Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, uyuşmazlıkların çözümünde işlevsel rolü olan arabuluculuğun ticari uyuşmazlıklarda da zorunlu hale getirildiğini belirterek, “Bir tarafın kazandığı, diğer tarafın kaybettiği klasik dava yolunun aksine, arabuluculuk her iki tarafın da kazandığı bir sistemdir. Arabuluculuk, daha az masraf, barışçıl çözüm demektir ve adaleti en kısa sürede tesis etmektir” dedi.
Adalet Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ortaklaşa düzenlediği Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Sempozyumu’na katılan Adalet Bakanı Gül, 1 Ocak 2019’dan itibaren arabuluculukta yeni bir dönemin başladığını söyledi. Zorunlu arabuluculuğun, ticari uyuşmazlıkları da içine alacak şekilde genişletildiğini belirten Bakan Gül, “Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk uygulamasının da iş uyuşmazlıkları alanında elde ettiğimiz başarıya benzer bir başarı çizgisi yakalamasını temenni ediyorum. Arabuluculuk, nizayı derinleştirmeden ihtilafı çözme yoludur. Bir tarafın kazandığı, diğer tarafın kaybettiği klasik dava yolunun aksine, arabuluculuk, her iki tarafın da kazandığı bir sistemdir. Arabuluculuk, daha az masraf, barışçıl çözüm demektir. Arabuluculuk, adaleti en kısa sürede tesis etmektir.” diye konuştu.
ADALETİN ALTERNATİFİ YOKTUR
Çağdaş hukuk sistemlerinin tamamının, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları üzerinde dikkatle durduğunu vurgulayan Bakan Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İçinde geçen "alternatif" sözü sizi yanıltmasın. Adaletin alternatifi yoktur. Adında alternatif sıfatı yer alsa bile, bütün bu usuller, mevcut kurumsal mekanizmaları tamamlayan yöntemlerdir. İhtilafların çözümünde mahkemeler olmazsa olmazdır. Bir ihtilaf çıktığında hukukun son sözünü söyleyecek makamlar, vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Klasik dava ve hak arama yolları gereklidir ama asla yeterli değildir.”
Güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi vizyonuyla hazırlanan strateji belgesinde de arabuluculuk gibi alternatif çözüm yollarını geliştirmeyi amaçladıklarını belirten Bakan Gül, uygulamanın adalet beklentisine hizmet eden bir araç olarak daha işlevsel hale getirileceğini kaydetti.
TEMEL AMACIMIZ HIZLI VE EN AZ MASRAFLA ÇÖZÜM
Ticari arabuluculuğun iş dünyasına vakit ve nakit anlamında önemli katkılar sağlayacağını vurgulayan Bakan Gül, şöyle konuştu:
“Bu yaklaşım, pratik düşünen, hızlı ve çözüm odaklı hareket eden iş dünyası için daha da anlamlıdır. İhtilafları derinleştirme, çözümsüz biçimde sürdürme lüksü de yoktur. Hukukun güvence fonksiyonu bu noktada anlam kazanır. İş yapma potansiyelini büyütme hedefiyle sorun çözme kabiliyetini geliştirme zarureti arasındaki ilişki de gayet açıktır. Girişimcinin, hukuki güvence ve istikrar beklentisini, mümkün olan en yüksek seviyede karşıladık. Hukukun kolaylaştırıcı, teşvik edici ve güvence verici imkânlarını geliştirme irademizi koruduk. Arabuluculuk uygulamasının ticari uyuşmazlıklar yönünden genişletilmesi bu iradenin yansımasıdır. Ticari ilişkilerde yaşanan sorunların hızlı ve en az masrafla çözümü temel amacımızdır.”
VAKİT İLE NAKİTİ EŞLEŞTİRMİŞTİR
Ticari arabuluculukta dosyaların en çok altı haftada sonuca ulaşmasının hedeflendiğini ve bu ihtilafların çözümündeki zaman maliyetini büyük ölçüde ortadan kaldıracağını anlatan Bakan Gül, ticari uyuşmazlıkların ilk derece mahkemelerinde ortalama görülme süresinin 541 gün olarak hesaplandığını kaydetti. Bu sürenin istinaf ve temyiz kanun yollarıyla birlikte 1000 günü aştığını vurgulayan Adalet Bakanı Gül, “Yani klasik dava yolunda kesin hüküm aşamasına ulaşmak üç yıla yaklaşan bir zaman gerektirirken, arabuluculukta bu bazen bir kaç saat, bazen bir kaç hafta olmaktadır. Arabuluculuk, vakitten sağladığı bu olağanüstü tasarrufla adalete giden en kestirme yoldur. Başta harç olmak üzere, yargılama giderlerinde de tasarruf sağlamaktadır. Ancak en önemlisi, tarafların egemenliğindeki bir süreç olarak yürüyüp sonuçlanmasıdır. Sürecin gizliliği, ticari sırların korunması amacına da doğrudan hizmet etmektedir.” diye konuştu.
İŞ MAHKEMLERİNİN YÜKÜ AZALDI
2017 yılında iş mahkemelerinde zorunlu hale getirilen arabuluculuğun, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların hızlı ve kaybedeni olmayan bir şekilde çözüme kavuşmasına vesile olduğunu anlatan Bakan Gül, uygulamanın birinci yılında, yaklaşık 355 bin uyuşmazlığın yüzde yetmişinin arabulucular önünde çözüme kavuştuğunu kaydetti. Anlaşmayla sonuçlanan ihtilaf sayısının 238 bin civarında olduğunu vurgulayan Bakan Gül, bu yolla mahkemelerin iş yükünün hafiflediğini kaydetti. 2017 yılında iş mahkemelerine açılan dava sayısının 210 bin civarında olduğunu belirten Bakan Gül, uygulamanın ardından 2018 yılında bu rakamın 92 bine gerilediğini söyledi.
TİCARİ ARABULUCULUKTAN BAŞARIYI HEDEFLİYORUZ
Bakan Gül, ticari arabuluculukla ticaret mahkemelerinin iş yükünün azalmasını da beklediklerini vurgulayarak şöyle konuştu:
“Mahkemelerin iş sayılarındaki bu azalış, bizim için ikincil önemdedir. Dava sayılarındaki azalmadan daha önemli olan husus, uyuşmazlıkların çok kısa sürede çözüme kavuşturulmuş olmasıdır. Şimdi benzer bir başarıyı ticari uyuşmazlıklarda yakalamayı hedefliyoruz. 2018 yılı verilerine göre yaklaşık 130 bin civarında ticari ihtilafı arabulucuların ele alacağını tahmin ediyoruz. Bu ihtilafların da tıpkı iş uyuşmazlıklarında olduğu gibi yüksek bir anlaşma oranıyla arabulucularımız eliyle sonuca ulaştırılmasını arzu ediyoruz.”
06659 KIZILAY / ANKARA
90 (0312) 417 77 70
basinadalet.gov.tr