KANAL : ANKARA’NIN GÜNDEMİ
KONUK : BEKİR BOZDAĞ
TARİH : 02-04-2014
KANAL : TGRT HABER
SUNUCU: İyi akşamlar sevgili seyirciler TGRT Ankara stüdyolarından iyi akşamlar.
Evet aslında 17 Aralık, 25 Aralık ve onun ardındaki 3 ay bitmek tükenmek bilmeyen o
3 ay ve 1 Mart tarihinden itibaren adeta tapelerin, teyp bantlarının üzerine
kurgulanmış bir siyaset, bir seçim kampanyasıyla karşı karşıya kaldık. Her akşam
burada seçimler dışında sizlerle her şeyi konuştuk, bir tek seçimleri konuşamadık ve
30 Mart tarihi geldi, algı hiçbir şeydi ancak gerçek olan bir şey vardı o da sandık.
Sandıklar sonuçlar çıktı ve yine daha 2 gün geçmesine rağmen olayın üzerinden yine
sokaklardaki arayışlar, bir taraftan yapılan itirazlar seçimin sonuçları seçimde aslında
Türk halkı hangi mesajı verdi, kime hangi mesajı verdi bunların da üstünde durulması
gerekiyor ve en önemli bir şey daha. Bilmiyorum baktığımız zaman Cumhuriyet tarihi
boyunca bugüne kadar yapılan yerel seçimlerde belki de bir rekor kırıldı, en azından
ben bilmiyorum % 45.7’nin üzerinde bir parti oy aldı mı yerel seçimlerde ama şu ana
kadar yaptığımız, baktığım sonuçlarda böyle bir olay da yok böyle bir rakam da yok.
Konuğumuz çok önemli bir konuğumuz var, bütün bu gelişmeleri konuşacağız. Adalet
Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, efendim hoş geldiniz yayınımıza.
BEKİR BOZDAĞ: Hoş bulduk, iyi yayınlar diliyorum.
SUNUCU: Çok sağolun ve Nuri Elibol İhlas Medya Ankara Grup Başkanı ve Türkiye
Gazetesi Temsilci Yardımcısı Ercan Gürses de bizlerle birlikte. Efendim, birçok
konuyu konuşacağız, sıcak gelişmeler var, sizlerle bunları da soracağız cevaplarını
da alacağız ama akşam saatlerinde Anayasa Mahkemesi’nden Twitter’la ilgili bir
karar çıktı ve bunu TİB’e ilettiler, bu konuyu Adalet Bakanı olarak nasıl
yorumlamamız gerekiyor, Twitter’ın üzerindeki engellemenin kalkıp kalkmaması
noktasında.
BEKİR BOZDAĞ: Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar, TİB’in yaptığı uygulamanın
ifade hürriyetiyle ilgili olduğunu ve bir ihlalin olduğunu tespit eden ve bu çerçevede
yapılan uygulamanın kaldırılmasını öngören bir karar. Bildiğiniz gibi TİB, daha önce
mahkemelerin verdiği kararların uygulanmasını Twitter’dan istemiş ama Twitter bu
mahkeme kararlarını uygulamadı. Esasında Türkiye’nin hukukunu, Türkiye’nin
mahkeme kararlarını tanımayan bir aymazlık içerisinde Twitter. ABD’de bir mahkeme
karar verdiği zaman bu karara hemen uyuveriyor. Almanya’da, İngiltere’de, Fransa’da
mahkemeler karar verdiği zaman Twitter bu mahkeme kararlarının gereğini yerine
getiriyor ama Türkiye’nin mahkemeleri karar verdiği zaman Twitter bu kararların
gereğini yerine getirmedi. İnsanlar kendileriyle ilgili sahte hesaplar açıldığını iddia
ediyorlar, kişilik haklarının, özel hayatlarının kendilerine ait ne kadar önemli şey varsa
hepsinin Twitter vasıtasıyla yok edildiğini iddia ediyorlar ve mahkemelere gidiyorlar,
mahkemeler lehlerine karar veriyor bu kararı uygulatamıyoruz biz. Bugüne kadar
yaşanan bu sorunlardan sonra TİB, mahkeme kararlarını uygulamak, insanımızın
onurunu korumak, hukukunu korumak bakımından mahkeme kararı içeriğin
kaldırılmasına ilişkin ama kaldırmıyor, bunu TİB’in kaldırma imkanı da yok, o zaman
TİB, elinde olan yetki çerçevesinde Twitter’ın tamamını kapatan bir adım attı.
SUNUCU: Niye o zaman, aslında Twitter Türkiye’ye 3. dünya ülke muamelesi
yapıyor?
BEKİR BOZDAĞ: Esasında işin doğrusu bu. Birileri Türkiye işte Güney Kore’nin
bulunduğu lige düştü, şöyle oldu, böyle oldu değerlendirmesi yaparken öte yandan
Twitter’ın Türkiye’yi aşağılayan, Türkiye’yi küçümseyen, Türkiye’yi 3. dünya ülkeleri
konumunda gören bu hukuk tanımaz yaklaşımını eleştirmekten de kaçındılar. Ben
beklerdim ki TİB’i eleştirirken öte yandan da Twitter’ı insan onurunu, insan hukukunu
korumayan bu yaklaşımlarından dolayı, mahkeme kararlarını tanımayan bu
yaklaşımlarından dolayı eleştirilmesi bir, ayrıca Amerika, Avrupa ülkelerinden verilen
mahkeme kararlarını uygularken Türk mahkeme kararlarını neden uygulamıyorsun
diye de oraya dönük bir eleştiri yapmaları lazım ama maalesef hükümete karşıtlık
nedeniyle, AK Parti’ye karşıtlık nedeniyle AK Parti bu işten zarar görecek
düşüncesiyle hep beraber AK Parti’nin üzerine saldırdılar, hükümetin üzerine
saldırdılar. Halbuki hükümetin yaptığı şey, TİB’in yaptığı şey bu ülkenin hukukunu, bu
ülkenin mahkeme kararlarını ve bu ülkenin haysiyetini korumaktır, bizim yaptığımız
budur. Yoksa insanların ifade hürriyetini engellemek, Twitter’ı kapatmak değildir,
böyle bir düşüncemiz yani Twitter hukuka uyarsa biz onu niye kapatalım ama Twitter
hukuku tanımazsa, mahkeme kararlarını tanımazsa, Türkiye’nin egemenlik hakkını
tanımazsa Türkiye’de mahkeme kararlarını, hukuku tanıtan adım atar, bizim
yaptığımız da budur. Anayasa Mahkemesi verdiği bu kararla bunun ifade hürriyetini
ihlal eden bir uygulama olduğunu söyledi, mahkeme kararı bağlayıcıdır, elbette bu
mahkeme kararının gereği ilgili kurumlar tarafından yerine getirilecektir.
SUNUCU: Bir süre var mı efendim bununla ilgili bir süre?
BEKİR BOZDAĞ: Mahkeme kararı, Anayasa Mahkemesi kararının gereği yerine
getiriliyor, bir süre yasa bu konuda öngörmüyor ama bu en kısa sürede yerine
getirilmesi gereken husus.
ERCAN GÜRSES:Yani yarın Twitter açılır mı, böyle bir şey beklemeliyiz efendim,
gerçi size sormamak lazım.
BEKİR BOZDAĞ: Yani bu konuda TİB karar verecek ama ben bir hukukçu olarak
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının yerine getirilmesine ilişkin bir süre yasalarda
öngörülmüyor. Örneğin İdari Yargı’nın kararlarının yerine getirilmesi için azami 30
günlük bir süre var.
SUNUCU: Bu 30 gün içerisine bu da dahil mi?
BEKİR BOZDAĞ: Yok. Anayasa Mahkemesi kararları için böyle bir süre
öngörülmüyor. Dolayısıyla karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren uygulanabilir
hale geliyor, ilgili kurum bunu en kısa süre içerisinde gereğini yerine getirmek
zorunda.
SUNUCU: Efendim aslında bir sıcak gelişme daha var, onu da soralım size. Bugün
çok eleştirilmişti, Ergenekon davasıyla ilgili gerekçeli kararın yazılmaması noktası,
şimdi çıktı, 17 bin sayfa. Aslında burada Anayasa Mahkemesi karar vermeden önce
veya mahkeme kararını verdikten sonraki geçen 7 aylık sürede niye gerekçeli karar
çıkmamıştı diye herkes sordu, bu stüdyoda tartıştık, Nuri Bey’de vardı. Bununla ilgili
ne demek lazım, siz bununla ilgili herhangi bir soruşturma açtınız mı, bu gerekçeli
karar niye bu kadar geç yazıldı? Bir de efendim, 17 bin sayfalık gerekçeli karar olur
mu, 17 bin sayfayı kim okuyacak, nasıl okuyacak?
