BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BAKAN GÜL: FETÖ İLE MÜCADELE KARARLILIKLA, HİÇBİR ZAAFİYETE DÜŞMEDEN DEVAM EDİYOR

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "FETÖ ile mücadelede önemli sonuçlar elde ettik ama bunların hepsi temizlendi, cezasını aldı diye bir şey söylemek mümkün değil. Burada olması gereken, kararlılıkla, hiçbir zaafiyete düşmeden bu mücadeleyi yapmak." dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gaziantep'te Türkiye Gençlik Vakfı'nın (TÜGVA) düzenlediği "Genç Yöneticiler Okulu"nun açılışına katıldı. Gençliğin önemini vurgulayan Bakan Gül, TÜGVA'nın da bu anlamda önemli işler hayata geçirdiğini söyledi.

Türkiye’de yerli kalabilmenin en anlamlı misyon olduğunu ifade eden Gül, ülkede "gençleri milli değerler üzerine inşa edeceğiz" diye yola çıkıp pergeli Anadolu'ya değil de Pensilvanya’ya sabitleyenlerin bu ülkeye nasıl zararlar verdiğinin görüldüğünü vurguladı.

YERLİLİK, MİLLİLİK ÖNEMLİ

Kendi değerlerine sahip çıkılması halinde gençliğin de daha doğru alanlara yönlendirileceğini aktaran Gül, şunları belirtti:

"Mesele pergelin ayağının İstanbul, Ankara, Gaziantep, Diyarbakır olması. Ama siz pergelin sabit ayağını Anadolu’ya değil de Anadolu dışındaki yerlere dayayıp sonra, pergeli Anadolu’daki insanları, gençleri ve çocukları devşirmek için kullanırsanız, işte bu ülkeye hizmet değil, ihanet etmiş olursunuz. Bunun da çok acı gerçeklerini hep birlikte yaşadık ve yaşamamaya devam ediyoruz. O yüzden yerlilik, millilik önemlidir ve anlamlıdır. Bu ülkenin çocuklarını altın nesil yetiştireceğiz diye yola çıkıp önce annesinden ve babasından koparıp kendi ülkesinin değerlerinden koparıp, kalbini geleceğini, başka ülkelerin geleceğine rehin alan bir hareketin, nasıl bir ihanet hareketi olduğunu hep beraber gördük. O yüzden TÜGVA’nın ve buna benzer sivil toplum kuruluşlarının yerli, milli, ayağı yere ve Anadolu’ya basan derneklerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlamak ve hatırlatmak isteriz."

Özgürce düşünen gençlerin hayallerini ve zihinlerini asla satmamasının çok önemli bir zenginlik olduğuna işaret eden Gül, ekonomik olarak ne kadar iyi olunursa olunsun kişi başına düşen onurlu, imanlı, ayağı yere basan Türkiye’nin bağımsızlığı için canını feda etmeye hazır gençliğin oluşturulmaması halinde hedeflere ulaşılamayacağını belirtti.

EN BÜYÜK ZENGİNLİK GENÇLİKTİR

En büyük zenginliğin gençlik olduğunu, buna yürekten inandıklarını dile getiren Gül, "Çünkü bugün 'Nereye gidiyorsunuz?' şeklindeki soruya 'Kızıl Elma' diye cevap veren bir gençlik var. Türkiye’nin birçok yerinde Trabzon’daki Eren, Diyarbakır’daki Yasin ve Afrin’deki Mehmetçiğimiz var. Bu ülke için canını seve seve vermeye hazır olan ve veren bütün gençlerimiz, Türkiye’nin en büyük zenginliğidir. Bunun bilinci içerisinde işte TÜGVA da ve bunun gibi sivil toplum kuruluşlarında görev ifa etmek gerçekten çok büyük ve erdemli bir faaliyettir." diye konuştu.

Bilginin bir güç olduğunu ve bunun doğru alınması halinde geleceğin düzgün şekillendirilebileceğini aktaran Gül, hayatın sadece okul bitirmekten ve diploma almaktan ibaret olmadığını, derslerin gerçek hayatta alınabileceğini vurgulayarak, o yüzden yöneticilik okulu gibi eğitimlerin de önemli boşlukları dolduracağını kaydetti.  

ÖNEMLİ GELİŞMELER KAT ETTİK

Cumhuriyet'in 100'üncü yılında gençlere inanarak, çok daha iyi noktalara gelineceğini belirten Gül, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin daha büyümesine ve güçlenmesine kendisini adamış sizin gibi gençlerle hem 2023 hem de 2053 hem de 2071 hedeflerimize büyük bir zaferle ulaşmış olacağız. Türkiye'yi ekonomik, siyasi, kültürel olarak sıkıştırmak isteyenleri hep birlikte gördük. Gezi eylemleriyle Türkiye'yi sıkıştırmak isteyenleri hep birlikte gördük. Gençlerimizi her türlü istismardan korumak boynumuzun borcudur. Cinsel, terör, kültürel, ekonomik istismardan ve emperyalist güçlerin oyunlarından gençlerimizi korumak boynumuzun borcudur. Çünkü bir insanın en saf, masum hali, evresi gençliktir. Bu gençlik döneminde hepimize düşen ise bu tür istismarlara karşı gençlerimize en büyük desteği vermektir. Elbette devlet olarak görevimiz bu. AK Parti hükümetleri de bunun için çok önemli çalışmalar yaptı. Ama sivil toplum örgütlerinin de devletimizin ulaşamadığı noktalarda gençlerimizi, silahla değil kitapla, bilgisayarla buluşturmak zorundadır. Bugün Diyarbakır'da, Siirt'te, Mardin'de çocuğu dağa kaçmış anne ve babalarla oturduğumuzda bunun acısını yaşıyoruz. Kötü arkadaşlar nedeniyle çocuklarımızın nasıl istismar edildiğini gördük. Hamdolsun son yıllarda önemli gelişmeler kat ettik. Yetmez daha fazla çalışacağız."

