BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BAKAN BOZDAĞ TGRT HABER CANLI YAYININDA GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişimine yönelik kontrollü darbe değerlendirmesini eleştiren Bakan Bozdağ, “Sayın Kılıçdaroğlu milletin gözünün içine baka baka yalan söylemekten vazgeç, elinizde ne bilgi varsa bu bilgileri televizyonlara vermeyen namussuzdur. Verin. Türk milletinin gözünün içine baka baka yalan söylemeyin. Bu bilgileri cumhuriyet savcılarına verin, televizyonlara çıkın söyleyin, meydanlarda açıklayın" dedi. Bakan Bozdağ, CHP'nin darbe teşebbüsü ile ilgili tiyatro algısı oluşturmaya çalışan FETÖ'nün taşeron ve müdafiliğini üstlendiğini kaydetti.

Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

TÜRKİYE’DE YAŞANANLARI HERKES GÖRDÜ

Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbe teşebbüsünü kontrolü bir darbe girişimi olarak tanımlaması ağır bir iddia değil bu çok büyük bir iftira ve Türk milletinin aklıyla alay etmektir. O gün Türkiye’de yaşananları herkes yaşadı. Büyük bir vahşeti, büyük bir tehlikeyi, büyük bir tehdidi, büyük bir kanlı darbe teşebbüsünü hep beraber atlattık. O gece Kılıçdaroğlu da yaşadı. Yani havaalanına indiğinde saklanacak yer arayacağına, olayların seyrini takip etseydi eminim ki böyle bir iftirayı dillendirmekten hicap duyardı. Bakın bu iftira FETÖnün bizzat kendisi tarafından darbenin başarısız olduğunu anladıktan sonra FETÖnün yaptığı ilk açıklamadır bu. FETÖnün yaptığı o ilk açıklamanın altı o günden bugüne değişik çevreler tarafından doldurulmaya çalışılıyor. İşte bazı istihbarat örgütleri bu minval açıklama yapıyor ve Kılıçdaroğlu’da çok eski tarihte bir açıklama yaptı, bu iftirayı yaptı. Nedir? Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğunu söyledi.

ÖKSÜZ’ÜN MİT AJANI OLDUĞUNU İDDA ETTİLER

O zaman da biz dedik ki Adil Öksüz MİT ajanı falan değildir, elinde bir bilgi, bir belge varsa lütfen bunu açıkla. Bak televizyonculara konuşuyorsun, gazetecilere konuşuyorsun, belgeni çıkar göster, herkes bunu görsün, herkes bunu bilsin. Açıklaması o bizde dedik ki bunu çık açıkladığın şeyin belgesini falan koy. Daha sonra Fetullahçı Terör Örgütü, teröristlerinden bazıları bu MİT ajanı olduğuna dair bir takım şeyler yayınladılar. Sonra onun sahte olduğu bir şekilde aynı açıklıkla ortaya kondu ama Kılıçdaroğlu bundan vazgeçmedi.

AÇIKLAYIN, TÜRKİYE KAMUOYU ÖĞRENSİN

Aradan bir zaman geçti, hem Kılıçdaroğlu hem bir tane milletvekili yine bu iddiayı dile getirdiler ve onlara Amerika’dan bir mail geldi. Yine bu darbe teşebbüsü, Adil Öksüz ile ilgili iddialar var bunun içerisinde. Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğuna ilişkin daha doğrusu iftiraları dile getiren bir mail geliyor. Şimdi bu mail Kılıçdaroğlu’na nereden geldi? Bir kez daha soruyorum buradan bütün Türk milletinin huzurunda Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum, Sayın Kılıçdaroğlu size Adil Öksüz ile ilgili adresi de söylüyorum Amerika’dan bir mail geldi mi? Gelmedi mi? Partisinden bir vekile bir mail geldi mi? Gelmedi mi? Peki siz gelen bu maille ilgili ne yaptınız? Bu açıklamaları bu mail üzerine mi yaptınız? Bunun üzerine yaptıysanız veya yapmadıysanız bir açıklayın öğrenelim o zaman bu maili gönderenleri siz tanıyor musunuz? Tanımıyor musunuz? Aranızdaki bağ nedir? İrtibat nedir? Bunu bir açıklarsanız Türkiye kamuoyu bunu sizden çok rahat bir şekilde öğrenmiş olur. Ama bunları açıklamıyor.

GİZEM YARATARAK ORTALIĞI BULANDIRMAYA ÇALIŞIYOR

Öte yandan bu kontrollü darbe değil, tiyatro FETÖnün iftirası tiyatro olduğu şeklinde ve darbenin ilk gecesi başarısızlığın ortaya çıkmasını müteakip yapılan bir açıklamadır. O günden bugüne FETÖcüler bu açıklamayı sosyal medyada ve FETÖ mensupları kendi arasında sürekli kullanarak bunu yaymaya çalışıyorlar, uluslararası planda da bütün bunları yaymaya çalışıyorlar. Madem Sayın Kılıçdaroğlu böyle olduğuna inanıyordu niye Yenikapı’ya geldin o birliktelik mesajının içerisinde yer aldın? Darbelere karşı tavır takındın? Hayır yok benim o zaman kanaatim o değil, sonradan ben bu kanaate ulaştım diyorsan o zaman seni bu kanaate ulaştıran bilgiler, belgeler, veriler, deliller, bizim bilmediğimiz bir şeyler varsa onlar nedir? Onu erkekçe çıkıp milletin önüne koyman lazım. Televizyonlara, savcılara, gazetelere her yere koyman lazım. Ama şimdi ne yapıyor? Bunu koymuyor ve oradan bir gizem yaratarak ortalığı bulandırmak istiyor.

