birçok ülkeden daha ileride olduğunu belirterek, kadına yönelik şiddette yargının sonuç aşaması olduğunu, kadının şiddete maruz kalmasını önleyici tedbirlere kafa yorulması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Bu konuda yargısal yönden çok önemli adımlar atıldı. Cumhurbaşkanımızın kararnamesiyle de mağdur odaklı bir yargılama için düzenleme yürürlüğe konuldu. Özellikle adliyelerde bir müdürlük oluşturarak mağdura adliyenin kapısından girdiği andan itibaren her türlü desteğin verileceği ve sürecin tamamlanıncaya kadar uzmanlar marifetiyle yürütüldüğü bir sistemi öngördük. Buna yönelik uygulamalarımız, kararname çerçevesinde devam edecek. Biz, 'tüm şeyleri yaptık artık elimizden bu geliyor' diyemeyiz. Bir cana, bir kadına daha el uzanmaması için ne yapmamız gerekiyorsa hükümet olarak, yargısal yönüyle de yapmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede hazırladığımız genelgelerle kadına yönelik şiddet bürolarının savcılıklarda oluşturulması ve bu konuda HSK'nin ihtisas mahkemeleri belirlemesi yönünde adımlar söz konusu. Bu konuyla ilgili önemli aşamalar elde edildi. Savcılıklara da bu konu tekrar hatırlatıldı. 'Mağdurun yanında yer alın.' şeklinde birtakım ifadeler vurgulandı. Elbette yargısal boyutuyla da eksikler, hatalar, kabul edemediğimiz uygulamalar olabiliyor ama bu konudaki hassasiyetin en üst düzeyde olması için her türlü çabalar ortaya konulabiliyor.
SAVCILIK BİLGİYİ ÖĞRENDİĞİNDE BUNU DİKKATE ALMAK ZORUNDA
Bakan Gül, kadına şiddet olaylarının sosyal medya üzerinde paylaşılmasının ihbar niteliğiyle ilgili bir soruya ise "Karakola ya da savcılara o video gitmemişse, sosyal medyada bu yapılıyorsa bu anlamda yargı ya da karakola bir suç atfetmek mümkün değil. Dosyanın içerisinde bilgi varsa ve bu dikkate alınmıyorsa bunun asla tasvibi mümkün değil. Burada asıl olan adaletin yerini bulmasıdır. O kişiden beklenen, videoyu karakola ya da savcılık makamına vermesidir ama oradan yayınladı diye bir şey demek de doğru değil. Savcılık bilgiyi öğrendiğinde bunu dikkate almak zorunda. Bu tür bilgiler değerlidir. Diğer taraftan vatandaşın, 'ben yazdım o yüzden harekete geçildi', 'bunu paylaşmasaydım o kişi yakalanmayacaktı, savcılık, emniyet itibar etmeyecekti' algısı da doğru değil. Oysa savcı da zaten o delili bekliyor. Bu anlamda paylaşımlar yargıya yardım edildiği yönüyle doğru ama kişisel verileri paylaşma ve soruşturmanın gizliliğini ihlal edilmesi ise asla kabul edilemez." yanıtını verdi.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi kapsamında eski eş için alınacak önlemlerin sorulması üzerine Gül, önleyici tedbir anlamında hem kolluğun hem de savcılığın çok önemli misyonunun bulunduğunu, bu konuda koordinasyonun ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında olduğunu belirtti.
Kadına yönelik şiddetin psikolojik ve sosyolojik boyutunun da bulunduğunu belirten Gül, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, ilgili bakanlıklara bildirdiği eksiklikleri, en önemli başlık olarak ele alıp değerlendirdiklerini bildirdi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, sadece kamu kurumlarının değil, sivil toplum kuruluşları, medya ve kanaat önderleri de dahil herkesin ortak sorumluluklarının bulunduğuna işaret eden Gül, "Bir kişi şiddete uğradıktan sonra, kanunlarımızda zaten ağır cezalar var, daha da ağırlaştırılmamız gerekiyorsa elbette yapılabilir ama mesele bir kadın şiddete uğramadan önce, ölmeden, yaralanmadan önce bu hadisenin önlenmesidir." dedi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için şiddet büroları kurulduğunu, savcılıklar ve ihtisas mahkemeleri oluşturulduğunu anlatan Gül, 2017-2020 yılları arasında 18 bin 20 koruyucu, 1 milyon 791 bin 182 önleyici olmak üzere toplam 1 milyon 809 bin tedbir kararı verildiğini kaydetti.
