Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, NTV’de canlı yayında Ahmet Ergen’in sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Bozdağ’ın açıklamalarından bazı bölümler şu şekilde:
İLK 4 MADDE DEĞİŞMİYOR
CHP bu anayasa değişikliğine itirazını rejim değişikliği üzerine oturtuyor bunu Anayasa Mahkemesi’ne de bu açıdan da taşıyacağını ifade ediyor. İlk dört maddeyi değiştirdiğini ifade ediyor. Şunu çok açık söylemek de fayda görüyorum. Bu kocaman bir yalan, bir görüşten öte bilerek ve isteyerek yapılan büyük bir çarpıtma olduğunu ifade etmekte fayda görüyorum. Çünkü mevcut değişiklik teklifi devletin yönetim şekli olan Cumhuriyeti değiştirmiyor. Yönetim şekli yine birinci maddede ‘Cumhuriyettir’ diyor. 2. Madde de Cumhuriyetin nitelikleri düzenleniyor bu niteliklerin hiçbirinde doğrudan veya dolaylı bir değişiklik yok. 3. maddesi de başkenti, resmi dili, bayrağı, milli marşı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü düzenliyor bunlarda da en ufacık bir değişiklik yok. Doğrudan veya dolaylı bir değişiklik yok. 4. Maddeyle ilgili de bir değişiklik yok. Burada eğer bir rejimin değişikliği olacaksa işin esasını bilen herkesin de ifade ettiği gibi rejimin niteliklerinin değişmesi gerekir. Yani Cumhuriyet yönetim şekli onun nitelikleri var, bunlarda bir değişiklik olması lazım.
OBJEKTİF OLAN KİMSE BUNU İDDİA EDEMEZ
Şu anda hiç kimse Cumhuriyetin niteliklerinde doğrudan yada dolaylı bir değişiklik olduğunu iddia edemez, objektif kimse iddia edemez ama taraf olmuş kişi bunun aksini iddia edebilir. Aksine bu teklif Cumhuriyetin niteliklerinden olan demokratik devlet niteliğini hukuk devleti niteliğini güçlendirmektedir. Demokratik devlet niteliğini güçlendiriyor, çünkü bu güne kadar bizim Anayasamız doğrudan vatandaşımıza sadece yasamayı seçme yetkisi veriyor. 2007 referandumundan sonra doğrudan Cumhurbaşkanı seçme yetkisi verdi. Bu egemenliğin doğrudan halk tarafından kullanılması bakımından son derece önemli ve demokratik hukuk devleti gereklerine de son derece uygundur. Bu güne kadar Türkiye’nin anayasaları vatandaşa doğrudan yürütme seçme yetkisi vermemiştir, ilk defa bu teklif doğrudan vatandaşa ülkeyi yönetecek iktidarı seçme yetkisi veriyor. Şimdiye kadar parlamentoyu seçiyor, parlamentonun içerisinden hükümet çıkıyor ve parlamentonun güvenine dayalı vazife yapıyordu. Bu düzenlemeyle vatandaş doğrudan hükümeti seçecek, doğrudan yürütmeyi seçecek, yürütme doğrudan vatandaşın güvenine dayanacak. Ben sorarım bu demokratik devlet için daha uygun bir değişiklik değil midir? Parlamentonun vatandaşın iradesiyle seçtiği parlamentonun içinden çıkması mı daha demokratiktir, yoksa yürütmenin doğrudan vatandaşın iradesiyle sandıktan çıkıp vatandaşın güvenine dayanması mı daha demokratiktir. Elbette ki sandıktan çıkması daha demokratiktir. Kuvvetlerde ayrılmıştır. Hukuk devletini güçlendiren adımlar atıldı, yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılması şimdi ona tarafsızlığı ekliyoruz.