SENARYO İSE BU KADAR FETÖCÜ NASIL DAHİL OLDU

Ben şimdi işaret etmesine gerek yok söyleyecek, adres verecek diyecek ki bu şuradır diyecek. Bir ana muhalefet partisine bu yakışır. Bakın bu darbe teşebbüsü sırasında FETÖcüler diyor ki yani Tayyip Erdoğan FETÖcüleri temizlemek için devletten böyle darbe girişimi oldu. FETÖcülerin iftirası ben o zaman onlara sordum televizyonlardan, peki madem böyle bir tiyatro sizin dediğiniz iftira madem böyle doğru kabul ediyorsunuz. O zaman bu askeriyedeki bütün FETÖcü generaller, askerler, diğer alt rütbede, üst rütbedekiler, bütün bu FETÖnün televizyonlarda konuşan Kerim Balcılar, Osman Özsoy’lar ne kadar FETÖcü alçak varsa bilumum tamamı FETÖnün kökünün kazınması için FETÖnün aleyhine olan bu senaryoda niye rol aldılar? Onları kim ikna etti? Yani şöyle mi dedi bu Fethullahçı Terör Örgütü yahu bu Tayyip Erdoğan bizim kökümüzü kazımakta zorlanıyor, biraz buna yardımcı olalım da bizim bir kısmımızı meslekten ihraç etsin, bir kısmımızı ölene kadar hapse atsın, bir kısmımızı da memleketin dışına kaçalım adamın eli rahatlasın diye mi hepsi bu tiyatroda rol aldılar?

CHP FETÖ SÖZCÜLÜĞÜNE SOYUNDU

Bu çok açık bir iftiradır ve Türk halkının Türk milletinin aklıyla alay edilmektedir ve bu akılla alay etme işini FETÖ yapıyor çünkü haşhaşı etrafındakiler, herkesin aklı uyuşmuş. Ama burada bir kez daha bir şeyi ifade etmekte fayda görüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi 17 – 25 Aralık’tan sonra FETÖ Terör Örgütü’nün sözcülüğüne adeta soyundu. Hatırlarsanız 17 – 25 Aralık sürecindeki o iftiraların, o kumpasların, televizyonlarda, gazetelerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yegane müdafi oldu, dillendiricisi oldu.

17-25 ARALIK SİYASİ TAŞERONLUĞUNU YAPTILAR

Hatta hukuka aykırı olan o dinlemelerin tamamını, tapeleri getirdi, TBMM çatısı altında millete dinletti. Grup toplantısında hatırlarsanız, milletvekilleri getirdi daha sonra genel kurulda kürsü dokunulmazlığından, masuniyetinden istifade ederek orada onları yaptılar. 17 – 25 Aralık’ın siyasi taşeronluğunu Cumhuriyet Halk Partisi yapmıştır. Bir yandan yargı içerisinde, polis içerisinde FETÖnün örgüt mensupları bunu yaparken öte yandan da siyasi alanda Cumhuriyet Halk Partisi FETÖ’nün argümanlarının müdafiliğini yapmıştır. Orada ortaya atılan iftiraların, kumpasların hem parlamentoda hem de başka yerlerde aynı şeyi yapıyor.

CHP İFTİRANIN AVUKATLIĞINI YAPIYOR

Şimdi bakın darbe teşebbüsünü biz yaşadık, 248 vatandaşımızı şehit verdik, 2 bin 194 kişi gazi oldu ve pek çok insan, binlerce, on binlerce belki milyonlarca insan sokaktaydı, bütün milletinin gözünün içine baka, baka bunları yok sayıp yalan söylüyor. Herkesin gözü önünde olup bitenler oldu, hep beraber gördük, hep beraber yaşadık. Şimdi bütün bunlara baktığınızda şimdi de görüyoruz ki 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün bir tiyatro olduğuna ilişkin FETÖ iftirasının şu anda Türkiye’de ki avukatlığına, taşeronluğuna yine Cumhuriyet Halk Partisi soyunmuştur. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi sürekli Ak Parti ile ilgili işte Başbakanımızın, bizlerin, başkalarının FETÖ ile ilgili geçmişte söylediklerini alıp, alıp getiriyor bu tarafa. Şimdi ben diyorum ki yahu terör örgütünün güneş gibi terör örgütü olduğu ortaya çıktıktan sonra bu millete havadan, uçaktan, tanktan, helikopterden, otomatik silahtan, ölüm yağdırdıktan sonra hala FETÖnün taşeronluğunu yapıp onun müdafiliğini yapıyorsunuz ve onun dediklerini dillendiriyorsunuz ve onları milletin gözünün içine baka, baka söylüyorsunuz.

MAİLİN NEREDEN GELDİĞİNİ AÇIKLASIN

Ben de buradan söylüyorum diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu, milletin gözünün içine baka, baka yalan söylemekten vazgeçin. Elinizde ne bilgi varsa bu bilgileri televizyonlara vermeyen namussuzdur. Verin. Türk milletinin gözünün içine baka, baka yalan söylemeyin. Bu bilgileri Cumhuriyet savcılarına verin, açıklayın bak meydanda konuşuyorsun git meydanda açıkla. Ben şunu söylüyorum, Sayın Kılıçdaroğlu’na bu bilgileri kim getiriyorsa o bilgileri getirenlerin ismini açıklasın. Maili kim gönderiyorsa, o maili gönderenlerin isimlerini açıklasın. O belgeleri kim gönderiyorsa onu açıklasın. Benim bildiğim Amerika’dan gelen mailler var, şimdi başka yerlerden gelen bir şey varsa onu da açıklasın, desin ki bana Batuhan Yaşar getirdi bu belgeleri verdi veya falanca getirdi verdi, bak filan yerden geldi, elimdeki belge bu, elimdeki bilgi bu, bunları çık açıkla.

İFTİRACILARIN ORTAK ÖZELLİĞİDİR: ÇAMURU AT GERİ ÇEKİL

Ama açıklamıyor, neden? İftiracıların ortak özelliğidir, çamuru at lekeyi sür ondan sonra da geri çekil, yok öyle bir şey. Ana muhalefet partisinin lideri böyle bir şey yapabilir mi? O zaman çıkacaksın namuslu, ahlaklı, dürüst bir siyasetçiysen bu elindeki verileri, bilgileri Türkiye kamuoyuna açıklayacaksın. Bunu yayınlayacak, manşete çekecek o kadar çok yandaş, candaş medyası var, televizyonlar var, internet medyası var, savcılıklar var. Bunlarla niye paylaşmıyor sayın Kılıçdaroğlu? Ben diyor açıklayacağım diyor, ben diyor şunu yapacağım. Bende diyorum ki açıklamayan namerttir, elinde ne varsa açıklamayan yalancının şahıdır, açıklamayan müfterilerin en zirvesindeki müfteridir.

