Erişilebilirlik Menüsü

Ekran Okuyucu

Seçili Alan Okuyucu

Bağlantı Vurgula İkonu

Bağlantı Vurgula

Metni Büyüt İkonu

Büyük Metin

Metni Sola Hizala

İmleç

Okuma Kılavuzu

Okuma Maskesi

Disleksi Dostu

Kontrast

Solgunlaştırma

Düşük Doygunluk

Yüksek Doygunluk

;
Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ TGRT Haber Neler Oluyor Programında Önemli Açıklamalarda Bulundu

Tarih: 10.09.2014

Kanal: TGRT HABER

Program: NELER OLUYOR?

Konuk: ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ

Yayın Saati: 21:39:55

Süre: 01:28.44

SUNUCU: TGRT Ankara stüdyolarından iyi akşamlar sevgili seyirciler. Yeni haftanın ortasına geldik.

Hareketli ve sıcak, siyasi bakımdan özellikle sıcak Ağustos ayını geride bıraktık. Torba yasa dün sabaha

karşı yasalaştı ve Türkiye büyük millet meclisi 1 Ekim tarihine kadar tatile girdi. Belki de Türkiye

nefeslerini tuttu 12 Eylül tarihini bekliyor. Bu şu manaya geliyor. 2014 yılının belki de en son seçimi,

HSYK yani HSYK seçimleri gerçekleştirilecek. Buradan çıkacak

NURİ ELİBOL: 12 Eylül mü 12 Ekim mi?

SUNUCU: 12 Eylül

NURİ ELİBOL: Öyle mi?

SUNUCU: Evet 12 Ekim HSYK seçimlerinin sonuçlarını bekliyor. Bir taraftan buna hazırlıklar devam

ediyor. Gözler onda tabi adaletle ilgili birçok gelişme var. Adalet birçok şeyin kapsamında, konunun

kapsamında ve bu akşam biz bütün bunları masaya yatıracağız. Konuğumuz adalet bakanı Sayın Bekir

Bozdağ efendim hoş geldiniz yayınımıza

BEKİR BOZDAĞ: Hoş bulduk teşekkür ediyorum.

SUNUCU: Nuri Elibol İhlas medya Ankara grup başkanı ve program partnerimiz Nuri Bey sizler de hoş

geldiniz.

NURİ ELİBOL: Teşekkür ederim

SUNUCU: Efendim aslında konuşulacak birçok konu var. Sizin alanınıza giriyor bir şekilde ama

isterseniz biz HSYK seçimleriyle başlayalım ve bunun öncesinde de şöyle bir şey oldu. Dün ve bugün

bir kanun sevk ettiniz. Sicil affı var işte seyyanen zam var birçok şey var bunun içerisinde Kemal

Kılıçdaroğlu bunun bir şey olduğunu söyledi. Rüşvet olduğunu, siyasal rüşvet dedi. Aynen bu ifadeyi

kullandı. Önce bu açıklamaları ve o bağlamda gelişen olayları soralım. Neden HSYK seçimleri

öncesinde böyle bir öneri getirildi.

BEKİR BOZDAĞ: Teşekkür ediyorum sorduğunuz için çünkü büyük bir çarpıtma kampanyasıyla,

karalama kampanyasıyla karşı karşıyayız. Türkiye büyük millet meclisinden çıkan yasalar, millet adına

çıkan yasalardır ve bu yasalarla vatandaşlarımıza bir takım haklar, imkânlar sürekli verilmektedir. Bu

hakların, bu imkânların maddi olsun, diğer türlü olsun bunların hiç birisi vatandaşına devletin verdiği

rüşvet değildir. Devletin vatandaşın hakkı olarak gördüğü şeylerden bazılarının özellikle maddi

konularda imkânları nispetinde vatandaşının hakkı olanı vermesidir. Bu hâkim ve savcılarımızın hakkı

olan bir özlük hakkı iyileştirmesidir. Hatırlarsanız siz de başta söylediniz torba yasa şimdi çıktı. Biz

onun içerisinde şimdi 40 bin öğretmen almaya imkân veren bir düzenleme yaptık. Hiç kimse

SUNUCU: Milli eğitim bakanlığı şu an çalışıyor.

BEKİR BOZDAĞ: Tabi milli eğitim bakanlığı işte öğretmen olarak atama bekleyenlere rüşvet verdi diye

bir açıklama yapıyor mu? Baktığınız zaman burada Soma ile ilgili hayatını kaybeden şehitlerimiz oldu

onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Onların yakınlarına bir takım imkânlar verdi. Bu devlet olmanın

gereği vatandaşlarınızın ihtiyaçlarını gidermek, sıkıntılarını gidermek için eğer imkânınız varsa

devletin birinci vazifesi bu imkânı vatandaşına yansıtmak. Hiç kimse bunu eleştiriyor mu? Bakın

sigorta prim borçlarını yapılandırıyoruz. Vergi cezaları öyle

NURİ ELİBOL: İdari para cezaları

BEKİR BOZDAĞ: Sulama, elektrikle kullanılan elektrikle ilgili yine idari para cezaları bunlarla ilgili hiç

kimse siz bunları yapıyorsunuz, bunlar vatandaşa rüşvettir denebiliyor mu? Denmiyor her yıl biz

hububatla ilgili fiyat açıklıyoruz. Her yıl devlet fındıkla ilgili fiyat açıklıyor. Çayla ilgili fiyat açıklıyor ve

zamlar veriyor. Hiç kimse bunlara çıkıp bu vatandaşa verilmiş bir rüşvet diyor mu? Denmiyor esas

gayri ahlaki tutum vatandaşın hakkı olan şeyi devletin imkânları nispetinde vatandaşa veren bir adım

karşısında bunu rüşvet olarak nitelendirmektir.

SUNUCU: Sayın bakanım orada şöyle bir şey var.

BEKİR BOZDAĞ: Bu esas bence etik olmayan şey bu yaklaşımdır demeleri lazım ki siz bundan daha

fazlasını vermeniz lazım niye bu kadar az veriyorsunuz. Ama maalesef bizim muhalefetimiz her

konuyu çarpıttığı için buradan da çarpıtıyor. Şu anda seçim öncesine denk geldiği için bunu seçimde

hâkim ve savcılarımızı rencide etmek için kullanıyorlar. Onların oylarını etkilemek için kullanıyorlar.

Vay şöyle böyle şeklinde değerlendirmeler yapılıyor.

SUNUCU: Belki de bu sorumluları şimdi Nuri abi şey çok önemli burada siz daha önce bunu

açıklamıştınız. Yani bu yasal düzenlemenin geleceğini açıklamıştınız. Belki hani şöyle sorulabilir. Bu

yasal düzenleme son hali verilirken bugün yeni bir şey eklendi mi? Çünkü önceden hazırlığı yapılmıştı

bunun öyle değil mi efendim?

BEKİR BOZDAĞ: Bu yasal düzenlemeye ilişkin çalışma esasında yargıda birlik platformu Türkiye

genelinde hâkim savcılarla bir takım toplantılar yaptıktan sonra bakanlığımızı ziyarete geldiler. Biz

hâkim savcılarla toplantılar yaptık, onların sorunlarını dinledik, taleplerini aldı. Şu, şu, şu talepleri

ilettiler, bize bir dosya verdiler. Sayın cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde biz o dosya

üzerinde çalışmalar yaptık. Ben hatta kamuoyuna açıklamalarda bulundum. Sayın başbakanımıza

bizzat giderek bunu arz ettim. Sayın başbakanımızdan özlük haklarına ilişkin çalışma yapılması

konusunda talimat aldım. Bu çerçevede biz çalışmalarımızı başlattık. Bu çalışmalar başladığında yani

şu anda ki gibi bir gündem yoktu. Yani bu çalışmalar 10 Ağustos'tan da önce hatta 30 Mart'tan da

önce bizim başladığımız bir çalışmadır. O günden beri biz bu konuda bir hazırlık yürütüyoruz. Yani

şimdi bunun adımını atıyoruz. Geçende de işte yine platform üyeleri yeni Başbakanımız Sayın

Davutoğlu'na ziyarete geldiler. Kabulde ben de vardım orada Sayın başbakanımızla görüştüler,

kanaatlerini ilettiler, taleplerini ilettiler. Tamamen yargının sorunlarını dile getirdiler ve yargı görevi

yapanların taleplerini dile getirdiler. HSYK seçimine dönük bir konuşma, bir görüşme olmadı. Yargının

sorunlarını herkes dile getiriyor. Yargıçların, savcıların sorunları dile getirmesi, bunu Türkiye'nin

başbakanına çıkıp arz etmeleri yadırganacak bir şey olabilir mi? Sorunlarını gazeteciye anlatıyorlar,

efendim başka derneklere anlatıyorlar, başka yerlere anlatıyorlar bunlar normal karşılanıyor. Ama

sorunu çözmekle muhattap olan hükümete anlatmaları kadar normal bir şey olamaz. Ama Sayın

başbakanımızla platformun görüşmesi bile ne yapıldı çarpıtıldı. Kiminle görüşecekler; hâkimlerimizin

savcılarının taleplerini çözmek için kime gitmeleri gerekiyor elbette hükümete gidecekler, elbette

yasama eğer gerekiyorsa yasa çıkarmayı yasama bunu yapacaktır ve çok faydalı bir görüşme oldu. Bu

görüşme çerçevesinde de bakanlar kurulunda da biz bu konuyu müzakere ettik. Özel oturumda

konuşuldu ve arkasından da Salı günü bunu kamuoyu ile paylaştık. Bugün de grup başkan

vekillerimizin imzasıyla ve vekillerimizin imzasıyla teklif Türkiye büyük millet meclisi başkanlığına

sunuldu. Bunun zamanlaması üzerine yapılan tartışmalar diğer söylemlerin tamamı esasında 12

Ekim'de yapılacak seçimi etkilemek için yapılmış bir çarpıtma kampanyasıdır. Ben buradan onlara sizin

aracılığınızla çağrı yapıyorum. Lütfen bu çarpıtmayı, bu karalamayı yapmayın. Devletin vatandaşlarına

sağladığı maddi imkânların hiç birisi rüşvet değildir. Bir hak vermedir ve analarının ak sütü gibi de bu

verdiği devletin verdiği şey herkes için helaldir.

NURİ ELİBOL: Aslında şöyle bir şey var hani şöyle bir saçmalık var işin içinde hani iyilikte beraberlik iyi

bir şeydir. Güzel bir teklifte pozitif bir teklifte yani sizin bu teklifiniz amacı ne olursa olsun bana göre

muhalefetin çok umurunda olmamalı. Bu muhalefetin umurunda olan şey hâkimin, savcının

hakikaten vicdanı ve cüzdanı arasında kalmadan iyi bir ücret alması, imkânlarının iyileştirilmesi

aslında muhalefet partileri bu tür şeyleri teşvik ederler. Yani daha fazla ücret verilsin, daha fazla

imkân verilsin onların sırtında yumurta küfesi bulunmadığı için bütçe imkânları da onları çok

ilgilendirmediği için bu tür vaatlerde bulunurlar. Benim merak ettiğim şey şu oy bunlar gizli oy

kullanmayacaklar mı hâkimler ve savcılar yüksek kurulu seçimlerinde herkes oyunu gizli kullanmıyor

mu? Siz kimin kime oy verdiğini nereden bileceksiniz bir ikincisi de siz zam yaptınız diye bu hâkim ve

savcılar oyunu mu değiştirecek? Bunlar yılların şeyi hukukçuları ne düşünüyorsunuz? Yani ne

etkileyebilir ki? Diyelim ki siz bu zammı yapmasaydınız ne etkileyecekti, yaptınız da neyi etkileyecek

yani?