GİZLİLİK KURALINA UYGUN ŞEKİLDE YAPILDI
CHP burada yine rejim konusundaki itirazı gibi haksız bir itiraz yapmaktadır. Türkiye’nin bu Anayasa değişikliği ile rejimi kesinlikle değişmemekte sadece hükümet sistemine dair bir değişiklik öngörülüyor. CHP Anayasa Mahkemesi’ne bu meseleyi götürmek istiyor, götüreceği zaman elinde dayanak olması lazım, rejimle ilgili iddiaların dayanak oluşturmayacağını kendisi bizden çok çok daha iyi biliyor. Ama bunu halka dönük propagandada kullanmak için köpürtüyor ve Anayasa Mahkemesine taşıyor. Oyların kullanış şekline ilişkin ise CHP şekil yönüyle bir denetim malzemesi üretmeye çalıştı. Anayasa diyor ki ‘Anayasa değişikliklerinin oylaması gizli yapılır’ diyor. Bu gizliliğe ilişkin usul de TBMM iç tüzüğünün 148. maddesinde düzenlenmiş. Değişikliğin gerek tümünün oylanması gerek maddelerin oylanması, gerek birinci tur oylamalar, gerekse ikinci tur oylamaların tamamı gizlilik kuralına uygun bir biçimde yapılmıştır.
SAHTE DELİL ÜRETMEK MAKSADIYLA YAPILIYOR
Gerek AK Partili milletvekilleri, gerek MHP’li milletvekilleri gerekse diğer partili milletvekillerinin tamamı oylarını Anayasa ve iç tüzüğün öngördüğü gizlilik kuralına uygun bir şekilde kullanmışlardır. Burada hiçbir tereddüt yok. Ancak CHP Anayasa Mahkemesi’ne açacağı davaya sahte delil üretmek maksadıyla daha ilk günden başlayarak oylamalar gizliliğe riayet edilmeyerek yapılıyor diye itirazlarda bulunmuştur. Neredeyse her maddede CHP grup başkanvekili veya bir milletvekili bu yönde ifadeleri zabta geçirmeye çalışmış, oylama sonuçlarını açıklayan divan tutanaklarına şerhler düşmeye katlılar ve bunların tamamı divandaki üyenin iradesiyle değil, grubun o üyeye talimatı üzerine yapılmak istenen işlerdir.
KAMERALARIN GİZLİ YAPILDIĞINI GÖSTEREN YÖNÜ VAR
Kamera getirdiler içeri, hukuka aykırı bir şekilde orada kamerayla herkesin nasıl oy kullandığını kayıt altına aldılar ve buradan da Anayasa Mahkemesi’ne ‘Bak işte oylamalar gizliliği ihlal edilerek yapılıyor’ demek için bunu yaptılar. Çok net söylüyorum. Oylamalar gizli yapılmıştır. CHP Anayasa Mahkemesi’ne sahte delil üretmek için büyük bir çaba sarf etmiştir ama bu çaba boşa bir çabadır çünkü Anayasa Mahkemesi zaten oylamanın gizliliğini kendisi de tescil edecektir, CHP’nin yaptığı bu kamera kayıtlarının tamamı esasında hukuka aykırıdır ama öte yandan da oylamanın gizliliği gösteren bir yönü vardır. O yüzden Anayasa Mahkemesi’nden bu yönde bir olumsuzluk çıkacağı kanaatinde değilim. Bu iddiadan öteye geçmeyen CHP’nin delil üretme gayretinden başka bir şey değildir.