BEKİR BOZDAĞ: Bizim hukukumuzda mahkeme yargılama sonucunda karar
verirken esasında gerekçeyi oluşturduktan sonra kararını açıklar. Yani gerekçeyi
oluşturur, açıklayacağı karar o gerekçenin üzerine bina edilmiş bir karar olur, bu
konuda hemen tutanağa geçirmesi lazım bu gerekçeyi, eğer tutanağa gerekçeyi aynı
anda geçiremiyorsa yasa diyor ki, 15 gün içerisinde mahkeme gerekçeli kararın
tümünü tutanağa kor. Kanunda öngörülen süre, ben incelettim, pek çok hukukçuya
da sordum, bu süre uyulması zorunlu bir süredir, bana göre de kesin bir süredir,
hakimlerin veya mahkemenin takdiriyle bu sürenin uzatılması söz konusu olamaz,
mümkün de değildir ama maalesef mahkeme o günden bugüne 8 aya yakın bir süre
geçmiş olmasına rağmen gerekçeli kararı yazmadı. Esasında karar, gerekçeden
sonra açıklanır. Şimdi 15 günlük süre o kafada oluşan gerekçenin kayda geçilmesi
içindir, yazıya dökülmesi içindir, yoksa verilen karara gerekçe oluşturmak için değildir,
yani gerekçeyi önceden oluşturur mahkeme, kararı ona göre verir, o oluşturulan
gerekçeyi de tutanağa geçirmesi için süre yetmezse süre veriyor ama bu zamana
baktığımızda mahkeme 17 bin sayfa şu anda ben görmedim ama sizin medyada yer
alan haberlere göre 17 bin sayfa gerekçeli karar ben ilk defa böyle gerekçeli bir karar
duyuyorum, yani işin doğrusu bu kadar uzun gerekçeler ne yazdılar ben de merak
ediyorum, herhalde kim okuyacak, nasıl okuyacak bu kadar sayfayı, ne kadar zaman
alacak, bunun analizi nasıl yapılacak, bunların hepsi çok önemli işte temyize
başvuracak olanlar bu gerekçeli kararı kaç günde inceleyecekler, ne kadar süre
içerisinde temyiz dilekçelerini yazacaklar o da ayrı bir konu. Onun için kanunun
öngördüğü süreye herkesin uyması lazım, o süre içerisinde yazılması lazım. Bugüne
kadar yazılmamış olması, haklarında karar verilen kişilerin Yargıtay’a, Anayasa
Mahkemesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat haklarını
kullanmalarını da tehir etmiştir, engellemiştir. Belki 15 gün içerisinde yazılmış olsaydı
Yargıtay’a başvurduklarında Yargıtay bozma verebilirdi, bir kısmına onama
verebilirdi, o zaman tahliyeler olabilirdi veya bireysel başvuruya gidebilirdi, bütün
bunlar kişilerin lehlerine sonuçlar doğurabilirdi. Şimdi kararın geç verilmesi,
gerekçenin geç yazılmış olması, mahkum olan kişilerin bu haklarını kullanmasına
engel olmuştur. Bana göre mahkum olan kişiler bakımından bir hak ihlali yapılmıştır,
kararın geç yazılmasıyla hep birlikte. Tabi bu konuda çok şikayetler olmuş, HSYK’ya.
SUNUCU: Siz inceleme başlatacak mısınız?
BEKİR BOZDAĞ: Ben bugün önüme gelen bir 3. Daire kararı inceleme yapılmasına
yer olmadığına karar vermişti ben yeni çıkan yasa çerçevesinde bu konuda müfettiş
eliyle inceleme yapılması gerektiği yönünde bir olur verdim, muhtemeldir ki
önümüzdeki günlerde müfettişler bu konuyu tahkik edecekler ve bu konuyla ilgili
yasaların öngördüğü usulde yapılması gerekeni yapacaklar.
SUNUCU: Gerekçeli kararın neden geciktiğiyle ilgili HSYK inceleme başlattı.
BEKİR BOZDAĞ: Başlattı.
ERCAN GÜRSES:Sayın bakan bir de şöyle bir durum söz konusu. Şayet bu
gerekçeli karar 3 ay önce yazılmış olsaydı bu tahliyeler de gerçekleşmeyebilirdi o
zaman. Yani o zaman hükmen tutuklu hale gelebilirdi bu sanıkların bir kısmı, böyle bir
durum da ortaya çıkabilirdi.
NURİ ELİBOL: Yani şimdi tekrar tutuklanabilirler.
ERCAN GÜRSES:Tekrar tutuklanabilirler mi? O da sorulabilir belki.
BEKİR BOZDAĞ: Gerekçeli karar yazılmış olsaydı vaktiyle bizim tutukluluk süresini
10 yıldan 5 yıla indiren düzenlemeden şu anda bu davada hüküm giyen kişiler
yararlanamazdı benim görüşüm.
ERCAN GÜRSES:Hükmen tutuklu oluyorlar.
BEKİR BOZDAĞ: Hükmen tutuklu oluyordu. İkincisi Anayasa Mahkemesi, bireysel
başvuru üzerine, sayın Başbuğ hakkında verdiği kararda gerekçeli kararın bunca
zaman geçmesine rağmen yazılmamış olmasını, kişinin demin bahsettiğim kanun
yollarına başvurmasını engellediği ve hak ihlali olduğunu tespit etti ve o çerçevede de
mahkemeler Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda da tahliye kararları vermek
durumunda kaldılar. Yani onun için bu gerekçeli kararın vaktinde yazılmamış olması
kişilerin aleyhine sonuçlar doğurdu ve onun içinde mahkeme dedi ki, Anayasa
Mahkemesi. Bu bir hak ihlalidir dedi ve o çerçevede de tahliyeler oldu. Şimdi temyize
gerekçe yazılmış olsaydı belki bugüne kadar Yargıtay bir karar vermiş olacaktı,
Balyoz’da bir karar verdi, burada da bir karar vermiş olacaktı, belki onama çıkacaktı,
belki belki başka bir şey çıkacaktı, bozma çıkacaktı, bilemeyiz ama sonuçta yargısal
sürecin doğru bir zamanlamayla işlemesine bana göre gerekçeli kararın geç yazılmış
olması engel olmuştur, kişilerin haklarını kullanmasına engel olmuştur.
SUNUCU: Evet efendim aslında sıcak gündeme geçecek olursak, seçim sonuçlarıyla
başlayalım. Siz nasıl değerlendirdiniz seçim sonuçlarını, şimdi bakıldığı zaman
hakikaten ben buraya gelirken bir inceleme yaptım, geçmiş seçimlere baktım, bu
kadar sizin üzerinize tapeler üzerinden yürütülen bir seçim kampanyası sonrasında
kimse bir defa bu kadar oy alacağınızı beklemiyordu, yani hani şunun için söylüyorum
bunu, sosyal medyadaki tartışmalar arasında öyle görülüyordu ki bir ara oyunuzu %
24’lere kadar da düşürdüler. Hakikaten Cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar yüksek
yerel seçimlerde veya mahalli idareler seçimlerinde oy alan bir parti yok, Ercan yanlış
mı söylüyorum.
ERCAN GÜRSES:% 42’yle Özal almıştı zannediyorum, öyle bir oy söz konusu
olmuştu.
SUNUCU: Onun dışında yok, nedir?
BEKİR BOZDAĞ: % 42’yle biz aldık.
ERCAN GÜRSES:Siz aldınız, 2004 seçimlerinde, Özal’ın da % 41 miydi, ona yakın
bir oydu.
SUNUCU: Mahalli idareleri diyorsunuz, doğru o zaman da bir 42.
BEKİR BOZDAĞ: 2004’te.
SUNUCU: 42 ama şuan 45.7 veya 6, YSK şu anda kesin sonuçları açıklamadı, böyle
bir olay, böyle bir şey ama bunun hemen ardından yine sokak hareketleri, ne olacak
biz ne yapacağız, bu ülke nereye gidecek, nasıl bu ülkede tansiyon düşecek? Bu
sonuçları okumak istemeyenlerin gerekçesi nedir, ne yapılmak isteniyor? Biz
zannetmiştik ki seçimlerin ardından yani sandığa saygı duyulması gerekir, hani olası
bir oran anlamında söylüyorum ama sandığa saygı duyulmadığını da görüyoruz, bu
sorumu özellikle yanlı soruyorum, çünkü demokrasiye inanan birisi olduğum için,
demokrasinin yanında yeralan birisi olduğum için sandığa hala inanılmadığını, sandık
dışı yollara yönelme noktasında hareketlerin olduğunu görüyorum onun için bu
soruyu özellikle yanlı bir şekilde sormak istedim efendim, demokrasi yanında.
BEKİR BOZDAĞ: Esasında bu sorunun cevabı sizin yanınızda duruyor o da şu.