BEKİR BOZDAĞ: Yani bunun sonucunu bizim tahmin etme imkânımız yok

NURİ ELİBOL: Evet

BEKİR BOZDAĞ: Kimse de tahmin edemez. Oy gizli sayım döküm aleni aynen normal seçimlerde

olduğu gibi gizli kullanılıyor. Sayım dökümü aleni yapılıyor. Dolayısıyla kimse kalkıp şuraya gidecek,

buraya gidecek diye değerlendirme yapmaması lazım. Biz niye yaptık bu zammı neden yaptık onu

özellikle ifade etmek isterim. Yargı görevi yapan hâkim ve savcılarımızın özlük haklarında biz geçmişte

bir iyileştirme yaptık. Ama bu iyileştirme zaman içerisinde farklı bir noktaya da işi getirdi. Şu anda yazı

işleri müdürlerinin birinci sınıfa ayrılmış bir yazı işleri müdürü kendi emrinde çalıştığı hâkimden daha

fazla maaş alıyor. Şimdi siz adalet bakanısınız, hükümetsiniz bir yere hâkim atamışsınız, savcı atanmış.

Savcı bir maaş alıyor, hâkim bir maaş alıyor, yeni başlayan hâkim savcı orada da yazı işleri müdürü var

çalışıyor. Yazı işleri müdürü hâkimden ve savcıdan daha fazla maaş alıyor. Hepimiz hâkim ve

savcılarımızın özlük haklarının iyi olmasını arzu ediyoruz. Baktıkları işler çok önemli işler. X kişilerin

yüzlerce milyonluk hatta milyarlık davaları bunların önüne geliyor ve onlar hakkında senin hakkındır,

senin değildir şeklinde kara veriyor. Kişilerin hürriyeti ile ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapse varıncaya

kadar pek çok konuda ceza takdirinde bulunuyor. Bunlar pek çok baskı altında, pek çok tehdit altında

cesaretle görevini yapıyorlar. Biz böylesi fedakârlık içerisinde pek çok baskıya rağmen cesaretle

görevini yapan hâkim ve savcılarımızın imkânlarını arttırmamız, daha fazla vermemiz lazım. Ben bu

verdiğimiz yeter daha fazlasına gerek yok demiyorum. Ülkemizin ekonomik şartları çerçevesinde

verebileceğimizin azamisini veriyoruz.

SUNUCU: Bütçe imkânları dâhilinde değil mi?

BEKİR BOZDAĞ: Keşke tabi bütçe imkânları dâhilinde keşke daha imkânlarımız iyi olsa da daha

fazlasını verebilsek. Çünkü daha fazlasını hak ediyorlar. Yaptıkları işler sıradan işler değil insanların

hakları ve hürriyetleri hakkında karar veriyorlar. Hak ve hürriyet en önemli vazgeçilmez bir insan

hakkıdır. Hepimizin değer verdiği üstün bir haktır. Öyleyse bu konuda karar verenler rahat olmalı.

Ekonomik kaygılardan uzak olmalı, eşinin, çocuklarının, kendinin ihtiyaçları için kara, kara

düşünmemeli, oradan buradan borç alan ve borç takan kişi pozisyonunda olmamalı. Eğer öyle olursa

o zaman başka, başka kara delikler oluşur. Onun için de hâkim ve savcılarımıza o mesleğin vakarına

yakışır bir vazife ifa etmelerine de yardımcı olmak ve mesleğe tercih edecek hukukçuları da

çoğaltmak bakımından çünkü pek çok kişi mesleklere giderken o mesleğin kendine sağladığı kariyer

dışında maddi imkânlara da bakıyorlar. Onun için bundan sonra açacağımız sınavlara daha fazla

katılımın olması ve bu mesleğin cazip hale gelmesi de son derece önemli biz yaptığımız zammın çok

olmadığını, daha fazlaya esasında ihtiyaç olduğunu biliyorum. Ama bütçe imkânlarımız bugün bu

kadar el veriyor. İmkânlarımız ölçüsünde bir adım atıyoruz.

SUNUCU: Efendim

NURİ ELİBOL: Evet şimdi aslında şöyle bir soru sormak geliyor insanın içinden dönüp 12 Ekim'de

gönlünüzden geçecek şekilde sonuçlanmazsa HSYK seçimleri siz bu zammı uygulamayacak mısınız?

BEKİR BOZDAĞ: Teklif verildi şimdi seçimlerle ilgili

SUNUCU: Geri mi alacaksınız kanun teklifiyle 1500 lirayı efendim?

BEKİR BOZDAĞ: Hayır şimdi seçimlerle ilgili şu anda bunu irtibatlandırıyorlar. Bir takım

değerlendirmeler yapıyorlar. Bu tamamı ile demin de söyledim bir kara kampanya şu anda bizim

bunu görüşmek için meclisin takvimi müsait değil biliyorsunuz olağanüstü toplandı meclis ve

olağanüstü toplantı gündemini tamamladı ve bugün tatile girdi. 1 Ekim'e kadar meclisin çalışması için

olağanüstü tekrar toplantıya çağrılması lazım bu sene milletvekilleri

NURİ ELİBOL: Çok yoruldular.

BEKİR BOZDAĞ: Hiç tatil yapmadılar, hiç bir yere gitmediler. Çocuklarının eğitimleri var o nedenle

onlar bir ara verdiler. 1 Ekim'e kadar 1 Ekim'de meclis toplanıyor, açılıyor. O gün biliyorsunuz

herhangi bir işlem yapılmıyor.

NURİ ELİBOL: Arada bayram var.

BEKİR BOZDAĞ: Arkasından da kurban bayramı geliyor. Yani birileri konuşuyor ya hemen şimdi yapın

şu anda bizim yapmamızın fiilen imkânı yok mümkünatı yok Ekim ayı içerisinde

NURİ ELİBOL: Ekim ayı içinde olur.

SUNUCU: Yani seçimlerden öncesinde veya sonrasında hemen yasalaşacak.

BEKİR BOZDAĞ: Seçimden önce yetişme imkânı yok

NURİ ELİBOL: Yetişmez

SUNUCU: Efendim buradaki kanun tasarısındaki en önemli maddelerden bir tanesi de sicil affı şimdi

burada bu sicil affından kaç kişi yararlanacak diye soracağım. Ama onun öncesinde başka bir açı daha

var. Hâkim ve savcıların sicilinin nasıl bozulduğuna ve haklarına ilişkin bazı haberler yayınlanıyor. Siz

tabi bunun çok ötesine vakıfsınız, bu konuyu biliyorsunuz. Bu sicil affını getirmenizin ana gerekçesi

ne? Neden böyle bir şeye gerek duydunuz ve bu hâkim ve savcıların sicillerini bozanlar mı var?

Buradaki ana noktayı çok merak ediyoruz nedir efendim bu?

BEKİR BOZDAĞ: Hâkim ve savcılarımızdan ben pek çok hikâye dinledim. Belki basına da yansımıştır,

yansıyanlar var. O hikâyeleri dinlediğimde siz vicdanen rahatsız oluyorsunuz. Anlatıyor bir haksızlığı

siz o haksızlığı görüyorsunuz, dinliyorsunuz ama ortada da bir somut yaptırım var ona karşı bir şey

yapamıyorsunuz. Çünkü yasa gerektiriyor. Pek çok hâkim ve savcının bakan olduktan sonra bana

intikal eden özellikle son zamanlardaki tartışmalar nedeniyle uğradıkları mağduriyetleri hakları içeren

hem sözlü, hem yazılı şeyler var, açıklamalar var. Biz bunları bakınca nedir diye ben merak ettim. Şu

anda hâkimler savcılar yüksek kurulunun önünde ne kadar dosya var diye baktığımda işte 9 Eylül

itibariyle rakamı aldım ben 7 bin 659 dosya şu anda 3. dairenin önünde bekliyor.

SUNUCU: HSYK'nın

BEKİR BOZDAĞ: 7 bin 659 dosya incelemeyi bekliyor. Onlar incelensin dediklerinde incelenecek

haklarında disiplin işlemi yapılacak.

SUNUCU: Şunun için efendim kaç tane hâkim ve savcı var ki bu kadar yığılmaz

BEKİR BOZDAĞ: Yani şu anda 14 bin küsur civarında

SUNUCU: 2 hâkim ve savcıdan birisinin hakkında

BEKİR BOZDAĞ: Tabi bunların içerisinde bir kişi hakkında birden fazla olan da olabilir. Yani öyle de olsa

bu rakam çok büyük bir rakam

NURİ ELİBOL: Tabi

BEKİR BOZDAĞ: Ve ceza alan hâkim savcı sayısı da 1500 civarında ceza alabilme olanlar da bunlar

belki bir kısmı almayacak. Ama bir kısmının da alabilme ihtimali var. Şimdi düşünün hâkim ve

savcıların üzerinde böyle bir durum var. Bunun hâkim ve savcılarımızın hayatına nasıl yansıması

oluyor. Terfilerinde sıkıntı oluyor işte 1. sınıfa ayrılma, 1. sınıf olma maaşlarda da çok büyük farklar

ortaya çıkıyor. İyi yerlerde çalışma konusu ve Yargıtay, Danıştay üyesi olma, unvanlı görevlere gelme

gibi konularda pek çok hâkim ve savcının mağdur olmasına yol açıyor. O nedenle biz bu yasayla hâkim

ve savcılarımızla ilgili yeni bir sayfa açmayı ve onların alınan cezalarla ilgili uyarma, aylıktan kesme,

kınama, kademe ilerlemesinin durdurulmasıyla alakalı konuların yasanın yürürlüğe girdiği tarihte

doğrudan affına imkan veren bir düzenleme. Ancak yer değiştirme cezasıyla ilgili HSYK genel kuruluna

yeniden bir incelemede bulunma, inceleme yapılmasını isteme hakkı getiriliyor. Ve onlar genel

kurulda değerlendirilecek ona göre bir karar daha verilecek. Tabi meslekten ihraçlarla ilgili kısımda

sicil affında herhangi bir düzenleme yok onun nedeni de meslekten ihraç kararları yargı denetimine

açık dolayısıyla yargı onu denetlediği için orada kapsam dışına onu bıraktık. Ama diğer cezaların hepsi

SUNUCU: Bu arada efendim son yaşadığımız tartışmalar var ya paralel yapı falan bunlarla ilişkili mi?

Direk onu sormak istemiştim ben aslında

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi bunlarla alakalı tabi çok büyük eleştiriler var. Bana anlatılan hikâyelerde buna

dönük pek çok hikâye var. Şimdi onları burada anlatırsam burası yetmez. Pek çok hâkim savcı

kendisinin önünün nasıl kesildiğini, nasıl haksızlığa uğradığını, uğratıldığını anlatıyorlar ve bunlarla

ilgili pek çok şey var elimizde bilgi var. Bize ulaşanlar var elbette ulaşmayanlar da var. Şimdi ben kurul

başkanı olduğum için HSYK 3. dairesinin aldığı kararlar kurul başkanı olarak benim onayıma geliyor.

Biri hakkında inceleme yapılmasına, inceleme yapılmamasına dair kararlar benim onayıma geliyor.

Son düzenlemeden sonra yapılmaması kararları da benim önüme geliyor. Eskiden yapılmaması

kararları kurul başkanının önüne gelmiyor kimler hakkında inceleme yapmama kararı verdiler hiç onu

görme imkânınız yok sadece incelensin dedikleri kişilerle ilgili kararlar geliyor.

SUNUCU: Sizin haberiniz olmuyor muydu efendim?

BEKİR BOZDAĞ: Tabi

NURİ ELİBOL: Onlardan olmuyor.