CUMHURBAŞKANLARI KAĞIT ÜZERİNDE OLMASA DA GÖNÜL BAĞLISIDIR
Partili Cumhurbaşkanlığı konusu Türkiye’de cumhurbaşkanlığı ile ilgili eleştirilerin en önemli noktasını oluşturuyor bu sisteme dair. Belediye meclis üyeleri partili mi? Partili. İl genel meclis üyeleri partili mi? Partili. Belediye Başkanları partili mi? Partili. Milletvekilleri partili mi? Partili. Başbakan partili mi? Partili. Meclis başkanı partili mi? Partili. Şimdi belediye meclisi partili olacak bağımsız ve tarafsız görevini yaptıklarını kabul edeceğiz, belediye meclis üyeleri ve il genel meclisi üyeleri partili olacak onların vazifelerini tarafsız bağımsız yaptığını kabul edeceğiz, milletvekilleri partili olacak ama bütün Türk milletini temsil ettiğini ve yasama görevini bağımsız yaptığını kabul edeceğiz. Aynı şekilde Başbakan partili partinin genel başkanı, biz onu bütün ülkenin başbakanı olarak kabul edeceğiz, herkese eşit mesafede göreceğiz. Meclis Başkanı partili onu herkesin meclis başkanı kabul edeceğiz, tarafsız, bağımsız görev yaptığını kabul edeceğiz ama Türkiye’nin Cumhurbaşkanı partili olursa ‘O herkese eşit olamaz, herkesin Cumhurbaşkanı olamaz, tarafsız olamaz’ diye itirazda bulunacağız. Bu çok büyük çelişkidir. Cumhurbaşkanları bu güne kadar Türkiye’de gelmiş, geçmiş bütün Cumhurbaşkanları bir partinin kağıt üzerinde olmasa bile gönülden bağlısıdır. Rahmetli Süleyman Demirel, Doğru Yol Partisi’ni kurdu, iktidara taşıdı, genel başkan, başbakanken, Cumhurbaşkanı seçildi. O zaman Doğru Yol Partilili Cumhurbaşkanı seçilince partisiyle ilişiği kesilir kesilmez bütün bağı koptu mu, kalbi, fikri bağı koptu mu? Merhum Turgut Özal, Anavatan Partisi’ni kurdu, iktidara taşıdı. Genel başkan, başbakanken, Cumhurbaşkanı seçildi. Söyleyebilir miyiz ‘Turgut Özal Partisizdir’ diye. Kağıt üzerinde partisiz ama fiilen Turgut Özal da partilidir. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Sezer de herkes bağımsız bir partiyle ilişiği yok dedi. Ama icraatlarına baktığımız zaman Sayın Sezer partili mi, değil mi? O da bir partinin gönülden destekçisi ve bunu uygulamalarında da gördük başka konuşmalarında da gördük.
REALİTEYE BAKMAMIZ LAZIM
Onun için bizim realiteye bakmamız lazım. Şu anda Türkiye’de Cumhurbaşkanımız bizim kurucumuz mu, liderimiz mi, genel başkanlığımızı, başbakanlığımızı yaptı mı? Yaptı. Aynı zamanda Türkiye’nin cumhurbaşkanı yani görevini 2 yılı geçti başarılı bir şekilde yerine getirmeye devam ediyor. Görevini bu milletin tamamını kucaklayacak şekilde yapmasına mani oldu mu olmadı. Gayet başarılı, tarafsız, bağımsız şekilde vazifesini sürdürüyor. Cumhurbaşkanının partili olması görevini bağımsız tarafsız güçlü iyi bir şekilde yönetmesine, yerine getirmesine engel değildir.
TARAFSIZLIK İCRAATLARLA OLUR
Tamamiyle çarpıtma bir değerlendirme. Muhalefet partisi bunu söylüyor. Şimdi belediye başkanı seçiliyor İstanbul’a, İzmir’e, İzmir’in Belediye Başkanı CHP’li, İstanbul’un ki AK Parti’li Adana’nın ki de MHP’li. Şimdi bunlar seçilirken parti adına propaganda yapmadılar mı? Partinin adayı olarak çıkmadılar mı? Seçildikten sonra İzmir’in CHP’ye oy versin vermesin herkesin başkanı mı Aziz Kocaoğlu ? Başkanı. Kadir Topbaş herkesin başkanı mı ? Herkesin başkanı, Melih Gökçek herkesin başkanı mı ? Herkesin başkanı. Şimdi seçilirken propaganda yaparken kullandığınız dil ile seçildikten sonra yaptığınız iş birbirinden ayrıdır. Tarafsızlık kağıt üzerinde bir lafı söylemekle değil icraatlarla olur. Siz eserlerinizle yaparsınız bunu. Biz hükümet olarak geldiğimiz günden bu güne Türkiye’nin belediyesi bizde olsun olmasın herkese eşit muamele yaptık. Hizmetleri Türkiye’nin her tarafına götürdük. Üniversite dedik her yere bölünmüş yol dedik, şehir hastanesi dedik aldığımız kurala göre her yere. Ne adım atıyorsak hepsini ülkenin 4 bir yanına adil bir şekilde yansıtmaya özen gösterdik. İşte tarafsızlık bu siz eserlerinize yansıtacaksınız. Sadece kağıt üzerinde tarafsız kalacağım deyip sonra da her türlü tarafgirliği yaparsanız o başka bir şey olur.