Demokrasiye inanmadıkları için, demokrasiyi içselleştiremedikleri için milletin ortaya
koyduğu sonucu kabullenemiyorlar, yani bir yandan AK Parti’yi otoriterleşmekle bir
yandan başbakanımızı diktatörlükle itham ediyorlar, bu yönüyle bir takım iftiralar
ortaya koyuyorlar, hadi gelin sandığa diyor, sandıkta millet oyunu kullanıyor ve onlar
işte 27’de kalıyor, işte öbürü bilmem 15’te öbürü bilmem 5’te kalıyor, AK Parti, % 46
bandında bir alıyor. Şimdi bir defa bu vatandaşın siyasilerin ortaya koyduğu görüşlere
verdiği bir tepkidir, bir nottur. Onların görüşlerine ayrı not veriyor, bizim görüşlerimize
ayrı not veriyor, demokrat olan herkes, demokrasiye inanan herkese millete inanan
herkes sandıkta konan sonuca başın üstünde yeri var diyip ona göre dönüp kendine
bakması lazım. Esasında halkı suçlamak, başkalarını suçlamak, karalamak yerine biz
neyi eksik yaptık, neyi yanlış yaptık, neyi yapmadık, bunun üzerinde kafa yormaları
lazım ama maalesef bizde muhalefet partileri böylesine bir kafa yorma alışkanlığı
içerisinde değil, geçmiş zamanlarda şimdi fazla dillendiren yok belki ben
rastlamadım, işte vatandaşımızın tahsil düzeyine bakan, işte vatandaşımızı
makarnayla kömürle oy verdiğini iddia eden ve millete hakaret etmeyi siyaset
zanneden, esas kendi kendini inkar eden anlayışlar var. Şimdi düşünebilir musunuz
seçim sonuçları açıklanıyor, Ana muhalefet partisinin sözcüleri veya o partiyi
destekleyen gazeteciler, enteller, şunlar bunlar çıkıyorlar halka hakaret ediyorlar. İşte
göbeğini kaşıyan adam diyorlar, bunlar oyunu makarnayla satar diyorlar, bidon kafalı
diyorlar, işte zeka katsayısı yapıyorlar, şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlar, şimdi
görüyoruz. Kendisini gazeteci zanneden, milletten akıllı zanneden ama milletin aklı,
basireti yanında onların zeka düzeyi çukurun da altında olan nice insan kalkıp millete
hakaret ediyor, millete saygısızlık yapıyor, bu millet kendisini saymayanlara böyle bir
tokat vuruyor, Osmanlı tokadını getirip vuruyor, ben buradayım diyor, olanı biteni
görüyorum diyor. Şimdi birileri iftira atıyor, birileri yalan söylüyor, birileri şantaj
yapıyor, birileri montaj yapıyor, herkesi ahmak yerine koyuyor, algı yönetiyor, aman
bizim koyduğumuz bu kirli şeye herkes inansın diyor ama vatandaş diyor ki bak diyor
sen şantaj yapıyorsun, montaj yapıyorsun, iftira yapıyorsun, yalan söylüyorsun,
benim bulunduğum yerde şantaja, montaja, yalana, iftiraya geçit yok, böyle gelme
bana gelirsen Osmanlı tokadını yersin, gelirsen ben seni gönderirim, vatandaş
esasında bu seçimde onu verdi. Şimdi işte kalkıp sokakları germek istiyorlar işte
hareketlendirmek istiyorlar, oradan buradan, şimdi Fethullah Gülen Grubu’na mensup
bazı öğrenci yurtlarında işte Melih Bey de açıkladı, bu milletin çocuklarına çıkın bak
sokağa şunu yapın, bunu yapın diye milletin çocuklarını sokağa dökmek için
uğraşıyorlar, öbür taraftan CHP’liler, öbür taraftan başkaları, Allah aşkına siz bugüne
kadar ne diyorsunuz millet ne diyorsa o olsun, işte millet söyleyeceğini söyledi, millet
kararını verdi, seçim nasıl oluyor, seçimi YSK yapmıyor ki partiler yapıyor, her
partinin sandıkta temsilcileri var, onlar oylamayı yaptırıyor, onlar sayımı, dökümü
yapıyor, onlar tutanakları imzalıyor, onlar birleştirmeyi yapıyor, YSK sadece koordine
yapıyor. Seçimi biz bütün partilerle beraber yaptık ondan sonra da beraber
tuttuğumuz tutanakları, beraber yaptığımız işlere kalkıp başka başka şeyler kulplar
takıyorlar. Onun için demokraside erdem bence şudur. Milletin kararı neyse herkes
ona saygı duyup millete dönüp diyecek ki ben kendimi size anlatamadım veya yanlış
anlattım benim eksikliklerim var, şunlar şunlardır, bunlar bunlardır, bunun üzerinde
durması lazım, bizim muhalefetimiz orada değil. Bunun için de vatandaş bu seçimde
muhalefete bir mesaj da gönderiyor. Diyor ki siz iktidar olma liyakatında sahip
değilsiniz, ben size iktidar vermem, iktidar olgunluğuna sahip değilsiniz, bakın CHP
düne kadar atam izindeyim diyordu, şimdi hocam izindeyim diyor. Şimdi vatandaş
buna demez mi, sen düne kadar Atatürkçülük yapıyordun, düne kadar laiklik
yapıyordun, düne kadar cumhuriyetçilik yapıyordun, siz bu meydanlarda hiç
Atatürkçülükten bahis açıldığını, cumhuriyetçilikten bahis açıldığını, laiklik üzerinde
durulduğunu siz duydunuz mu? Ulusalcılık yapıyorlardı, bu meydanlarda ulusalcılığı
hiç duydunuz mu? Ne oldu bir kirli kampanya başlattı birileri, işte paralel yapı
dediğimiz yapı bir kirli kampanya başlattı, iftira kampanyası ve bütün muhalefet bu
iftira kampanyasına can simidi gibi sarıldı ve vatandaş da dedi ki kardeşim ben
başkalarına vagon olan bir muhalefet istemiyorum, kendi iradesiyle hareket eden bir
muhalefetsen gel, böyle yalana, dolana, iftiraya, kirli kampanyaya şapka çıkarıp
oradan da benim bu yalana dolana inanmamı istiyorsan kusura bakma, benim aklım
var, kulağım var, gözüm var, ben bütün hadiseleri görüyorum, benim gördüğümü
bilerek hareket et, şu an bizim muhalefetin en büyük şeyi milletin basiretine
inanmaması, sağduyusuna inanmaması, ihvanına inanmaması, milletin her şeyi en
az kendi kadar bildiğine, iyi analiz ettiğine inanmaması, kendini akıllı zannetmesi,
esasında akıllı değil bizde ukala bir muhalefet var, dolayısıyla vatandaş da diyor ki
ben ukalalarla yol yürümem kardeşim diyor.
SUNUCU: Efendim ben sözünüzü balla kesebilir miyim, bir reklam arası vermem
lazım sesinizde aslında meydan meydan dolaştınız, aslında İç Anadolu’da birçok
noktaya gittiniz. Muhalefetle ilgili konuya devam edeceğiz, aslında onun alt başlıkları
da var hep konuştuk, orada muhalefete verilen mesajlar ne ama bir taraftan
baktığımız zaman önce MHP, ardından CHP ve bugün de Saadet Partisi başkanları
çok başarılı olduklarını açıkladılar. Efendim kısa bir aradan sonra sohbetimiz devam
edecek.
Reklam Arası
SUNUCU: Evet efendim TGRT Ankara stüdyolarında yayınımıza devam ediyoruz,
konuğumuz Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, Nuri Elibol ve Ercan Gürses’le birlikte
muhalefeti konuşuyorduk, muhalefet hangi mesajları aldı. Aslında son soru şuydu,
bütün muhalefet liderleri ki buna en son Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa
Kamalak da eklendi, herkes kendisini çok tırnak içinde başarılı olarak adletti, bunu
nasıl okumak lazım, sayın bakan?
BEKİR BOZDAĞ: Bence bunu okumamak lazım, yani hiç kimsenin bunu
okumaması lazım. Bana göre Türkiye’de muhalefet gerçekten demokrasiyi içine
sindiren bir muhalefet olmuş olaydı Sayın Bahçeli de, Sayın Kılıçdaroğlu da, Sayın
Kamalak da seçim sonuçlarını aldıkları gün milletin huzuruna çıkıp ben bu emaneti
taşıyamıyorum diyip istifa etmeleri gerekirdi, şimdi yüzleri kızarmadan, utanmadan
yahu kalkıp diyorlar ki biz başarı elde ettik, bakın bir şey daha söyleyeyim, şu an
muhalefetin oyları gerçek oy değil, gerçek oy sadece AK Parti’nin oyu. Neden?
Ankara’da gördük, İstanbul’da gördük, işte İzmir’de gördük, CHP, MHP, efendim
paralel yapı o, bu herkes bir araya geldi, işte İzmir’de CHP’ye yüklendik, Etimesgut
orada, Yenimahalle orada Ankara’da bakın bakayım MHP’nin Büyükşehir belediye
başkanına kaç oy çıkmış, bir bakın, MHP’liler yüklendi CHP’ye. Efendim, CHP de
Etimesgut’ta yüklendi MHP’ye, onlar da Büyükşehir’de yüklendi oraya. Bakın başka
yerlerde de öyle. Yani ben kendi ilimde Yozgat’ta yani 1 yer 2 yerde CHP, MHP’ye
yüklendi oyların. Şimdi baktığınızda Batı’da da öyle, şimdi AK Parti’nin karşısında kim
güçlüyse yüklendiler oraya. CHP, MHP’ye MHP, CHP’ye yüklendi, paralel yapı orada
kim güçlüyse o ona verdi, onun için bakın bu oylar bu partilerin gerçek oyu falan
değil.
NURİ ELİBOL: Emanet oylar.
BEKİR BOZDAĞ: Emanet oy, ittifak oyu, AK Parti düşmanlığında ititfak edenlerin
oyu, yani yoksa bunların oyu falan değil, onun için yarın seçim olduğu zaman bu
oylar daha da düşecektir. Ben Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi için muhalefetin
güçlenmesi için, ilkeli bir siyaset ortaya koyması için başarısızlıktan başarı çıkaran bir
anlayış değil, insanın yüzü kızarır, ahlaklı olmak lazım, vicdanlı olmak lazım, hangi
ahlak hangi izan böylesi bir başarısızlıktan çıkıp başarı hikayesi yazabilir. Şimdi
benim elimde şey var, bakın burada tam da haritada son şekli de değil, ilk zamandan
şekli bak bakim şöyle CHP haritada nerede var şu kırmızı da CHP’nin değil, orası da
şu üsttekine bakarlarsa daha iyi olur. Üsttekine bakın şimdi baktığımızda nerede var
CHP, doğuda var mı, Güneydoğu’da Doğu’da var mı yok, işte şimdi baktığınızda
Karadeniz’de bir Giresun, bir Sinop var, onun dışında bütün Karadeniz AK Parti,
bakıyorsun İç Anadolu’da bir Eskişehir var, şimdi bakıyorsun bir Trakya’da bir de
sahil bandında var, neredeyse denize dökülecek, yani memleketten kovulmuş bir
parti pozisyonunda.
SUNUCU: Bunu da yanlış algılayabilirler efendim.