BEKİR BOZDAĞ: Bakan onayına gerekmiyor. Sadece bakan onayına gelen şeyler ben inceleme

yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar şey pardon o da geliyor, kurul başkanının önüne geliyor.

Affedersiniz yanlış bir şey söylemeyelim. O da geliyor ama kurul başkanının burada yapabileceği fazla

bir şey yok yeniden inceleme talebinde bulunabiliyor. Onun dışında herhangi bir şey yok yine aynı

daire karar verdiği için o şekilde kapanıveriyor. Tabi şimdi bu son düzenleme kurul başkanına işlem

yapılmasına yer olmadığına dair karar verilen dosyaların işlem yapılması yönünde karar verme imkânı

da getirildi. Ve böylelikle bunların da eğer varsa bir şey bunun incelenmesi, müfettiş marifetiyle ele

alınmasının yolu da açılmış oldu. Bu son derece önemli ben şu anda rakamlara bakıyorum. İşte 7 bin

659 dosya var bunlar 1 senede gelmiş dosyalar değil. Uzun zamandır orada bekleyen dosyalar var

bunların içerisinde ama bakıyoruz güncel bir takım konuların öne çekildiğini görüyoruz. Yani şu anda

şu anda diyelim işte

NURİ ELİBOL: Yani 25 Aralık'la ilgili mesela onunla ilgili inceleme talebi gelecek size

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi diyelim bakıyorsunuz İstanbul'da devam eden soruşturmalarla ilgili karar veren

savcılarla ilgili şey hâkimlerle ilgili dosyalar hemen öne çekiliyor. Ama 7 bin 659 dosya var oradan öne

çekiliyor.

NURİ ELİBOL: Efendim affedersiniz HSYK 3. daire aldığı bir kararla 25 Aralık soruşturmasını

engelledikleri iddiasıyla dönemin İstanbul cumhuriyet başsavcısı Turan Çolakkadı ve başsavcı vekili

Oktay Erdoğan hakkında inceleme izni teklif etme kararı aldı.

BEKİR BOZDAĞ: Tabi bir de son zamanlarda bunları çoğaltan adımlar da atıyor. Onun için ben HSYK 3.

dairesi şu anda benim kurul başkanı olarak gördüğüm kadarıyla görevini yapma noktasında yasanın

çizdiği sınırlar içerisinde gitmesi lazım ama burada sorunlar oluyor.

SUNUCU: Gitmiyor mu Sayın bakanım?

BEKİR BOZDAĞ: Ben sorunlar olduğunu düşünüyorum. Bakın dün bir karar verdi kurul başkanının

yaptığı işlemi yok hükmünde sayan bir karar veriliyor ve bazı basın mensuplarından da haberler

geliyor. Daire başkanı arıyor bak biz böyle bir karar verdik diye basınla da paylaştığı söyleniyor. Doğru

mu bilmiyorum ama bize gelen bilgiler bu yönde şimdi bu iddia doğruysa fevkalade yanlış şimdi 3.

dairenin kurul başkanının kararlarını yok sayma yetkisi yok, benim kararımı 3. dairenin yasa gereği

inceleme yetkisi yok. Kurul başkanı bir karar verdiği zaman bu kararı kimlerin inceleyeceği belli ama

bu kararı veren daire 3. daire değil hiç böyle bir şey yok ben şimdi yeniden inceleme eskiden kurul

başkanı yeniden inceleme talep edebiliyordu. Eski kanuna göre o zaman oluyor ama şimdi yeniden

inceleme talebi değil kurul başkanı gelen karar çerçevesinde ya onay veriyor ya vermiyor veya onların

onay vermediğine incelensin diye onay verebiliyor. Bunlar doğrudan HSYK müfettişleri tarafından

işlem görüyor. Ama şimdi bakıyorsunuz ne yapıyor 3. daire kurul başkanının yaptığı işlemleri yok

hükmünde sayıyor. Anayasa mahkemesinin HSYK kanunuyla ilgili iptal kararına da dayanarak yapıyor.

Hâlbuki anayasa mahkemesi orada kurul başkanının kullandığı yetkiyi düzenleyen maddeyi iptal

etmedi. Gerekçede bir yorum yaptı o gerekçeye dayanarak hâlbuki biz hepimiz biliyoruz ki

mahkemelerin kararları uygulanır gerekçesi uygulanmaz. Yani ilk defa şimdi mahkemenin kararını

değil gerekçesini uygulayan bir uygulamaya yer alıyor. 2 yok hükmünde diye bir karar veremez. Böyle

bir karar verme yetkisi yok

SUNUCU: Anayasada da yok diyorsunuz yasasında da yok

BEKİR BOZDAĞ: Yasasında da yok ya inceleme yapılmasına ya da yapılmamasına ya da yeniden

inceleme talebinin kabul edilerek inceleme yapılmasına ya da reddine böyle bir karar verebilir. Çünkü

kanunun ne tür karar vereceğini yazıyor.

SUNUCU: Yazmış çok açık orada zaten

BEKİR BOZDAĞ: Ama şimdi bunlar ne yapıyor yok hükmünde ben buradan çok net söylüyorum. HSYK

3. dairesinin bazı üyeleri çünkü bazıları bunlara muhalefet şerhi koyuyor. Bazı üyeleri anayasa ve

yasanın kendilerine çizdiği sınırları esnetiyorlar demiyorum o sınırları aşıyorlar ve çiğniyorlar. Bu

resmen yasanın vermediği yetkiyi kullanmaktır. Yasanın çizdiği sınırları aşmaktır. Verdikleri kararlara

bakıldığı zaman da çok net bir şekilde bazı olaylarla ilgili kararlar veriliyor. Görüyoruz işte Sayın

cumhurbaşkanımız başbakan döneminde Bolu cumhuriyet savcısı

SUNUCU: Efendim burada sizi bir soluklandıralım mı? Biz reklam arası vermemiz lazım o konu önemli

detaylarına da gireceğiz. HSYK seçimleriyle ilgili beklentileri de sizden alacağız. Ne olacak hangi

dairelere ne kadar kaç üye seçecek. Kamuoyunun aslında gündemine oturmuş bir konu efendim kısa

bir aranın ardından adalet bakanı Sayın Bekir Bozdağ ile sohbete devam edeceğiz. SUNUCU: Yayına

devam ediyoruz. TGRT Ankara stüdyolarında konuğumuz adalet bakanı Sayın Bekir Bozdağ İhlas

medya Ankara grup başkanı Nuri Elibol ile birlikte efendim burada en azından netleştirme anlamında

HSYK seçimlerine yönelik beklentilerinizi sormak istiyorum. Çünkü siz adalet bakanısınız çünkü yeni

başbakan 62. hükümetin başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu kongrede 1. olağanüstü kongrede şu

ifadeyi kullandı. Biz bu yargıyı 1960 zihniyetinden kurtaracağız dedi. Çok net bir şekilde altını çizdi.

Nasıl bir HSYK seçimi bizi bekliyor. Şimdi bakıldığı zaman 1. daire 2. daire ve 3. daire var, her birisinde

7'şer üye var. Siz doğal başkanısınız müsteşarınız da aynı şekilde 20 üye var. Dördünü cumhurbaşkanı

atıyor. 16 üye ile ilgili seçim yapılacak. Bir de YARSAV'ın ismini çok sık duyuyoruz. Hani demin dediniz

ya birlik yargıda birlik platformu geldi. Size Sayın başbakana anlattı dertlerini YARSAV sizden böyle bir

randevu istedi mi, size bir şeyleri anlattı mı ve nasıl bir seçim sonucu bekliyorsunuz?

NURİ ELİBOL: Bir de sözünüzü kesmiştik orayı tamamlayın isterseniz. Bu Sayın cumhurbaşkanıyla ilgili

Bolu'da anayasa mahkemesine intikal eden bir konudan bahsediyordunuz.

BEKİR BOZDAĞ: Şeyle HSYK'ya intikal eden Bolu cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz attığı tweet'lerle

ismini zikretmeden o zaman başbakandı Sayın cumhurbaşkanımızı adeta tehdit etti. Yani onunla ilgili

bir takım şikayetler de var. Bununla ilgili karar çıkmadı 3. daireden yani ikiye iki kaldı çoğunluk olmadı.

Şimdi düşünebiliyor musunuz bir cumhuriyet savcısı ülkenin başbakanını attığı tweet'lerle adını

zikretmeden adeta tehdit eden bir noktaya geliyor. Ben soruyorum başka yerlerde de sordum.

Amerika'da bir savcı Obama'yı tehdit etse veya o anlama gelecek tweet'ler atsa veya Almanya'da

Merkel'i veya Fransa'da Hollande ile ilgili aynısını yapsa bak hakkında soruşturma, adli işlem yapması

onu demiyorum. Sosyal medya üzerinden böyle bir şey yapsa orada ne yaparlar. Ama Türkiye'de

bakın bu konuyla ilgili HSYK 3. dairesi herhangi bir işlem tesis eden veya herhangi bir karar alan şey

yapmadı. Şimdi bakıyorsunuz hemen bazı işte İstanbul'da devam eden şeylerle ilgili anında

gündemine alıyor, kararını alıyor. Ama bununla ilgili almadı. Bakın bir savcı eğer ülkenin başbakanına,

cumhurbaşkanına böyle şeyler atabiliyorsa sosyal medyadan o tarafsız ve bağımsız yargı görevi

yapma niteliğini kaybetmiştir. Ülkenin başbakanına karşı böyle cüretkar ve tehditkar bir üslup takınan

birisi sevmediği bir vatandaş olsa, arasında husumet olan birisi olsa onunla ilgili bir soruşturma olsa

ona dünyayı dar eder mi etmez mi? Bakın bu son derece önemli onun için biz her zaman şunu

söylüyoruz. Türkiye'de herkes yanlış yapan karşısında ortak tavır koymalı. Yanlışı işte hükümet tekrar

yapıyor oh iyi oldu alkış vuralım değil yarın o yanlış sana karşı da olur öbürüne karşı da olur. Yanlış

kim yapıyorsa onun karşısında hep beraber durmamız lazım burada bir şeyi de ifade etmekte fayda

görüyorum. O da şu paralel yapıyla ilgili yargıya dönük çok yoğun eleştiriler var. Tabi yargının içinde

vazifesini fedakarca yapan özveriyle yapan gece gündüz vatandaşın hakkını teslim etmek için uğraşan

bağımsız ve tarafsız yargıçlarımız, savcılarımız var. Kahir ekseriyeti böyle onun için bu eleştiriler

yapılırken gerçekten görevini tarafsız ve bağımsızlık içerisinde yapan vatandaşımızın hakkını teslim

etmek için gece gündüz fedakarca çalışan ben bütün hâkim ve savcılarımıza buradan şükranlarımı

sunuyorum. Onlara teşekkür ediyorum. Onlar vazifelerini yapıyorlar ama çok az bir kesim yanlış

yaptığı için sanki bütün yargı böyleymiş gibi bir algı oluşuyor, oluşturuluyor. Burada hâkim ve

savcılarımıza büyük bir haksızlık yapılıyor. Ben buradan onun altını da özellikle çizmek isterim. Yargı

bağımsızlığı kadar yargı görevi yapanların bağımsızlığı ve tarafsızlığı da son derece önemlidir. Eğer

bire ülkede yargı görevi yapanlar bağımsız ve tarafsız hareket edemezlerse, etmezlerse orada hukuk

devletini de sağlıklı bir demokrasiyi de bulamayız. Bugün Türkiye'de herkes tartışıyor, ediyor. Bazı

kişilerle ilgili iddialar var ortada işte paralel yapıyla irtibatta olduklarına ilişkin bürokraside, yargıda,