İCRAATA BAKACAKSINIZ
İcraata bakacağız. Şimdi Demirel partisiz miydi Allah aşkına, geçmişte Özal partisiz miydi? Bunlar icraatlarını yaptılar, kağıt üzerinde ilişkisi kesildi ama ondan sonra tam bağımsız tarafsız oldu, böyle bir şey olabilir mi? Siz onun kalbindeki, aklındaki ilişkiyi, kuruluşunu felsefesini programını yaptığı bir parti ile tamamen bağını koparabilir misiniz? Koparamazsınız. Şimdi Amerika’da Donalt Trump seçildi Partili mi ? Partili . Donalt Trump bütün Amerikalılara başkanlık yapıyor, hizmetini yapıyor, kimse orada tarafsızlık tartışması yapmıyor. Fransa’da devlet başkanı Holland partili mi ? Partili. Fransa Anayasası Partili Cumhurbaşkanına izin veriyor mu? Veriyor. Orada bunun tartışması yapılıyor mu? Yapılmıyor. Şimdi Türkiye’ye gelince Başbakan için yapılıyor mu? Yapılmıyor. Şimdi Türkiye’ye gelince Başbakan için yapılmayan, başbakan da partili, hem de Genel Başkan, bütün milletin Başbakanı değil bu tarafsız hizmet etmiyor diyen bir Allahın kulu var mı? Taraflı hizmet ediyor diyen bir Allahın kulu var mı? Yok. Belediye Başkanları da öyle. Şimdi siz Belediye Başkanı na hak gördüğünüzü, Başbakan bunu yapar ama Cumhurbaşkanı bunu yapmaz demek karalama kampanyasının değirmenine su taşımaktan ve halkı aldatmaktan başka bir şey değildir. Siz icraata bakacaksınız, icraat nasıl ona bakacaksınız. AK Parti’nin icraatları ortadadır.
CUMHURBAŞKANINI TÜM EYLEM VE İŞLEMLERİ YARGI DENETİMİNE AÇILIYOR
Mevcut Anayasada yargının bağımsızlığı var ama tarafsızlığı yok. Şimdi biz tarafsızlığını Anayasal müessese olarak Anayasal güvenceye kavuşturuyoruz. Bu Hukuk devletini güçlendiriyor. Cumhurbaşkanının bugün sadece vatana ihanet ile 413 milletvekilinin oyu ile suçlandırabilirsiniz. Siyasi sorumluluğu yok. Vatana ihanet dışında cezai sorumlulukta yok. Cumhurbaşkanına siyasi sorumluluk getiriliyor. Hem halk sandıkta bu siyasi sorumluluğu gereği denetimini yapacak, hem de meclis gündem dışı sorularla, gurup önerileriyle, genel görüşme ile meclis araştırmasıyla, sorular ile ve meclis soruşturması ile bu siyasi sorumluluğun gereklerini yerine getirecek ve buradan bir denetim yapacaktır. Bu büyük bir adım, hukuk devletini güçlendiriyor. Vatana ihanet dışında işlediği iddia edilen bütün suçlarla ilgili Cumhurbaşkanının ayrımsız cezai sorumluluğu getiriliyor. Hem de 600 vekile çıkmasına rağmen 400 vekil ile. Şu anda Cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararlar ile tek başına imzaladığı işlemler için yargı yoluna müracaat yok. Şimdi Cumhurbaşkanı resen imzaladığı emir ve kararlar ve tek başına yaptığı işlerin tamamına karşı yargı yolu açılıyor. Bütün bunlar hukuk devletini güçlendiriyor. Cumhurbaşkanı bütün eylem ve işlemleri idari yargının denetimine sınırsız açılıyor.