GİZEMLİ KONUŞMALARLA İNSANLARI LEKELEMEKTEN VAZGEÇ

Bunların hepsini adres gösterme açıkla, benim elimdeki bilgiler bu de onları çık ver, açıkla. Savcılıklar orada, savcılıklara ver, medya burada medyaya da ver. Ondan sonra hiçbir şey yapmadan gizemli, gizemli konuşmalar yapıp insanları lekelemekten vazgeçmesi lazım. Şu anda yaptığı şey FETÖ terör örgütünün iftiralarının Türkiye ve avukatlığını yapmak ve bu iftiraları doğru yerine ikame etmek için çalışmaktan başka bir şey yaptığı yok. Tıpkı 17 – 25 Aralık’tan sonra FETÖ terör örgütünün iftiralarının, kumpaslarının sözcülüğünü, avukatlığını nasıl yaptıysa şimdi 15 Temmuz’dan sonra FETÖ terör örgütünün faili olduğu darbe teşebbüsünü FETÖ ile el birliği içerisinde başka bir noktaya evirmek için uğraşıyor ve onun taşeronluğunu yapıyor. Eğer yapmıyorum diyorsa o zaman taşeronluğunu yapmıyorsan söylediklerini ispat edeceksin. İspat edemeyeceğin şeyleri söylemeyeceksin ve iftira atmayacaksın, doğru olacaksın, dürüst olacaksın, açık olacaksın, net olacaksın.

ADİL ÖKSÜZ’ÜN SAKLANDIĞI KANAATİM DEVAM EDİYOR

Hayatın olağan akışını dikkate alarak yaptığım bir değerlendirmedir bu benim. Çünkü Adil Öksüz’ün gerçek kimliğinin ortaya çıkması üzerine savcılıklar, güvenlik birimleri, istihbarat birimleri ve devletin bütün birimleri teyakkuza geçti ve medya üzerinden de Adil Öksüz’ün resimleri, görüntüleri Türkiye ve dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Bunun kilit isim olduğu ve çok önemli bir rol oynadığı açıkça ifade edildi. Bu nedenle de hem Türk halkı bunu yakın takip ediyor, gördüğü zaman mutlaka polise ihbar edecek, yetkililere ihbar edecek, belki kendi yakalayacak ve teslim edecek. İstihbarat örgütümüz, güvenlik birimlerimiz hepsi bu meselenin üzerinde bütün Türkiye ve Türk devleti imkan ve kabiliyetiyle bunu arıyor, bu kadar bilinir hale geldikten sonra böyle birinin hareket halinde bir yerden bir yere intikali ve oradan oraya gitmesi kolay bir iş değil. Ben onun için dedim ki iki ihtimal var ya Fetullahçı terör örgütü çok şey bildiği için bunu infaz etmiş olabilir, ben bunu zayıf bir ihtimal görüyorum. Ama diğer ihtimal ise bunun bir yerde birileri tarafından saklandığıdır, özel olarak saklandığı, ben hala bu kanaatimi muhafaza ediyorum. Birileri bunu sakladığı kanaatindeyim çünkü hareket halinde olsa bir yerde olmasa öbür yerde onu ya güvenlik birimleri ya istihbarat, ya halkımız bir şekilde biz ona ulaşır, onu yakalardık şimdiye kadar.

YURT DIŞINA KAÇTIĞI İHTİMALİNE KATILMIYORUM

Onun için bir yerde hala saklandığını, yurt dışına da kaçamadığını düşünüyorum çünkü daha olaylar ortaya çıktığı an tespit edilen yurt içindeydi o anda. Yurt dışına çıkabilme ihtimali o şartlara baktığınızda pek makul gözükmüyor yani hayatın olağan akışına da pek uymuyor. Çünkü herkes harekete geçtikten sonra oluyor o nedenle de ben yurt dışına çıktığına ilişkin değerlendirmelere, yorumlara, iddialara şahsen katılmıyorum, bir bilgiye dayalı değil. Benim birinci yorumum da bilgiye dayalı değil. Onu da açık net olarak ifade ediyorum.

SAMİMİ İŞ BİRLİĞİ GÜLEN’İN TUTUKLAMASINI GEREKTİRİR

ABD Büyükelçiliğinin yaptığı açıklama iddianamede geçen ABD İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Adil Öksüz’ün arandığı iddiasının tereddütsüz ispatıdır, bir defa bu iddia olmaktan çıktı artık, kesin bir delil oldu. İkincisi bunun üzerine yapılan açıklamanın bir başka boyutu bu bizim samimi işbirliğimizin bir göstergesidir deniyor. O zaman samimi işbirliğimizin göstergesi ise onun en büyük ve en önemli adımı terörist başı Fetullah Gülen’in geçici tutuklama talebinin kabul edilip tutuklanması ve Türkiye’ ye iadesidir. Eğer siz bunu yaparsanız o zaman biz bunu samimi işbirliği olduğunu görürüz. Samimi işbirliği bunu gerektirir. Şimdi terörist Gülen orada terör faaliyetlerini hiçbir engel, sınır tanımadan devam ediyor. İadeye dair dosyalar var, onlarla ilgili de bir işlem yapılmadı.

TÜM FETÖCÜLERİN VİZELERİ İPTAL EDİLMELİ

Öte yandan Fethullah Gülen’ in de, oradaki diğer FETÖcülerin de hepsinin vizesi var, oturma izni var. Eğer samimi bir işbirliği ve dayanışmadan bahsediliyorsa Adil Öksüz’ünkini iptal ettiğin gibi o zaman terörist Gülen’ in vizesini de iptal et. Diğer FETÖ terör örgütü teröristlerinin de vizelerini iptal etmesi lazım. Hiçbirinin ki iptal edildi mi? Edilmedi. Aksine darbe teşebbüsünden sonra pek çok FETÖ terör örgütü üyesi ve darbeye karışmış FETÖ terör örgütü üyeleri oraya gittiler ve şu anda herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmadan hayatlarını orada devam ettiriyorlar.