Gençlerin terör örgütleriyle buluşmalarını engelleyecek her türlü çalışmayı yapacaklarını, bu konuda da sivil toplum kuruluşlarından önemli destek alacaklarını anlatan Gül, Türkiye'nin her geçen gün artırdığı istikrarla yarınlara daha güvenli ilerlediğini kaydetti. 

Gül, bazı ülkelerin teröristleri bağrına basarken, Türkiye'nin de mazlumları bağrına bastığını aktararak, tüm terör örgütlerini aynı kategoride tutarak insanlığa kastedenlerin iyi veya kötü diye ayrım yapılamayacağını sözlerine ekledi.

FETÖ 40 YILLIK TERÖR ÖRGÜTÜ

Adalet Bakanı Gül, Gaziantep'in İbrahimli Mahallesi'nde yapımı süren olimpik yüzme havuzu inşaatında incelemelerde bulundu. İncelemenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Madem FETÖ bitti, OHAL neden devam ediyor?" yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, devletin yargısı, emniyeti, askeriyesi ve diğer bürokrasisine sızmış FETÖ'nün 40 yıllık bir terör örgütü olduğunu söyledi.

Gül, devletin bütün yapılarına sızan, güçlendiği zaman da devleti ele geçirmeye yönelik hayalleri olan "40 yıllık bir terör örgütünü 2 yıllık mücadeleyle bitirdik" demenin asla düşünülemeyeceğini belirterek şöyle konuştu:

"Böyle bir şeyi söylemek FETÖ'yle mücadelede zafiyettir ve işi savsaklamaktır. Böyle bir şeyin kabulü mümkün değildir. Örgüt, zaten kendisini gizlemeye yönelik, devletin içerisinde hala kendisini deşifre etmemiş örgüt üyeleri var. Dolayısıyla 40 yıllık bir terör örgütüne karşı '2 yıl içerisinde bunları deşifre ettik, herşey tamamlandı, mücadele bitti' demeyi asla bizden beklemesin. Mahkemede farklı söylüyorlar. Bu örgütün temel şeyi takiyedir. Elbette çok önemli mücadeleler yaptık. Eğer Cumhurbaşkanımızın kararlılığı olmasaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin beka tehdidi daha yüksek olurdu ona inanıyor, görüyoruz. Önemli sonuçlar elde ettik ama 'Tüm sonuçları elde ettik, hepsi deşifre oldu, bunların hepsi temizlendi, cezasını aldı.' diye bir şey söylemek mümkün değil. Burada olması gereken kararlılıkla hiçbir zafiyete düşmeden bu mücadeleyi yapmak."

YARGI VE EMNİYET TİTİZLİKLE ÇALIŞIYOR

Bakan Gül, hem yargı mensuplarının hem emniyet mensuplarının bu konudaki çalışmalarını titizlikle sürdürdüğünü ifade ederek "Bu konuda asla savsaklama olamaz. Eğer bir gevşeme olursa bunun hesabını şehitlerimiz bizden sorar. Türkiye bekası tehdit altında olur. Bunlarla ilgili asla bir gevşeme olamaz. Devletin tüm kurumları titizlikle mücadelesini sürdürmektedir, sürdürmek zorundadır. Bizlerin de gayreti bu yöndedir." diye konuştu. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisine yönelik her tehdidi bertaraf etme gücünün bulunduğuna dikkati çeken Gül, "Bunu da bertaraf edecektir ama bunları söyleyenlerin mücadeleyi baltalamak, sona erdirmek yönünde bir çabaları olduğunu ya da buna yönelik belki bir temennileri olacağını düşünebiliriz. Mücadele sonuna kadar sürdürülecektir." ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE İLE DİYALOG HALİNDE OLMALARI GEREKİR

Fransa Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ile SGD arasında arabuluculuk yapabilecekleri yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine de Gül, şunları söyledi:

"Türkiye Cumhuriyeti hiçbir terör örgütüyle pazarlık için masaya oturmaz. Bütün terör örgütlerine ancak onların anladığı dilden cevap verir. Bugün Afrin'de olan odur. Afrin'de Türk'üyle Kürt'üyle bütün vatandaşları tehdit eden PKK-YPG ve DEAŞ terör örgütleriyle nasıl mücadele ettiğimizi bütün dünya görmüştür. Terör örgütlerini bize yakın veya uzak örgütler olarak tasnif etmek, kategoriye ayırmak hiçbir devlete yakışmaz. Devletlere yakışan muhataplarının birer egemen devlet oluşudur. Burada bizim beklentimiz tavsiyemiz terör örgütleriyle değil, terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar söylediklerinin hep haklı çıktığını bir kez daha görmüş olmaları lazım. Bu konuda da Türkiye ile diyalog halinde olmaları en beklenendir, olması gerekendir. Türkiye'nin duruşu nettir. Afrin'de ve diğer yerlerde ulusal güvenliğimizi tehdit eden terör örgütleriyle uluslararası hukuka dayanan bütün haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Bu konuda hiçbir terör örgütüyle asla bir pazarlık, diyalog söz konusu değildir. Türkiye cumhuriyeti böyle bir yaklaşım içeresinde olamaz."