BEKİR BOZDAĞ: Hayır ben yanlış algılatmıyorum, şimdi CHP’ye yönelik bir eleştiri
yapıyorum ben, oturup CHP sorması lazım değil mi, ben Güneydoğu’dan niye oy
alamıyorum, İç Anadolu’da insanlara bana niye oy vermiyor, MHP’nin de oturup
sorması lazım, MHP nerede var? Hele bakın İç Anadolu’da MHP diye bir parti yok,
şimdi Karadeniz’de MHP işte 2 yerde var, onun dışında MHP diye bir parti yok, şimdi
MHP de oturup kendi kendine sorması lazım, BDP de sorması lazım, biz Türkiye’nin
partisi neden olamıyoruz, olamıyorlar olmaları mümkün değil, niye mümkün değil,
ilkeli davranmıyorlar. Bakın MHP’ye kaset operasyonu yapıldı mı? Yapıldı, genel
başkan yardımcıları patır patır istifa etti, onurları, haysiyetleri, şerefleri ayaklar altına
alındı, e başbakanımız söyledi kim yaptı bunları diye söyledi, e CHP’ye kaset
operasyonu yapıldı mı? Yapıldı, Sayın Baykal, Sayın Hamzaçebi’yle ilgili kasetler
çıkarıldı, genel başkan değiştirildi. Şimdi zannettiler ki kaset operasyonuyla CHP’ye
ayar verdik, genel başkan değiştirdik, MHP’ye ayar verdik, Bahçeli’nin etrafını
dikensiz gül bahçesine çevirdik, Türkiye’nin başbakanına da ayar verebiliriz, bu ayar
verebiliriz densizliğini yapanlar cevabını aldılar. Bir defa Tayyip Erdoğan, ne
Bahçeli’dir ne Kılıçdaroğlu’dur. İlkeli, yiğit, mert, dürüst, samimi adam gibi bir
adamdır, onun için de ne yaptı? Onların karşısında dağ gibi durdu. Siz burası MHP
değil, oraya operasyon çekersin en yakın arkadaşlarını harcatabilirsin, CHP’ye
operasyon çekersin genel başkanını harcatabilirsin ama Türkiye’de AK Parti’ye
Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına Tayyip Erdoğan’a operasyon çekemezsin, buna
kimsenin gücü yetmez, şimdi millet baktı bu kirli oyuna, kirli oyuna kirli operasyona
karşı tavır koydu, MHP’sine CHP’sine de, vatandaşın basireti büyük, feraseti büyük
emin olun vatandaş onları hep değerlendirdi sandıkta size bu yapıldı, siz şimdi kanka
oldunuz size bunu yapanlarla beraber hareket ediyorsunuz bu ülke size millet evet
demez. İlkeli durana, dik durana, yiğit olana, cesur olana millet oy verir onun da
arkasına takılır, yani bakın tarihe bu millet hep yiğitlerin arkasından gitmiştir, kasete
göre tavır takınan operasyona göre adım atan, rüzgara göre ilke değiştiren şimdi
CHP’nin söylemlerine alın bakın neler söylediler ve hala daha söylüyorlar ama öte
yandan sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığına bakın bakim bu seçimde Atatürk kelimesinin,
Cumhuriyet kelimesinin, laiklik kelimesini, ulusalcılık kelimesini hiç duydunuz mu?
Gündemi paralel yapı belirledi, bunlar da onlara kuyruk oldular gittiler, vatandaş
kuyruğa iktidar vermez, başkalarına vagon olana iktidar vermez. AK Parti’yi niye AK
Parti vatandaşın gözüne baktığı için Tayyip Erdoğan’ı niye tutuyor, Tayyip Erdoğan
hiza ve istikameti vatandaşın gözünden alıyor, vatandaştan alıyor başkasına
bakmıyor, ben diyor vatandaşla benim işim, vatandaşımdan ben emir alırım, onların
önünde ben eğilirim, sermayenin, medyanın, başkaca güç odaklarının önünde ben
eğilmem, onun için de muhalefet partilerinin milletten güç ve destek almalarını
mümkün değil bu yapıyla.
NURİ ELİBOL: CHP’nin yerel seçim sloganını hatırlıyor musunuz, biliyor musunuz?
BEKİR BOZDAĞ: Hatırlat bana bir.
NURİ ELİBOL: Türkiye’nin birleştirici gücü.
BEKİR BOZDAĞ: Peki birleştirici güç bu mu? Bak şimdi sen söyledin şu haritaya
baksın bakalım, değerli seyredenlerimiz, bu haritada Güneydoğu’da CHP diye bir şey
var mı, Doğu Anadolu’da CHP diye bir şey var mı, böyle baksınlar İç Anadolu’da
Eskişehir dışında CHP diye bir şey var mı? Şimdi birleştirici güç nerede, vatandaş
kovmuş illerinden CHP’yi, illerinden kovmuş. Şimdi bakın sahilde de Karadeniz tüm
AK Parti’nin Akdeniz’de görüyorsunuz, Antalya bizim oldu. Öte yandan Marmara’da
Balıkesir bize geçti, şimdi bakıyorsunuz Hatay kılpayı, Adana, Hatay kılpayı belki
itirazlarla değişebilir oralarda ama baktığınız zaman AK Parti her yerde olan bir parti.
Ben muhalefete diyorum ki birleştirici güçseniz niye yoksunuz, onun için de muhalefet
başarısızlığı başarı olarak millete yutturmaya kalkacağına şapkasını önüne koyup
düşünmeli, millete hakaret etmesin, millet şimdi bu fotoğrafı görüyor, görüp ondan
sonra biz başarırız deyince millet bıyık altından gülüyor bunlara bıyık altından
görüyor yahu sen nerede başarılısın diyor, herkes bir araya geldi AK Parti’nin
karşısında bu seçim iki partili bir seçim, bir tarafta AK Parti diğer tarafta AK Parti’nin
karşısında kazanılacak en güçlü parti ittifak edilen parti, dolayısıyla esasında biz iki
parti olarak yarıştık, o yüzden bunlar ittifaklarını birleştirdiler her yerde ama bakın bu
millet bunlara dersi verdi, siz hepiniz bir araya gelseniz de benim gözümde yoksunuz
dedi.
NURİ ELİBOL: Ama efendim bunlar büyük strateji eksikliği de yok mu burada, belki
de sizin bu lehinize de olmuştur, yani biz bir ana muhalefet partisi düşünün ki seçim
meydanlarında bu sizin 3. döneminiz, 13. yılınız, yıpranmış olmanız gerekir, bu
eşyanın tabiatına aykırı bir şey, doğaldır yıpranmak, yani işsizlikten bahsetmiyor,
efendim ekonomiden bahsetmiyor, milletin sorunlarından bahsetmiyor, bir yapının
eline verdiği malzeme işte onlardan bütün, belki de bu sizin lehinize olmuştur yani bu.
BEKİR BOZDAĞ: Onda hiç şüphe yok, bak bu millet yalancıyı sevmez, bu millet
iftiracıyı sevmez bak şimdi içeri girmeden önce benim danışmanım sizin olduğunuz
yerde bir tweet okudu bana, dedi ki işte Emre Uslu denen bir vatandaş bir tweet
atmış, Bekir Bozdağ şu anda 17 Aralık bilmem 25 Aralık savcılarıyla falan yerde
yemek yiyor diye tweet atmış,
SUNUCU: Yemeği beraber yedik yalnız orada.
BEKİR BOZDAĞ: Şimdi sen savcı mısın?
SUNUCU: Efendim savcı olcam, ben 17 Aralık savcısı, Nuri Bey, 25 Aralık savcısı,
hakim yok.
BEKİR BOZDAĞ: Yani şimdi iftira denen şey böyle.
NURİ ELİBOL: Twitter’ı takip eden, sosyal medyayı takip eden izleyicilerimize
buradan bir mesaj vermek istiyorum ben Twitter’dan size yazılan çizilen her şeye
itibar etmeyin, hakikaten bu komik bir şeydi, tam bir iftiraydı, sayın bakan bizim bu
akşam program davetlimizdi, biz sayın bakana bugün erken gelin, birlikte yemek
yiyelim, yemek sonrasında programa girelim dedik, davet ettik, sayın bakan sağolsun
kırmadı bizi, davet ettik geldi, birlikte yemek yedik sonra da programa geldik, tam da
yemek saatinde sayın danışman bu Twitter’ı getirdi Emre Uslu’ya ait Twitter’ı,
Twitter’da aynen şu yazıyordu. Adalet Bakanı şu anda 17 Aralık ve 25 Aralık
savcılarıyla yemek yiyor, yemekte buluştu, onun için Twitter mesajlarına, sosyal
medya mesajlarına çok itibar etmeyin.
BEKİR BOZDAĞ: Bakın bunu atan adam, yalancının dik alası, iftiracının dik alası,
şimdi hep şeyleri böyle, yalanı söylüyorlar, iftirayı söylüyorlar, nasıl olsa onlara
inanmaya hazır, inandığı şeyi yaptığı şeyi ibadet yaptığını düşünecek insanlar hazır
kıta şeyler de var. Ya şimdi birisi bir laf söylüyor ondan sonra ona hemen birisi
inandığında ben şimdi bugün burada olmasam belki kaç tane böyle şey olacak, böyle
bakın bu iftiralar yapılıyor, vatandaş bunları biliyor. Ben bir örnek anlatacağım,
Yozgat’ta gezerken konuşuyoruz şeylerden vatandaşla, vatandaşın birisi geldi bana
dedi ki yahu dedi sayın bakanım siz dedi herhalde dikkat etmediniz dedi, neye dedim,
Kılıçdaroğlu’na dedi, Kılıçdaroğlu 2011 seçimlerinde gezerken dedi ben dedi iktidara
gelirsem mazotu 1 Türk Lirası yapacağım çiftçi için dedi ama dedi şimdi konuşuyor
dedi, 1.5 Türk Lirası yapacağım diye söylüyor dedi, bu adam dedi muhalefette zam
yapan ilk lider dedi, 1’den 1.5’a çıktı, şimdi bakın vatandaş öyle takip ediyor ki şimdi
bunlar hakaret ediyorlar ya vatandaşa efendim şöyle böyle diyor, vatandaş diyor ki
sen 2011’de 1 lira dedin şimdi 1.5 diyorsun muhalefette zam yapan ilk lider ünvanını
aldın diyor, şimdi onun için vatandaş emin olun, bu ülkenin insanları
Kılıçdaroğlu’ndan da Bahçeli’den daha akıllı ve daha iyi analiz yapıyor, her şeyi
sağduyuyla değerlendiriyor, ben bu milletin basiretine, irfanına hayranım, onlara
hakaret edenler esasında aynada kendilerine bakıyorlar.
SUNUCU: Şimdi Nuri Bey’in dediği çıkmış olsaydı zaten sosyal medyaya göre veya
ona göre işte oy verilmiş olsaydı herhalde barajı bile geçemezdiniz. Efendim süremiz
hızla geçiyor, şöyle bir konu var, tartışılıyor dünden itibaren başlandı, bu oy oranı
45.7, sayın başbakana Çankaya vizesi midir, çok kısa soralım, cevabını alalım, yani
bunun anlamı nedir bu oranın anlamı nedir efendim?