MECLİS HSYK’YA İLK DEFE ÜYE SEÇECEK
Yargı ile ilgili kısımda yeni bir değişiklik yok. HSYK’nın meclis tarafından üye seçimi dışında yeni olan bir şey yok. Baktığınızda AYM ‘ye üye seçme konusu şu anda Anayasa da nasılsa öyle. 17 Üyesi vardı, bu 17 üyesinin 2 si azalıyor, çünkü askeri Yargıtay ve askeri idare mahkemesi kalktığı için 2’si azalıyor. Gerisi aynen muhafaza ediliyor. Bu güne kadar nasıl seçiliyorsa öyle seçiliyor. Şimdi bu güne kadar seçildiğinde bu usulde gene Cumhurbaşkanın orada yetkileri var, kendisine önerilenler arasında seçiliyor. O zaman bu hukuk devletine uygun oluyor. Ama sistem değişikliğinden sonraya yapılırsa tek adamlık oluyor, hukuk devletine uygun olmuyor. Bu büyük bir çarpıtma.
Danıştay’a üye seçimi, Cumhurbaşkanına diyor ki 4’te birini Anayasa yetki vermiş seçebiliyor. Burada bir değişiklik var mı? Yok. Şimdi nasılsa yeni dönemde de aynısı olacak. YCBS ve YCBS Vekili orada da yeni bir şey verilmiyor. Peki HSYK da 22 olan üye sayısı 13‘e indiriliyor. Şu anda Cumhurbaşkanı HSYK’nın 4 üyesini atayabilir. Yeni düzenleme gene 4 üye atar diyor. Cumhurbaşkanına ilave bir yetki mi verilmiş hayır. Peki yeni olan ne? O da şu. Meclise ilk defa 7 tane üye seçme hakkı veriliyor. Bu 7 üyeyi meclis seçecek. Bu son derece önemli bir adım. 3 ünü avukatlar öğretim üyeleri, 3’ünü Yargıtay üyeleri, 1’ini Danıştay üyeleri arasında seçecek. Ama bu seçim usulüne baktığımızda son derece demokratik bir yol izlenecek. Diyor ki orayı da Cumhurbaşkanı partisi atayacak, dolayısıyla HSYK tamamen Cumhurbaşkanının partisinin istediği üyelerden oluşacak” bu kocaman bir yalandır. Anayasanın İlgili Maddesindeki değişiklik diyor ki, 3/2 çoğunlukla meclis bunu seçecek. Bu ne demek? AK Parti’nin çoğunluğuna bakalım bizim bugün 316 milletvekilimiz var meclis başkanı hariç. Hadi diyelim MHP ile bir uzlaşma yaptık MHP’nin de 39 Milletvekili var, 355. Bu rakam 3/2 yapıyor mu ? 11 Milletvekili eksik. Ne yapacak 3/2 seçmek için CHP ile ya da HDP ile uzlaşmak gerekecek. Bugün parlamentoda AK Parti’nin tek başına bu 7 üyeyi belirleme yetkisi imkanı yok. Hep beraber demokratik bir uzlaşma olur ve parlamentodan seçilir. Uzlaşamadılar kura çekimi olacak. Adayların adı yazılacak torbaya atılacak ve torbada kura çekilecek. Burada bir partinin tek başına HSYK üyelerini belirleme yetkisi veriyor demek, bu teklife iftiradır ve halkı aldatmaktan başka hiç bir anlamı yoktur. Şimdi 367 ile bu yapılabilinir. 367 ne demek Anayasayı yapa çoğunluğu demek. Yeni Anayasa yapacak kadar bir çoğunluğa veriyor. Yeni Anayasada yaptığımız değişiklik yürürlüğe girerse o zamanda 400 milletvekili bu kararı verecek. 400 kişinin bir partinin şu anda elde etme ihtimali gözüküyor mu? Bu esasında yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına verilen önemi gösteriyor. Burada şu deniyor: Yargıtay seçerse güzel olur, meclis seçerse berbat olur. Esasında bu siyasete inanmamaktır. Demokrasiye güvenmemektir. Milletin temsilcileri niye kötüsünü yapacağını kabul ediyorsunuz da başka kurumların başka demokratik organları seçmesini daha demokratik buluyorsunuz? Bu siyaset ne yaparsa kötü yapar anlayışını hala CHP‘yi elinde tuttuğunu gösteren bir delildir.