RUTİN UYGULAMA OLDUĞUNA İNANMIYORUM

Öte yandan bu bir rutin uygulamadır şeklinde bir değerlendirme yapıldı. Ben merak ediyorum rutin uygulama ise Amerika Büyükelçiliği şunu Türkiye kamuoyuna açıklaması lazım. ‘Biz bugüne kadar Türk vatandaşlarından şu kadarının vizesini iptal ettik. İptal ettiğimiz vatandaşların hepsine de biz telefonla arayıp ulaştığımızda vizeniz iptal edilmiştir dedik ya da telefonla mesaj geçtik vizeniz iptal edilmiştir boşuna zaman ve masraf kaybına uğramayın diye uyardık.’ Bir açıklasınlar kaç kişi var. Rutin ise herkese bu uygulamanın olması lazım. Ben merak ediyorum kaç kişiyi aramışlar, isim listesi nedir? Onlar açıklasın. Ben hatta onlara bırakmadan buradan 80 milyon Türk vatandaşlarımızın her birine sesleniyorum. İçinizde vizesi iptal edilenlerden ABD Büyükelçili veya Başkonsolosluğu İstanbul, Ankara Konsoloslukları tarafından aranan bir Türk vatandaşı var mı, yok mu Adil Öksüz dışında? Varsa lütfen çıkın ‘beni aradılar, benim vizem iptal edildi’ deyin veya aramadılarsa da çıkın deyin ki ‘beni aramadılar iptal edildi.’ Ben şahsen rutin bir uygulama olduğuna inanmıyorum.

ARAYIP UYARDIKLARI ANLAMINA DA GELİR

Beni inandırmaları için yapacakları şey bunun ellerinde kayıtları var. Vizelerin kimin iptal edildiğini en iyi onlar bilir. Bunu açıklarlar biz o zaman görürüz. Onun için hele vizesi iptal edilmiş, siz şimdi Türk emniyetiyle işbirliği yaptığınızı söylüyorsunuz. Hakkında yakalama kararı var. Darbe teşebbüsünün içindeki bir numaralı adam size diyelim bir bilgi aktardı o zaman lazım gelmez mi bak biz de şeyi bu kişiye hemen yakalanması için yardımcı olmak? Sen yardımcı oluyorsun vizesini iptal ediyorsun sonra arayıp haber vermek ne demektir? ‘Bak seni Türk polisi arıyor, vizeni de biz iptal ettik. Başının çaresine bak.’  Tabi o anlama gelir bu, yani aklın yolu bir. Vatandaşın aklıyla alay etmenin alemi yok.

RUTİN UYGULAMA İSE ÖZÜR DİLEMEKTEN ÇEKİNMEM

Ben şimdi işbirliğinin varlığı veya yokluğunda değilim. Bunun bu vize iptali kabul edelim diyelim bir işbirliği ama ondan ötesi bir işbirliği değil. Başka tür bir işbirliğini veya başka bir şeyi gösteriyor. Ben de onu diyorum ki eğer bizim şüphelerimiz burada gidermek istiyorsa ABD Büyükelçiliği o zaman başka vizesini iptal edip de aradığı kişilerin sayısını ve isimlerini açıklasın. Türkiye kamuoyu da öğrensin. O zaman biz hepimiz özür dileriz. Gerçekten ABD Büyükelçiliği’nin bu rutin bir uygulamasıdır. Biz bu uygulamayı farklı değerlendirmişiz deriz özür dilemekten de çekinmeyiz. Ben onun için de buradan sayın büyükelçiye tekrar çağrı yapıyorum. Siz açıklayın o isimleri ben de Adalet Bakanı olarak özür dileyeyim.

YENİ VE ESKİ YÖNETİM ARASINDA USLUP FARKLILIĞI VAR

Eski yönetimle yeni yönetim arasında bir defa olayları değerlendirmede kullandıkları üslup bakımından çok büyük bir farklılık var. Onu net olarak görüyoruz yani şu andaki yönetim daha pozitif bir üslup kullanıyor. Bu olumlu bir gelişme biz bundan dolayı memnuniyetimizi her defasında ifade ettik. Ancak Türkiye’nin geçici tutuklama talebi ve terörist Gülen’in iade talebi konusundaki taleplerin neticeye ulaşması hususuna gelince orada bir ilerleme yok. Bizim taleplerimiz hala ABD Adalet Bakanlığı’nda duruyor ve ilgili adli makamlara iletilmedi. Yeni Adalet Bakanı göreve gelince tebrik maksadıyla bir mektup önce gönderdim ve FETÖ konusunda Türkiye’nin hassasiyetinin altını çizdikten sonra beklentimizi de kendilerine ifade ettim ve işbirliği ve dayanışmadan duyacağımız, duyduğumuz memnuniyeti de aktardım. Daha sonra kendileriyle telefonla görüşme talebinde bulundum ve kabul ettiler telefonla görüştük yine tebriklerden sonra Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini ve beklentilerini kendileriyle paylaştım ve bu konuda adım atılmasını istedik.