NURİ ELİBOL: Yani şeye mesaj verdi, doğru bakın söylediği gibi, sizin de biraz önce
anlatmaya çalıştığınız gibi muhalefete, bu muhalefet dediğimiz işte paralel yapı da
var, belki CHP de var, belki MHP de var, hatta marjinal gruplar, hatta bunlara lojistik
destek sağlayan basın, yayın bazı iş çevreleri de var, tamam hepsi size karşı, yedi
düvele karşı millet başbakanın etrafında toplandı, kitlendi ve sizin açınızdan onlara
verilecek mesajı verdi, belki siyaset mühendislerine daha doğrusu başbakanın
sözüyle söyleyeyim, siyasete siyaset dışı yolla müdahale etmek isteyene böyle bir
cevap verdi, böyle bir tepki gösterdi, tamam onu kabul ediyorum size ne mesaj verdi
seçmen, başbakana yol mu açtı, sizin partiniz bu sonuçlardan hangi mesajı
çıkaracak?
BEKİR BOZDAĞ: Benim çıkardığım sonuçlardan bir tanesi şu. Siz haklı olduğunuz
zaman bir daim yanınızdayız, biz şu yaşanan, olup bitenlerde sizi haklı görüyoruz. Bir
defa bu son gezi olayları, arkasından 17 Aralık süreci, yaşanan hadiselere
baktığınızda bir defa vatandaş diyor ki biz bu olaylar karşısında sizi haklı görüyoruz,
sizin destekliyoruz, yanınızdayız, arkanız güçlü ona göre yol yürüyün, arkamız zayıf
diye bakmayın biz arkanızdayız, bir defa ne yapacaksanız biz sizi destekliyoruz yapın
mesajını verdi, bir bu. İkincisi, tabi vatandaş bu ülkeyi krize, kaosa, kargaşaya bir
Ukrayna’ya bir Suriye’ye bir Mısır’a dönüştürmek isteyenler var, biz onları da
görüyoruz, iktidarın onların karşısındaki duruşunu da biliyoruz, biz bu ülkeyi krize,
kaosa, kargaşaya sürüklemek isteyenlere destek olmayız, onlara fırsat vermeyiz,
bizden onlara geçit yok, siz ülkemizin huzurunu, refahını, barışını sağlamakta
kararlılıkla yürüyün biz sizin bu dik duruşunuzun arkasındayız. Üçüncü bir şey çözüm
sürecine de biz destek veriyoruz, çözüm süreci son derece önemli, bir yıldır şehitler
gelmiyor, bundan sonra da gelmesin bu süreci proveke etmek isteyen, bu süreci yok
etmek isteyenlere sakın ha izin ve fırsat vermeyin bu süreci sonuna kadar götürün
diye çözüm sürecine de bir destek veriyor. Dördüncüsü de devletin içerisinde devlet
olanlara müsaade etmeyin, devletin hepimizin devleti, kurumlar hepimizin kurumları,
bu kurumları kendi kurumu gibi gören devletin içerisinde kanuna, Anayasa’ya,
hükümetin emrine göre değil de bağlı olduğu kişilerin emrine uyan yöneticiler,
hakimler, savcılar, amirler, polisler istemiyoruz, biz devletin ve milletin polislerini,
milletin kamu görevlilerini istiyoruz, kanuna uysunlar, nizama uysunlar, başka
yerlerden emir ve talimat almasınlar biz bundan rahatsızız çok net bir mesaj bu.
NURİ ELİBOL: Yani, bu casusluk faaliyetlerine, MİT tırının çevrilmesine bunlara tepki
var mı?
BEKİR BOZDAĞ: Tabi tabi. Öte yandan MİT’e dönük, başbakanımıza dönük yapılan
bu kirli operasyonu biz gördük, başbakanımızı, bu kirli hain insanlara yedirmeyiz, bu
ülkenin güzide kurumlarını kirletmek isteyen Türkiye’yi dışarıda teröre destek veren
bir ülke pozisyonunda göstermek isteyenlere, Türkiye’yi kargaşaya sokmak
isteyenlere, Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı’nı kendi içerisinde bir yerden bir yere
tır nakledemeyecek acziyette göstermek isteyenlere, Türkiye’nin ulusal güvenliğini
tehlikeye atıp Türkiye’nin bir başka ülkeyle savaşa girmesi pahasına bir gizli
görüşmeyi deşifre eden hainlere biz hayır diyoruz ve onlara asla geçit vermeyiz, bir
defa bu mesajı çok ama çok net bir şekilde verdi. Öte yandan AK Parti’nin ortaya
koyduğu ekonomik istikrara da destek verdi, Türkiye şu anda 2002’den bu yana
büyük bir istikrar içerisinde yoluna devam ediyor, siyasi istikrar, ekonomik istikrar, iyi
yönetim, güven ortamı bunun bozulmasını da istemiyor, muhalefet partilerinin bu
siyasi istikrarı, ekonomik istikrarı, güven ortamını koruyamayacağına,
kollayamayacağına inanıyor, çünkü CHP’ye bakın sokaklara eline sopa alan
insanların, taş alan insanların önünde milletvekili, şimdi adam bakıyor bunlar kim
diyor, bunlar milletin camını kırıyor, içinde milletvekili, milletin polisine taş atıyor,
içinde milletvekili, milletin ambulansını şey yapıyor içinde milletvekili, başörtülü
hanımlara hakaret ediyor bakıyorsun siyasi partiler yanında, bakıyor şimdi öte
yandan vatandaş nerede karıştırılıyor, CHP’nin vekiller, öbürüsü, berisi tweetlerle
sokağa çıkın şunu yapın bunu yapın, vatandaş diyor ki muhalefet bu ülkeyi sen
karıştırmak istiyorsun ben ülkeyi karıştırmak isteyenlere, sokaklarda şiddetle iktidar
arayanlara prim vermem, benden prim mirim isteme. Vatandaş o yüzden ben prim
vermem, iktidarı sandıkta arayana prim veririm, sen gidip Pensilvanya’da iktidar
arayacağına sen gidip efendim bir takım sermayede iktidar arayacağına sen gidip
medyada iktidar arayacağına, sen gidip Ankara’nın kirli mahvillerinde iktidar
arayacağına gel bende iktidar ara diyor, iktidarı ben veririm onlarda ekmek yok diyor,
onu bunlar göremedi, bir bu, öte yandan da AK Parti’ye dedi ki ben seni bir daha ki
seçimde de iktidar yapacağım, hiç endişen olmasın çünkü % 45 demek
SUNUCU: Cumhurbaşkanlığı seçimi demek.
NURİ ELİBOL: Milletvekili seçimlerinde.
BEKİR BOZDAĞ: Milletvekili seçimlerinde % 55 demektir, ben senin arkandayım, bu
dikliğinle yürü ben senin arkandayım, öte yandan cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik
de mesajını verdi. Eğer benim gördüğüm mesaj sayın başbakan eğer sen aday
olursan ben seni ilk turda Türkiye’nin cumhurbaşkanı seçerim dedi.
SUNUCU: İlk turda cumhurbaşkanı seçerim.
BEKİR BOZDAĞ: Kesinlikle, bu çok nettir.
NURİ ELİBOL: Hizmet hareketinin oy oranındaki etkisini ölçebildiniz mi?
SUNUCU: Nuri Bey, bir ara vermemiz lazım, efendim onu cumhurbaşkanlığında
kalalım oradan devam edelim, kısa bir aranın ardından sohbetimize devam edeceğiz
efendim.
Reklam Arası
SUNUCU: Evet efendim, yayınımıza devam ediyoruz, Adalet Bakanı Sayın Bekir
Bozdağ ile Nuri Elibol ve Ercan Gürses de bizlerle birlikte. Efendim cumhurbaşkanlığı
için seçmen ilk turda Tayyip Erdoğan’ı seçerim demişti ama biz haberciler olarak bize
haber de lazım, o konuya döneceğim ama benim birkaç tane peş peşe sorum var.
Sayın Başbakan seçim meydanlarında hep inlerine gireceğiz açıklamasını getirdi,
bununla ilgili olarak size, HSYK’ya hakim ve savcılara yönelik bazı şikayet
başvuruları vardı ve Selam Terör Örgütü ile ilgili üç yıl dinlemeden ötürü sizin yine bir
cümlenize atıfta bulunarak sınırsız dinleme, sonsuz takip demiştiniz, bizle seçim
süreci öncesi yaptığınız kahvaltıda, bunlarla ilgili bir soruşturma başlatıldı mı bu
paralel yapıya yönelik bir şey yapıyor musunuz, bu noktada nerdesiniz, bu hakim ve
savcılarla ilgili HSYK ne yapacak ve oradaki süreç nasıl işliyor?
BEKİR BOZDAĞ: Bu yasaları kullanarak yapılan dinlemelerle ilgili konu medyada
yansıdıktan sonra HSYK 3. Dairesi inceleme kararı aldı, şu anda kurul müfettişleri
marifetiyle bu dinlemeleri yapanlarla ilgili incemeler devam ediyor, çünkü dinleme
yapmak için elde bir takım kuvvetli şüpheyi gerektirecek verilerin olması lazım, delil
bulamamanız lazım, diyelim buldunuz, böyle şartlar oluştu, karar aldınız, 1 ay
dinlediniz, ortada bir şey yoksa hadi bir daha istediniz, bir daha dinlediniz, gene bir
şey yoksa, yani 3 sene peş peşe bu kadar dinleme yaptığınız zaman o zaman
sormak lazım, bu dinleme kararlarını uzatma kararı veren hakim kim veya bu dinleme
kararının uzatılmasını talep eden savcı dosyada bir şey yokken niye istiyor bunu?