başka yerlerde bütün bunlara dair adeta ayyuka çıkmış her şey var. Şimdi siz düşünün yargının

içerisinde bazıları anayasa, kanun, hukuk ve bunlara uygun vicdani kanaatle değil de başka

bağlılıklarla hareket ediyor, kararlar veriyor. O zaman orada hukuk devleti kalır mı? Orada sağlıklı bir

demokrasi olur mu? Olmaz her yerde hiç bir yerde de olmaz, hiç bir devlette böyle bir şeyin farkına

vardığı zaman bunu görmeyin, bunu duymayın diyemez. Bunu hem görür, hem duyar, hem de

gereğini yapar. Bakın yargı her zaman Türkiye'de tartışmanın göbeğinde olmuştur. Biz 12 Eylül

referandumuna giden süreci başlatırken esasında yargıyı bu tartışmaların içinden çıkarmak için o

süreci başlattık. Derdimiz bağımsız ve tarafsız bir yargı olsun, dün başka bir grubun, bugün başka bir

grubun, yarın başka bir grubun yargısıymış gibi algılanan ve öyle takdim edilen bir yargı olmasın, yargı

milletin yargısı olsun istedik. Ve referandum bu nedenle de halk tarafından kabul gördü ve

değişiklikler oldu. Ama gelinen noktada baktık ki bugün başka bir grup yargının içerisinde bir güç

noktası oluşturmuş. Hâkimler, savcılar üzerinde hem disiplin yönüyle hem tayin, terfi yönüyle hem

başka yönlerle büyük bir baskı oluşturmuş. Şimdi biz bunu gördüğümüzde bunu karşısında elbette

durmamız lazım. Bugün paralel yapının Türkiye'de pek çok alanda devlet içinde devletleşme iddiasını

iddia olmaktan öteye taşıyan adımlar attığına dair hepimizin gözü önünde konuşulanlar var. İddialar

var, soruşturmalar var. Şimdi bakıyorsunuz

SUNUCU: Zekeriya Öz'le ilgili olarak 3. dairedeki dosyanın evveliyatıyla ilgili bir başka inceleme talebi

daha vardı. Bu tatil konuları, başka konular bunlarla ilgili dosya kapandı mı?

BEKİR BOZDAĞ: Yok henüz kapanmadı.

SUNUCU: Onunla ilgili de karar verilmedi değil mi tweet'lerle ilgili yani Zekeriya Öz'le ilgili bir kaç tane

soruşturma, inceleme var.

BEKİR BOZDAĞ: Bir inceleme, incelemeler falan var henüz bana gelenler o inceleme sonuçlarından

bana gelen yok ama onlarla ilgili de incelemeler var.

SUNUCU: Diğer savcılarla ilgili hani bu 17 ve 25 Aralık soruşturması işte yapılan açıklamalar, bildiriler

işte söylenen sözler veya yargıyı etkileme hani o geçmişi birazcık hatırlama manasıyla madem

Zekeriya Öz konusunu açtık o konuyla ilgili kaç tane inceleme

BEKİR BOZDAĞ: Şu anda benim hatırımda rakam yok ama bu soruşturmaları yapıyorsunuz neden

soruşturma yapıyorsunuz şeklinde bir inceleme kesinlikle yok onu da burada özellikle ifade etmek

lazım. Yani orada örneğin işte bildiri dağıtma ve başka nedenlerle iddialarla yapılan incelemeler var.

Yani kamuoyu sanki 17 Aralık 25 Aralık'ta görev yapanlarla ilgili bir inceleme, soruşturma olunca sanki

bunlar bu soruşturmaları yaptılar diye bunlar yapılıyor gibi bir algı oluşuyor. Böyle bir şey yok tamamı

ile başka iddialarla ilgili incelemeler olduğunu biliyorum. Ama henüz bir netice bana gelmiş değil.

NURİ ELİBOL: Peki şimdi aslında belki de adalet bakanı olmanızdan kaynaklanıyor bu bir de

hukukçusunuz. O nedenle de böyle yoğurdu üfleyerek yiyorsunuz. Böyle çok dikkatli cümleler seçerek

konuşuyorsunuz. Ama yargıda özellikle bu paralel yapının yargı ve polis içerisinde çok ciddi bir mesafe

aldığını bu toplumda artık bilmeyen vatandaş yok herkes bu yapının diğer kurumlara nazaran yargıda

ve poliste emniyet teşkilatında baya bir mesafe aldıkları, baya buraya yerleştikleri ve burada bir düzen

oluşturdukları. Bir ortak hareket eden işte o şehirdeki en kıdemli imamından talimat alan, bakanın

talimatından ziyade oradan aldığı talimata göre hareket eden bir yapı içerisine girdikleri. Ve özellikle

de yargıda son yıllarda yargıda olan işadamlarının, işi olan işadamlarını veya büyük davalarda olan

sektör temsilcilerinin avukatlara gitmek yerine bunlara yakın insanlara falan gittiği. Ve bunlara

ulaşmaya çalıştığına ilişkin piyasada epey konuşulan şeyler var. Siz bu şekilde baktığınızda önünüzde

nasıl bir tablo gördünüz? Yani şu anda belki bu konuda soruşturmalar devam ettiği için belki bir şey

söylemek istemeyebilirsiniz bunu saygıyla da karşılarım. Ama bu toplum bunu bilmek istiyor. Yani

bunlar yargı içerisinde nasıl bir yargılanmaya gitmişler, ne yapmışlar, ne etmişler ve siz bu

yapılanmadan nasıl kurtulacaksınız? Bu kolay değil sizin çünkü bütün atamalarınızın yani yargı

mensuplarının görevden alınması bir takım kurallara bağlı bu kuralları değiştirme imkanınız var mı,

yok mu? Tablo nedir, nasıl bir tablo çıktı karşınıza?

BEKİR BOZDAĞ: Yani

NURİ ELİBOL: Yani dönemin başbakanı diye iddianame çıktı karşımıza

BEKİR BOZDAĞ: Çok önemli ve cevabı da çok zor olan bir soru sordunuz.

NURİ ELİBOL: Evet

BEKİR BOZDAĞ: Yani bildiklerimin hepsini burada konuşsam o doğru olmaz. Ama ben yine dediğiniz

gibi seçerek ifade etmek istiyorum.

NURİ ELİBOL: Çok özür diliyorum. Bu konuşulmadığı zaman toplumun bir kesimi şöyle bir soru

soruyor. Bunu sorduranlar, bu algıyı oluşturanları ben biliyorum, toplum da tanıyor. Ama böyle bir

algı oluşuyor. Bunlar peki bu iddialar doğru da nerede bunun belgesi, bilgisi, bunlar bu iddia mı,

bunlar doğru mu? Nerede bu paralel yapı bunu bile soranlar oluyor. Nerede bu paralel yapı yani

SUNUCU: Belge ve bilgi gösterin

NURİ ELİBOL: Yani

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi

NURİ ELİBOL: Onun için sordum ben

BEKİR BOZDAĞ: Yargı son derece önemli hem hukuk devletinin demin dediğim gibi ön şartı, hem de

sağlıklı bir demokrasinin sigortası hepimizin güvencesi yargı esasında bir ülkede hukuk güvenliği varsa

herkes benim işim yargıya düştüğünde ben rahatım. Hakkım yenmez, haksızlığa uğramam, hakkım

teslim edilir diye düşünüyorsa o devlet güçlü bir devlettir. Ama hâkime düştüm, savcıya düştüm,

eyvah halim ne olacak diye haklı insanların endişeye kapıldığı yerde sıkıntı var demektir. Bugün

Türkiye'de bizim geldiğimiz noktada böyle bir sıkıntı var. Şimdi 17 Aralık 25 Aralık işte Adana'daki bu

tır olayı

NURİ ELİBOL: MİT operasyonu

BEKİR BOZDAĞ: MİT olayları benim şahsi görüşüm ve çok net olarak söylüyorum. Bunlar yargıyı

kullanarak, yargının içindeki bazı kişileri kullanarak Türkiye içerisinde bir yeni vesayet oluşturma, yeni

güç oluşturma şeyidir. Türkiye gerek yargıyı, gerek polisi, gerekse devletin başka kurumlarında görev

yapan bazı kişileri kullanmak suretiyle yeni bir vesayetin devlet içinde ayrı bir devletin hukuk içinde

ayrı bir hukukun inşasına izin vermez. Bizim buna izin vermemiz mümkün değil.

NURİ ELİBOL: Siz bu gayretleri gördünüz mü?

BEKİR BOZDAĞ: Ben bu gayretlerin olduğuna inanıyorum. Şimdi bu tır hadisesi hep anlatıyorum.

Şimdi kimse bana şunu söyleyemez. Hukuka uygun bir iştir diyemez. Kimse bakın bir MİT yasamız var

MİT mensuplarına ilişkin soruşturmanın başbakanın iznine bağlı olduğunu söylüyor. İsnat ne olursa

olsun hiç bir sınırlama yok şimdi o tırların MİT'e ait olduğunu herkes biliyor. Varsayalım ki MİT'e ait

olduğunu bilmiyor. Ama tırlar durduruldu orada da MİT'e ait olduğunu öğrendi. Orada işlemi kesip

izin istemesi lazım, soruşturmayı durdurması lazım Vali söylüyor MİT'e aittir, MİT'in temsilcileri

söylüyor MİT'e aittir. Herkes söylüyor yazılarla da bildiriliyor ama kanun ortada duruyor kanunu bu

tırları durdurup arama yapanlar, yaptıranlar kanunu ayaklarının altına alıp çiğniyorlar. Kanun benim

diyorlar.

NURİ ELİBOL: Çok tehlikeli bir şey, çok büyük bir tehlike

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi bu bakın tehlikeli bir şey bir de bir başka boyutu Türkiye'yi uluslararası planda

yalnızlaştıracak, terör örgütlerine destek veren bir ülke pozisyonuna sokacak. Düşünün ki Türk yargısı

bir kararla Türk hükümetinin teröre destek verdiğini

NURİ ELİBOL: Destek verdiğini ispatlamaya çalışıyor.

BEKİR BOZDAĞ: Ortaya koyuyor. Şimdi siz dünyaya neyi nasıl anlatacaksınız? Yani bu şudur, bu budur

dediğinizde kim size inanacak? Şimdi böyle bir şey olabilir mi? Suriye'de yaşanan vahşet nedeniyle

Türkiye 2011'den beri oraya insani yardım yapıyor. Oraya tırlar sadece o gün gitmiyor. Pek çok zaman

yani kaç senedir gidiyor. Niye şimdiye kadar durdurmadınız? Şimdi yok böyle bir şeye baktığınızda bu

tamamı ile yargı üzerinden Türkiye'yi uluslararası planda, başka alanlarda Türkiye'nin dış politikasına

hâkimler karar veremez. Türkiye'nin dış politikasına savcılar karar veremez, Türkiye'nin dış

politikasına herhangi bir cemaat, herhangi bir sivil toplum örgütü, herhangi bir grup karar veremez.

Türkiye dış politikasını anayasa ve yasaların yetkili kıldığı organları ile belirler. Bunun adı da

yürütmedi. Yürütme organı dış politikasını belirler ve onu uygular. Şimdi 17 Aralık 25 Aralık o

tartışmalara baktığınız zaman o dönemi şöyle bir hatırlayın. Nedir işte 17 Aralık hükümet gitti, bir kaç

güne kadar gidiyor. 25 hadi Ocak'ın başında artık yok ondan sonra ya Ocak'ın sonuna kadar gidecek.