DELİLLER STANDARDIN ÜSTÜNDE

Kendilerinin bize söyledikleri ‘Delillerle ilgili standardımız var onun üzerinden bir değerlendirme yapıyoruz.’ Biz de ona çok açık söyledik. Bu dosyadaki deliller ABD’nin Türkiye ile arası bizim ABD arasındaki anlaşmaya göre aradığı delil standardının üstünde bir standarda sahip. Eğer Fetullah Gülen’in geçici tutuklanma talebine ilişkin dosyada bir geçici tutuklanma ve arkasından iade yapılmazsa başka hiçbir dosyada gerek yok. Bana göre geçici tutuklama talebini biz ilettiğimiz an gereğinin yapılması lazım. Fakat onlar burada farklı bir değerlendirme yapıyorlar, anlaşmayı farklı bir yorumlama yapıyorlar. Biz diyoruz ki sizin farklı yorumlamanız işte bilgi, belge, biz onların zaten fazlasını verdik. Eğer bu dosyanın içerisinde sabit olan bilgi ve belgelerle bir geçici tutuklama ABD adli makamları bir tutuklama yapmazsa o zaman hiçbir dosyada yapılmaması lazım. Biz şu anda ne yapıyoruz? Bir iade ve geçici tutuklama talebini müzakere ediyoruz kaldı ki bir kişinin yargılayıp cezasını falan da tayin etmiyoruz. Yargılamak üzere bir geçici tutuklama talep ediyoruz. Yargılamayı ayrı bir mahkeme yapacak. Ama şimdi öyle bir şey var ki adeta yargılama yapılıyor kaldı ki yargılama yapılmış olsa dahi dosyadaki bilgi, belge ve deliller terörist Gülen’in Türkiye’ye iadesini zorunlu kılan ve oradaki takdiri kaldıracak ve ağırlıkta olan bilgi, belgelerdir.

DOSYALARIMIZ ADLİ MAKAMLARA İLETİLMEDİ

Orada bir süre yok tamamen karşı iradenin takdiri, şimdi süreye dair bir tahminde bulunabilmemiz için bunun adli makamlara gönderilmesi lazım. Tabi adli makamlar bir karar verdiği zaman Türkiye’de olduğu gibi o kararın itirazı, temyizi, başka başka yerlerde incelenmesi var. Oralarda geçecek zamana dair belki bir tahmin yapılabilir ama daha o sürecin başına gelmedik çünkü dosyalar henüz bakanlıktan adli makamlara gönderilmedi. Biz onlara şunu da söyledik. Efendim siz dosyayı gönderin adli makamlara, onlar ne karar veriyorsa biz o kararı görelim. Yani onlar bizim bu talebimize rağmen de dosyaları adli makamlara bugüne kadar göndermedi. Takip edeceğiz. Şimdi ABD Adalet Bakanlığı ile görüştüğümüz görüşmede uzmanların bu konuyu tekrar ele alması bir kez daha kendi aralarında konuşması konusunda mutabakata vardık.

UZMANLAR TEKRAR GÖRÜŞECEK

Şu anda çalışmalar devam ediyor.  Yakın bir gelecekte muhtemelen uzmanlarımız Washington’da veya Ankara’da tekrar bir araya gelip bir veya gelecek ya da biz göndereceğiz. Bunların görüşmeleri devam ediyor henüz netleşmedi ama iki ihtimalde mümkün. Biz ikisine de açık olduğumuzu söyledik ve onlar görüşecektir. Tabi yakın geçmişte ABD Dışişleri Bakanı Türkiye’ye geldi Sayın Başbakanımızla, Cumhurbaşkanımızla, Dışişleri Bakanımızla görüşmeleri oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızla ABD Başkanı Sayın Trump’un görüşme durumları söz konusu, o görüşmelerde de ana gündem yine FETÖ terör örgütü kurucusu, yöneticisi terörist Gülen’ in geçici tutuklanması, iadesi, faaliyetlerinin kısıtlanması olacaktır. Bu Türkiye-ABD ilişkilerinde her görüşmenin birinci maddesi vasfını tabi sona erene kadar devam ettirecek.

HALK BANKASI’NIN BÜTÜN İŞLEMLERİ MEVZUATA UYGUNDUR

Öncelikle şunun altını çizmek de fayda var. Türkiye Halk Bankası’nın yaptığı bütün bankacılık iş ve işlemleri hem Türkiye’nin ulusal mevzuatına uygundur hem de Türkiye’nin taraf olduğu bankacılıkla ilgili ve bankalarla alakalı bütün uluslararası sözleşmelerin tamamına da uygundur. Çünkü bankacılık işlemleri sadece mevzuata uygun demekle uygun olmuyor. Aynı şekilde ulusal ve uluslararası düzeyde bağımsız denetim kurumları tarafından da denetlenebiliyor ve bankaların işlemleri bütün bankacılık işlemlerini gören her dakika işlemleri gören çok büyük bir mekanizma var. O mekanizmalarda Türkiye’deki Halk Bankası’nın yaptığı bütün iş ve işlemleri hem Türk hukukuna hem de uluslararası hukuka uygun olduğunu açıkça tescil etmişlerdir. O geçmiş döneme dair de ve halen de aynı şekilde mevzuata uygun faaliyetlerini devam ettirmekte bunun bir altını çizmekte fayda var.

FETÖ İLE FBI ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİNİ GÖSTERİYOR

ABD’de yürüyen soruşturmaya baktığımızda soruşturmanın 17 Aralık soruşturmasının ABD New York eyalet savcısı Preet Bharara tarafından açılan bir soruşturmada ABD’de yeniden canlandırılmasıdır. Şimdi orada çok ilginç bir şey var. O dosyaların içerisindeki bilgilerden bazısı o FBI’dan oraya intikal ettiğini ve FBI’ın da bunu doğruladığını ifade ediyorlar. Yani Türkiye’deki FBI yetkililerinin de bunu doğruladığını teyit ettiğini söylüyor. Ben şimdi orada bir takım dinleme kayıtları var. Ben buradan da sormak isterim. Bu dinleme kayıtlarını FBI kendi mi dinlemiş yoksa başkaları dinleyip de FBI’ ya mı vermiş? Şimdi buna bakmam bu net bir şekilde FETÖ ile FBI arasındaki bir işbirliğini de gösteriyor çünkü burada hukuka uygun bir şey yok, bir kumpas var ve kumpası yapan FETÖnün yargı ve emniyet içindeki teröristleri onlar yapıyorlar ve ondan sonra Türkiye’de hukuk işleyince bu kumpas ortaya çıkıyor. Burada netice alamayınca FBI üzerinden bu ABD’ ye gidiyor ve doğrudan FETÖcüler aynı zamanda ilgili yerlere götürüyorlar.