TEK ADAMLIK TARTIŞMALARI
Bu anayasa teklifi Tek Adamlığı imkansızlaştıran bir tekliftir. Hiç kimse bundan sonra Türkiye’ de tek adamlık hayali kuramaz, tek adam da olamaz. Neden derseniz tek adam dediğiniz zaman yasama yürütme yargı tamamen siz onun elinde toplayacaksınız demektir. Şimdi biz diyoruz ki yasamayı yürütmeden, yürütmeyi yasamadan tam ayıralım diyoruz. Yasama ayrı seçilsin doğrudan halk tarafından, yürütme de doğrudan halk tarafından seçilsin. Birbirinden ayrılsın. Bu bir defa tek adam lığı önleyen en önemli mekanizmalardan birisi. Bağımsız olsun birbirine karşı. Bugün bakın parlamentoda kabul edilen kanunların % 99’u hükümetin hazırladığı kanun tasarısıdır. Yüzde 1 2i de hükümetin hazırlayıp vekile verdiği teklif ve ya hükümetin onay verdiği tekliftir. Bugüne kadar TBMM ‘de hükümetlerin onay vermediği bir kanunun değiştirilmesi veya kabulü mümkün değildir. Yasalaşma süreci hükümetin tekelindedir. Şimdi ne getiriyoruz, hükümet tasarı vermeyecek, komisyonlarda oturmayacak, genel kurulda oturmayacak yasalaşma teklifini doğrudan Milletvekilleri verecek ve yasalaşma sürecini de milletvekilleri yapacak, Cumhurbaşkanı sadece rica gönderecek. Bu da tek adamlığı önleyen en önemli mekanizmadır. Yasama denetimi, yargı denetimi, halk denetimi getiriyorsunuz Cumhurbaşkanını yüce divana sevk edip görevine de son verebiliyorsunuz. Daha da önemlisi meclis seçim kararı alarak Cumhurbaşkanının görevine son verebilir. İlk defa TBMM ‘ye Cumhurbaşkanının görevine son verebilir. Nasıl diktatör olacak, böyle bir şey olabilir mi? Bu tamamiyle tek adamlığa diktatörlüğe engel olan kendi içinde de mekanizmaları olan bir sistem. Bunun aksini söylemek bu sistemi halkın gözünde karalama kampanyasının argümanlarını dillendirmekten başka hiç bir anlam ifade etmiyor. Çok net söylüyorum. Bu sistem tek adamlığı, otoriterliği diktatörlüğü engelleyen bir sistemdir.