Yani bir şey var suç oluştu, o zaman niye bekletiyor hemen müdahale etmiyor,
hemen soruşturma işlemini oradan duyduğu yerden suçüstü yapıp gerekeni niye
yapmıyor bütün bunlarla ilgili soruşturma devam ediyor, inceleme devam ediyor,
onlarla ilgili soruşturma ortaya çıktığında elbette bir karar verilecektir. Ben şunu
söyleyeyim demin de ifade ettim, devlet hepimizin devleti bu devlet, 77 milyon insanın
devleti. Devletin içinde farklı görüşlerden, inançlardan, ideolojilerden insanlar olabilir,
olması da doğaldır bu ülkenin zenginliğidir ama bir kamu görevlisi görev yaptığı yerde
bu hakim olur, savcı olur, öğretmen olur veyahut ta işte müsteşar olur, hangi sıfatla
polis olur, görev yapıyorsa yapsın, görev yaptığı yerde Anayasa, yasalar eğer bir
amiri varsa amiri dışında başka yerlerden talimat alıyorsa ha o zaman bizim durup,
orada dur dememiz lazım, yani bir görevli kalkıp bir gruba mensup, ondan sonra bir
karar verecek o grubun imamından talimat alıyorsa orada hukuk devleti ölmüş
demektir. Veyahut da bir memur bir iş yapacak, orada bir işi yapmak için amiri şöyle
yap diyor, yasa böyle yap diyor, o şimdi gidiyor o mensup olduğu insan diyor ki hayır
öyle değil şöyle yapacaksın diyor ve öyle yapıyorsa o zaman Türkiye hukuk devleti
olmaktan çıkar. Onun için biz ülkesine bağlı, Anayasa, yasa ve yasal amirinin
talimatlarıyla hareket eden yasalara uyan hiç kimseyle ilgili bir şey yapmayız.
SUNUCU: O zaman başbakan, usulsüz mi dinlenmiş oluyor sizin anlattıklarınızdan
başbakanla ilgili bir mahkeme veya hakim kararı var mı efendim?
NURİ ELİBOL: Hakim kararı olamaz zaten, başbakan mahkeme kararıyla
dinlenemez.
BEKİR BOZDAĞ: Başbakanla ilgili bir şey yok, başbakanı hakim kararıyla da bana
göre dinleyemez, yani öyle bir şey de yok.
SUNUCU: Öyle bir bulguya ulaştılar mı diye Nuri Bey ben.
B. Bir şey söyleyeceğim, kamu görevlileriyle ilgili yani onu söylüyorum bir defa eğer
Anayasa, yasa ve yasal amirler dışında başka yerlerden emir alarak iş yapanlar
varsa bunlarla ilgili yasal çerçevede gerekenler yapılacaktır, biz bu ülke içerisinde
devletin Anayasa ve yasaları dışında başkalarını Anayasa ve yasa gibi kabul edip
onlara uyan insanların görev yapması vatandaşımızı da rahatsız eder, onun için de
bundan sonraki süreçte de bu konularla elbette daha fazla bir titizlik gösterilecektir,
işte diyelim bu casuslukla ilgili şimdi sayın Dışişleri Bakanı’nın Dışişleri Bakanlığı’nda
yapılan o görüşme, Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle ilgili bir görüşme mi, bir savaş
çıkabilir miydi, o görüşmeden sonra, olabilirdi, çünkü ortaya çıkan şeyler üzerine öyle
bir sonuç da olabilirdi, Milli Güvenlik Kurulu’nun gizli olan kararının yayınlanması bu
son derece önemli bir husus, bu casusluk faaliyeti çok açık, bakın tırla ilgili Adana’da
tırla ilgili alakalı, çok ilginç tırın MİT’e ait olduğunu biliyor ama buna rağmen işlem
yapıyor, yasa çok açık yani bu kimse bu suç soruşturması yapıyordu, falandı filandı
diyemez, çünkü bu ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı yasalar çerçevesinde görevini
yapıyor, yasalar onu görevini yaparken de himaye ediyor, bu himayeye savcı da
uyacak, herkes uyacak, şimdi bakıyorsunuz demin de söyledim, Türkiye’nin Milli
İstihbarat Teşkilatı dışa da açıldı, uluslar arası bir boyut da kazandı bizim
dönemimizde bu kavganın bir boyutunda da o vardır. Eskiden seni beni takip eden bir
istihbarat vardı, şimdi Türkiye’nin güvenliği için dışarıda da faaliyette bulunan bir yapı
var, onun için de mücadele var ama bakın ne yapıyorlar, bu olaylar birilerine mesaj
veriyorlar, bu Türklere güvenmeyin, onlar aciz insanlardır, bak onlar kendi illerinde bir
ilden bir ile tır sevk edemiyorlar, yani şimdi bunun içeri dönük mesajı var, dışarı
dönük mesajı var, Türkiye’yi El Kaide, El Nusra azılı bir terör örgütü bunlar ve bunlara
Türkiye’nin destek verdiğini göstermek. Şimdi diyelim bir mahkeme kararıyla böyle bir
şey ortaya çıkmış olsa Türkiye’nin hali ne olacak? Bakıyorsun, Türkiye’nin
başbakanını oraya sokmak istiyorlar, Türkiye’nin hükümetini oraya sokmak istiyorlar,
kusura bakmasınlar, burası dağ başı değil, dağ kanunu burada uygulanmıyor, burada
bir hukuk devleti var, hakimler, savcılar görevini yaparken bu hukuk devletinin çizdiği
sınırlar içerisinde görev yapmalı. Ondan sonra biz başbakanımızdan, Milli İstihbarat
Teşkilatı müsteşarımızdan şüphe edeceğiz, yani hakim vatanını sevecek, savcı
vatanını sevecek, ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı ülkeye ihanet etme potansiyeli
taşıyacak, MİT Müsteşarı devletin en mahrem bilgilerine sahip cumhurbaşkanı,
başbakanı, MİT müsteşarı, bakanları memlekete ihanet etme potansiyeli taşıyacak
ama bir savcı veya bir hakim memleketi kurtarma, kahraman şeyi olacak, böyle bir
şey olmaz, hukuk devleti de bunu himaye etmez, onun için de herkes görevini
hukukun içinde yapacak, hukukun dışına çıkanlar mutlaka karşısında hukuku görecek
ve hukuka da hesap verecektir.
SUNUCU: O zaman bir inceleme var, değil mi?
BEKİR BOZDAĞ: Mutlaka incelenecektir, yanlış yapan kim varsa buradan çok net
söylüyorum, hukuku kullanan hukuku bir takım amaçlar doğrultusunda yasa bir imkan
vermiş siz bu imkanı kalkıp bir takım yerlere menfaat sağlamak için kullanıyorsanız
bu tespit edildiği takdirde kullananlarla ilgili gereken yasal işlemler yapılır, bundan hiç
kimsenin bir endişesi olmasın.
ERCAN GÜRSES:Efendim, Ergenekon benzeri büyük bir operasyon bekleyelim mi,
bizim aslında beklediğimiz, yani öğrenmek istediğimiz bu. Ergenekon tutuklamaları
başlamıştı, 2007, 2008 o gözaltılar, böyle büyük bir operasyon, sonuçta devletin
içinde yuvalanmış olduğunu iddia ettiğimiz büyük bir yapı var, böylesi gözaltılar,
tutuklamalar.
BEKİR BOZDAĞ: Ben size şunu söyleyeyim bu konularla ilgili bizim siyasi olarak
dediğiniz çerçevede değerlendirme yapmamız bir defa doğru değil. Deminden
söyledim, şimdi bunlarla ilgili diyelim ki casuslukla ilgili suç duyuruları var, bu
dinlemelerle ilgili suç duyuruları var, başbakanımızın makamına böcek konulmasıyla
ilgili suç duyuruları var, MGK’yla ilgili var, işte Adana’daki tırla ilgili var, pek çok
konuda Selam Terör Örgütü, Kudüs Terör Örgütü, bütün bunlarla ilgili pek çok hem
vatandaşlarımız hem bu işte mağdur olanlar tarafından yapılmış suç duyuruları var,
bu suç duyurularını kim soruşturacak, Cumhuriyet savcıları soruşturacak, yani onlar
soruşturacak, onlar nasıl soruşturma yaparlar onu biz bilemeyiz ama ortada bir suç
varsa bunun soruşturulması son derece önemli, yani şu anda konular yargıya intikal
etmiş durumda ama yargı biliyorsunuz öyle konuları inceleyerek yapar.
NURİ ELİBOL: Sayın bakan ben bu konuları biraz daha ileriye götürerek maksat hasıl
oldu bu söylediğiniz başlıklarda belli ki savcılar üzerlerine düşeni yapacak, o sizin
dışınızda bir şey, hukuka intikal ettirilecek, hukuk bunu inceleyecek, çünkü burada
şöyle bir muhataplığınız söz konusu, bunu sorduğunuzda bu paralel yapıya destek
veren onları koruyan onların adeta avukatlığını yapan medyanın belli bir bölümü diyor
ki bunlar nerede gösterin, bulun, gereğini yapın diye söylüyorlar. Yani bunu
söyleyenler aslında bizim zekamıza da hakaret ediyorlar buna üzülüyorum.
BEKİR BOZDAĞ: Herkesin gördüğünü görmediğini düşünüyorlar.
NURİ ELİBOL: Neyse, siz herhalde işte seçimlerden sonra aslında size oy verenlerde
bunun beklentisi içerisindeler. Yani öyle bir yapı varsa bu yapının hukuk yoluyla
ortaya çıkarılmasını ve gereğinin yapılmasını vatandaş da bekliyor.
ERCAN GÜRSES: Bir de balkon konuşmasında Başbakanın sanki tehdit ettiğine
dönük bir mesaj verdiğini ileri sürdüler. Aslında Başbakan herhalde bu sizin iddia
ettiğiniz paralel yapıyı kast etti değil mi Sayın Bakan?