30 Mart'ı göremeyecek. Şimdi şöyle bir hatırlayın o dönemleri

NURİ ELİBOL: Bir algı operasyonu

BEKİR BOZDAĞ: Ve işte ortaya çıktı ve dinlemeler sadece İstanbul'da değil Türkiye'nin pek çok ilinde

binlerce, on binlerce dinlemeler var ve bu dinlemelerde insanlarla ilgili dosyalar her yerde şimdi işte

İstanbul'da devam ediyor. Dönemin başbakanı ifadesini koyabiliyor. Başbakan hakkında bir bakan

hakkında hiç bir savcının soruşturma yapma yetkisi yok soruşturma yapma yetkisi sadece meclisin

soruşturma komisyonu kurmak suretiyle yapacağı bir iştir, meclis aittir. Herhangi bir savcı yapamaz. O

bilgi geldi mi meclise iletir o kadar başka bir iş yapamaz. Ama dikkat edin bir şema çiziliyor. Şemanın

birinde bir örgüt lideri, öbüründe bir başka örgüt lideri, öbüründe bir başka örgüt lideri bütün bunların

başına da Sayın cumhurbaşkanımızı getirip oturtuyorlar. Bütün bu 3 ayrı örgütün bağlı olduğu baş

örgüt lideri diye bunun kimse altında hukuk olduğunu, anayasa ve yasaya uygun davrandığını kimse

söyleyemez. Bu nedir birilerinin yargıyı kullanarak bir yargı darbesiyle hükümeti yok etme girişimidir.

Bunu biz her zaman söylüyoruz. Bunun için yargıyı birileri kılıç olarak kullanmak istiyor. Şu anda

paralel yapı işte duyuyoruz orada ayın 12'sini bekleyin 12 Ekim'i 12 Ekim'den sonra şöyle olacak,

böyle olacak hâkimleri, savcıları, oy verecek insanları bu laflarla üstü kapalı bir şekilde tehdit

SUNUCU: Yani efendim 30 Mart öncesinde hükümet yıkılacak, yarın başımıza bu felaket gelecek, şöyle

kötü olacak, siyasetçiler ortadan kalkacak devam ediyor öyle mi?

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi bakın bu şu anda siyasetçilere dönük değil.

SUNUCU: Tabi, tabi onu söylüyorum bende

BEKİR BOZDAĞ: Yargıya dönük yargının içinde ondan sonra da tabi yargıyla böyle şöyle bir takım şu

anda çalışmalar yapılıyor, konuşmalar yapılıyor. Ya olacak iş değil ben onun için diyorum ki bizim

yargıyı bu tür sadece bu değil başka da yargının içinde güç olacak ve yargıya esasında tasallut edecek

yapılardan kurtarmamız lazım.

NURİ ELİBOL: Bu hangi yapı olursa olsun

BEKİR BOZDAĞ: Kim olursa olsun bakın Türkiye'de yargı bağımsızdır ve tarafsızdır. Hükümetin

yürütme olarak yargıya müdahalesi asla söz konusu değildir. Eğer bugün yargıya müdahale varsa

yargının bağımsız ve tarafsız etkileme varsa çok net söylüyorum. İşte bu ideolojik gruplardır, paralel

yapıdır ve onun emrinde hareket eden bazı hâkim ve savcılardır. Onun için de ben çok net

söylüyorum. Yargının dışarıdan müdahale ederken, eleştirirken işte hükümete falan eleştiriler

yöneltilirken yargının içindeki bu hegemonik güce karşı da mutlaka yargının sesini yükseltmesi lazım,

dur bakayım sen yargının adını lekeleyemezsin. Türk yargısını bir cemaatin yargısına

dönüştüremezsin, böyle bir algının oluşmasına izin veremezsin. Eğer bir ülkede sizin dediğiniz gibi

insanlar yargıyı işi düştüğünde işte o ildeki imam kim kasap mı manav mı ona gidip efendim bak işte

şöyle işimiz var bunu çöz o iş çözülüyorsa veya başka yerdekine gidip başka işler çözülüyorsa o zaman

bizim hepimizin şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz lazım. Nereye gidiyoruz biz? Kararları

hâkimler verir, kararları Yargıtay verir, kararları Danıştay verir, mahkeme verir yani bir cemaatin

imamının tavassutuyla yargılama olursa o zaman o ülkede hukuk devletini ayakta tutamayız. Şimdi

basında, siyasette herkes hükümeti eleştiriyor. Biz sesimizi yükselttiğimiz için ben şimdi buradan

soruyorum. Bir cemaatin talimatıyla soruşturma yapan hâkim şey savcılar karar veren hâkimler

Türkiye'de var mı yok mu? Varsa o zaman bunlar yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına zarar veriyor

mu vermiyor mu? Türkiye'de işadamları dosyalarını alıp ülke, ülke gidiyor mu gitmiyor mu? Gitmiş mi

gitmemiş mi? O zaman medya bunu biliyor ama bakıyorsun kalemine döktürüyorlar. Hiç bunlardan

haberi yok yargıya hükümet müdahale ediyor. Yargıya müdahale etmeyen tek şey hükümet eğer

hükümet yargıya müdahale etmiş olsa hiç bir yargı mensubu başbakanın oğlunu bir örgütün başına,

ulaştırma bakanını bir örgütün başına, başka bir örgütün başına başbakana yakın başka birini,

başbakanı da terör örgütünün başına bir savcı getirip koyamaz. Soruşturma yetkisi olmayan bir

konuda başbakanın oğlunu örgüt lideri yapıyor, bakanları örgüt lideri yapıyor, ülkenin başbakanını

getirip buraya koyuyor. Ya nasıl bir yargıya müdahale var. Böyle bir müdahale olsa, hükümetin

emrinde bir yargı olsa böyle bir şey yapılabilir mi? Savcının birisi işte demin söyledim sosyal

medyadan başbakanı ismini vermeden imalı bir şekilde adeta tehdit ediyor. Başkaları başka şey

yapıyor. O zaman demezler mi ya hükümet madem müdahale ediyor da bu nasıl bunu yapıyor. Bakın

böyle bir şey yok hükümetin yargıya müdahalesi kesinlikle ne bugün var, ne dün var, ne de yarın

olacaktır. Öyle bir şey olduğu zaman bir hükümet olarak, bakan olarak ben hükümet olarak biz evvela

karşı dururuz. Hep beraber çünkü yargının bu şekilde bir müdahaleye açık olması hepimize zarar verir.

O yüzden de biz yargının müdahaleye kapalı olmasını istiyoruz ve bu yüzden de diyorum ki

SUNUCU: Peki efendim demin Nuri Bey de sordu. Müdahale eden bir yargıdan bahsettik. Güvenlik

işte polisler gözaltına alınan polisler bir soruşturma başlatıldı 25 Temmuz tarihinde Sayın başbakan da

o zaman başbakan olduğu için siz de söylemiştiniz. Bu soruşturma yargı ayağını da kapsayabilir. Yargı

ayağını kapsaması gerekiyor mu? O noktada biz neredeyiz? Sadece polislere yönelik operasyonla bu

paralel yapı mevzusu çözülebilir mi? Siz de söylüyorsunuz yargı bu işin mutlaka içinde işte örgüt lideri

yapıldı, Türkiye işte terörist devlet olarak gösterilmeye çalışıldı. Peki, bunları karar veren, operasyona

karar veren veya bu hükümeti ortadan kaldırmaya çalışan yargı ve yargıç ve savcılar ve hâkimlerle

ilgili ne yapılacak?

BEKİR BOZDAĞ: Bakın daha başka bir şey dinlemelerle ilgili baktığınızda bizim hukukumuzda dinleme

şöyle olur. Siz herhangi bir vatandaşla ilgili suç ihbarı aldınız.

SUNUCU: Evet

BEKİR BOZDAĞ: Veya bir şekilde suç işlediğini öğrendiniz, onunla ilgili soruşturma başlatırsınız. Hiç bir

delil bulamadınız dinleme yaparsanız ancak delil bulacaksınız o zaman müracaat ediyorsunuz.

Dinleme kararı alıyorsunuz, dinliyorsunuz. Şimdi bak suç işlediğine ilişkin şimdi bakın böyle işte bir

takım örgütler oluyor. Başka şeyler oluyor ve insanlar dinleniyor. Yani birbirine zıt insanlar aynı torba

içerisinde birleştiriliyor. Fikren, ahlaken, hiç bir şekilde yan yana konulamayacak insanlar bir torbanın

içerisine konuyor ve dinleniyor. Örgütten dinleme yapılıyor çünkü örgütten dinlediğinizde sınırsız ve

süresiz dinleme yapıyorsunuz. Bir ay dinliyor bir şey yok, 2 ay dinliyor bir şey yok, 6 ay dinliyor bir şey

yok, 10 ay dinliyor bir şey yok ondan sonra bakıyor. Ya bir tane dinlediği konu değil başka konuyla

ilgili bir şey var bir noktada ne oluyor biliyor musunuz dinlemelerle öyle bir noktaya gelmiş ki adeta

bir kişiler hakkında istihbarat toplama yolu haline dönüşmüş. Yani hâkim karar veriyor, savcı talep

ediyor, hâkim karar veriyor, her şey kitabına uygun o kolluk da oradan dinliyor, onlar da kaydediliyor.

Şimdi burada eğer yasaları çiğneyen, yasanın çizdiği sınırları aşan bir şey varsa elbette bunlar

incelenecek. Onlarla ilgili incelemeler olması lazım çünkü aksi takdirde hukuka olan güven zedelenir.

Şu anda devam eden bazı incelemeler var belki bundan sonra şikayetler var çünkü bu konularda

şikayet olmasa bile resen de ele alınabilir. Çünkü bunlar çok ciddi istinatlar, ciddi iddialar. Şimdi

bunlarla ilgili insanların 3 sene, 4 sene dinlenmesi akıl alır bir iş değil. Onun için bunlarla ilgili de

elbette incelemeler var. Tabi hâkim ve savcılarla ilgili soruşturma usulü ayrı yani diğer şeylerle bir

değil. Yani kamuoyu onu bilmiyor çünkü hâkim ve savcılar görevlerini rahat yapsınlar, her türlü tehdit

ve baskıdan uzak kalsınlar diye büyük bir anayasa ve yasalarımızla koruma altına alınmıştır ki bu

görevlerini doğru yapsınlar.

NURİ ELİBOL: Rahat yapsınlar.

BEKİR BOZDAĞ: Ve rahat yapsınlar, cesaretle yapsınlar diye alınmıştır ve onların usulü çok, çok farklı

bir usulle yapılmakta soruşturmalar.

SUNUCU: Evet efendim araya gideceğiz. Çok kısa bir süremiz kaldı. Burada sormak istediğimiz şey

hani bu operasyonların yargı ayağının yapılması noktasında bazı şeyler söylendiği için kamuoyunda

dile getirildiği için yargı bu işin en önemli sacayaklarından birisi bu paralel yapının dolayısıyla

NURİ ELİBOL: Ama yani HSYK'da hakikaten 7 bin 500 sayfa dosya varsa

SUNUCU: Evet

NURİ ELİBOL: Yani 7 bin 500 tane sıra bekleyen işlem varsa belli ki bu konularda epey şeye ulaşmış

HSYK bunun kararını verecek, iznini verecek belli ki ulaşmış ve bu devam edecek. Vatandaş onları

polis gibi zannediyor. Hani cumhuriyet savcısı işte şey yapar öyle bir şey yok hâkim ve savcıların Sayın

bakanın açıkladığı gibi usulleri yöntemleri farklı. Burada asıl önemli olan şey şu Batuhan acaba 2010

referandumundan önce ve sonrasında hatta 2010 referandumu sonrasında bu paralel yapının polis ve

yargı içerisine sızan o grubunun Türkiye'de kurduğu çeşitli kumpaslar var. Mesela genel başbakan

rahatsızlığını çoğu kez dile getirmiş olmasına rağmen tuttular ülkenin genelkurmay başkanına işte

terör örgütü lideri olmakla suçladı. Terör örgütü lideri belki hani darbeye teşebbüsten, şundan

bundan bir şey söyleyebilirsin de acaba o tarihlerde bunlara göz yumulmasaydı, bunlar fark edilseydi

bu kumpaslar bugüne gelinebilir miydi ki onu reklamdan sonra sizden cevabını alırım.