SİYASİ BİR OPERASYON VAR

Bu FETÖ, FBI, Preet Bharara arasındaki bir şeyi de gösteriyor onun için bu konunun açıklığa kavuşmasında fayda var. Ayrıca Rıza Zarrab dosyasında yargılamayı yapan, yapacak olan hakim Richard Berman diye birisi, kim bu? Mayıs 2014’de 17-25 Aralık kumpasını kuran ve yargı darbesini yapmaya kalkan FETÖ terör örgütünün Türkiye’deki diğer kişiler tarafından mensuplarınca düzenlenen bir uluslararası organizasyon çerçevesinde Türkiye’ye gelen, getiriliyor ve burada moderatörlük yapıyor bu konferansta arkasından da Türk hükümetine, Türk hukukuna, Türk yargısına dair bir röportaj veriyor ve FETÖ’ nün argümanlarını bire bir orada kullanıyor. Çok ilginç yani şimdi de bu yargılamayı da bu hakim yapıyor. Şimdi ben burada düşünüyorum. Bharara alındı ama ekibi orada yine duruyor, o hakim orada yine duruyor daha yerine yenisi atanmadı bildiğim kadarıyla belki atandı dikkatimden kaçmış olabilir. Atanıp yeni savcı işin başına gelene kadar bakacağız ama buradan çok net söylüyorum. Bu Rıza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısına dönük yapılan iş hukuktan ziyade hukukun kullanılarak tıpkı 17 Aralık’ta Türkiye’de yapılmak istenip de yapılamayanın ABD’de yapılmaya teşebbüsüdür bu ve hukuki bir dayanağı yoktur. Siyasi bir operasyonla karşı karşıyayız. Umarız ki bu siyasi operasyon bu operasyonun mahiyeti ABD tarafından da anlaşılınca çok kısa bir sürede Türkiye’nin lehine neticelenir ama çok net burada bir siyasi operasyon var ve herkesin gözü önünde yürüyor. FETÖnün 17 Aralık’ta Türkiye’de yapmayı başaramadığını ABD hukukunu kullanarak New York’ta yapma teşebbüsüdür bu ve yaptırma teşebbüsüdür.

DARBE KARARI 1 KASIM SEÇİMİNDEN SONRA

Bir defa bu iddianamede olan bilgi, belgeleri biz geçici tutuklama talebinde Adil Öksüz ile ilgili olan kısım diğer kısımları zaten ABD makamlarına biz verdik yani Türkiye, Almanya’nın istihbaratını da bu anlamda geçmişte bilgilendirdik. Türkiye bu noktada üzerine düşenleri yaptı, biz bunları verdik ama buna rağmen onlar farklı bir noktada duruyorlar. Şimdi Akıncı iddianamesinin içerisine baktığınızda bu basına yansıyan kısmıyla söylüyorum bu bir şeyi gösteriyor. Darbe teşebbüsünün hazırlıklarının düşünceden fiiliyata geçmesi 1 Kasım seçiminden sonraya rastlıyor. 1 Kasım seçimine kadar işte 7 Haziran’da parçalı bir iktidar çıkması bu terör örgütü için büyük bir umut oluyor daha sonra seçim yenilenip beklentiye giriyorlar, 7 Haziran sonucu çıkar diye uğraşıyorlar, bekliyorlar. 7 Haziran sonucu çıkmayıp tek başına iktidar çıkınca ondan sonra karar veriliyor darbe teşebbüsü, darbe yapmaya karar veriliyor. Darbe kararı 1 Kasım seçimlerinden sonra veriliyor. Darbeden başka yol kalmadığına kanaat getiriyorlar ve darbe şey yapılıyor kararı çıkıyor. Bu iddianame onu çok net gösteriyor. Daha önceki dönemlerden olan bir takım örnekler veriyor. En son darbe ile iktidarı devirme 17 Aralık iktidarı devirme teşebbüsü, Gezi hadiseleri öyledir, 25 Aralık ama şimdi en son silahlı kuvvetleri kullanmak suretiyle netice alma ve iktidarı devirme kararı veriliyor.

DARBE İÇİN NİHAİ ONAY TEMMUZ ZİYARETİNDE ALINIYOR

Ondan sonra Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve diğer bu darbe teşebbüsü içerisinde aktif rol oynayan askerler toplantılar yapıyorlar, istişareler yapıyor ve Adil Öksüz, Kemal Batmaz ABD’ye gidip geliyorlar, beraber gidip geliyorlar ve hazırlıkların bazı aşamalarında yapılan çalışmaları götürüp FETÖ terör örgütü elebaşı terörist Gülen’e gösteriyorlar ve onunla istişare ediyorlar. Daha hazırlıklar sürerken de defalarca gidip gelme var orada. En son işte Temmuz’da gidiliyor. Nihai onay o Temmuz ziyaretindeki görüşmelerde alınıyor ve onaylanan plan 15 Temmuz’da devreye sokuluyor ve darbe için ona göre düğmeye basılıyor.

İDDİANAME SON DERECE GÜÇLÜ DELİLLERE SAHİP

Baktığınızda darbenin karar aşamasından bu kararın fiile geçmesi için yapılan bütün çalışmaların geldiği noktalar ara ara bizzat Pensilvanya’ya gidilerek Pensilvanya’da FETÖ elebaşı terörist Gülen’e iletiliyor, görüşleri alınıyor ona göre geliniyor planlarda, programlar üzerinde bir daha çalışılıyor, bir daha gidiliyor sonra bir daha gidiliyor, en nihayetinde gidiliyor ve en son alınan onay çerçevesinde de onay veriliyor. Darbenin bütün aşamalarını terörist Gülen yakından takip ediyor ve her aşamasına bir onay veriyor. Ondan sonra ileriki ileriki aşama, en son onayı da işte Temmuz’da veriyor, o onay üzerine de darbe yapılıyor. Adil Öksüz ile ilgili bölüm iddianamedeki bölüm FETÖ’ nün ve Adil Öksüz’ ün ve FETÖcü subayların asker içerisindeki kesimlerin nasıl bir organizasyon içerisinde olduğunu ve her aşamasından FETÖnün nasıl haberdar olduğunu ve her aşamasında onun onayıyla nasıl ilerlediğini ve son noktaya nasıl geldiğini ispat eden son derece güçlü delillere ve dayanaklara sahip.