SÜREÇ BİRKAÇ HAFTAYA BAŞLABİLİR
Referandum tarihi ne zaman olacak şu anda onu kestirme imkanımız yok tahminlerimiz var ama Sayın Cumhurbaşkanımızın değişikliği dair kararını verip, bunun resmi gazetede yayınlanmasını takip eden 60. günden sonraki ilk Pazar günü yapılacak. Hangi tarih olacak onu göreceğiz. Ama partiler şu anda kampanya hazırlıklarına başladı. AK Parti kendi hazırlıklarını zaten sürdürüyor. Bu hazırlıklar nihayetlendikten sonra sayın başbakanımız bu kampanyanın ana parametlerini paylaşacaktır. Milletimize yapılan işin ülkemizin ve milletimizin istikbali, istiklali, bekası istikrarı için ne kadar önemli olduğunu ve bunun Türkiye’ye neler kazandıracağını hep beraber anlatacağız. Büyük bir Türkiye’yi sistemde daha iyi şekilde nasıl inşa edeceğimize milletimize anlatma gayreti içerisinde olacağız. Ama burada ana sloganlar ne olacak veya neler yapılacak, bunlar partinin iç çalışmaları tamamlandıktan sonra açıklanacaktır. Şu anda arkadaşlarımız bu konulardaki çalışmaları sürdürüyorlar. Muhtemeldir ki birkaç haftaya kadar bu konuda bir açıklama yapılacaktır.
HAKLARIN İYİ KULLANILMASININ TEMİNİ İÇİN
Darbe teşebbüsü olayından sonra bildiğiniz gibi OHAL ilan edildi. O sırada büyük bir yoğunluk var. Bizim kanunlarımıza göre 4 gün içerisinde terör suçlarında bunların gözaltı süresinin sonlandırılması gerekiyor. Sonlandırmadığınız hak ihlali oluşuyor. Fiili bir imkansızlık var yoğunluk nedeniyle o nedenle o dönemde biz gözaltı sürelerini uzatmak suretiyle ifadelerin sağlıklı alınması sorguların hukuka uygun bir şekilde yapılması zaman baskısının kaldırılarak işin daha iyi bir şekilde yapılmasını sağladık yoksa kişilerin savunmak hakkını kısıtlamak veya onları zora sokmak için değil, esasında onların bu haklarının daha iyi kullanılmasını temin etmek maksadıyla o dönemde yaptık. Tabi pek çok gözaltı olduğu için o sırada bu görüşler, şunlar, bunların hepsi baya bir yoğunluk oluşturdu. Bu esasında geçici bir tedbir olarak düşünüldü, şimdi yoğunluk ortadan kalktı o nedenle bunlara ilişkin getirilmiş geçici tedbirler de ortadan kaldırıldı. Gözaltı konusunda getirilen 14 günlük süre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gözaltı konusundaki içtihadına uygun bir süredir. Çünkü AİHM 14 günlük süreyi makul bir süre olarak kabul ediyor. Avukatla görüş yasağını da tamamen kaldırdık. Çünkü artık buna da ihtiyaç kalmadı. Şu andaki hukuk düzenlememiz içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bir günlük bir yasak koyabilme imkanı zaten vardı. Bu ihtiyaç olması halinde kullanılacaktır. İhtiyaç olmaması halinde de kullanılmayacaktır.
FETÖ İADESİ
Önceki yönetimde Terörist başı Gülen’in iadesi ve geçici tutuklanması konusunda görüşmelerimiz oldu. Bizim dışımızda sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Başbakanımızın, Dışişleri Bakanımızın, orayı ziyaret eden bakanlarımızın da görüşmeleri oldu. Bakanlıklar arasına uzman düzeyinde temaslar oldu ABD’den bir heyet geldi Türkiye’de çalışmalar yaptı. Bizde n arkadaşlarımız benimle beraber ABD ‘ye geldiler. Bizzat ABD Adalet Bakanı ile yüz yüze bu konuları görüştük. Türkiye’nin bu konuya verdiği önemi ve terörist Gülen’in Türkiye’ye iadesinde terörist gülenin iadesinin getireceği faydayı anlattım. Etmemesinin doğuracağı sakıncaları ve sıkıntıları kendileri ile paylaştık ve bu konudaki beklentimizin altını çizdik. Ancak maalesef konuşmadan öte bir mesafe alamadık. İş zamana yayıldı. Normal aramızdaki anlaşmaya göre yapılması gereken önemli şeyler de maalesef yapılması biz bu konudaki taleplerimizi kendilerine ilettik. Bizim yeni yönetimle beraber bizim bu konudaki umudumuzun arttığını, ümidimizin yükseldiğini ifade etmek isterim. Sayın Trump’tan ve yeni adalet bakanından bu konuda bir bakış açısı geliştirmelerini beklediğimiz ve geliştireceklerine dair inancımızın yüksek olduğunu ifade etmek isterim. Umarız bir hayal kırıklığı yaşamayız. ABD Adalet bakanı ile yeni bir görüşme olabilir. Sayın bakan görevine başlaması için onay senatodan geçti mi onu bilmiyorum ama sayın bakan görevine başladıktan sonra bir yeni ziyaret yapma ihtimali de olabilir.