GÖRÜNTÜLÜ GÖRÜŞME VE DİJİTAL SAYIM
Bakan Gül, cezaevlerindeki dijital sayım uygulaması ile hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla görüntülü görüşmesine imkan sağlayan düzenlemenin de uzun zamandır üzerinde düşündükleri önemli başlıklardan biri olduğunu bildirdi.
Bu çalışmaya ilişkin mevzuatın hazırlandığını, teknik hazırlığın da tamamlanmak üzere olduğunu ifade eden Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cezaevlerinde annesini, babasını 10 yıldır, 15 yıldır göremeyen, yurt dışından ziyarete gelemeyen insanlar var. Bu kişilerin, cezaevindeki yakınlarıyla görüntülü görüşebileceği bir sistem kuruyoruz. Koğuşun içinde, sese yalıtılmış, güvenli bir şekilde orada görüşmesi gereken kişiyle görüntülü görüşüp konuşabilecek bir sistem. Bu bir hak, elbette çerçevesi çizilecek. Yine sayımlar yapılıyor. Günde 2 defa sayım için hükümlü ve tutuklular hizaya diziliyor. Artık sayımlar parmak iziyle yapılacak. Dilekçe yazacaksa oradan talepte bulunacak. Son derece insani bir uygulama. Koğuşa konulacak kiosk dediğimiz bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Birçok açıdan çok önemli bir düzenleme olacak. Dünyada bu anlamda bir düzenleme ile karşılaşmadık, öncüyüz. Pilot uygulamalara yakın zamanda başlayacağız. Başarılı bir şekilde uygulandıktan sonra cezaevlerinde bunların yaygınlaştırılması sağlanacak. Hele şu pandemi sürecinde sayımlar yapıyorsunuz, oradaki hükümlü tutuklu da devlete emanet, bir fiziksel temasa da gerek kalmasın diye çok önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. İnşallah yakın zamanda bunu hayata geçireceğiz. Koğuşlara ATM benzeri bir cihaz konulacak, görüşme, dilekçe, bazı talepler ve sayım bu cihaz üzerinden yapılacak."
Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, iç tüzüklerin bir ülkenin demokrasisini belgeleyen temel metinler olduğunu belirten Bakan Gül, bunların 12 Eylül sonrasında bir bütün olarak ortaya konmuş kanunlar olduğunu vurgulayarak, "Bir bütün böyle bir çalışma yapılmasına bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geldi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile beraber bir uyum gerekiyor” dedi. Bakan Gül, farklı farklı kanunlarda seçime ilişkin düzenlemelerin, atıfların bulunduğunu belirterek, reform anlamında bir çalışmaya da teknik olarak ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Adalet Bakanı Gül, Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmanın gündeme gelmesinin ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve bazı baro başkanlarıyla yapılan görüşmede ne talep edildiği ve iddia edildiği gibi "çoklu baro sistemi"ne geçilip geçilmeyeceğine ilişkin soru üzerine, Avukatlık Kanunu'nda barolara ilişkin düzenlemelerin yarım asra yakın uygulanan düzenlemeler olduğunu ve her dönemde bu çerçevede önerilere çalışıldığını, yeni taslaklar hazırlandığını anlattı. Bakan Gül, "Temel yaklaşımımız, arzumuz da bu anlamda nitelikli çoğulcu ve katılımcı bir yapıya kavuşması." dedi.
06659 KIZILAY / ANKARA
90 (0312) 417 77 70
basinadalet.gov.tr
![Adalet Bakanlığı Logosu](/Assets/tema3/images/zemin.png)