BEKİR BOZDAĞ: Bakın Başbakan kimseyi tehdit etmiyor. O konuşmada bende
oradaydım. Başbakanın söylediği şey şu; şimdi birileri tehdit yapıyorsa, şantaj
yapıyorsa, insanları usulsüz dinliyorsa, bu ülke aleyhine casusluk yapıyorsa bu
ülkenin Başbakanının şahsına, ailesine, çocuklarına dönük akıl almaz iddiaları
hakikat yerine bina edip buna inandırmak için uğraşıyorsa o zaman siz kendinizi
Başbakanın yerine koyun. Yani Ercan’ın eşine, çocuklarına, torunlarına, şahsınıza
dönük bir şey yapılıyor. Siz ne yaparsınız Allah aşkına? Yani kendi şahsını, eşini,
çocuklarını koruyamayan birisi Türkiye’nin hukukunu nasıl korur? Böyle bir şey
olabilir mi? Şimdi böyle kirli bir iftira kampanyası yapılıyor biz bu iftira kampanyası ve
operasyon karşısında elbette hakkımızı, hukukumuzu koruyacağız, milletin hakkını
milletin hukukunu koruyacağız, bu doğan bir şeydir, yapanlar belli. Bakın şimdiye
kadar geçenlerde Sayın Gülerce’de bir yazı yazmış. Şimdiye kadar diyelim ki
Fethullah Gülen’e sevgi besleyen insanlar Fethullah Gülen ekibini diyordu hoş görü
diyordu, diyalog diyordu.. Allah aşkına şu seçim 17 Aralık’tan sonra yani iftira etmek
hoş görünün neresinde var, yalan söylemek hoş görünün neresinde var, kapı kapı
gezip Başbakan hakkında Bakanlar hakkında herkes hakkında suizan değil iftira
etmek İslam’ın neresinde var? Herkesin mute nikahlı karısı varmış ben şimdi buradan
söylüyorum benim karı nerede getirsinler bakalım. Benim mute nikahlı karım varsa
yani getirsinler bir görelim yani biz şimdi adamlar konuşuyor yani bütün bakanların
çocukları varmış, Allah’tan korksunlar iki elim yakalarındadır. Hukuk önünde hesap
vermeyebilirler yakalayamayabiliriz iftirayı ama Allah’ın önünde bunun söyleyenler
hesabını verecektir. Bütün bakanların efendim ayrı çocukları varmış bilmem şuyu
varmış öyle itiraflar yapılıyor ki demin siz şahit oldunuz iftiraları. Bu iftiraları
dinlendirenlerden bir tanesi o. O şimdi bakıyor atıyor twett ‘efendim Bekir Bozdağ
şunu yapıyormuş’ onun için bakın bu millet bunu gördü. Şimdi geziyor ev ev baş
örtülü hanımlar onlar geziyor bu ülkede dini hassasiyet konusunda hiç kimsenin
şüphesi olmayan bir Başbakan baş örtüsü sorununu çözmüş, imam hatiplilerin önünü
açmış, kuran kurslarının önünü açmış, kuran-ı kerimi seçmeli ders haline getirmiş,
peygamberimizin hayatını okullara koymuş, baş örtülü kamuda çalışma serbestliğini
getirmiş, üniversite de baş örtüsü yasağını çözmüş, parlamentoda baş örtülü vekil
bulunmanın önünü açmış bir Başbakanı nasıl karalıyorlar. Yaparken de bunu bir
ibadet aşkıyla yapıyor ah bir bilseniz diyor siz bizim bildiklerimizi, ne biliyorsunuz ki
iftira ediyorsun. Sonra iftira edenlerin iftirasını hiç sorgulamadan ibadet aşkıyla bunu
gidip kapı kapı anlatıyorsun, Allah’tan kork. Kuran-ı Kerim’de şimdi ben bir ayet fasın
biri bir haber getirdiğinde hemen inanmayın diyor, bir arkasını araştırın. Şimdi birisi
bir şey söylüyor öbürü kim nedir bu, doğru mudur, eğri midir demeden alıyor doğru
gibi anlatıyor anlatırken de bunu ibadet aşkıyla anlatıyor. İftiranın insanlara ibadet
aşkıyla anlatıldığı bir döneme ben şahit olmadım ama bu dönem öyle bir dönem oldu.
Onun için herkes dünyada tabi hukuk önünde tespit edildiğinde bunlar hesabını
verecek. Ama diyelim hukuk dünyevi hukuk bunu tespit edemeyebilir ama indiğinde
de bu yapılanların hesabı biz inanıyoruz ahiret haktır mahşet haktır mizan haktır
cenabı Allah herkesten yaptığının hesabını soracaktır ve orada da herkes ben Bekir
Bozdağ olarak ben herkese hakkımı helal ediyorum ama sadece iftira edenlere
hakkımı helal etmiyorum. Bugüne kadar ben bana iftira edenlere ben hakkımı helal
etmedim ama onun dışında bana ne kötülük yaparsa yapsın herkese hakkımı helal
ettim. Çünkü insanların onurunu, haysiyetini bile bile kirletenlere ben hak helal etmeyi
kendi açımdan doğru görmüyorum.
NURİ ELİBOL: Biz şöyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız diye düşünüyorum ben, siz bu
konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz hükümet olarak. Düşünün ki Dışişleri
Bakanlığındaki o çok kritik devletin sırlarına ait kritik toplantıyı dışarıyı sızdıranın
içeriden birisi olabileceği şüphesi güçleniyor. MİT tırlarını ihbar edenin bilmem işte
oraya bir sahte ihbar yapanın yine emniyetten biri olduğuna ilişkin iddialar çıktı
ortaya. Buna benzer sizde bende herkes biliyor ki bu paralel yapı dediğiniz yapının
çeşitli kurumlar içerisine yerleşmiş ve dediğiniz gibi devletten değil başka yerlerden
galiba yapılamadı. Bu kurumların özellikle emniyet, emniyet istihbarat, yargı,
TÜBİTAK örneğini vereyim ben size. Yani size telefon yapıyor yaptığı telefonu da
kendi dinliyor. Yani şimdi böyle bir şey. Devletin kurumların yeniden inşası gerekiyor
gibi geliyor bana. Bu konuda bir şey yapacak mısınız? Devletin kurumlarının inşası
çok önemli. Yani siz birkaç kişiyle tabi ki cadı avı yapılmasın Allah göstermesin. Birisi
bir cemaate inanabilir bir cemaatin liderine ilgi duyabilir o ayrı bir şey ama eğer
oradan talimat alarak hareket ediyorsa buna asla devlet içerisinde izin verilmemelidir.
Bu devletin kurumların yeniden inşası konusunda şeyiniz var mı?
BEKİR BOZDAĞ: Bakın Sayın Elibol, bizim tarihimize şöyle geriye dönüp bakın.
Devletin içinde devletleşmek isteyen çok insan olmuş geçmişte de olmuş. Şimdi
nizamül mülk dönemine bakın o zaman işte Melikşah zamanında vs. baktığımızda o
zaman nizamül mülkün başına gelenleri biliyorsunuz o dönemde. Başka dönemlerde
Selçuklu’da var aynı şey Osmanlı’da var aynı şey Atatürk döneminde var aynı şey
her dönemde birileri devleti ele geçirme gayreti içerisinde devlet ben olayım demiş.
Ama devlet şahıs olmaz devlet büyük bir şahıstır ama bir bireysel kişi olarak yani
insan bir şahıs devlet olmaz olması da mümkün değil. Devleti kim ele geçirmek
istemişse geçmişten beri hep yolda kalmıştır ve devlet ona kendisini tanıtmıştır. Ele
geçirilemez bir kudret olduğunu bunu anlamayanlara öğretmiştir. Ben bunu
anlamayanlar varsa şöyle dönüp Osmanlı’ya gitmesinden Cumhuriyet tarihine
baksınlar, bunun çok örnekleri var yok Cumhuriyet tarihini anlamıyorlarsa Osmanlı’ya
baksınlar, Osmanlı’dan anlamıyorlarsa Selçukluya baksınlar. Türk tarihinden
anlamıyorlarsa gitsinler başka ülkelerin tarihlerine baksınlar. Hiçbir devlet bir kişinin
bir grubun kendini devlet yerine koymasına izin vermez. Demin de söyledim bu devlet
tekdir. Bu devletin bütün vatandaşları da bu devletin sahibidir. Devletin içinde devlet
olmaz. Devletin içinde devlete hizmet eden insanlar olur. Devlete hizmet eden daha
doğrusu devleti vatandaşa hizmet eden bir organizma bir organizasyon olarak
düşünürsek devlet adına vatandaşa hizmet eden görevliler olur. Biz şimdi hükümet
olarak bu milletin devletin yönetici aklı olarak seçtiği kişileriz. Amacımızda bu millete
hizmet etmektir. Devletin eğitim, sağlık diğer işlerini yapmak. Yarın bizi götürür başka
biri seçer gelir onlar hizmet yapar öbür gün başka biri gelir onlar hizmet yapar. Ama
bu hizmeti yaparken bu ülkenin bütün insanları kamuda çalışır hangi görüşten hangi
şeyden olursa olsun. Demin de söyledim bir kez daha söylüyorum Anayasa ve yasa
hiyerarşik amirleri dışında başka yerlerden emir alarak iş ve işlem yapıyorsa ben o
zaman güvenmem, ben Cumhuriyetin hakimine gidiyorum milletin mahkemesine
gidiyorum. Millet adına karar veren yere gidiyorum. Eğer o yer Fethullah Gülen adına
karar veriyorsa o zaman ben düşünüyorum. Bakın şimdi bizim bir tane belediye
başkanıyla ilgili yani o ilginç bir karar veriyor Yargıtay 4. Dairesi, sonra tashili karara
veriyor verdiği kararı değiştiriyor. Yani kusura bakmasınlar bu hukuka uygun bir
karardır kimse bana diyemez buradan da söylüyorum.
NURİ ELİBOL: Hangi kararı kast ediyorsunuz efendim? Yargıtay damı?
BEKİR BOZDAĞ: Bizim Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımızla ilgili
NURİ ELİBOL: Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Özhaseki’yle ilgili.
BEKİR BOZDAĞ: Özhasekiyle ilgili Kılıçdaroğlu’na tazminat davası açıyor, kazanıyor
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bu kararı onuyor sonra tashihi karara müracaat ediliyor
aynı daire tashihi kararı sadece maddi hatalar düzeltilir ama şimdi kalkıyor mahkeme
tamam mı maddi hata düzeltmiyor, kararı değiştiriyor. Yani bana kusura bakmasınlar
yani
NURİ ELİBOL: Birazcık hukuk bilen hiç kimse bunu da kabul etmez.