SUNUCU: Evet aslında çok soracağımız soru var. Kısa bir ara veriyoruz yine yargıyı konuşmaya devam

edeceğiz.

SUNUCU: Adalet bakanı Sayın Bekir Bozdağ ile TGRT Ankara stüdyolarında yayına devam ediyoruz.

Artık son bölümdeyiz ve soracağımız çok soru var. Nuri Elibol ile birlikte Sayın bakanım şöyle bir şey

var Sayın Obama ile cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan görüşmesinden sonra Fethullah Gülen'in

iadesinin bu görüşmede gündeme geldiği söylendi. Siz Sayın cumhurbaşkanı ile bir araya geldiniz mi

veya Sayın başbakanla bu konuları görüştünüz mü? Fethullah Gülen'in kırmızı bültenle istenmesi

noktasında yeni bir gelişme var mı?

BEKİR BOZDAĞ: Kırmızı bülten bildiğiniz gibi yargı kararıyla olan bir iştir. Şu anda bir yargı kararı bu

konuda yok yani idari bir kararla olan bir iş değil. Tabi Sayın cumhurbaşkanımızın görüşmeleri basına

da yansıdı. O görüşmelerle ilgili röportajları da oldu. Bir cumhurbaşkanının başka bir ülkenin

başkanıyla görüşmesinde ülkesiyle ilgili bir takım konuları konuşması, o ülkeden talepleri varsa onu

paylaşması gayet doğaldır. Amerika Birleşik Devletleri'de Türkiye'den pek çok talebi oluyor. Türkiye

bunları değerlendiriyor, yapabildikleri varsa onları yapıyor. Yani bu noktada bütün ülkeler birbiriyle

yapıyor. Sayın cumhurbaşkanımızın görüşmede bu konuyu ele aldıkları yani onun için

NURİ ELİBOL: Efendim o ziyarette ben de vardım. O röportajı yapanlardan biri de benim Sayın

cumhurbaşkanı şöyle bir şey ifade ettiler. Başkanla görüştük bu konuyla ilgilenecekler. Ancak

elimizdeki bilgi belgeleri kendileriyle paylaşmamızı istediler. Bu konu gündeme gelince herkes bilgi

belgeden bahsediyor biliyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ: Tabi Amerika Birleşik Devletleri

SUNUCU: Özellikle efendim o dosyayı da hani kırmız bülten dosyasını adalet bakanlığı hazırladığı için

bu konuda bilgi ve belgeler o dosyada toplandığı için sizin bu hazırlığınız var mı?

NURİ ELİBOL: Adalet Bakanlığı hazırlamaz.

BEKİR BOZDAĞ: Evet şimdi kırmızı bülten adalet bakanlığı hazırlamaz. Adalet bakanlığı

NURİ ELİBOL: Yani bir yargı kararı sunmuş.

BEKİR BOZDAĞ: Bir mahkeme karar verir, o karar adalet bakanlığına gönderilir, adalet bakanlığı da

bunu Interpol'e yazar. Yani onlar da

SUNUCU: O dosyanın içine bazı eklemler yaptığı için ben öyle söyledim. Hani

BEKİR BOZDAĞ: Hayır işte biz onların yargı karar verdiği zaman oradan geleni biz oraya koyuyoruz,

ona göre gönderiyoruz. Yani bizim ilavemiz, çıkarmamız yok

SUNUCU: Siz kendiliğinizden adalet bakanı olarak adalet bakanlığı olarak birisiyle ilgili kırmızı bülten

hazırlama yetkiniz yok

BEKİR BOZDAĞ: Hayır yok yetkimiz yok tamamen yargıya ait bir şey

NURİ ELİBOL: Aslında şöyle sorsak daha doğru olur Sayın cumhurbaşkanı Sayın başkana bu konu bizim

için bir ulusal güvenlik sorunu haline geldi. Sayın başkan da sizin bu ulusal güvenlik sorunu bizim için

önemlidir, bu konuda elinizdeki bilgi belgeleri bizimle paylaşın, biz de harekete geçelim.

BEKİR BOZDAĞ: Bu olması gereken yani Sayın Obama'nın söyledikleri de, Sayın cumhurbaşkanımızın

söyledikleri de olması gerekenin bununla ilgili bilgi paylaşımı elbette iki ülkenin istihbarat örgütleri

bunu karşılıklı olarak konuşacaklardır. Çünkü kırmızı bültenle bir isteme değil, siyasi bir talep şu anda

devlet başkanı istiyor. Amerika'da bizden böyle istedikleri oluyor. Pek çok idari tasarruflar

yapılabiliyor. Geçmişte de bunun pek çok örneği vardır. Bu normaldir bununla ilgili bilgiler elbette

paylaşılacaktır. Çünkü onlar da ne olduğunu, neler olduğu şey yapmak istiyorlar.

SUNUCU: Ne zaman gönderilecek efendim bu bilgi ve belgeler Amerika'ya?

BEKİR BOZDAĞ: Onun tabi onun zamanlamasını benim bilme imkanım yok

NURİ ELİBOL: O herhalde istihbarat örgütü bilir, dışişleri bakanlığı bilir.

SUNUCU: Ama adalet bakanlığı da mutlaka bu çalışmanın içerisinde olur Nuri Bey.

BEKİR BOZDAĞ: Bizimle ilgili kısım olursa biz tabi ona katkı veririz.

NURİ ELİBOL: Bilgi belge isterlerse

BEKİR BOZDAĞ: Ama şu anda onlar tabi milli istihbarat teşkilatı ve diğer birimler ellerindeki bilgiyi

paylaşacaklar.

NURİ ELİBOL: Yargı içerisinde paralel yapı nerede? Polis içerisinde paralel yapı nerede? Buna ilişkin

elinizde hangi bilgi belgeler var diyenlere ne diyorsunuz?

BEKİR BOZDAĞ: Ben şunu söylüyorum. Bu yargıda veya başka yerde idarede olanlarla ilgili ortaya

dökülmüş pek çok bilgi var, pek çok belge var. Şimdi siz TGRT’ DE biriyle ilgili bir şey geldiği zaman ya

Batuhan şöyle bir şey yaptı dendiği zaman ya belge getir, bilgi getir diyor musunuz? Ya öyle yaptı nasıl

yaptı bir şeyler soruyorsunuz ona sonra da siz eğer o işletmenin eğer başarılı olmasını istiyorsanız ya

bunlar doğru mudur eğri midir diye

NURİ ELİBOL: Araştırıyorsunuz

BEKİR BOZDAĞ: Kendi kendinize bir araştırma yapıyorsunuz, bir inceleme yapıyorsunuz. Ona göre de

bir karar veriyorsunuz. İdari görevler örneğin yürütmedeki çalışanlar veya mahkemelerde idari

görevlerde çalışanlar bunlar tamamen idari tahkirle gelen görevliler diyelim ki siz böyle bir iddia geldi

size bir bilgi geldi. Ben bunu görmüyorum kardeşim ben bunu duymuyorum diyebilirsiniz. Çünkü siz

suç soruşturması yapmıyorsunuz, ceza yargılaması yapmıyorsunuz. İdari bir tutum almak veya

almamakla karşı karşıyasınız. Anayasa mahkemesinde orada hatırlarsanız bir raportör Emir diye birisi

bir gazetede makale yazdı. Orada çalışmış birisi ben bunları başkana da sundum dedi, orada açık, açık

yazı adam gitti. Yani şu anda bizde bakanlıkta genel müdür yardımcısı var birisi onu çağırıyorlar işte

bu bilgiler senden mi gitti oradan mı gitti diye o da hayır diyor. Ondan sonra hemen yazısını yazıp

oradan uzaklaştırılıyor. Şimdi bakın bu konuda şüphelendikleri kişilerle ilgili işte anayasa

mahkemesinde böyle şeyler var bundan bu laf çıkmıştır diye şüpheleniliyor, onlarla ilgili bilgi

istenmiyor, belge istenmiyor. Hemen aynı dakikada yazı yazılıyor HSYK'ya bunu buradan alın diye tabi

SUNUCU: Anayasa mahkemesi o konuda bir açıklama yaptı Sayın bakanım ama mesela bu paralel

yapıyla mücadelede ben şunu da sormak istiyorum size Yargıtay ve Danıştay sizin hareket planınız

içerisinde size hep mukavemette mi bulunuyor? Sizin operasyonlarınızı veya bu konunun ortaya

çıkarılması noktasındaki hareketlerinizle ilgili olarak mesela Ali Alkan'ın Yargıtay'ın açılış töreninde

yaptığı açıklama daha sonra anayasa mahkemesi başkanının cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda

yaptığı açıklama bilgi belgeler nerede demesine karşılık işte raportörün işten çıkarılmasını siz

söylediniz. Anayasa mahkemesi bazında ve Yargıtay bazında bize bir şeyler söylemek ister misiniz?

Nedir

BEKİR BOZDAĞ: Bakın burada bir şeyi doğru koymak lazım bizim bakanlık olarak ne anayasa

mahkemesinde ne Yargıtay'da, ne adli yargıda, ne Danıştay'da bir operasyon yapmamız söz konusu

değil.

SUNUCU: Operasyon derken şöyle efendim devam eden paralel yapıyla ilgili mücadele noktasında

BEKİR BOZDAĞ: Böyle bir şey düşünmemiz de söz konusu değil. Yasal ve anayasal olarak da böyle bir

şey yapmamız asla doğru değil. Hukuk devletine bu son derece ters bir şeydir.

SUNUCU: Paralel yapıyla mücadelede Yargıtay ve anayasa mahkemesi

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi bunu özellikle ifade etmek isterim. Ancak Yargıtay başkanının adli yıl açılış

konuşmasına baktığınızda 29 sayfa yanılmıyorsam 29 sayfanın 2 sayfasını çıkın geri kalanın tamamı,

tamamı hükümete dönük eleştirilerle yüklü yargıya müdahale edildiğinden tutun da pek çok şeye ya

tabi ben beklerdim. Ki Yargıtay başkanımız yaptığı konuşma içerisinde yargının içerisinde oluşmuş bir

güç veya hegemonik yapıya ilişkin Türkiye'de çok ciddi iddialar var, çok ciddi şeyler söyleniyor. Buna

dair de bir eleştiri, bir özeleştiri ve bir takım tavsiyeler olsun. Yargıyı milletin yargısı biz bu yargıyı

başka birilerinin yargısı veya başka bir yere payanda yapmayalım. Kendimize zarar veriyoruz bu

noktada da bir içe dönük bir takım eleştiriler ve uyarılar, tavsiyeler olsun. Ama baktığınızda yargıda

yaşanan ne kadar sorun varsa sorumlusu ya hükümet ya da yasama onun dışında sorumlu yok halbuki

bu noktada yargının içerisinde görev yapan bazı kişilerin de etkisi varsa, yanlışı varsa, kusuru varsa

SUNUCU: Evet

BEKİR BOZDAĞ: Onu da dile getirmek lazım biz bu gerçekle yüzleşmemiz lazım. Türkiye bugün Milli

güvenli kurulunda bu konuyu konuşmuş. Bildirilerinde yayınlıyorlar, hükümet programına bu konuyu

koymuş. Cumhurbaşkanı en üst noktada bu konuyu takip ediyor ve burada bir devlet refleksi oluşmuş.