YARGI BÜYÜK FEDAKARLIKLA ÇALIŞIYOR

Yargının bir başarısıdır bu Cumhuriyet Başsavcılığı ve savcılar gerçekten 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ve öncesini FETÖye karşı ve bu darbe teşebbüsü üzerine gerçekten çok yoğun çalıştılar, yoğun bir mesai ile büyük bir fedakarlıkla bu dosyalar, deliller, iddianameler meydana geldi.

HSYK’NIN TAKDİRİDİR

Bu HSYK’ nın görevleri anayasa ve yasada belli. HSYK’nın bir takdiridir, bir değerlendirmesidir. Bu açığa alma, görevden alma anlamına gelmez. Bu bir inceleme ve soruşturma maksadıyla yapılmış bir şeydir. İnceleme ve soruşturma sonucuna göre HSYK bir karar verecektir. Tabi inceleme, soruşturma bir müfettiş eliyle yürür ve ondan sonra gelen rapora göre de HSYK kanununa, anayasaya uygun bir şekilde değerlendirmesini yapar. Onu inceleyecek. Niye bırakıldığını değil, niye bırakıldığı o yargısal bir konu ama orada başka bir şey var mı ona bakacaklar.

RÜYALAR UYDURUP, MOTİVE EDİYORLAR

FETÖnün sürekli kullandığı bir taktik bu, darbe teşebbüsünden önce de, darbe teşebbüsünden sonra da FETÖ sürekli tarih veriyor. ‘Hiç merak etmeyin duruma hakimiz falan gün büyük bir darbe olacak, hepiniz dışarıdasınız. Sizi yargılayanlar, hükümet falan filan hepsi içeride siz çıkacaksınız.’ Şimdi o tarih gelip geçiyor. ‘Hiç merak etmeyin falan gün olacak.’ O tarih gelip geçiyor. ‘Hiç merak etmeyin falan gün olacak.’ Sürekli bir beklenti yaratıyor, bir umut yaratıyor içeride olanlara ve onların dışarıdaki ailelerine ve örgütün şu anda sinmiş, inlerine saklanmış bilmediğimiz kripto çevrelere diyorlar ki ‘Aman ha çözülmeyin, aman ha dağılmayın. Biz sizi kurtaracağız daha büyük bir geliyor. Şöyle olacak, böyle olacak’ diye sürekli beklenti yaratıyorlar ve bu beklentiyi rüyalar üzerinden yapıyorlar. Örgüt tarafından üretilmiş sahte rüyalar anlatılıyor. Bunlar gerçekte görülmüş rüyalar gibi yayılıyor. İçeriden de dışarı çıkartılan, örgütün has adamları tarafından içeridekilerin gördüğü rüyalar gibi sahte rüyalar dışarı aktarılıyor ve rüyalar üzerinden acayip bir motivasyon yapmaya çalışıyorlar ve oradan örgütü motive ederek dağılmasını, itirafçı olmalarını engellemelerini söylüyorlar ve ‘Yarın, bir gün, öbür gün kurtulacaksınız.’ Diyorlar. O beklentiyi yüksekte tutmak için yapıyorlar.

HERKESİ HAŞHAŞİ SANIYORLAR

Bakın şimdi cezaevlerindekiler hepsine de talimat şu diyorlar ki ‘Her şeyi reddedeceksiniz’ ve reddediyorlar. Bu örgütün varlığını gösterir. ‘Avukat huzurunda verilmiş ifadeleri dahi reddedeceksiniz’ reddediyorlar, avukatın huzurunda verilmiş ifade kendi imzası var, avukatın imzası var, zabıt katibinin, ifadeyi alanın diğer savcının hepsinin imzası var onları reddediyorlar. İşte görüntü var görüntüde kendini görüyor Kemal Batmaz ‘Bu sen misin?’ diyor. ‘Yok ben değilim’ diyor. İşte orada konuşuyor yan yana giderken diyelim. Adil Öksüz’de gidiyor dönerken de Adil Öksüz ile dönüyor tamam mı, yolda görüntüler var konuşuyor tanımadığını söylüyor. Tanıdığını ispat eden bir sürü veri var. ‘Biri bana bir şey sormuştu ben cevap vermişimdir’ diyor. Şimdi zannediyorlar ki herkes kendileri gibi haşhaşi. Yani uyuştu beyinleri biz bunları söylersek onlar hemen buna inanırlar. Şimdi herkes dosyaya işkence gördük şeyini hemen hemen hepsini yani hepsine dosyanın içerisine bunun derç edilmesini söylüyorlar ve bütün bunların hepsi örgütün faaliyetleri içerisinde yapılıyor ve örgütün elebaşı ve FETÖ örgütünün bu işi yapması hususundaki bütün şeyleri örgütün üzerine yaparak farklı bir noktaya çekmek istiyor.

İTİRAF VE KABUL EDENLERE BASKI YAPIYORLAR

İtiraf eden ve kabul edenleri üzerine de çok baskılar yapılıyor. Onun için bu terör örgütünün bir taktiğidir. Ben buradan şunu söylüyorum. İçeride bizi dinleyenler varsa onlara yoksa ailelerine söylüyorum. Bu terörist Gülen çok büyük yalanları, iftiraları söylüyor bunu yaparken de yalanı Allah rızası için söylüyor ve söyletiyor.  İftirayı da Allah rızası için yapıyor yatırıyor. Allah rızası için yalan söylenmez söyletilmez çünkü Allah'ın men ettiği şeyde Allahlın rızası olmaz yani Allah onu Kuran'da da Peygamberin sünnetinde de men ediyor e şimdi iftira en büyük günahlardan bir tanesi ama bunlar Allah'ın rızasını umarak cennete giderek peygambere komsu olacağını düşünerek en büyük iftiraları yapıyorlar ben diyorum ki hadi bırakalım onu bir tane insan size geliyor diyor ki yarın şu olacak bekliyorsunuz inandınız olacak, olmadı. Sonra size bir daha geliyor ya yarın olmadı ama 10 gün sonra olacak şimdi inandınız 10 günde geldi geçti hadi diyor ki olmadı ama 20 gün sonra şu olacak o gün geldi o da olmadı. Şimdi yüz defadır bir defadır size söylüyor. Şu gün olacak ya 99'unda olmadı 100. Söylüyor.