BEKİR BOZDAĞ: Bu kararı Anayasa, yasaya göre verdik derse benim aklımla da,
izanımla da, basiretimle de, insanlığımla da alay edildiğini düşünürüm. Şimdi eskiden
şöyle oluyordu. Bekir Bozdağ’a ilişkin bir dava açıldığı zaman tazminat davası eski
dönemde kesin benim aleyhime sonuçlanıyordu şimdi de aynı değişen bir şey yok.
Şimdi benimle ilgili bir dava açılsın Allahın izniyle şeddeli şey çıkıyor. Geçen bakın
RTÜK üyeleriyle ilgili bir karar verdi bir mahkeme çok ilginçtir RTÜK Başkanı ve
üyeleriyle ilgili hapis cezası veriyor, para çevrilemez diyor efendim ertelenemez diyor
efendim hükmün açıklanması geri bırakılamaz diyor işte sanki seri katil bunlar. Bütün
şeyleri kapatıyor basıyor cezayı. Takdir hakkı var mahkemenin ben bunu
eleştiremem takdir hakkı var ama bu takdir hakkını keyfine göre kullanamaz, hukuka
göre kullanacak. Yani şimdi siz Türkiye’nin RTÜK Başkanını RTÜK üyelerinin
tamamını böyle bir karar veriyorsun tamam verebilirsin ama bunların böyle sanki çok
suç işlemiş şöyle şöyle yapmış gibi verilen cezayı paraya çevirmiyor verilen cezayı
hükmün açılmasına
NURİ ELİBOL: Bütün silahları kullanmış yani.
BEKİR BOZDAĞ: Bütün kapıları kapatmış.
SUNUCU: Ne oldu o zaman?
BEKİR BOZDAĞ: O zaman ben şimdi buradan söylüyorum. Diyorum ki ben bu kararı
veren hakimin kararına itimat edemem ben bunu düşünmem istemem
SUNUCU: O zaman yargının yeniden yapılanması gibi bir şey de var. Bunu Adalet
Bakanının söylemesi lazım.
BEKİR BOZDAĞ: Ben Adalet Bakanı olarak söylüyorum ben o hakime düşmek
istemem. Benim hakkımda şimdi böyle bir karar efendim gerekçe şu, olmaz.
SUNUCU: Adalet, adalet dağıtmıyor o zaman
BEKİR BOZDAĞ: RTÜK Başkanı ve RTÜK üyeleri bu ülkede hizmet eden insanlar.
Yani iyi halden yararlanamaz mı? Takdir hakkı lehine olamaz mı? Yani birini
bıçaklayana birine bilmem ne şunu yapana bu yapılıyor ama RTÜK Başkanı ve
üyelerine yargılama yapılıyor ve şimdi konu Yargıtay’da. Merak ediyorum ne karar
verecek Yargıtay onu da merak ediyorum ama olacak iş değil. Ben de hukukçuyum
ama kusura bakmasınlar.
NURİ ELİBOL: Devletin kurumlarının yeniden inşası gerekiyor.
BEKİR BOZDAĞ: Hukukun verilen takdir haklarının böyle keyfi kullanıldığı zaman
orada ben hukukun katledildiğine inanırım. Hukukun katledilmesine de bizim izin
vermememiz lazım. Birisi yapıyorsa onu o zaman bu yapan karşısında da hepimizin
hukuka sahip çıkması lazım. Böyle bir şey olmaz.
ERCAN GÜRSES: Çok az süremiz kaldı efendim
SUNUCU: Son üç dakika
ERCAN GÜRSES: Efendim ben az önce yarım kalan bir soru vardı. Orada siz çok
dikkat çekici bir şey söylediniz, yanlış anlamadıysam herhalde şöyle bir şeydi bu;
Başbakan şayet Cumhurbaşkanı olmak isterse onun önü açılmıştır bu bir, ikincisi
sizce Başbakan Cumhurbaşkanı olmak isteyecek mi? Adalet Bakanı Bekir Bozdağ,
Başbakanın Cumhurbaşkanı olmasını istiyor mu? Kürt oyları Başbakanı yönelecek
mi? Çünkü CHP, MHP bloğunun Başbakan karşısına bir adayı destekleyebileceği bir
durum söz konusu olabilir.
SUNUCU: Bir de ben buna üç dönem şartıyla ilgili Başbakanla görüşüyorsunuz o
yönde bir ne-nasıl bir şey var. Üç dönem şartı kalkacak mı, kalkmayacak mı? onunla
ilintili Ercan’ın sorusuyla ilgili.
BEKİR BOZDAĞ: Ben deminde ifade ettim. Seçmen bir karar verdi. O verdiği kararda
şu; Sayın Başbakan siz Cumhurbaşkanlığı adayı olursanız merak etmeyin biz sizi
birinci turda seçeriz mesajıdır bu seçimin bir mesajı da bu pek çok mesajın yanında
bir mesajda bu. Tabi muhalefet partileri ortak aday çıkarabilirler ikinci turda bir araya
gelebilirler. Bir araya gelmeleri ben neticeyi değiştireceği kanaatinde değilim. Ben
etnik yapıya göre oy değerlendirmesi yapmayı doğru bulmam. Çünkü Sayın
Başbakanımız Türkiye’nin demin söyledim bakın Türkiye’nin her tarafında olan tek
parti biziz. Yani Kürtlerin değil Türklerin değil, Arapların, Çerkezlerin, Lazların,
Romanların değil bu ülkede yaşayan bütün etnik kökenlerin bütün inançlıların bütün
ideolojilerin hepsinden oy alan yegane partiyiz. O yüzden ben bu ülkede yaşayan
bütün vatandaşlarımızın kahir ekseriyetine hepsinin oyunu alabileceğine ben
yürekten inanıyorum ama aday olur mu olmaz mı tabi
ERCAN GÜRSES: Olmalı mı?
BEKİR BOZDAĞ: Tabi o kendi takdiridir. Ben Sayın Başbakanımızın takdirine
karışmam doğru değil ama olursa Cumhurbaşkanlığına yakışır.
NURİ ELİBOL: Yakışır.
SUNUCU: Üç dönem şartı.
BEKİR BOZDAĞ: Üç dönem şartıyla da ilgili ben daha önce de görüşümü söyledim.
Üç dönem şartı siyasetin yenilenmesi için son derece önemli. Yani değişim için şart.
Ben o yüzden üç dönem şartını esnetilmesinden yana şahsen değilim.
NURİ ELİBOL: Efendim son soru aslında uzatarak soruyoruz bunu da size. Bu HSYK
önünde Ankara’da ciddi bir gerginlik oluşturuluyor
ERCAN ELİBOL: YSK
NURİ ELİBOL: YSK, düzeltiyorum. Buna ne diyeceksiniz, itiraz var işte Ankara seçim
sonuçlarına itiraz var. Tamam itirazlar mutlaka bu kurullarda değerlendirilecektir,
görüşülecektir ve ona göre bir karara varılacaktır ama bu sürekli burada vatandaşlar
bir sokak hareketlerine ve oradan bir Gezi benzeri bir şey mi çıkarılmaya çıkarılıyor?
Ne tavsiye ediyorsunuz oraya gelenlere
BEKİR BOZDAĞ: Ben oraya gelen bütün vatandaşlarımıza sükunet tavsiye ederim.
Demokratik bir ülkeyiz. Seçimler yapıldı vatandaş söyleyeceğini söyledi. Vatandaşın
söylemediği şeyi zorla söyletme imkanı hiç birimizin elinde yok. Vatandaş bu
iktidardan memnun dedi bu iktidarın gitmesini istemiyorum dedi. Muhalefetin iktidar
olmasını da istemiyorum dedi, bu muhalefetten memnun değilim dedi, çok açık bir
şekilde ortaya koydu. Onun için ortalığı karıştıracağı yerde gitsinler CHP’nin
kapısında dursunlar MHP’nin kapısında dursunlar. Sizin yüzünüzden bu millet
yüzümüze bakmıyor desinler. Gitsinler onları zorlasınlar onların tahrikiyle sokağa
çıkacaklarına gitsinler bu millet size başarı vermiyor sizin liderliğinizde bu partilerin
yol almasını istemiyor. Sizin kadrolarınızda bu partilere ben iktidar yüzü vermem
diyor. Öyleyse bırakın bu milletin verdiği mesajın biri de bu. Kılıçdaroğlu’nu da
Bahçeli’ye de muhalefetin liderlerine de bırakın mesajıdır. Onun için benim onlara
tavsiyem milletin iradesini yok etmek için uğraş verenlere destek olacaklarına milletin
iradesine sahip çıksınlar. CHP’nin ve diğer partilerin yönetimlerinin değişmesi için
enerjilerini harcasınlar.
SUNUCU: Efendim twitter’dan çok mesaj geliyor. Zabıt, katip alımlarını soruyorlar.
Böyle bir alım yapacak mısınız?
BEKİR BOZDAĞ: Alım yapacağız. Şu anda Maliye Bakanlığı’ndan onay bekliyoruz
kadro onayı.
SUNUCU: Rakamlar
BEKİR BOZDAĞ: Şu anda rakam vermeyeyim ama bu ihtiyaç olan bütün illerde bu
sınav yapılacaktır. Maliye Bakanlığı bizim kadromuzu henüz onaylamadı. Onaylar
onaylamaz hiç bekletmeyeceğiz hemen illere dağıtımını yapacağız onlarda
sınavlarına girecek.
SUNUCU: Efendim zorlu bir maratondan çıktınız. Ayağınızın tozuyla birçok mitingden
geldiniz, katıldınız Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ bu akşam bizlerle birlikte
oldunuz, çok teşekkür ediyoruz ağzınıza sağlık Sayın Bakan
BEKİR BOZDAĞ: Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.
SUNUCU: ve bu akşam bizlerle program partnerlerim Nuri Elibol ve Ercan Gürses’e
de teşekkür ediyoruz. Evet efendim gündeme ilişkin Ankara’da tartışılan konulara
ilişkin bir çok Sayın Bakanın değerlendirmesini dinlediniz. Biz her zaman olduğu gibi
yorumu size bırakıyoruz, Ankara’dan iyi akşamlar diliyoruz efendim hoşça kalın..
06659 KIZILAY / ANKARA
90 (0312) 417 77 70
basinadalet.gov.tr