ADİL YARGILAMA HAKKI ZEDELENMESİN DUYARLILIĞI
Şu anda yargılamalarla ilgili çalışmalar sürüyor. Pek çok soruşturma var. Bu soruşturmalardan davaya dönenler var. Davaların bazılarının ilk duruşmaları yapıldı. Bazılarının ikinci duruşmaları yapıldı ve devam ediyor. Hem darbe teşebbüsüyle ilgili açılmış davalar var. Hem de terör örgütü üyeliği ve terör örgütü üyeliğiyle beraber terör örgütü adına işlenmiş başka suçlarla ilgili açılmış davalar var. Bunlar yürüyor. Tabi çok fazla kişi var. Bunların hepsi toplu dava olarak açılmış olsa hem süreç çok uzayacak hem de adil yargılanma hakkı zedelenebilir. O nedenle Cumhuriyet Savcıları genellikle daha az sanıklı davalar açma yolunu tercih ettiklerini görüyoruz. Açılan davalardan da onu görüyoruz. O nedenle büyük salonlara fazlaca ihtiyaç, sanık sayısı azlığı nedeniyle gözükmüyor. Ankara’da bir ihtiyaç olabilir. Onla ilgili hazırlıklar yapıldı ve bir noktaya geldi. Son aşamada. Birkaç tane de başka ilimizde var. Fazla değil, benim bildiğim 3-4 yerde daha böyle bir çalışma var. Ama diğer illerimizde diğer yargı çevrelerinde böyle bir salona ihtiyaç şu anda yok.
REİNA SORUŞTURMASI EPEY MESAFE ALINDI
Reina saldırıyla ilgili soruşturma sürüyor. Bu soruşturma kapsamında saldırgan yakalandı, gözaltında onunla irtibatlı olduğu değerlendirilen kişiler de gözaltında. Çok boyutlu bir şekilde soruşturma sürüyor. Geçenlerde de basına yansıması oldu. Bir asker kişiyle, FETÖcü olduğu bilinen birisiyle bir telefon irtibatı olduğuna dair basına yansıyan yönler var. Bunlar da inceleniyor. Yani teröristin hem DEAŞ’ın Türkiye içindeki unsurlarıyla nerede, kimlerle, nasıl veya başkaca örgüt mensubu olamaya bilir ama örgütü yardım yataklık eden tüm kişilerle veya başka terör örgütleriyle irtibatları iltisakları dayanışmaları bütün boyutlarıyla ele alınıyor. Şu anda epey bir mesafe alındığını söyleyebilirim. Soruşturmanın gizliliği nedeniyle fazla bir bilgi verme imkanım yok ama ama ben hem güvenlik güçlerimizin hem de güvenlik güçlerimizin hem de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızın çok başarılı bir adli süreç yönettiğini ifade edebilirim. İnşallah bu adli süreç sonucunda DEAŞ terör örgütünün pek çok Türkiye içinde yerine ulaşma, yargıya teslim etme imkanı fırsatı bulunacaktır.