FETÖCÜLERİ UYUŞTURMA VE MOTİVASYON TAKTİĞİDİR

Siz demez misiniz ki yahu sen ne biçim adamsın 99 dedin olacak hiç biri olmadı yalan söylüyorsun, yalancısın, bizi kandırıyorsun demiyor yüzüncüsüne inanıyor. Diyor ki aha olacak diyor inanıyor. Bu öyle bir propaganda şeyine girdi ki şimdi medya da öyle bakıyorsun medyaya yansıyor siyasete yansıyor topluma yansıyor onun için bu FETÖ’nun kullandığı FETÖ'cüleri uyuşturma ve motivasyonunu üst düzeyde tutma taktiğidir. Ben buradan çok net söylüyorum FETÖ terör örgütünün Türkiye'de bir şeyi yapabilme ve yaptırabilme kabiliyeti yoktur. Bunun üstüne kim ne söylerse söylesin bu gerçeği değiştirmez.

BYLOCKCU LİSTESİ VARSA HEMEN AÇIKLA

Şimdi ben de merak ediyorum AK Parti içindekileri bilen adam CHP'nin içindekileri bilmez mi yani şimdi bu da yalanın iftiranın bir başkasıdır. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu rakam vererek konuşuyor. Diyor ki; 150, 180 arasında bir rakam verdi demek ki elinde bir liste var. Bylockcu bu kadar var diyor bir liste var o zaman bu listeyi niye saklıyor. Ben diyorum ki elinde liste varsa yarından tezi yok şuandan tezi yok o listeyi açıkla. Sen gazetecilere konuşuyorsun ama muhalefetin liderisin diyorsun ki şu kadar isim var Bylock kullanmış ve ya Bylockcu o zaman listeyi alacaksın gazetecilerin hepsine dağıtacaksın. İşte liste! Bende ki liste diye. Dürüst, namus, ahlaklı, bir siyasetçiye insanların haysiyeti ile uğraşman yakışmaz. Toplumu doğru bilgilendirmek doğru aydınlatma bakımından kalkıp bunu açıklaması lazım.

FETÖNÜN İFTİRASINI AKTARAN KANAL OLMA

Ben Sayın Kılıçdaroğlu'na diyorum ki FETÖ'nün taşeronluğunu yapma onun iftirasını aktaran kanal olma, dürüst ol, net ol. Elinde varsa bunları çık bir televizyonda tek tek açıkla veya gazetelere ver ve ya bak burada savcılıklar var, o savcılıklara götür ver. De ki benim elimde Bylock listesi var al ver. MİT size vermemiş hükümet vermemiş benim elime ulaştı ben veriyorum bunları araştırın de. Niye vermiyor, çünkü yalan söylüyor. Yani onların şu kadar var diyor yani demek ki elinde bir liste var. Ben de diyorum ki elinde olan o listeyi dürüst bir siyasetçi benim elimde var açıklasınlar diye demez ben açıklıyorum der.

FETÖ İLE EN ETKİN MÜCADELE AK PARTİ DÖNEMİDİR

Yarın miting var ve ya bir toplantısı var. Ben Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulunuyorum. Bak ben bugün Pazartesi günü AK Parti'ye hükümete açıkladım çağrıda bulundum, açıklayın dedim. Açıklama onlara daha yakışırdı diye bunu yaptım onlar açıklamadı günah benden gitti bak ben açıklıyorum işte listeler diye. Yarından tezi yok bunu açıklasın, kimse hangi isimlerse açıklasın bak savcılıklarımız orada versin ama insanlara iftira etmesin. AK Parti FETÖ ile mücadele eden şuan da bu terör örgütüyle en etkin hükümet Cumhuriyet hükümeti AK Parti hükümetidir. Bugüne kadar FETÖ ile hiçbir hükümet AK Parti hükümeti gibi mücadele etmemiştir bizden öncekilerin mücadelesi şu, namaz kılıyor FETÖcü diye atıyorlar, oruç tutuyor FETÖcü diye atıyorlar, ailesinde başörtülü var atıyorlar. FETÖcüler namaz kılmıyor, oruç tutmuyor oradaki iklim nasılsa o iklime uyuyor onlar FETÖcüleri attık diye mütedeyyin muhafazakar ne kadar insan varsa ordudan attılar, FETÖcülerin hepsine yer açtılar. Ama FETÖ terör örgütüyle bütün kriminal boyutlarıyla ilk defa Türk halkının ve Türkiye'nin yüzleşmesini sağlayan iktidar AK Parti iktidarıdır ve bu örgütle her türlü olumsuzluğa rağmen mücadele eden yegane iktidar da AK Parti iktidarıdır.

HERKES ELİNİ VİCDANINA KOYSUN

Şimdi hala 17-25 Aralık'ta FETÖnün sözcülüğünü yapmış CHP şimdi tekrar aynı taşeronluğu yapıyor. 10 sene önce konuşulan lafları getiriyor yahu sen şuanda terör örgütü darbe yapmış sen onun örgütün sözcülüğünü yapıyorsun. 10 sene önceki lafları getirip insanların aleyhine konuşuyorsun. Ben çok net söylüyorum herkes elini vicdanına koysun AK Parti'ye gelene kadar bu terör örgütüyle mücadele etmiş tek bir Cumhuriyet hükümetini birisi bana göstersin. Mücadele eden tek hükümet AK Parti hükümetidir.