Onun için de herkes bununla kendi açısından bir yüzleşmesinde fayda var.

NURİ ELİBOL: Aslında bir konunun milli güvenlik kurulunda bir tavsiye kararı haline gelmesi ve ulusal

güvenlik sorunu olarak addedilmesi kurumların kendiliğinden harekete geçmesini gerektirir. Bunun

için kimseye talimat falan verilmez.

BEKİR BOZDAĞ: Bir örnek vereyim siz başbakansınız. Önünüzde bir koruma var siz canınızı emanet

etmişsiniz, sırlarınızı emanet etmişsiniz. Eşinizi, çocuklarınızı her şeyini ona emanet etmişsiniz. En

yakınınıza oturtuyorsunuz ve oradan sizin konuştuklarınız, muhabbetleriniz neyse bir yerlere rapor

edildiğine dair iddialar geldi. Yetmedi siz bu iddiadan öte bir şey duydunuz. Bakıyorsunuz sizin

ikametinizde böcek koymuşlar böceği buluyorsunuz. Orada arabanın dışında ne dinleniyor orada

acaba bakıyor. Şimdi o da yetmiyor ya bir de ofiste çalışıyor ofiste ne oluyor diye orada böcek böceği

buluyorsunuz. Orada da dinleniyor o da yetmiyor acaba başka yerlerde ne konuşuluyor. Bu sefer

ortam dinlemesi çıkıyor. Bu sefer ya bir de bu kriptolu telefonlar var onlarla acaba ne konuşuluyor bir

bakıyorsunuz oradan dinleniyor. Şimdi siz ülkenin başbakanı olarak en yakınınızda bulundurduğunuz

kişilere ilişkin böyle bir iddia ortaya çıktı ve paralel yapıyla ilgili olduğu da söylendi bunların siz o

zaman ben buna gözümü kapatayım. Yok, arkadaş bu olmaz kulağımı da kapatayım bu olmaz. Bir

talimat vermeyeyim bu olmaz demeniz mi lazım yoksa bunların doğruluğunu araştırayım, sonuna

kadar gideyim mi demeniz lazım? Böyle bir nokta olduğu zaman elbette bizim bunu araştırmamız

lazım. Bir örnek daha vereceğim anlaşılsın diye

SUNUCU: Efendim bir araya gireyim. Nuri Bey'in söylediği çok önemli bir şey söylemek istiyorum. Hani

biz burada hani bilgi belge hani paralel yapı nerede diyor Yargıtay paralel yapı nerede diyor Anayasa

mahkemesi bilgi belge gösterin diyor. Bu mücadeleye inanmadıklarını ben anlıyorum onu sormuştum

size Nuri abi katılıyor musun?

NURİ ELİBOL: Yani

SUNUCU: Yani inanmıyorlar böyle bir şey olduğuna

NURİ ELİBOL: Yani Sayın bakan da diyor ki bilgi belge işte dinlemeler var bunların hepsi kanunsuz,

bunların hepsi belge, bunların hepsi bilgi yani

SUNUCU: Yani çok açık söylemek gerekirse daha açık nasıl söylenebilir bilmiyorum.

NURİ ELİBOL: Böceği ben mi koydum yahu

BEKİR BOZDAĞ: İşte bakın bunlar öyle, tırlar öyle, İstanbul'daki soruşturmalar öyle, poliste yürüyen

soruşturmalar öyle şimdi bakın bir sürü şey ben şimdi bu bilgiler nereye gitti? Ben hep soruyorum

yani dışişleri bakanımızın şimdi başbakanımızın yaptığı özel toplantı

NURİ ELİBOL: Yaptığı toplantıyı kime aktardılar yani

BEKİR BOZDAĞ: Belki bir savaş nedeni sayılacak kadar çok ciddi bir toplantı kimsenin bilmemesi lazım

şimdi bu bilgiler nereye gitti? Bu kadar dinlemelerden elde edilen bilgiler nereye gitti? Ben bunu

sormak durumunda değil miyim? Bu ülkenin güvenliği, huzuru, refahı, barışı, düzeni bize emanet

değil mi? Böyle bir şey gördüğüm zaman elbette üzerine bu kadar iddialar var deniyor ki bu iddialar

paralel yapıyla ilgilidir, Pensilvanya'yla ilgilidir, falan yerle ilgilidir diye gazeteler çarşaf, çarşaf yazıyor.

İddialar ortaya konuyor. O zaman hepimizin bu iddialar üzerinde durmamız lazım anayasa

mahkemesindeki Sayın başkan da durması lazım. Bu iddiaları dile getirenleri hemen ertesi gün

gönderiyor başkan bilgi istemiyor, belge istemiyor. Hakkında iddia olanlarla ilgili bir inceleme

zahmetinde dahi bulunmuyor. Bunlar idari tasarruflar siz idari tasarruf yapmak için

SUNUCU: Ben bunu sormuştum.

BEKİR BOZDAĞ: Diyelim bir raportör alırken ben bunu alacağım belge istemiyor. Onun şartları var ona

göre alıyor. Raportörlerden pek çoğunu da anayasa mahkemesi göndermiş geçmişte hala da

gönderiyor. Buna hiç bir mani yok kimse niye gönderdin diye sormuyor.

SUNUCU: Yani

BEKİR BOZDAĞ: Ama ortada böyle ciddi şeyler varsa anayasa mahkemesi başkanı da Yargıtay başkanı

da başkaları da bakanlar da herkes bu işle yüzleşmesi lazım. Çünkü bir bakan müsteşarını çağırıyor

talimat veriyor. Yani örnek olarak söylüyorum. Şu işi yapalım müsteşar emredersiniz diye çıkıyor.

Ondan sonra gidiyor imama soruyor bakan Bey bu konuda böyle bir talimat verdi.

NURİ ELİBOL: Ne yapayım

BEKİR BOZDAĞ: Ne yapayım diye şimdi o işi menfaatine uyuyorsa tamam yap diyor yapılıyor. Ama

kötü görüyorsa sen ipe un ser diyor, unuttur bunu diyor, yaptırmıyor. Şimdi siz bakan olarak bunu

gördünüz. Verdiğiniz talimatları sizin en yakınınızda çalışan kişi yerine getirmek için her defasında

başka bir yerden

SUNUCU: Talimat alıyor.

BEKİR BOZDAĞ: Onaylatıyor siz eğer gerçekten bu milletin bakanıysanız, bu devletin bakanıysanız o

adamı orada 1 saat tutmamanız, 1 saniye tutmamanız lazım. Aksi demek ben gücü onlarla

paylaşıyorum demektir. Yani bir devlet yöneten hükümet milletin verdiği gücü başkasıyla paylaşır mı

paylaşmaz. Milleti yönetmek isteyenler yetkiyi milletten alacaklar. Başka yerden yetkiyle bu olmaz.

Onun için bu noktalarda hepimizin bizim bu işle yüzleşmemiz lazım. Muhalefetin de yüzleşmesi lazım

böyle bir şey olmaz demesi lazım. Hükümeti biz bu noktada destekliyoruz ama kurunun yanında yaş

yanmasın, hukuk içinde olsun. Hukuk içinde devletin tekliği, ülke içerisinde de her şey tam anlamıyla

olsun. O manada hükümeti ikaz etmesi, uyarması lazım gelirken onlar da aynı şekilde ne yapıyorlar,

başka bir noktada duruyorlar. Halbuki bizim hassasiyetimiz bu millet içindir, bu devlet içindir. Bu

milletin ve bu devletin geleceği içindir.

SUNUCU: Efendim süremizin yavaş, yavaş sonuna geliyoruz. Nuri Bey sizin bu konuyla ilgili soracağınız

soru yoksa ben bu torba yasadaki internet izlemesini soracaktım Sayın bakana

NURİ ELİBOL: Yani şeyle ilgili bir sorum var benim bu HSYK seçim usulleriyle ilgili bir değişiklik

düşünüyor musunuz?

BEKİR BOZDAĞ: Tam yarama bastın. Emil ol yarama bastın

SUNUCU: Çok kısa cevap alalım o zaman

BEKİR BOZDAĞ: Ben buna kısa cevap veremem.

SUNUCU: Eyvah o zaman

BEKİR BOZDAĞ: Onu da söyleyeyim. Bakın biz referandumla seçim usulünü getirdik. Bu usulü istedik ki

çoğulcu bir yapı olsun, istedik ki yargı hiç bir grubun ön arka yan bahçesi olmasın, milletin yargısı

olsun, bu maksatla getirdik. Ama gelinen nokta seçimden sonra ortaya çıkan tablo bizim yanıldığımızı

gösterdi. Bunu ben burada açıklıkla itiraz ediyorum. Bizim niyetimiz başka ama ortaya çıkan tablo

başka oldu. Şu anda bir seçim usulü var seçimde takvim başladı, işliyor ve benim gördüğüm kurul

başkanı olarak, adalet bakanı olarak gördüğüm bu seçim sistemi yargıyı siyasallaştırıyor, ayrıştırıyor,

kamplara bölüyor.

SUNUCU: Niye olmadı?

BEKİR BOZDAĞ: Onun için bizi bu seçim sistemini masaya yatırıp yargının siyasallaşmasını ve

ayrışmasını önleyecek bir sistemi kurmamız lazım. Ben buradan TGRT aracılığıyla bütün siyasi

partilere de çağrı yapıyorum. Yani anayasanın 159. maddesini gelin beraber değiştirelim. HSYK'nın

yapısını ve seçim usulünü birlikte yeniden belirleyelim.

SUNUCU: Nasıl efendim?

BEKİR BOZDAĞ: Beraber yapalım. Ben HSYK kanunu görüşülürken Sayın başbakanımızdan onay almak

suretiyle siyasi partilerin grup başkan vekillerini ziyaret ettim ve onlara dedik ki gelin biz anayasanın

159. maddesini değiştirelim. Yeni anayasa yapamıyoruz ama bir noktada biz hiç olmazsa bu 159'u

değiştirelim. Birlikte bir adım atalım.

SUNUCU: Sizin aklınızda daha Nuri Bey'in sorusuyla ilgili olarak yani

BEKİR BOZDAĞ: Biz maddeyi beraber yazalım.

SUNUCU: Tamam

BEKİR BOZDAĞ: Biz bir metin koyup şunu yapalım. Sayın başbakanımız o zaman RTÜK sistemi dedi o

bir öneri yani herkes nasıl olur, nasıl olur diye bir öneri ortaya koydu. Ama biz onlara şunu söyledik

dedik ki gelin beraber yazalım. Kolektif bir konuya bakmayalım, siyasi rekabetin alanı olarak

görmeyelim. Yargı konusunu siyasi rekabetin alanı olmaktan bizim çıkarmamız lazım.

SUNUCU: Mevcut sistemle yargı siyasallaşıyor diyorsunuz öyle mi efendim? Bu seçim sistemiyle

NURİ ELİBOL: Kamplara bölünüyor.

BEKİR BOZDAĞ: Ben yargı bak yargı siyasallaşıyor bu seçim sistemiyle ve yargı ayrışıyor. Şimdi bunu

görmemiz lazım diyelim ki seçim oluyor.

SUNUCU: Evet

BEKİR BOZDAĞ: Seçim olduktan sonra bir grup kazanıyor, diğer grup kaybediyor. E şimdi

NURİ ELİBOL: Artık bir seçim geçti değil mi?

BEKİR BOZDAĞ: Yargıtay'a üye seçiliyor, Danıştay'a üye seçiliyor. Unvanlı görevlere atama yapılıyor.

Herhalde seçim

SUNUCU: Yani siz diyorsunuz ki kaybedenlerin de kucaklanacağı bir sistem öyle mi efendim?

BEKİR BOZDAĞ: Onun için seçimsiz olsun demiyorum. Ama biz öyle bir seçim sistemi kuralım ki

NURİ ELİBOL: Siyasallaşmasın ayrışmasın.

BEKİR BOZDAĞ: Hâkim ve savcılarımız birbirinin karşısına geçmesin ve siyasallaşmaya imkan ve zemin

vermesin, ayrışma olmasın, kamplaşma olması, sağlıklı işleyen ve

NURİ ELİBOL: Bu öneriyi ne zaman getireceksiniz?

BEKİR BOZDAĞ: İşte buradan çağrı yapıyorum

NURİ ELİBOL: Hayır yani bu seçimden sonra

BEKİR BOZDAĞ: Hayır şu anda diyelim ki siyasi partilerimiz anlaştılar, biz de varız buna dedikleri

zaman

SUNUCU: Meclisi olağanüstü toplarız diyor musunuz?

BEKİR BOZDAĞ: Hayır meclisin olağanüstü toplanması için şeye yani öyle bir şey olduğu zaman onu da

konuşuruz. Şimdi Ekim var Ekim'de de bunu yaparız, Kasım'da da yaparız, Aralık'ta da yaparız.

NURİ ELİBOL: Bu seçimlerden sonra da yapabiliriler.

BEKİR BOZDAĞ: Biz yani şu anda biz önemli olan bunu hemen bir dakika sonra değil önemli olan bunu

yapılması bu noktada pozitif bir irade ortaya konmasıdır. Eğer siyasi partilerimiz bu noktada pozitif bir

irade ortaya korsa

NURİ ELİBOL: Ama belli ki siz bu noktada tutumunuzu devam ettireceksiniz.

BEKİR BOZDAĞ: Biz bu noktada hazırız çalışmaya Sayın başbakanımızın kanaati de böyle daha önce

Sayın cumhurbaşkanımızla başbakanlığı döneminde bu konuyu konuşmuştuk. Zaten demin anlattım

onun kanaati de bu yönde çünkü HSYK'nın bu yapısı ve bu seçim usulüyle yoluna devam etmesi pek

mümkün sağlıklı değil.

SUNUCU: Peki 12 Ekim'de sizi memnun edecek bir sonuç çıktı diyelim. Yani hani 12 Ekim'de siz

memnun kaldınız seçim sonuçlarından yine değiştirelim der misiniz Sayın bakan?

BEKİR BOZDAĞ: Tabi, tabi yani bu

NURİ ELİBOL: Sonuçlarından bağımsız

SUNUCU: Ne olursa olsun

BEKİR BOZDAĞ: Sonuç ne olursa olsun Türkiye bu HSYK yapısı ve bu seçim usulünü değiştirmek

zorundadır. Bu mutlaka değişecek bugün muhalefet partileri buna yanaşmasa da 2015'ten sonra bu

değişecek. Muhalefet partileri de buna sonunda rıza gösterecek. Ama ben diyorum ki bu iş daha

uzamadan şimdiden biz bunu siyasal tartışmaların dışına çıkaralım. Yani politize olmamış bir yapının

oluşması için el birliğiyle çalışalım.

SUNUCU: Efendim ben sizden üçer cümle üçer cümle cevaplar istiyorum. Bu Fethullah Gülen yargısı

olmayacak dediniz yargı artık süremizin son 3 dakikası bu çok ciddi bir şey sizin yaptığınız çok ciddi bir

suçlama burada bütün yargı sistemi Fethullah Gülen'in kontrolünde olduğu anlaşılıyor ben yanlış mı

anlıyorum?

BEKİR BOZDAĞ: Hayır, hayır bütün yargı sistemi demin de söyledim Fethullah Gülen'in kontrolünde

demek, görevini tarafsız ve bağımsızlıkla yapan özveriyle çalışan binlerce hâkim ve savcımıza büyük

bir haksızlık olur. Yani onu ben hiç ifade etmedim etmem de doğru değil ve her zaman hâkimlerimizin

ve savcılarımızın tamamını kapsayan genel ifadelerin kullanılmasından ben fevkalade rahatsızım.

SUNUCU: Yani bu Fethullah Gülen yargısı olmayacak diyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ: Şu anda yargının içerisinde görev yapanların içerisinde çok az bir kısmı böylesi bir

mensubiyetle hareket ettiğine dair çok ciddi iddialar var. Ben onu söylüyorum. Onun için de diyorum

ki biz yargının kahir ekseriyeti buna izin vermeyecektir. Yani yargının kahir ekseriyeti çünkü yargının

üzerindeki bu gölgeyi Fethullah Gülen gölgesini biz anayasa ve yasayla ortadan kaldıramayız.

İstediğiniz kadar anayasayı değiştirin, yasayı değiştirin bu kağıt üzerinde bir değişim olur. Ama fiili

anlamda değişimi ancak yargı görevi yapanlar yapabilirler. Ben o nedenle diyorum ki

NURİ ELİBOL: Buna karşı çıkarak yapabilirler.

BEKİR BOZDAĞ: Tabi

SUNUCU: Nasıl Nuri Bey?

NURİ ELİBOL: Buna karşı çıkarak yapabilirler.

BEKİR BOZDAĞ: Bakın o nedenle karşı çıkarak. Bakın şu anda hâkim ve savcılarımızı isimleri

zikretmeden yargı olarak ifade ediyor yargımızı Fethullah Gülen'in yargısı gibi gösteren her gün

haberler, manşetler, sohbetler var mı? Bu yargının üzerindeki bir kara leke bu yargının üzerindeki bir

gölge, bir şaibe, bunu yargı ortadan kaldırır. Ben tarafsız ve bağımsızlıkla çalışan yargıçlarımızın ve

savcılarımızın bu iddialardan fevkalade rahatsız olduklarını biliyorum.

SUNUCU: Bu sözünüzün ne manaya geldiği önemliydi bunu da

BEKİR BOZDAĞ: Onların da bu rahatsızlıklarını ben 12 Ekim'de sandıkta göstereceklerine inanıyorum.

NURİ ELİBOL: Var mı süremiz?

SUNUCU: Bir adalet bakanı olarak bu söylediklerinizin ne manaya geldiğinin altı doldurulmalıydı en

azından bunun cevabını aldık. Ben çok kısa var efendim bir soru soracağım çok kısa interneti bütün

her şeyimizi kayıt altına mı alacaksınız? Şimdi ben buradan bir yere girdim bunu sürekli depolayacak

mısınız nedir bu yöndeki tartışmalar? Efendim bir cümle ne olursunuz alacak mısınız, almayacak

mısınız?

BEKİR BOZDAĞ: Yok kayıt altına hiç ben şu anda internet yasasıyla ilgili

SUNUCU: Torbada yasada yer alıyor.

BEKİR BOZDAĞ: Torba yasada çıkan bir düzenleme var. O düzenlemenin detaylarını işin doğrusu tam

incelemedim. O yüzden size tam böyle net bir şey söylemiyorum. Ama kimseyi kayıt altına alan bir

adımı bizim hükümetimiz atmaz.

NURİ ELİBOL: Seçimlere tam 10 ay var, 10 ayda yargı ile ilgili anayasada ve kanunlarda önemli bir

değişiklik bekleyelim mi? 10 aylık süre içerisinde

SUNUCU: 5. reform paketi mesela

BEKİR BOZDAĞ: Şimdi en önemli şeylerden bir tanesi istinafı faaliyete geçireceğiz.

NURİ ELİBOL: Ne zaman?

BEKİR BOZDAĞ: Kasım ayında atamaların yapılması planlanıyor. Bir eğitimden sonra da en geç

yılbaşında istinaf hem idari yargıda hem de adli yargıda faaliyete geçecektir. Bu bizim yargı sistemimiz

içerisinde son derece önemli bir değişim olacaktır. Önemli ayrıca biz Ekim ayı içerisinde de yargıyla

alakalı daha doğrusu yani adalet bakanlığının hazırladığı bir çalışmayı da Türkiye'nin gündemine

getireceğiz?

SUNUCU: 5. reform paketi var mı efendim?

BEKİR BOZDAĞ: Yani işte bu belki içerisinde atacağımız konuların pek çoğu son derece önemli hem

vatandaşlarımızın hayatını çok kolaylaştıran, hem de yargıyla ilgili sorunları çözen kamuoyunda çok

olumlu karşılanacağına inandığımız

NURİ ELİBOL: Kanun mu anayasa değişikliği mi gerekiyor?

BEKİR BOZDAĞ: Yok kanun

NURİ ELİBOL: Kanun

BEKİR BOZDAĞ: Anayasa tabi bizim sayısal çoğunluğumuz yok yani kanun gerektiren çeşitli

kanunlarda değişiklik içeren bir hazırlığımız var. Bu hazırlığımız bittiği zaman biz onu kamuoyuyla

paylaşacağız. Şu anda bakanlık buna çalışıyor.

SUNUCU: Türk yargısının Avrupa standartlarına ulaşması bu işte kara bulutlardan kurtulması çok mu

uzak efendim? Yargının saygın bir hale gelmesi, herkes tarafından kabul görmesi çok mu uzak?

BEKİR BOZDAĞ: Yani ben hep ifade ediyorum. Hukuk devleti kanunlarla sadece tesis edilemez.

Kanunları ne kadar iyi olursa olsun uygulayanlar bunu kanunların ruhuna uygun doğru bir şekilde

uygulamadığı sürece siz Avrupa ülkeleri seviyesine başka ülkeler seviyesine gelemezsiniz. Hem

yürütme için bu hem yasama için hem yargı için geçerli şimdi bizim anayasamızın 90. maddesi var. Biz

bir cümle ekledik belki bizim hükümetlerimiz döneminde yapılan en önemli reformlardan biridir sessiz

sedasız gitti. O da nedir insan haklarına ilişkin uluslararası bir sözleşme hükmü ile Türkiye'nin

kanunlarında yer alan bir hüküm

NURİ ELİBOL: Çelişirse

BEKİR BOZDAĞ: Çelişirse uluslararası sözleşme esas alınıyor. Bu anayasa hükmü şimdi anayasa hükmü

bu olunda mahkemeler bunu uygulaması lazım. Şimdi uygulamadığı zaman siz anayasaya yazın fazla

bir kıymeti olmuyor. Onun için bu değişimi sağlayacak şey yargı görevi yapanların verecekleri adil

kararlardır. O yüzden biz HSYK'yı önemsiyoruz. O yüzden yargının bağımsız ve tarafsızlığını

önemsiyoruz. Bugün yargıya hükümet müdahale ediyor diyenler yargıyı kendi ellerinde tutmak

isteyenlerdir. Biz kimseye müdahale etmiyoruz. Yargının bağımsız ve tarafsız olmasını istiyoruz.

SUNUCU: Adalet bakanı Sayın Bekir Bozdağ efendim çok teşekkür ediyor.

BEKİR BOZDAĞ: Ben teşekkür ediyorum.

SUNUCU: Hem bizlerle birlikte oldunuz, sorularımızı içtenlikle cevaplandırdınız çok sağ olun.

NURİ ELİBOL: Ağzınıza sağlık

SUNUCU: Ağzınıza sağlık Nuri Elibol'la birlikte biz çok teşekkür ediyoruz tekrar efendim bizden bu

akşamlık bu kadar yorumu her zaman olduğu gibi size bırakıyoruz. Hoşça kalın efendim.

Adres

06659 KIZILAY / ANKARA

Telefon

90 (0312) 417 77 70

E-Posta

basinisaretadalet.gov.tr